hesabın var mı? giriş yap

  • süreyya ayhan'ın 1500 metre finalinin olduğu gün, lokantada yemek yerken, yan masadaki göbekli amcanın garsona "süreyya ayhan ne oldu süreyya ayhan" diye seslenmesi sonucu, garsonun "hemen geliyorum" diyerek hızlıca gidip 5 dk sonra bir sürahi ayran alıp masaya getirerek "sürahi ayranınız geldiii" demesi.

    bunu espri olarak birisi yapsa tokatlarım; ama yıllar geçti, hala bu olay aklıma geldikçe gülümserim.

  • bozulan psikoloji ancak ve ancak idare edilebiliyor sanırım. tam anlamıyla bir düzelme olmuyor. bir eşik atlandığında oradan artık geçmiş oluyorsunuz ve geçmiş olsun; çünkü geri dönüşü yok.

    neden nörotisizm daha yaygın ve neden hayat, bir bombanın patlamasının etkileri gibi saçılarak devam ediyor ve hissedilenin, yaşananın önüne geçilemiyor?!

    bu ilaçlar filan nörofizyolojiye hitap ediyor ve kalıcı değil. psikoloji ise birikimli yönelimli bir şey sanki. yani geçmişin derin dehlizlerinden alıyor karakterini. dolayısıyla bozulan bir psikolojiyi düzeltmeye çalışmak, geçmişin derinliği ve ağırlığı karşısında oldukça kısa kalan bir gelecekte; sanki çok hızlı bir trenin makas değiştirip yönünü tamamen değiştirmeye çalışması gibi acıklı bir yöntem. spin atıyor insan sonra.

  • uzun yıllar burun tıkanıklığı yaşamış , ameliyat olmuş ve iyileşmiş ve sonra tekrar aynı soruna geri dönmüş biri olarak deneyimlerimi size aktarayım ;

    burun tıkanıklığının en çok karşılaşılan nedenleri ve etkilerini yazayım;

    -nezle ve alerji nedeniyle burun etlerinin şişmesi : en çok karşılaşılan nedenlerden biridir. bünye alerjenin solunmasını engellemek için burundaki etleri şişirir veya aşırı derecede beyaz mukus sıvısı salgılar. tabi burun dola dola tıkanır. eğer ileri derecede alerjiniz yoksa alerji semptomlarını bastıran ilaçlar ve alerji testi sonucu olacağınız aşı sayesinde bu durumdan kurtulabilirsiniz. çoğu insanda mevsimseldir. en yoğun olduğu dönemde ilaç kullanımı en etkili çözümdür. ileri derecede alerji sahibiyseniz kortizonlu ilaçlar kullanmadan burnunuz açılmıyor. kortizon iğnesi çok etkili fakat en fazla senede iki veya üç kez yaptırabiliyorsunuz. kortizonun zararlarını yazmıyorum zaten aşağı yukarı biliyorsunuzdur.

    - grip gibi virüs kaynaklı hastalıklara karşı bağışıklık sistemi hareketi olarak burnun tıkanması : aslında bu konuda en önemli unsur her türlü tıbbi konuda olduğu gibi bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır. her şey zincirleme şeklinde gerçekleşiyor. vücut grip ile savaşırken bağışıklık sistemi zayıflıyor bu sefer alerjenler ortaya çıkıyor , tekrardan akıntı başlayıp , burun tıkanıyor. hastayken bir de burun tıkanıklığı ile uğraşıyorsunuz. bu da geçici bir sorun ve hastalığın ortadan kalkması ile sona eriyor. çözümü doktorumuzun verdiği ilaçları kullanıp hastalıktan kurtulmak. burun zaten iyileşince otomatik olarak açılıyor.

    - burun kemiğindeki eğrilikler : bu konuda sizin yapabileceğiniz pek bir şey yok. tek çözüm ameliyat . uzman bir kbb doktoruyla görüşüp en kısa sürede ameliyatınızı olup bu hastalıktan kurtulun. ameliyat sonrası ilk bir hafta sıkıntılı olabilir ama ömür boyu rahat edersiniz.

