hesabın var mı? giriş yap

  • edit: başlık başıma kalmış, aslen bu baslıktaki hayvanseverleri eleştiren entrylere yanıt vermistim.

    yedigi etin bir kısmını kıyamayıp kediye ve kopege de veren insandır. paylaşmak güzeldir.
    kopek seviyorum diye illa kopegimi yemek mi zorundayım. tabi ki oturup koftemi yiyecegim. her sevdigim seyi yiyecek degilim herhalde... koftemi yiyip, ucundan da kedime kopegime veriyorum daha ne yapayim

    ayrıca o kedi ve kopek de et yiyor.
    insan sevmesine rağmen et yiyen kopeğe laf yok ama.

  • üzücü olay. ama antalya'ya yolum düşse de yardım etmem. amerika'da oyunculuk eğtimi almak isterse amca o zaman düşüncem değişebilir, gözlerim dolabilir.

  • ilk üç entry'nin sahibi aynı odada gibi. ikinci tuvaletteymiş gelip entry girmiş, üçüncü çayları getirmiş. çok tatlılar.

    edit: üçüncü çayı demleyip entrysini sildi gitti sanırım.ayrı eve de çıkmış olabilir ne biliyim.

  • aynı zamanda şuna benzer diyaloglara da şahit olmuş nesildir.
    yazılıda:

    kız öğrenci,
    -hocağğğm 3.soruyu bilmiyorum, biraz yardımcı olun.
    +güzel kızım hani derste şunu şunu anlatmıştım.
    -hatırlamadığğm.
    +bunu bunu yaz (cevabı söyler)
    tam puan veririm sana merak etme.

    erkek ögrenci,
    -hocam 5.soruyu sırası ile mi istiyorsunuz, karışık yazsak olur mu?
    +amk gerizekalısı, ailen seni boşuna okutuyor. ne biliyorsan onu yaz!

  • 3-4 sene evvel
    b: yarın bodruma gidelim
    -yarın sınavım var.. kafa yapıyon galiba
    -sktr et rapor alırız.
    gidilir.

  • uzun zamandır bir rehber hazırlamak istiyordum. dolmakalem nedir, nasıl kullanılır, nasıl çalışır, temel problemleri nelerdir, hangi markaların kalemleri hangi ekolü temsil eder, iyi mürekkepler, iyi kağıtlar, revnak (*), sim, hare, gölge. hepsini anlatacağım. ilk olarak çalışma sistemini anlatayım. dolmakalem bir kartuş veya piston sisteminde mürekkebi muhafaza eden kalem tipidir. mürekkebin akışını engelleyen bir damağa, ortasından ikiye ayrılmış, farklı ve özel metaller ile üretilen uca, daha da özel metaller ile üretilen uç topuna sahip makineler bunlar. üretimlerinde gerçekten ince bir metalurji ve kimya var. öncelikle çalışma mantığından ve damaklardan bahsedeyim. dolmakalemin damağı, mürekkebin tamamen aşağı akmasını engeller. ama özel bir kanal sistemine sahiptir. bu sayede uçtaki hava deliğinden hava içeri girer. kapillari ve yerçekimi sayesinde mürekkep tam istediğimiz gibi yazıya uygun şekilde akar. - bu yüzden ucun ve kağıdın yumuşaklığının bir limiti olmalıdır. çok yumuşak uç veya çok perdahlı kağıt kapillari efekti sıkıntıya uğratacaktır. damaklar genellikle ebonit veya abs olur. montblanc vaktiyle ebonit damak ile kalem göndermeyi bıraktı. şu an aurora, santini, bazı bock 8 numara uç kullanan markalar ve istek dahilinde türkiye'deki stüdyo ağaçkakan ebonit damak ile üretim yapabiliyor. ben her zaman ebonit damağın oyun değiştirici olduğunu düşünür, imkanım varsa tercih etmeye çalışırım. yani damakları çok severiz. yalnız tutamağı tutarsa, sizi dolmakalemden soğutabilir. bu noktada yapabileceğiniz tek şey su ile temizlemek. deterjan da ilave edebilirsiniz tabii, damaktaki sorunlar için profesyonellere danışmak sizin için en sağlıklısı olacaktır... ikinci bahsetmek istediğim malzeme ise uç. pek çok farklı metalden mamül uç geçmişten günümüze kadar üretilmiş. günümüzde çelik, titanyum, paladyum, platin ve en çok altın kullanılmakta. paladyum ve titanyum uçlar yumuşak, semifleks diyebileceğimiz tipte, bozulmaya bir tık daha müsait uçlar. özellikle paladyum uçlar bozulursa tamir etmek epey can sıkıcı oluyor benim için. platin uçlar ise çivi gibi sert, ne için üretildiğini anlayamadığım uçlar, sevmiyorum ve tavsiye etmiyorum. altın ve çelik uçlarda ise böyle bir genelleme yapamıyoruz maalesef. çünkü tek tip çelik yok, ucu üreten ne kadar üstün bir uç ortaya çıkarmak isterse, o kadar üstün bir uç çıkıyor. altın uçlar ise belli oranlarda farklı malzemeler ile karıştırıyorlar, genelde 14-18-21k uçlar var. ancak 6-12-20-23k uçları da gördüm. altın oranı da ucun yapısı ile ilgili bir fikir vermiyor maalesef. yumuşacık bir montblanc 149 ucu ile sailor'ın cross için ürettiği çivi gibi peerles uçları arasında dağlar var. yeni başlayan kullanıcılar, çelik uç mu yoksa altın uç mu ayrımına düşüyor. ben altın ucu tercih ediyor, seviyorum. tamiri nispeten kolay, daha olması gerektiği gibi davranıyor ve gerçekten ucun bir hafızası var. ama çelik uçlu kalemlerim de yok değil... uçtan bahsedipte uç topları ve şekillerinden bahsetmemek olmaz. öncelikle japon/avrupa ayrımından bahsedeyim. pek sevgili japon'lar kandiji alfabesi kullanıyorlar, bu sebeple bazı karakterleri daha ufak alana sıkıştırıyorlar. kalın uç ile bu namümkün. bundan sebep onların uçları avrupa dolmakalemlerine göre bir tık daha incedir. (m ise f gibi) ama broad uca gelindiğinde japonlar avrupa'yı yakalıyor ve anlamlı bir fark kalmıyor bence. uç topları, sadece kalınlık ile ayrılmıyor. bir de uçların belli törpülenmeleri var, ve bu şekilde özel karakterlerde uçlar elde edebiliyoruz. ben de türkiye'de yaşayan bir nib grinder olarak kabaca bunlardan bahsedeyim ;

