hesabın var mı? giriş yap

  • damlamış hemen "pahalı değil siz fakirsiniz"ciler. he yarram bir dilim pizza 20 euro roma'da.

    edit: buralarda roma'da bir dilim pizzanın 20 euro olduğunu iddia eden bir sığır vardı. entry'sini silmiş.

  • netflix'in ya da youtube'un umurunda olmayacak, halkın bir kesiminin ise daha da ümüğünün sıkılmasını sağlayacak ihtimaldir.

    daha öğrenemedi haşmetmeabları halkı sıktıkça daha da büyüyor kendisine tepki. ilk dönemindeki gibi etliye sütlüye karışmadan yandaş doyursa belki sonraki seçimi bile kazanır ama zaten canına okunmuş gençler gümbür gümbür geliyorken halen daha netflix, youtube vs. uğraşıyor ve daha da geriyor insanları.

    kendi seçmeninin çocukları bile isyan ediyorken danışmanlarının gazıyla böyle açıklamalar yapması kendisi açısından hayırlı değil. ha ülke için hayırlı o ayrı konu.

    bitti o paranın bol olduğu dönem, halkın daha doğrusu kendi seçmeninizin cebini dolduramıyorsunuz. en önemli belediyeler gitti oradan da sosyal yardım, yol yabdı propagandası çıkmıyor. ee, güzel kardeşim daha ne uğraşıyorsun seni ilgilendirmeyen konularla?

    neyse kendi kendini bitiren siyasi olarak kitaplardaki yerini alırsın sen de.

    kapat gitsin. netflix, youtube vs. neymiş. vur kilidi. alkışlamazsam adam değilim. böyle zeka dolu kararlar anca alkışlanır.

    edit: (bkz: 2 temmuz 2020 tbmm'nin netflix'i engellmesi/#109656549)

  • bir keresinde yorgun argın işten eve dönerken, gittiğimde yemeğim hazır olsun dedim ve 1 adet dürüm söyledim. kapıya asın notunu bıraktım.

    kapıda asılı torbayı aldım ve eve girdim. bir açtım torbayı 4 tane dürüm var içinde. aradım dürümcüyü dedim durum böyleyken böyle. abi biz de dürümler nerede diyorduk ya dedi. ben de hiç birini ellemediğimi gelip alabileceklerini söyledim. yok abi biz hallettik ikramımız olsun, evde biri varsa verirsiniz sizinkini de gönderiyoruz şimdi dediler.

    buraya kadar her şey normal. sıradan karşılaşılabilecek bir sipariş hatası. asıl olay buradan sonra başlıyor.

    evde benden başka yaşayan olmadığı için 2 tanesini yedim 2 tanesini de komşuya verdim ve akabinde kapı çaldı 1 dürüm 1 kazandibi geldi bu sefer de. kazandibiyi jest olsun diye verdiler herhalde okey dedim aldım. onu da dolaba bir sonraki gün yerim diye koydum. 45 dk sonra tekrar kapı çaldı ve tekrar dürüm geldi. dedim ben aldım dürümümü? yok abi bu ikram dediler. derdimi anlatmaya çalıştım yok onu da verdiler. eve mütemadiyen dürüm geliyordu. adeta türkiye simulasyonu bug'a girmişti ve dürüm kodu no longer available hatası veriyordu. artık kapıdaki güvenlik görevlisi dürümcüler geldiğinde beni aramayıp direkt dürümcüleri içeri alıyordu. 30 dk sonra tekrar kapı çaldı. saat artık 23.30 civarına gelmişti uyudum uyuyacağım. bir dürüm daha geldi. dedim ki abicim siz bana yanlışlıkla 4 dürüm yolladınız ve sonrasında benim kendi dürümümü yolladınız. hesap kapandı hatta kabardı, yollamayın artık, al bunu da sen ye dedim. yok abi patron kızar dedi zorla elime tutuşturdu.

    gece bitmeden aradım güvenliği, dedim dürümcü gelirse içeri almayın yasaklıyorum. kapıda sessizce işlerini bitirin *

    bu da böyle bir anımdır.

  • başlığı görünce herkesin aklına sürücünün kadın olduğu geldi değil mi?

    yanılmadınız.

    yakınlarına sabır dilerim.

    tanım : kadın sürücüdür.

    çok sayıda mesaj gelmesi editi : kadınların koordinasyon eksikliği erkeklere nazaran bariz bir şekilde ortadayken, konumuz da bu iken ; olayı kadın düşmanı olmama bağlayan mesajların yazarlarına selam olsun.

    konumuz trafik canavarlığından ziyade, fren yerine gaza basma hadisesi. koordinasyon eksikliği. bunu giderip araç kullanan kadınlara saygımız tabii ki olacak.

    ulen kalkışı zor bulup, kalkış hesaplaması yapmamak için kavşaklarda durmayan, yol vermeyen kadın sürücülere hiç mi denk gelmediniz? bir motorcu olarak kadın araç sürücülerini maalesef çok iyi tanıyorum.