    - sinüslerin aşırı dolu olması ve taşlaşmış mukus tabakası : namı diğer sinüzit. sinüsler çok fazla dolup ağız kısımları tıkanıp hava almadığında içerideki mukus sıvısı taşlaşıp sinüsleri tıkıyor ve sinüsler iltihaplanabiliyor. bol bol nazal yıkama yapıp , sinüzit konusundaki genel kurallara uyarak bir nebze hafifletebilirsiniz ama tam olarak kurtulmak zor. ben tam çözüm bulamadım. ameliyattan sonra tekrar sinüslerim tıkandı. doktorumun söylediğine göre 3-5 kez ameliyat olan varmış. sinüzit ameliyatı çok kolay , burun kemiği ile oynanmadığı için ertesi gün hayatınıza kaldığınızı yerden devam ediyorsunuz. hiç korkmayın. geçici ve kalıcı yani kronik iki çeşit sinüzit var . geçici ise antibiyotik kullanımı ve nazal yıkama ile kısa sürede atlatabilirsiniz fakat alerjik ve kronik sinüzit ise ömür boyu savaşmak zorundasınız. anti histamik ilaçlar , kortizonlu spreyler , antibiyotikler , ağrı kesiciler ve nazal yıkama kitleri demirbaşınız olacak.

    - nazal polipler : polip konusu baya sıkıntılı. yanlış bilmiyorsam tam olarak neden olduğu bilinmiyor. polipler burun etlerimizde oluşan üzüm tanesi gibi salkım şeklindeki tümör benzeri yapılar. bazıları o kadar büyük oluyor ki burun deliğinden gözlemlenebiliyor ve burnu tıkıyor. burnun koku alma kısmında çıkarsa koku alma duyusuna zarar verebiliyor. polipler ameliyatla alınabiliyor ama tekrar çıkmama gibi bir garantisi yok. vücut bu yapıyı kendi kendine oluşturuyor. ameliyat sonrası oluşumunu engelleyen spreyler kullanılıyor ama dediğim gibi tekrar oluşmayacak diye bir durum yok. ameliyatı çok kolay , sıkıntısız.

    - uzun süreli burun spreyi kullanımı nedeniyle burun etlerinin sarkıp nefes yolunu tıkaması : hepimizin bildiği sprey bağımlılığı. spreyler burun etlerindeki damarları ve dolayısıyla burun etini büzüştürüp burnun açılmasına neden oluyor biz de rahatça nefes alıyoruz fakat bu işin bir de kayıp kısmı var. uzun süre bu sprey maruz kalan burun etleri zamanla gevşeyip tıpkı yaşlı bir insanın derisi gibi sarkıp burnu tamamen tıkamaya başlıyor. tek çözümü ameliyatla bu etlerin kesilip alınması . ameliyatı kolay ve pek ağrı sızı olmuyor.

    - estetik ameliyat sonrası burun tıkanıklığı : bu nedeni bir tanıdığımın başına gelmesi nedeniyle yazıyorum. kızcağız tamamen sorunsuz olan burnunu estetik kaygılarla değiştirdi ve artık eskisi gibi nefes alamıyorum diye uzun süre şikayet etti. sanırım burada doktor konusu çok önemli. aman dikkat edin. şimdi başka bir hekime tekrardan ameliyat olmayı düşünüyor. gerçi ben sıkıntısız bir burnum varsa isterse karga gagası gibi olsun elletmezdim.

    özetle burun tıkanıklığında sorunun kaynağına inmek çok önemli . bazıları geçici durumlar iken bazıları kronik olabiliyor. sorunsuz bir burnunuz varsa ona sevin ve okşayın çünkü bazı insanlar için bu bulunmaz bir nimet. iyi bir şekilde nefes almak yaşam standartınızı oldukça yükseltecektir. kendim üzerinden örnek vermem gerekirse burnum tıkalıysa hem çok sinirli oluyorum hem de hiçbir şeye konsantre olamıyorum. üzerine koku alma duygusunu da kaybettim. ameliyatla belki bir nebze geri gelir dedim ama o da gelmedi :(

    not : yanlışım varsa düzeltin , herhangi bir tıbbi eğitimim yok fakat uzun yıllar doktora gide gele bir şeyler öğrendik. sağlıkla kalın , bol nefesler.

  • vergi veriyorum otoyoldan geçiş ücreti ödüyorum ve hayvana sahip çıkamayan devletim yüzünden canımdan oluyorum yada maddi külfetli kaza geçiriyorum.

    bu kadar ucuz olamaz insan hayatı !

