hesabın var mı? giriş yap

  • galatasaray universitesi mezunu, piyano calan resim yapan nba maclarini kacirmayan. senin aklina ilk gelen 4 dili akici konusan kizi da cirkin diye terkettiler merak etme.

    edit: yaw mesaj atmayin bu kiz ben degilim. ben kiz da degilim. fransizca mesajlari da anlamadim ayrica.

  • uzun adam, neşeli adam, lise arkadaşım, beraber büyüdüğüm güzel kardeşim 28 haziran 2016 tarihinde havalimanındaki patlamada vefat etti. fight clup filminde bi sahne vardı üyelerinden biri öldüğünde aralarından aptal bi adam artık onun bi ismi var ölünce artık onu ismiyle anıcaz diye hep birlikte onun ismini bağırmışlardı. artık kardeşimin ismi arrangements değil eymen. 15 yaşında tanıdığım, 10 sene boyunca makara muhabbet, kahkaha ile beraber büyüdüğüm kardeşimi ellerimle kefene sardım, üzerine bezden kuşak bağladım, ellerimle tabutun içine koydum, ellerimle mezara indirdim, yine o ellerle üzerine toprak attım. bizim hesabımıza göre 40'lı yaşlarda paket olucaktık ikimizde, emindik çok yaşamıyacağımıza hatta ben derdim "boktan bi şekilde ölücem eymen haberin olsun" diye. ama eymen oyun bozanlık yaptı beni beklemedi, o oyun bozansa ben de bozarım 40'ı bulmadan ben de yanına gelicem. toprağın bol, mekanın cennet olsun güzel kardeşim.

  • "17'den 18'e düşmemiş, bu nasıl mantık. 17'den 18'e yükselmiştir. matematikte bilmiyor bunlar yahu." diye algıyı değiştirilecektir yiğit bulut, vb tarafından. sizce buna kimse inanır mı? bence inananlar çıkar.

  • daha dun basima gelen bir olayi anlatayim efenim.

    antalya havaalanina giriyoruz. guvenlik kontrolu vs. esim onde ben arkada kemer, saat vs cikartiyoruz. laptop falan. kutuya koyarken esimle arama birisi daldi elinde kutu ile. ne oluyor demeye kalmadan tahmin ettigim gibi siraya girmekten aciz bir turbanli. dedim hanimefendi hayirdir. dedi ben seni beklemek zorunda miyim? dedim ki evet. beklemek zorundasin zira burasi sıra.

    karima abuk sabuk seyler soylemeye basladi. guvenlikten rica ettim. neyse mudehale ettiler. megerse kari iki arkdaymis. arkamdaki kadinin da onune geçmiş.
    neyse gectik guvenlikten, arkadan sesi geliyor hala. aynen soyle dedi: biz cicili bicili olmadigimiz icin boyle davraniyorsunuz. hem arkamdaki kadina bagiriyor hem de guvenlige. sonra bize geldi ayni igrenc cumleyi kurdu.

    kadin sunu anlayamiyor: basit bir siraya girecek kadar akli melekeleri gelismedigi icin mudehale edildigini anlamiyor. turbani yuzunden engellendigini zannediyor. cicili bicili insanlar onu turbanli diye sevmiyor. kafaya bak.

    bu zihniyet nasil duzelir bilmem.

  • genellikle bir sendrom hakkında konuştuğumuzda; bilinen, klinik bir bakış açısıyla tanımlanmış ve sağlık sorunları içeren bir dizi semptom ve belirtiden bahsederiz. huckleberry finn sendromu, disfonksiyon gösteren, ancak kesin olarak bir bozukluk olarak tanımlanmayan semptomlardan bir tanesidir.

    huckleberry finn sendromu, mark twain'in romanlarında yarattığı bir karakteri ifade eder. amerikalı usta yazarın birçok eserinde görünse de, karakteri ve sorunları açıkça huckleberry finn'in maceraları kitabında gösterilmiştir.

    bu sendromun ne olduğunu açıklamadan önce, huckleberry finn sendromunun daha çok popüler psikolojinin inşası olduğuna dikkat etmek önemlidir. gerçekten de sendrom, tıp literatüründe psikolojik veya psikiyatrik bir sorun olarak gösterilmemiştir. bununla birlikte, bazı kişiliklerin ilginç bir tanımını yapmamızı sağlar.

    huckleberry finn kimdir?

    not: bu kısımda bahsi geçen kitaplar ile ilgili spoilerlar bulunmaktadır. kitapları okumamış olup kitapların heyecanını azaltmak istemeyenler hem bu kısmı hem de entry'yi okumayabilir.

    mark twain'in yarattığı en ünlü hikaye karakteri tom sawyer'dır. gerçekten de, sayısız sorunlu durumdan geçmiş olan cesur, yaramaz ve uyanık bir çocuktur. en iyi arkadaşlarından biri de huckleberry finn'dir.

    huckleberry finn'i karakterize eden şey, sorumluluklarını anlamamasıdır. nitekim okulu kaçırır ve taahhütlerini önemsemez. ek olarak, tom sawyer'ın maceralarını desteklemek için görünmesine rağmen o kadar çok dikkat çeker ki twain, yalnızca huckleberry finn'e adanmış bir roman yapmaya karar verir.

    işte o zaman bu çocuğun kişiliği tam olarak okuyucuya gösterilir. davranışları, tom sawyer'ınkiyle keskin bir tezat oluştururdu. gerçekten de huck, tom'un aksine terk edilmiş bir çocuktu ve teyzesiyle yaşardı.

    sonrasında ise babası onu kaçırır ve esir eder. huck, kaçmayı başarır ve jim adında kaçak bir köle de ona yardım eder. her ikisi de cesur tom sawyer tarafından kurtarılıncaya kadar tehlikeli ve heyecan verici maceralar yaşar. takdir edileceği gibi, tüm bunlar huckleberry finn sendromu denen sendroma yol açan psikolojik bir imajı yapılandırır.

    huckleberry finn sendromunun temel özellikleri

    huckleberry finn sendromunda bulunan bu iki temel özellik:

    1) varoluşsal boşluk: hayata anlam katan bir şeyin eksik olduğu hissidir. aslında sürekli bir tatminsizlik ve kalıcı bir boşluk hissi gibi yaşarlar. bu görüntü depresyon denen şeye çok yakındır.

