hesabın var mı? giriş yap

  • led, nanocell, qled zart zurt hepsi lcd televizyonlardır.

    sadece günümüzde kendinden aydınlatmalı led teknolojisi oled tv'lerde var. efsane black ve gray to gray bu tv teknolojisinde mevcut.

    oled tv'lerde ne yazık ki burn in denilen, aynı göruntünün çok uzun süreler ekranda kalmasından kaynaklanan yanıklar oluşuyor, yani evladiyelik bir tv almak istiyorsanız oled yazanlardan uzak durun. mesela hep aynı tv haber kanalını izliyorsunuz, altta bulunan haber bantları, tv'nin logosu ekranda iz bırakabilir. ( ne kadar sürede oluyor derseniz 2 sene ve sonrasında risk artıyor )

    gelelim standart lcd tv olayına. bunlarda da edge led yerine full led - direct led- full array led olanları tercih edin edge led yani köşelerden aydınlatma yapanları değil.

    çünkü ışıklandırma panelin arkasından yapılır, böylelikle ışık alan siyah bolgelerde hareler daha az görünür, nispeten daha iyi gray ve black alırsınız ama nispeten. oled'in yerini tutamaz ama keyifli görüntü izlersiniz.

    ancak bu full array ya da direct led denilen tv'ler daha pahalıdır ve daha kalındır unutmayın.

    samsung tv ile geçmişte hoş tecrübelerim olmadığından ürünlerine hiç bakmadım.

    benim üzerinde durduğum iki tv modeli var. birincisi lg nano916 yada genel ismi olan 91 serisi, diğeri sony xh9505 ya da xh95 serisi.

    ikisinde de düşük gecikme mevcut, oyuncular için iyi bir deneyim yaşatır ama hdmi 2.1 desteği sadece lg'de var.

    ancak youtube kanalı rtings'de izlediğime göre oyun oynamak isteyenler daha düşük response time arayanlar bu iki model arasında lg nano916 serisini tercih etmeli.

    bu arada bu işin uzmanı değilim ama çok araştırma yaptığım için sorulan bir iki soru var cevap vereyim.

    tn paneller ki tv'lerde artık kullanılmıyor, monitörlerde sıklıkla mevcut, en düşük gecikme süresine sahip olan ancak renk kalitesi açısından en düşük olanlar.

    va paneller, nispeten ips panellere göre gecikme zamanı düşük ama tn panellere renk gamutu karşılama oranı daha yüksek daha doygun renk veren panel tipi.

    ıps paneller gecikme oranı içlerinde en yüksek ama bir lcd ekrana göre en kaliteli görüntüye yer veren panel tipi. ancak unutmayın son dönemde asus, samsung, lg gibi firmalar ips panellerde anlık 1-2 milisaniyeye kadar düştüler. genel olaraksa görüntüdeki resmin karmaşıklığına ve çözünürlüğün yukselmesine bağlı olarak 10-60 ms arasında gidip geliyor.

    abi bizde para sorunu yok bozulursa yenisini alırım, hangisini alırdın derseniz kesinlikle sony ve lg'nin oledleri derim. özellikle sony a serisi ve biraz daha uygun fiyata lg'nin cx serisi biçilmiş kaftan.

    ancak sony'nin görüntüsü lg'den bir iki tık önde. zira kullandığı işlemciler ve görüntü düzeltme imkanı daha fazla ve android tv olmasının getirdiği faydalar çok. mesela güncelleme bulma imkanı, ekstra bir stick alma mecburiyetini ortadan kaldırıyor.

    lg web os ise çok ciddi aşama kayedetti. bende 5 yıl evvelin lg tv'si var, web os 2.0 çalışıyor hala en ufak bir takılma bekleme sorunu yok.

    yine bir soru geldi cevaplayım. benim lg tv'de yani 2015 modelinde, amazon, tivibu, netflix, youtube vesaire default olarak geliyor, arada bir güncelleme de alıyor. ancak web modu artık takılmaya başladı biraz ve google desteği artık yok sanırım browser'da. o sebeple android tv candır.

    debe edit: dünyaya pek faydam olduğu söylenemez belki bir yavruya hayrım dokunur.

    (bkz: ada'ya umut ol)

    (bkz: sma hastası ahmet alp'e yardım kampanyası)

  • kendi ismim hariç listede başka kimse olmayan sayfa. sanırım beni leylekler getirdi hic üst soyum yok. ulan hiç değilse ayip olmasin diye annemin adını da koysaydınız listeye o bile yok

    edit: belge oluştura tiklayip pdf indirmek gerekiyormuş arkadaşlar uyardı sağolsunlar. bi an acaba hz. isa'mıyım diye sevinip mesih cüppesi bakmaya baslamıstım trendyol'dan. mesih değilmişim siteyi anlayamamışım meğer

  • merak edenler için sözlükte bulunsun dediğim cv'dir. yalnız kapladığı alan bakımından sözlük serverlarını zorlamaktadır. okuyan çıksın bi zahmet, sözlük kasıyor.