  • amerika'daki her sey oldugu gibi bu da eyaletten eyalete degisen bir seydir. zamaninda obamacare getirildiginde en buyuk amac eyaletler arasindaki farki mumkun oldugunca azaltip ulke boyunca benzer, standart ve ortak bir saglik sistemine ulasmakti ama bunun ne kadar basarili oldugu tartisilir.

    oncelikle sunu soyleyeyim (cunku bu konuda cok soru geliyor) amerika'ya green card yoluyla veya baska bir sekilde geldiyseniz ulkeye adiminizi atar atmaz ilk yapacaginiz sey saglik sigortasi almak olmalidir. bunun kesinlikle sakasi yok. saglik sigortaniz yoksa bir ambulansin sizi alip bir sokak otedeki hastaneye goturmesi 2 bin dolar, acil serviste size basit bir pansuman yapilmasi 800 dolar, basit bir doktor ziyareti 400 dolar gibi fiyatlar cekebilirler. yukaridaki entry'lerde de siklikla bahsedildigi icin bu rakamlarin ayrintisina girmeyecegim ama bu rakamlar abartma degil. biz turkler'de genelde "bana bir sey olmaz" zihniyeti olur ama bu konuda risk almaya degmez. sahsen 15 senedir hic doktora gitmeme ragmen sigortam var cunku yarin ne olacagi belli olmaz. sirf hava degisiminden dolayi ucaktan iner inmez hasta olan ve doktora gitmek zorunda kalan ve ayaginin tozuyla binlerce dolar zarara giren insanlar var.

    yine de cok karamsar olmamak lazim. son istatistiklere gore amerikalilarin %92'sinin saglik sigortasi mevcut. obamacare oncesi bu rakam %84'tu ve obamacare sayesinde sigortasizlarin orani %16'dan %8'e dustu. bu oran almanya ve ingiltere'deki sigortali oraninin biraz daha altinda ama obamacare sonrasi arada cok fazla fark kalmadi.

    yukarida bahsettigim gibi amerika'daki saglik sistemi eyaletten eyalete degisiyor. saglik sistemi olarak iskandinav modelini birebir uygulayan oregon, washington, minnesota, california gibi eyaletler oldugu gibi, tam tersi model uygulayan alabama, teksas gibi eyaletler de mevcut. mesela her zamanki gibi oregon'u ornek vereyim. gecen sene gecen bir kanunla "oregon health plan" adinda bir saglik sigorta sistemine gecildi. buna gore aylik 1400 dolarin altinda geliri olan tekil kisiler, 1600 dolarin altinda geliri olan ciftler veya 2800 dolarin altinda geliri olan cocuklu aileler tamamen ucretsiz bir saglik sigortasina sahip olabiliyor. bu iskandinav modelinin birebir uygulamasidir. bu sistemdeki saglik sigortasi hemen hemen akla gelecek tum tibbi durumlari karsilamaktadir (dogum yapmak, uyusturucu tedavisi, psikolojik tedavi, dis sagligi dahil oldukca kapsamli bir sigorta).

    bu konuda her eyalet oregon kadar comert degil ama california'da da asagi yukari benzer bir sistem var. hatta california'daki birazcik daha comert cunku oregon'daki sigortadan faydalanabilmek icin en az green card veya vatandas olmaniz gerekirken california'da kacak gocmen olup saglik sigortasindan faydalanan insanlar var.

    yine de eyaletlerin kendi saglik sigortasi cok az kisiyi kapsiyor. amerika'daki sigortalilarin buyuk cogunlugu (yaklasik %60) calistiklari sirket tarafindan sigortalanmaktadir. her sirketin sigorta politikasi ve ucretleri farkli oldugu icin burada tam bir birlik saglanabilmis degil. mesela nike'in calisanlarina sagladigi sigorta ile intel'in calisanlarian sagladigi sigorta arasinda farklar mevcut. genelde buyuk ve kurumsal firmalarin sigortalari daha kapsamli ve daha ucuz oluyor. sirketlerin sagladigi sigorta calisanin ailesi ve cocuklarini da kapsarken ucret bedava ile ayda 500-600 dolar arasinda degisiyor. kisisel bir ornek olmasi acisindan: su anda calistigim sirkette kendim ve esimi kapsayan saglik sigortasi icin hic para odemiyorum ama onceki sirkette sirf kendi sigortam icin ayda 200 dolar oduyordum.

