hesabın var mı? giriş yap

  • böyle bir olay hiç bir zaman olmamıştır.

    tl'den 6 sıfır atılmasından sonra 2 ocak 2006'da dolar($) kuru 1. 3441 türk lirası(tl) idi.

    öncesinde ise 6 sıfırı saymaksızın 1 dolar($) = 1 milyon türk lirası(tl) eşitliğini kabul etsek bile bu olay dahi gerçekleşmemiş, 28 nisan 2001'de kur 992,354 tl iken 29 nisan 2001 günü kur 1,056,544 tl olarak gerçekleşmiştir.

    yani doların($) 1 milyon tl olduğu bir an gerçekleşmiş bile olsa en fazla bir kaç salise için gerçekleşmiştir.. o bir gün içindeki 64,190 tl lik kur geçişi sırasında...

    cumhuriyet kurulduğunda 1,67 türk lirası (tl) olan abd doları($) , dünya ekonomik krizinin başladığı 1929 yılında 2,08, 1930’da 2,12 liraya çıktı. dolar, 1934-1938 yılları arasında 1,26 tl oldu.

    merkez bankasının internetten sunduğu en eski istatistiki kayıtlarında (02-01-1950 sonrası döneme ait veriler) bile dolar 2. 82520 tl imiş. 1947'de türkiye, imf ve dünya bankası’na üye oldu ve ayarlanabilir sabit döviz kuru politikası uygulamaya başladı. 12 eylül darbesine kadar referans para birimi kullanılmaktaydı ve bu para birimi de dolar($) idi.

    yani kısacası türk lirası tarihi boyunca, hiç bir insan evladı ve nesil "1 dolar($) = 1 türk lirası(tl)" denklemini görmedi.

    6 sıfır atılmasını hatırladığı için hafızasında maziden bir sayfa taşıdığını sanan 90 sonrası doğan genç kardeşlerimiz hariç...

    edit: ekşi karakter eşlem sistemi yeni tl sembolünü ? işareti şeklinde çıkardığı için bu karakterler tl olarak düzeltildi.

  • patronum yeni araba aldı, hayırlı olsun çok güzel araba dedim, eğer iyi çalışır kendine hedefler koyar daha başarılı olursan seneye daha iyisini alırım dedi.

  • şarık tara ve enka'nın başına gelendir.

    enka, türkiye'nin en büyük inşaat şirketi. geçen sene 12.5 milyar tl'lik cirosuyla, fortune 500'e göre türkiye'nin en büyük 9. şirketi olmuş bir şirket. kaynak

    şarık tara, 2014 yılı vergi rekortmeni. bir yılda, tek başına ödediği vergi miktarı 37 milyon tl. kaynak

    şimdi bu insan ve şirketi, türkiye'de ihale alamıyor. ihtiyacı da yok, dünyanın en büyük müteahhitlerinden ama çok ilginç değil mi? dünya çapında bir inşaatçı, türkiye gibi inşaatla geçinen bir ülkede hiçbir ihale kazanamıyor. neden acaba? eli uzun birine %10'unu vermediği için mi? havuza girmediği için mi?

    --- spoiler ---

    etrafımız restorasyon facialarıyla dolu. ve her yer beton. ne düşünüyorsunuz?

    maalesef böyle bir zevksizlikle çok karşılaşır olduk. rusya’da petrovski pasajı’nın bir restorasyonunu yaptık, aynı eskisi gibi oldu. ama burada yapmadık.

    neden?

    dünyanın birçok yerinde büyük işler alırken 12 senedir türkiye’de iş alamadık.

    ihaleye girdiğiniz halde?..

    evet. neden diye soruyorsun, doğrusu bilemiyorum.

    --- spoiler ---

    kaynak

  • açılın beyler ve bayanlar; rus yazarlarını okurken geçirdiğiniz delilik nöbetlerine ve nereden çıktı bu 120 +kişi serzenişlerinize cevap olmaya geldim. rusların isimlendirme sistemini öğreniyoruz:

    örneğimiz: avdotya romanovna raskolnikova.

    1. rusçada istisnasız her kişinin 3 ismi vardır: isim + babanın ismi + soyad.
    örneğimizde avdotya kızın ismi, roman babasının ismi, raskolnikova ise soyadı oluyor.

