*

  • akıllara zarar bağımsız bir belçika filmi; kadın, çocuk, yaşlı demeden katleden psikopat bir katil ve onun filmini çeken 3-4 gencin belgeselimtrak hikayelerini konu eden bir uç sinema örneği. orjinal adı "c'est arrivé près de chez vous" (hadise sizin oralarda vuku buldu).
  • ariza katil benoit nin yasadiklarini birebir olarak kameraya ceken 2 kişi.. ve bu uclunun siradisi oykusu..3 ogrenci gencin cekmis oldugu siyah beyaz entrasan film.
  • cannes film festivalinden ödüllü bir beljik filmi. tartan video dağıtımcılığında.

    "makes reservoir dogs look like muzzled mongrels.."
  • (bkz: boy hits car)
  • voyeur olmanin sinirlarini test eden muthis zeki 3 film ogrencisinin isi bir film. kopya etmeden godard dan etkilenmeyi basaran, belgesel ne zaman belgesel diye sorduran, yardiran bi film. ne zaman yabacilasacaksin ey seyirci, ne zaman kendine geleceksin, ne zaman bu reality showlara dur diyeceksin, ne zaman ha ne zaman da diyen bir film. begendik netekim.
  • yönetmeni remy belvaux'nun 4 eylül 2006'da intihar ederek hayatına son vermiş olduğu bilgisini olağan karşıladığım filmdir.
  • belçikalı üç sinema öğrencisinin hem yonetip hem de oynadığı, bir katilin doğal yasamını kurmaca bir belgesel havasında anlatan film. film boyunca bu belgeselin yapım surecini izliyoruz.
    katili oynayan ve filmi tek basına goturduğunu soyleyebileceğimiz aktor benoît poelvoorde ilginç bir katil profili çiziyor. cinayet işlemesinde belli bir amacı yok ben'in, kimi zaman para için kimi zaman da zevkten önüne geleni rahatlıkla öldürebiliyor. bir yandanda sanat konusunda birikimli bir iyi aile çocuğu..örneğin filmin basında dakikalarca mimari üzerine konusuyor, şiire ve müziğe karşı ilgili, ayrıca zaman zaman sinir bozucu olsa da esprili olduğunu da soyleyebiliriz. belki de bu yuzden manyakça cinayetler işlese de kendisine gıcık olmuyoruz.
    filme gerçek olmayan bir katilin belgeseli diyebiliriz, ama bu gerçek olmama durumu zaman zaman kafa karıştırıyor. özellikle çekimler ve cinayetlerin inandırıcılığı olayın kurmaca olduğunu unutturuyor. tabi oyuncularda bu konuda iyi iş çıkarmışlar. sonuçta basarılı ilginç bir film olmuş, sevdim..
  • bu filmin ismini ne zaman duysam aklıma 6 yıl önce çekilmiş benzer sularda bir film geliyor: henry portrait of a serial killer.

    filmler neredeyse abi kardeş gibi, ikisi de seri katilleri konu alıyor, ikisi de cüretkar, kanlı, çarpıcı, ikisi de rahatsız edici ve ikisi de farklı yapılarını bir adım ileriye götürüp seri katil karakterlerle -neredeyse diyelim- katharsis sağlamaya çalışıyor.

    ancak bugün kült olarak anılan iki filmin arasında tuhaf bir nüans var; man bites dog yaşanmamış bir olayı belgeselmişcesine işlerken, henry.. ise yaşanmış bir olayı kurmaca olarak sunuyor. bana henry: portrait of a serial killer'ın daha gerçekçi gelmesi de büyük ihtimalle bununla alakalı. topiğimizin konusu man bites dog ise herkese ilginç gelebilecek çıkış noktasını, daha ismiyle bile "sizin başınıza gelmemesi için hiçbir sebep yok" göndermesi ile sağlam zeminlere oturtturma çabasına girişiyor. başroldeki amcamın deli dumrul oyunu da başarıyı getiriyor. öte yandan filmin görsel yapısına etki edecek bir kaç tercih ve senaryoya değecek bi iki kalem darbesi filmi daha gerçekçi ve bugün olduğundan çok daha önemli hale getirebilecekmiş sanki. ama "muallak konuşma charles, ne yapsalar daha iyi olurmuş söyle biz de bilelim" diye soracak olursanız verecek net bir cevabım yok. zaten olsa bugün burda değil cannes'da olurduk.

    velhasılı kelam sinefil adamın her ikisini de izlemesi deneyimlerine deneyim katar, şık olur, gereklidir. hatta zorlasak bi iki açıdan "elzemdir" de diyebiliriz ama ne gerek var.
  • snuff*, dogma tarzi bicok film izlemis biri olarak bu filmi cok sevdigimi soyleyemem.
    oncelikle; anca bu zaman izleyebildim cunku hem fransizca olmasi hem de siyah beyaz olmasi benim bu filmin basina oturmami geciktirmisti. on yargiydi tabi ki. ama izleyince de sevemedim, keske begeneydim de lugatima hos bi film daha ekleneydi ve film hakkinda yazilan olumlu elestirelere bi de ben yenisini ekleyeydim...

    sevdigim tek sahnesi de...
    --- spoiler ---
    dogum gunu kutlama masasinda yasanilanlardi.
    --- spoiler ---

    bi kere filmin plot aciklamalarindaki yok "crew da dahil olmaya baslar ve olaylar gelisir" olayindan oldukca uzak seyrediyor bi film. keske plottaki konu uzerine yogunlasmis bi film olsaydi. konu gayet daha fazla enteresan olurmus.

    imdb trivia'nin yalancisiyim; filmin orijinal ingilizce tercumesi marketing adina secilmis/kullanilan title'i "man bites dog" degil "it took place close to your home*" imis.
  • dvd'nin kapagina soyle bir baktim ,
    aaa boris vian film cekmis nasil kacirmisim diye hayiflandim,
    sanırım üşütmüşüm, hallice de ateşim yuksekti.

    man bites dog.

    ne biliyim boyle bir ismi anca uydursa uydursa boris abi yumurtlar dedi iç ses.

    bu isme benzer bir de festival filmi vardir kolombiyadan, dog eat dog.

    daha sonra eve donup,
    dvd'yi dondurdum,
    film nasil basladi nasil bitti hic hatirlamiyorum.
    bu basroldeki abi jet olmuş ucuyor ,hazerfan çelebi gormus olsa kanat yerine bu herifi takip ucardi.

    cok zaman gecmis kareleri bir bir hatirlayamiyorum, bende kalanlar,
    sahneler arka arkaya ustune cullaniyor, secemiyorum geleni gelişine vuruyorum.
    sisin icinde birileri sana dogru taş atiyor hic durmadan sadece kosarlarken ayak seslerini algilayabiliyorsun,
    bu adam neden olduruyor ,tavuk girtlaklar gibi insan olduruyor en sadistinden peki hangi saik bu yola sevkediyor bile diyemeden abi birini daha parcaliyor.

    basrol abisi, sanki silahin namlusuna şokella surmus gibi butun film boyunca namluyu yaladi durdu.
    aksiyon hic bitmiyor, devamli da bir çalçene halindeler belgesel yapıyorlarmışçasına ,o esnada tecavuz ,gasp ,kavga dovus gırla gidiyor.

    kanaatimce bugune degin izledigim en enterasan filmlerden biri, hosuma gitmedi degil,
    cevremdeki pek cok kisi keyifsiz ,samimiyetten uzak bulmus olsa da filmi.
hesabın var mı? giriş yap