    bunun disinda 65 yasinin uzerindeki tum vatandaslar, engelliler, federal devlet icin calisan memurlar ve askerler federal devlet tarafindan sigortalanmaktadir ve bu kisilerin sigorta masraflarini sosyal sigortalar kurumu (gilicdar batirdi hep) odemektedir. 65 yasinin uzerindeki tum vatandaslar ssk'dan emekli oldugu icin saglik masraflarini da ssk oderken kalici olarak engelli olan vatandaslar da ayni kapsama giriyor. bu kisiler ayni zamanda bazi eyaletlerde de ek sigortalardan faydalanabiliyorlar.

    peki obamacare nerede devreye giriyor? diyelim ki 65 yasinin altindasiniz, bilinen bir engeliniz yok, calistiginiz sirket size sigorta saglamiyor, geliriniz sigorta satin almaya yetmiyor ve oregon gibi iskandinav sistemini benimsemis bir eyalette yasamiyorsunuz. bu durumda obamacare'in sisteminden indirimli olarak kendi ozel sigortanizi satin alabiliyorsunuz. obamacare oncesi bu durumdakiler icin sigorta policesi almak cok pahaliydi ama obamacare ile bu ucret biraz daha indi ama obamacare'in asil faydasi bu olmadi. obamacare oncesi sigorta sirketleri kanser, seker, kalp hastaligi gibi masrafli bir hastaliginiz varsa sizi sisteme kabul etmemezlik yapabiliyordu ama artik bu yasaklandi. sigorta sirketleri artik hangi hastaliginiz olursa olsun sizi kabul etmek zorundalar (trump bunu degistirmek istemisti ama kendi partisi bile karsi cikti).

    her seye ragmen sigortasi olmayan %8'lik kesim buyuk bir risk aliyor. sigortaniz yokken doktora gittiginizde en basit bir islem bile yuzlerce, hatta binlerce dolar tutabiliyor. bunun da birkac sebebi var. buyrun liste yapalim:

    1) bir hastanenin acil servisine gittiginizde ne olursa olsun sizi kabul etmek ve size ilk mudaheleyi yapmak zorundalar. yaninizda bir kimlik olmasa ve paraniz olmasa bile bu hastanelerin kanuni zorunlulugu. bu yuzden evsizler ve kacak gocmenler genelde acil bir durum oldugunda doktora gidip acil serviste takiliyorlar. bunlar ucret odemedigi icin kabak odeyenlerin basina patliyor cunku hastane herkesin masrafini odeyenlerden cikartmaya calisiyor.

    2) acil servisler sadece acil durumlar icin oldugundan hastaneler acil servis kullanimini azaltmak istiyorlar ve bunu ucretleri yuksek tutarak yapiyorlar. kanunen gelen kimseyi geri ceviremedikleri icin her basi agriyan veya burnu akanin acil serviste olmasini istemiyorlar ve fiyatlari caydirici bir guc olarak kullaniyorlar.

    3) abd'de tip okumak asiri derecede pahali oldugu icin doktorlar 200-300 bin gibi borclarla mezun oluyor ve ayda birkac bin dolar ogrenci kredisi odedikleri icin bu rakami musteriye yansitiyorlar.

    4) doktorlar yanlis tedavi uygulayip hastaya bir zarar verirlerse hastanin mahkemeye gitme ve cok ciddi oranda tazminat isteme hakki oluyor (malpractice). doktorlar bu ihtimale karsi ozel bir sigorta satin aliyorlar ve bu da her ay binlerce dolar tutuyor. sonunda doktor mahkemeye verilirse tazminati sigorta sirketi oduyor. bunun parasi da musteriye yansitiliyor.

    5) hemsireden hasta bakiciya kadar saglik personelinin maaslari oldukca yuksek ve dunya standartlarinin uzerinde oldugu icin bu da fiyatlara yansiyor. abd'de bir hemsirenin yillik 100 bin dolar ve uzerinde kazanmasi hic de nadir degil.

