hesabın var mı? giriş yap

  • banyodan müzik sesi geliyor, gidip baktığımda 3 tane ak sakallı dedeyi duş alırken görüyorum.

  • edit: ekşi şeyler'de yayımlandığını öğrendiğim bu entryi beğenen arkadaşlar, mockumentaryler hakkında ad hoc dergi için yazdığım daha geniş kapsamlı yazıyı şuradan okuyabilirler:
    http://www.erdemakintemel.com/…geseli-mockumentary/
    ----------

    ilk defa this is spinal tap'in yönetmeni rob reiner tarafından 1983 yılında ortaya atılmış kelime. rockumentary kelimesi de aynı günlerde yine reiner tarafından ortaya atılmıştır.

    kelime mock ve documentary kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. mock kelimesi sahte, imitasyon ve dalga geçmek anlamlarında kullanılırken, documentary bildiğimiz belgesel demektir.

    buradan çıkarılacak ilk ders mockumentary türündeki filmlerin salt dalga geçme amacı taşımadıklarıdır. mockumentary türündeki filmlerin amacı, belgesel türünün kodları kullanılarak ortaya çıkarılmış filmler ile genelde kurgu veya gerçek şeklinde kategorizasyona uğrayan filmlerin bu kadar keskin bir ayırıma uğramasına eleştiri getirmektir. mockumentary üretimi belgesellerin gerçeği yansıttığı inancını vurgulamaya, bu neredeyse alternatifsiz inancı sorgulatmaya ve imajların gerçekliğinin sorgulanması konusunda yeni bir sosyal anlayış gerektiğini belirtmeye yöneliktir.

    mockumentaryler gerçeklik algısını yaratmak için bazı belgesel tekniklerini kullanırlar. bunlardan bazıları:
    · voice-over / dış ses,
    · tanınmış sunucu ve oyuncular,
    · açıklamalar (disclaimer),
    · müdahil olmayan fakat sürekli izleyen kamera tekniği (bkz: cinema verite ve fly on the wall),
    · arşiv görüntü kullanımıdır.

    mockumentarylerin 3 alt türe sahip olduğu düşünülmektedir. bunlar parodi, critique mockumentary ve deconstruction mockumentarydir. bu üç alt tür seyirciye gerçeklik hissiyatının geçirilme seviyesine göre sıralanmıştır. parodiler sahte oldukları mesajını direkt olarak verirken critique mockumentaryler seyircileri sahtelik-gerçeklik kavramlarının arasında bırakır. deconstruction mockumentarylerde ise gerçeklik had safhadadır.

    kronolojik olarak bazı önemli örnekleri şunlardır:

    1967 - david holzman's diary/#58852461
    1978 - the rutles: all you need is cash
    1980 - the falls
    1983 - zelig
    1983 - this is spinal tap
    1992 - man bites dog
    1995 - forgotten silver
    1999 - the blair witch project
    2000 - the simpsons: behind the laughter/#6807444 (s11e22)
    2001 - the office (birleşik krallık, 2001-2002)
    2001 - the office (amerika, 2005-2013)

    bir de bunlardan önce bbc'nin swiss spaghetti harvest diye bir haberi vardır ki o da mockumentary grubuna dahil edilebilir. bu haber, isviçre'de spagetti hasadını, insanların spagetti yetiştirmekte çok ustalaştığını, hatta hasatta toplanan spagettilerin aynı uzunlukta olmasını bile ayarlayabildiklerini anlatmaktadır. bahçesinde spagetti ağaçları yetiştirmek isteyen ingiliz kardeşlerimizin bbc'nin telefonlarını kilitledikleri vakidir. (bkz: isviçreli çiftçiler spagetti ağacı yetiştirdi/#64430500)

  • önemsiz gibi görünse de aslında önemli bir karardır. millet şimdi diyecek "avusturya kim yeeaa, savunma sanayisi mi varmış? keh keh" var kardeşim hem de türkiye'nin savunma sanayinden daha gelişmiş bir sanayisi var. özellikle tabanca, piyade tüfeği, barut, rdx, kurşun geçirmez yelek, miğfer(jöh'lerin kullandığı miğferler avusturya yapımı) gibi teknolojilerde ileriler ve türkiye, avusturya'dan baya bir gerekli ekipman ya da yan malzeme almaktadır. avusturya savunma sanayi, almanya tarafından desteklenmektedir. aslında almanya gözdağı veriyor türkiye'ye ayağını denk al mahiyetinde

    (bkz: kavga öncesi önden çocuk yollamak)

  • obama abisi izin vermeden sıçmaya gitmeyen, obama suriyeye girme planları yaparken paralel olarak savaş planları yapan, obama abisi yok suriyeye girmeyelim yeaaa dedi diye esada saldırmaktan vazgeçen dümbüklerin başkalarını amerikan yalayıcı olarak tanımladığını görmemizi sağlayan olaydır. yazmadan önce git sor lan obama izin veriyor muymuş ahahahah

  • kapitalizmin nasıl işlediğinden bihaber memur kafasına göre yanlış yol. bunu diyen adam zaten hayatı boyunca maaşlı çalışır, sonra da ben neden zengin olamadım diye bakar durur.

    krediyle bal gibi de iş kurulur kardeşim. "kapital" maaşla biirkmez. fırsatı gören girişimci borç alır yatırım yapar. kazancıyla da faizini ve anaparasını ödemeye başlar ve işini de büyütür. ha bu girişimci yanlış yatırım yapmıştır, işi yönetemiyordur; o zaman iş elbette batar. kredi çekti diye batmaz ama.