  • gary moore kendini yenilemekten ve yeni müzik türlerini denemekten çekinmeyen bir müzisyendi. 90 ların başında belkide şu anki popülaritesini borçlu olduğu still got the blues albümünü tüm hard rock kariyerini geride bırakarak çıkarmıştır gary moore. bunu takip eden bir iki blues albümünden sonra şu an günümüz müziğine daha yakın bir şey yapmak istiyorum diyerek blues'a ara verebilecek kadar cesur bir müzisyendir. onu balladlarıyla tanıyan kesimle bağlantısı bu noktadan sonra kopmuştur zaten. oysaki 97 çıkışlı dark days in paradise ve hemen akabinde çıkardığı a different beat albümleri çok farklı bir müzik anlayışı içeren albümlerdir. bu iki albümden sonra gary blues'a geri döner ve alber collins ve albert king'in şarkılarını coverlamanın yanında ve bu yeni albümlerinde çok başarılı balladlara yer verir. işin ilginç noktası ise bu kadar seveni olmasın rağmen türkiye ile yolunun bir türlü kesişmemesidir. ha geldi ha gelecek derken ispanya'da bir yerlerde uykusunda hayata gözlerini yumdu bu en derin duyguların insanı...

    kendi adıma konuşursam; les paul kasa bir gitarın hayalini kurduran adam olmuştur. gary'i birazcık taklit edebilmek için klavyede tam nota aralığına iki parmağımız koymuşuzdur sırf oda öyle yapıyor diye...çekme kasetlerini start/pause yaparak kulaktan gitar sololarını çıkartmaya çalışırken kasetler benden bu kadar deyip kendisini salmıştır. ankara'da oturanlar iyi bilir internetin yaygınlaşmadığı zamanlarda gitar akorları ve tabları hayri müzikten tedarik edilirdi. ben still got the blues albümünün tablarını ve betamax gary konserini hayri müzikten edindiğimde yaşadığım coşku ve heyecanı hala hatırlarım. şarkılıarının ne türlü duygulara tercüman olduğunu ise burada anlata anlata bitiremeyiz zaten.

    son zamanlarda saf yeteneği sayesinde şöhreti yakalayan fazla müzisyen kalmadığından bunun son temsilcilerinden birisidir gary. hatta döneminin wonderkid özelliklerinin hepsini içinde barındırır. enstrümanının virtüözüdür, çok iyi bir bestecidir, birçok müzik türünü icra edecek kadar çok yönlüdür, iyi bir sahne adamıdır, ortalamanın üstü bir vokale ve en önemlisi kendine ait yani tanımadığınız bir şarkıyı duyupta bu gary moore şarkısıdır diyebileceğiniz düzeyde bir müzik uslubuna sahiptir.

    son olarak insanların müziğe adım atmalarını sağlayarak hayatlarına bir güzellik katmalarını sağlayan bu adamın yeri sırf bu yüzden cenneti hakediyordur.

    there is nothing i can do, as you leave me here to cry

  • ördek bara girer ve barmen'e:
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok dedik ya
    - ekmek var mı
    - eğer bir daha sorarsan seni duvara çivilerim
    - çivi var mı
    - yok
    - ekmek var mı?

  • yemekhane olmaz, ofislerde illa bir mutfak olur ve o mutfak sebebiyle her gun 12-2 arasi agir yemek kokularina maruz kalirsiniz.

    dogumgunu, veda partileri herkes icin olur ama bunlar dunyanin en acinasi partileridir. herkes isinden biraz da olsa kacmak ve pasta yemek icin partinin yapildigi o toplanti odasina dolusur ama kimi zaman parti kimin icin yapilir farkinda bile olmazsiniz. mumlar uflenirken iki el cirpilir, sonra dogumgunu sahibi bir iki sey soyler, pastasini yiyen odadaki patrona isine bagli imaji vermek icin cekip gider, 15 dakikada hersey olup biter.

    bey/hanim olayi olmadigi icin patronunuza ilk ismiyle hitap etmek ilk baslarda acayip tuhaf gelse de alisirsiniz. koskoca sirketlerin ceo'suna 'hello jason' diye baslayan e-mailler atmak siradan gelir.

    elbette istisnalar olsa da herkes islerine cidden cok bagli ve disiplinlidir, mesai 9'da basliyorsa herkes isine 9'da baslar, ay dur kahvaltimi yapayim oh cayci teyze de geldi olayi yoktur.