    stub, cursive ıtalic, crisp ıtalic : sıralama soldan sağa doğru varyasyonu artacak ama yumuşaklığı azalacak şekilde sıralandı. en keskini crisp ıtalic, en yumuşak olanı ise stub. ben ise en çok cursive ıtalik uçları seviyorum. ikisinin tam ortası :) bu tipteki uçlar dikey çizgileri kalın, yatay çizgileri ince çekerler. yazıyı çok güzelleştiriyor, tavsiye ederim.

    architect point : dikey çizgileri ince, yatay çizgileri kalın çeken uç tipi, hebrew karakterde yazanlar bu uçları çok severler, yazıyı çok değiştiriyor ve yazarken pek açı değiştirmeye gelmiyor. bence en özel uç kesimlerinden biri.

    oblique: kalemi hafif yatay tutan, farklı çizgiler isteyen kişiler için uygun uç tipi, nedendir bilmiyorum, ama dolmakalemde eski olan kişiler oblik uçları daha çok tercih ediyor, seviyor. türkiye'de epey yaygın.

    monoline: ucun kağıda değen tarafını tam yuvarlak şekilde törpüleyip çok yumuşak, hem dikey hem yatayda çok kalın karaktere dönüştürdüğümüz uç, pelikan'da lettering nib diye geçer.

    uç tipleri böyle, ben biraz da gövde malzemelerinden bahsetmek istiyorum. dolmakalem yapımında temelde kullanılan birkaç malzeme var ve eskiden kullanılmış artık kullanılmayan malzemeler var. bence alamet-i farika reçinedir. (resin). sıcak bir hissiyatı var, dayanıklı, eskimez, kimyasal reaksiyonlara ve ısıya eski malzemelere göre çok dayanıklı bir malzeme. premium kalemlerin bir çoğu bu malzemelerden mamül. ebonit de sık sık kullanılıyor, özellikle japon urushi cilalı kalemlerde ve cleo skribent kalemlerde gördüm ben, ancak ilginç bir kokusu var, pek sevmedim. plastik ise günlük kalemlerin bir çoğunda gördüğümüz bir malzeme. lamy safari, kaweco sport vb kalemler plastik. ancak reçinenin hissiyatı yok, bir de reçine kadar cilveli gövdeler ortaya çıkmıyor.
    makrolon :lamy 2000'in malzemesi. özel bir malzeme, hissiyatı epey farklı. ben çok seviyor olsam da bazı kimyasallara karşı çok tepki verebiliyor, dikkatli olmalı.
    hard rubber :vintage kalemlerde, genellikle waterman'larda görülen malzeme tipi, doğrusu hiç elime geçmedi. uv ışığa duyarlı olduğunu sanıyorum ama yanılıyor da olabilirim.
    selüloid : eski dolmakalemlerin pek çoğunda kullanılan malzeme. hissiyatı, ele oturuşu, ağırlığı çok güzel. ama reçine'nin dayanıklılık avantajları selüloid'te yok diye biliyorum. özellikle sıcaklığa, kimyasallara çok dayanıksız olduğu için günümüzde reçine tercih ediliyor. bu rehbere markalar, ekoller, dolum sistemleri, minik tarihi anektodtan oluşan birkaç entry ile devam edeceğim, eğer benle tanışmak, kalemlerinizin uçlarını özelleştirmek isterseniz instagram aracılığıyla @nibworks'ten bana ulaşabilirsiniz. sevgiler :)