    2. bu isimlendirme biçimi ise erkek ve kıza göre değişiklik gösterir:
    erkek ise, babanın ismi -oviç ile biter.
    kızlarda ise -ovna olarak biter:

    avdotya + roman(ovna)
    radyan roman(oviç)

    3. yine soyadlarda da erkek ve kıza göre ufak bir fark vardır, kız soyadları sonuna -a alır. erkek soyadları almaz.

    avdotya romanovna raskolnikova
    rodion romanoviç raskolnikov

    bu ikisi kardeşler bildiğiniz gibi.

    -------------------------------------------
    4. peki rus film ve edebi eserlerinde neden sürekli iki isim görürüz?
    avdotya romanovna şunu yaptı, radyan romanoviç bunu yaptı vs gibisinden.

    çünkü ruslarda bizdeki gibi - bey, -hanım kullanılmaz.

    bunlara denk düşen gaspadin ve gaspaja var ama kullanılan yere göre şöyle oluyor: konuştuğunuz kişi rus ise ve sizden yaşça büyükse veya yeni tanıştırılmışsınız aranızda bir konuşma geçiyor ise veya aranızda belirli bir saygı mesafesi var ise, bu kişiye "avdotya hanım" yerine geçen "avdotya romanovna" şeklinde seslenirsiniz. türkçede sanki saygı göstermeniz gerek ama siz bu kişiye ismiyle sesleniyormuşsunuz gibi bir hava oluyor ama öyle değil. dediğim şekilde kullanılır ve abartmadan ama mümkün olduğunca konuşurken bu isim dile getirilir.

    - avdotya romanovna, geçen gün bir makale okudum, bu konuda size bilgi vermek isterim.

    gibi.

    ------------------------------------------------

    5. şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere.

    siz bu insana avdotya romanovna şeklinde hitap ediyorsunuz, fakat rusçada kişinin yakınları, kendisine asla formal ismiyle hitap etmez. o ismin mutlaka kısaltılmış ya da sevimlileştirilmiş bir versiyonu vardır.

    elena: lenoçka
    maria: maşa
    anna: aniçka
    daria: daşa
    natalya: nataşa
    ivan: vanya
    dimitry: dima

    gibi. ve fakat bazı isimlerin bu hali, ismin kendisine benzemeyebilir:

    alexander: saşa
    avdotya: dunya

    gibi.

    bu hadisenin kötü tarafı ise, bu şekildeki isimlerin tek versiyonu yoktur, ismi mariya olan birine arkadaşı: maşa, annesi marunya, kardeşi maruşka diye seslenebilir.

    ---------------------------------------------------------

    dolayısıyla, avdotya romanovna raskolnikova'nın maceralarını okurken:
    avdotya romanovna raskolnikova
    avdotya romanovna
    dunya
    dunechka

    aynı kişidir.

    bir rus kitabında ortalama 50 karakter olduğunu düşünürsek, işte bu edebiyatı takip etmek isteyip delirenlere yol gösterecek olan kılavuz budur.

    sonuç: not alınız)

  • (bkz: barkın'a o konuda ben de çok kırgınım)

    olum neyin kafasını yaşıyorsunuz ya? tamam ülkemiz bu konuda bir latin ülkeleriyle, iskandinav ülkeriyle yarışamaz belki ama erkekler konusunda da diğer ülkelere çok bir fark attığımız söylenemez. ne kızlar görüyoruz dibimiz düşüyor.* mağara da mı yaşıyorsunuz anlamıyorum ki. sokaklarda her şeyin olduğu gibi kadının da güzeli var çirkini var. siz görmek istediğinizi görüyorsunuz bence. bu yaptığınıza algıda seçicilik, seçicilikte kavga çıkarıcılık derler.*

  • kelebek, maymunlar cehennemi ve boys from brasil filmlerinin yönetmeni franklin schaffner' dan ikinci dünya savaşında avrupa'da geleral olan patton'un gerçek hayat hikayesi. 20. yüzyılda psikopat bir don kişot olan savaş tarihi uzmanı patton' ın izlenmeye değer kişiliği ve yaşantısı kendisi ile birlikte avrupa'da savaşan general bradley'in romanından uyarlanmış. yer yer tarihi gerçekliği olan görüntülerin bile sürreal bir havada verildiği filmde bence en güzel şey patton'ı oynayan george c. scott'ın harika oyunculuğu.
    filmde ve gerçekte de almanların patton'ı amerikalılardan çok daha iyi anlayıp daha fazla saygı duymaları ise son derece kayda değer.

  • nasreddin hoca durur mu yapistirmis cevabi, "bakanim siz ya hic opusmemissiniz ya da sayi saymayi bilmiyorsunuz".