hesabın var mı? giriş yap

  • üniversiteden sevgilimle tanıştırınca şöyle demişti;

    - dersler nasıl gençler?! okulda aranızda okuma yarışı filan yapıyor musunuz ehehehe...

    (bkz: oo espri)

  • "fwd: çok önemli lütfen okuyun!!! avrupa bor yataklarımızı 99 yıllığına kiraladı!!!!"

    - abi sen bu kızla ne kadar çıkmıştın?
    - 5 ay...
    - hahahahahah
    - gülme lan!

  • etek giyse, tahrik ediyosunuz sonra tecavüz bık bık bık

    pantalon giyse erkek pantalon giyer sen erkekmisin

    tayt giyse hu huvvvvv

    şort giyse ohşşşş

    amk memlekette kadın olsam kafama kurşun sıkar, yayında ve yapımda emeği geçen herkesin amk yazılı not bırakırım.

    edit: erkekler için kullanıldığını biliyorum, biliyorum, biliyorum. kadınlar etek giyer diyor ama etek giyen kadınlara da etek giyerseniz tecavüze uğrarsınız deniliyor.

    ironiden anlamayan nesile aşina değilim

  • fal, burç yorumu, rüya tabiri vb. şeyleri fazla ciddiye alan insanlar da ister istemez bunu gerçekleştirirler.
    örneğin, kahve falında sevgilisiyle kavga edeceğini gören bir kadın, o faldan itibaren "acaba niye kavga edeceğiz?" diye düşünüp, sevgilisinin her hareketini inceleyip, bu inceleme yüzünden sevgilisinin her hareketi battığı için kavga çıkartabilir. işte bu kavga da, falda görülen * kavgadır ve belki de fal baktırıldığı için çıkmıştır.
    yada * rüyasında yeşil şapka taktığını gören biri, bunun "uzun zamandır görüşülmeyen bir dostla buluşulacağı" anlamına geldiğini okuyup, "aa eski dost demişken, x'i görmeyeli uzun zaman oldu" deyip buluşabilir vs.

    başka bir örnek de; sevgilisinin ailesiyle tanışacak kişi, heyecanlanınca sakarlaşacağını, yemek yerken/bir şeyler içerken döküp saçacağına inanırsa, sakarlık yapmamak için o kadar kasar o kadar kasar ki, sonunda eli ayağı dolaşıp sakarlık yapar.

    fakat daha optimist bir beklentiyle, self-fulfilling prophecy'nin pozitif sonuçlar doğurması da mümkündür. mesela sabah kalkıp "hissediyorum, bugün çok harika geçecek" diye düşünürseniz, o düşüncenin gazıyla mutlu, huzurlu bir gün geçirirsiniz. yada "inanıyorum, ilerde çok zengin birisi olacağım" deyip, sonra zengin olmanın yollarını arayıp, çabalayıp zengin olabilirsiniz. ha oturup elini kolunu bağlayıp "ben bir şey yapmasam da para bana gelir, zengin olurum" denirse o da aptallık olur tabi.

    bu konuyla ilgili bir örnek de harry potter and the order of the phoenix'te vardı:

    --- spoiler ---

    harry doğmadan önce yapılan bir kehanette, ebeveynleri voldemort'un elinden 3 kez kurtulmuş bir erkek çocuğunun temmuz ayında doğacağı ve bu çocuğun ilerde voldemort'u öldüreceği söylendiği için, harry de bu tanıma uyduğu için *, voldemort da, "hazır bebekken öldüreyim de kurtulayım" diyerek, harry'yi öldürmeye karar vermiş. ama harry'yi öldüremeyip, ebevenylerini öldürünce harry'nin içindeki intikam ateşini daha 1,5 yaşındayken yakmış oldu. yani belki voldemort potter'ları öldürmese, harry de onu öldürmeyecekti. yani kehanetin gerçekleşme süreci, voldemort'un kehaneti öğrenmesiyle başlamış oldu.
    gerçi bu konuda aklıma yatmayan bir nokta var; voldemort kehanete o kadar inanıyorsa, harry'yi öldürme girişiminin başarısız olacağını ve gün gelip harry'nin kendisini öldüreceğine de inanmış olmalıydı. neyse, konu bu değil.

    yıllar sonra gelen edit: altheda dedi ki; "voldemort kehaneti snape'ten öğrenmişti. snape ise kehanetin tamamını duyamadan dumbledore'un kardeşi aberforth tarafından yakalanmıştı. haliyle voldemort'un bildiği kehanet eksikti ve eksik olduğunu da bedenini kaybedene kadar anlamadı. zaten geri dönünce de ilk hedefi kehanetin aslına ulaşmak oldu."

    --- spoiler ---

  • çalıştığım yere dünya güzeli bir tekir geliyor. mama verdik, sevdik ettik derken, abarttık içeri aldık. ben zaten dış kapının yakınındayım. hayvancık her sabah beni bekliyor, benimle ofise girip bütün gün yanımda yatıyor. akşam da benimle çıkıp beni yolcu ediyor. iki gıdım mama verdim ama yüzüme öyle bir bakıyor, ellerime yüzünü öyle bir sürüyor ki, içimi acıtıyor. ofisin diğer bölgelerine gitmeyi bile denemiyor, sadece ben gidersem arkamdan geliyor. tuvalete gidiyorum peşimde, mutfağa gidiyorum peşimde, masaya döndüğümde gene kıvrılıp yanıma yatıyor. iki damla su, azıcık mama, arada uzanıp başını okşuyorum, bütün yaptığım bu, ama sevilmekten öleceğim.

    efenim resim isteyenler için buyurun şirin hanım:
    http://i.hizliresim.com/pbrm1q.jpg
    http://i.hizliresim.com/ml6872.jpg

    ayrıca;
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    not: havalar soğuk pisicikleri de unutmayın yardımlarınızda.

    büdüt: nazar değdi efendim, küçük patron kediyi istemediği için dışarı attık. sebep: çok dolaşıyormuş. başlarda sakin sakin yatıyordu alıştıkça her normal kedi gibi gezmeye başladı. neyse ne diyeyim ki? acı olan ise bana kediyi istemediğini açık açık söylemeyip hayvanı tutup paldır küldür sokağa atması oldu.