    -1969 yılında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ni ve ankara üniversitesi dil, tarih ve coğrafya fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi.
    - viyana üniversitesi slavistik ve orientalistik bölümü'nde öğrenim gördü.
    - yüksek lisans çalışmasını chicago üniversitesi'nde yaptı.
    - ankara siyasal bilgiler fakültesi'nde "tanzimat sonrası mahallî idareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "osmanlı imparatorluğu'nda alman nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu.
    - 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. bu dönemde viyana, berlin, paris, princeton, moskova, roma, münih, strazburg, yanya, sofya, kiel, cambridge, oxford ve tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
    - 1989'da türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde idare tarihi bilim dalı başkanı olarak görev yaptı.
    - 2002 yılında galatasaray üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise bilkent üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti.
    - şu anda galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi ve bilkent üniversitesi hukuk fakültesinde türk hukuk tarihi derslerini vermektedir.
    - galatasaray üniversitesi senato üyesidir.
    - uluslararası osmanlı etütleri komitesi yönetim kurulu üyesi ile avrupa iranoloji cemiyeti ve avusturya-türk bilimler forumu üyesidir.
    - ilke eğitim ve sağlık vakfı kapadokya meslek yüksekokulu mütevelli heyeti üyesidir.
    - 2005 yılında topkapı sarayı müzesi başkanı oldu.

    ortaylı; türkçe;
    ileri seviyede almanca, fransızca, ingilizce, italyanca ve rusça;
    orta seviyede kırım tatarca, slovakça, romence, sırpça, hırvatça, boşnakça, arapça, farsça, latince, ibranice, bulgarca, antik yunanca, ve yunanca bilmektedir.

    kaynak: vikipedia.

  • maniyerizm bir geçiş uslubudur.(rönesans barok arası) rönesansın kalıplarından sıyrılma söz konusudur.mesela rönesansta önemli olan oran maselesi bu uslup sanatçıları tarafından umursanmaz.yenilik arayışı vardır. derin perspektifler kullanılır. uslup kurallardan kurtulur ve bireyselleşir. rönesans ile maniyerizm arasındaki farkı leonardo ve tintoretto nun son akşam yemeği eserlerini karşılaştırırsak görüveririz hemen. bu uslup da rönesans gibi floransa da ortaya çıkmıştır ilk olarak.

  • anayasa profesörü burhan kuzu'nun tespiti.
    5 milyonluk köy gibi yerlermiş, herkes yönetirmiş.

    ben söyliyim; isveç'i türkiye'deki siyasi zihniyet yönetseydi tüm iskandinavya ve kuzey avrupa'dan tecrit edilir, mimli gözlerle bakılır, sabah ayazında erkenden kalkan darbe yapar, halkın hükümete güveni yerlerde sürünür, ayrımcılık ve sömürü normalleşir ve sosyal devlet makarnayla somutlaşırdı.

    şöyle bir kampanya var arkadaşlar: http://www.eksiduyuru.com/…/bilgisayar-laboratuvari

  • son zamanlarda artık iyice midemi bulandırmaya başladı bu dikey mimari. yeni bir ofis arıyorum maliyet düşürmek için, malum devir tasarruf devri artık, çok para dönemi bitti.

    markalarıda vererek konuşacağım, şehrin göbeğine 30 katın üzerinde binalar yapıp insanları sardalya kutularına yerleştirip, milyon tl lere bu daireleri satmak... gördükçe üzülüyorum. ritim istanbulda 1+0, 30 metre kare daire var. kirası 1100 tl. 30 metre kare arkadaşlar, bu dairenin içinde fırın var ocak var tuvalet var. yani yatak koyduğunuzda yürüyecek yeriniz yok ve yaşam alanı diye nerdeyse asgari ücret fiyatına kiralanıyor. projedeki havuzlar terasta, aşağıya full avm yapmışlar, havuzlar ondan terastaymış, yer kalmamış... binden fazla daire yapıyorsun, yeşil alan sıfır, havuza yer kalmıyor...

    yeni nesil liseler... e-5 kenarındalar, basket sahaları terasta. çocuklar camlardan e-5 i izliyor, koşup oynayacakları bir bahçeleri yok.

    balkon dönemi bitti. zaten 40. katta balkon olsa ne olur, olmasa ne olur? hayır koca türkiyede arazimi bitti? singapurda yer yok da dikey çıktı adamlar, çinde nüfus fazlada istiflediler insanları... bizim derdimiz neydi? neden 2 katlı evler, 5 katlı binalar yapmadık? ne bu para hırsı?

    yaşam kalitemizin inanılmaz düştüğü kanaatindeyim. bir binada 500 insan 1000 insan yaşamaz abicim. olmamalı böyle birşey. asansörde geçiyor günlerimiz. 19 katlı bir plazadayım, hani çok yüksek değil. az önce -2 de aracımı park ettim, ofise çıkmam 2 dakika sürdü. 9. kattayım. her katta in binlerle tam 2 dakika. günde 2 kere aşağı inip çıksam, beklediğim asansör zamanını da kat her gün 20 dakikam asansörde geçiyor. ofise evim 3 km mesafede 25-30 dakikada anca geliyorum trafikten.

    biz artık yaşamıyoruz bana kalırsa. sadece hayatta kalma mücadelesi içerisindeyiz. tiksiniyorum, midem bulanıyor.