    2) sonsuz arayış: aynı isimdeki karakter gibi, huckleberry finn sendromunda da nihayetinde bu boşluk hissini dolduran bir şey için sonsuz bir arayış vardır. tamamlanmış hissetmek için bir gerçeklik bulmanın derin arzusu...

    görüldüğü gibi huckleberry finn gibi davrananların görünüşte umursamaz tavrının arkasında huzur bulamayan bir huzursuzluk vardır. onları, orada burada huzuru aramaya, anlamlar bulmaya yönelten bir anlam eksikliğidir.

    huckleberry finn sendromunun diğer özellikleri

    temel özelliklere ek olarak, huckleberry finn sendromunu tanımlayan başka özellikler de vardır. bunlar:

    -farklı durumlara uyum sağlamayı nispeten kolay bulurlar, ancak temelde hiç kimseyle rahat hissetmezler.

    -sorumluluktan kaçarlar. bunun nedeni, güçlü köklere sahip olmadıkları için kök salma fikrini reddetmeleridir.

    -mutsuz bir çocuklukları ve çok yıkıcı bir baba figürü vardı.

    -etkilenen çocukların benlik saygısı çok düşüktür. kendilerine olumlu bakmazlar. bu yüzden depresyona meyillidirler.

    -sürekli olarak arkadaşlarını, partnerlerini, işlerini değiştirirler… hayatlarına istikrar koymada sorun yaşarlar.

    sonuç olarak huckleberry finn sendromu, klinik olarak tanımlanmamış fakat mark twain'in meşhur karakteri üzerinden oluşturulmuş psikolojik bir kişilik imajıdır.

    kaynaklar: medical-dictionary.thefreedictionary.com ve en.psychologyinstructor.com websiteleri.

  • roma doneminde ortaya cikan bir dusunce ve felsefe akimi. tarihsel donemi icinde degerlendirildiginde, yavas yavas tarihe karisan site yasaminin golgesindeki bireyin kendini sorgulamasi ve dunyada kendine anlamli bir yer bulma cabasi olarak anlasilabilir. huzunlu bir hikayenin baslangicidir stoacilik, dunyadan kacisin, insanin kendi bedenine hapsedilmesinin dusunsel miladini gosterir bize. bir zamanlar var olmanin, insan olmanin vatandas olmak anlamina geldigi; yasamanin (bkz: bios) site yasaminda aktif olarak yer almak oldugu, bireyin kendini gosterebilecegi alanlar bulabildigi bir donemde, kimse tarafindan yonetilmeyip kimseyi yonetmezken, koca bir bosluk icine dustugu zamana isaret eder. surekli genisleyen bir imparatorluk dusuncesi, bir birlik hayali, erisilemeyen bir gucun golgesi altinda kaybolan bireyi temsil eder. kendine kalan bedenine sarilan, onu acidan, zevkten korumaya calisan, dunyada kaybettigi yeri soyut bir duzlemde yakalamaya calisan insanin draminin gostergesidir stoacilik.
    bu yuzden hegel, efendi kole diyalektigi'nde stoaciligi tarihsel bilincin ilk asamasi olarak algilar. stoacilik ona gore, bireyin asimetrik bir iliskide, varligini kanitlamak yolunda attigi ilk adimdir, kendine ait bir zihnin, kendine ait bir ozgurluk alanin yaratilmasi cabasidir. kisi, digeri yoluyla erisemedigi varliginin taninmasi olgusunu kendine referansla kurgular, donusturemedigi, katilamadigi bir dunyaya karsi kayitsizlikla yaklasmaya baslar. ihtiyaclarindan, iliskilerinden, dunyevi olan herseyden siyrilmak stoaciligin ozgurlesme yolunda ongordukleridir. olumu de bu yuzden bu denli sicak karsilarlar. olum ozgurluktur, olume hukmetmek ise, dunyaya katilamamis bireyin elinde kalan son guctur.

  • beyaztv ve ülketv’yi azaltması gereken bir yazarın gördüğü hezeyanları bize anlatması durumu. kanka istersen bulutlara da bak, nimbus bulutları da haarptan etkilenip pütür pütür olmuş o gün diyorlar. şinşek gibi bişi olmuş hatta maraşta. allahım millet deliye hasret biz akıllıya.

    edit: arkadaşa aktrol dediğimi düşündüğü için biraz sitem etmiş. sol görüşlü kişilerde de büyük resimciler var. (bkz: cemre demirel)

    edit2: arkadaşlar lütfen! simpson falan demeyin bana. 25 küsür yıldır yayınlanan dizi, zorlarsak benim doğum tarihimi bilebiler.

    edit3: ne cemre sevdalıları varmış ya!

    edit4: tamam arkadaşlar cemre’nin karl hakkındaki yazılarını okudum. alın size yeni düşman veriyorum has solcu (bkz: sezgin tanrukulu). cemre demirel hakkındaki görüşlerim değişmedi.

    edit5: bu entry’i de debeye sokmamak. neyse!!!