    6) ilac firmalari genelde paralarini bati ulkelerinden cikartirlar. mesela abd ve avrupa'da 5-10 bin dolar tutan bir ilac ayni marka ve ayni sirket tarafindan satilmasina ragmen cin veya hindistan'da 50-60 dolara kadar dusebiliyor. mesela abd'de 85 bin dolar tutan bir ilac hindistan'da 500 dolara sattigi icin bir cok amerikali hindistan'a gidip ilaci oradan aliyor (link asagida). genelde ilac firmalari ar-ge masraflarin bati ulkelerindeki ilac satislarindan cikartirken diger ulkelere maliyetin cok az uzerine ilac satarlar. ozellikle bu konu cok ilginc ve bu konuda yazilan bir suru makale ve kitap var. ilac firmalari abd'de ve avrupa'da satis yaparken en buyuk masraf kalemleri olan ar-ge'yi fiyata ekliyor ama asya ulkelerinde sadece ilacin fabrika uretim masraflari sayiliyor.

    https://money.cnn.com/…osbuvir-hepatitis/index.html

    7) tum bati ulkelerinde oldugu gibi abd'de de nufus gittikce yaslaniyor ve saglik hizmetlerine olan talep artiyor. amerikalilar'in ekseriyeti sagligina dikkat etmedigi, fazla egzersiz yapmadigi ve sagliksiz beslendigi gercekleriyle de yuzlesince ulkede yeterince saglik personeli yok. talep arza gore kat kat fazla olunca da saglik hizmetleri daha pahali oluyor (serbest piyasa ekonomisi).

    8) hastanelerin, medikal ofislerin ve kullanilan yuksek teknolojili makinelerin kirasi inanilmaz derecede yuksek ve bu da musteriye yansitiliyor.

    bazi durumlarda saglik masraflarinizi saglik sigortaniz disindaki kaynaklar da odeyebiliyor. ornegin trafik kazasi gecirdiginizde hastane masraflarinizi araba sigortaniz karsilar. isyerinde kaza gecirip sakatlandiginizda masraflarinizi sirketiniz ceker. eve hirsiz gelip sizi yaralasa hastane masraflarini ev sigortaniz ceker. yine de saglik sigortasi cok onemlidir ve buradaki hayatin olmazsa olmazlarindandir. sakin ihmal etmeyin.

    aslinda sigorta konusu oldukca karmasik. bunun deductible'i var, out of pocket'i var, out of network goygoyu var, bunlarin hepsinden bahsetmeye kalkarsam entry cok uzayacagi icin bahsetmiyorum ama mevzu burada bahsettigimden daha komplike. bazi durumlar oluyor, saglik sigortaniz oldugu halde saglik masraflarina bir araba dolusu para dokmeniz gerekiyor. bu yuzden sigortanin sartlarini, nerede nasil gectigini de iyice incelemek gerekiyor.

    amerika iyidir, hostur, firsatlar ulkesidir, bazi yerleri cennet gibidir (ornegin oregon) de kendi hakkinizi kendiniz aramaniz ve her seyi en ince ayrintisina kadar irdelemeniz gerekiyor yoksa bu ulke insani kagit gibi ogutur. her seyden onemlisi saglik giderlerini kismanin en iyi yolu yedigine ictigine dikkat etmek, sagligina ozen gostermek, sinirden stresten uzak durmak, havasi suyu temiz bir yerde yasamak, egzersiz yapmak gibi seyler geliyor. ornek olarak soyluyorum, gidip daha ucuz diye kalitesiz, junk food veya fast food tuketip sonra doktora binlerce dolar bayilacagima biraz daha organik, kaliteli beslenip doktor masraflarini kisabilirim mesela. hayatta yapilan yatirimlar icinde insanin kendi sagligina yapacagi yatirim gibisi yoktur cunku istedigin kadar mal mulk topla, onlari zevkle ve afiyetle yiyebilecegin sagligin yoksa ne yapabilirsin ki?

    su anda bu yaziyi okuyan herkes nefes alip veriyor. bunu hic dusunmeden, aklimiza bile gelmeden yapiyoruz. nefes aliyoruz, nefes veriyoruz. hic dusunmuyoruz ama 2-3 gun hasta olsak, bogazimiz veya burnumuz tikali olsa rahat rahat nefes almanin aslinda ne kadar lezzetli ve keyifli bir sey oldugunu anliyoruz. hastalik gecer gecmez "oh be dunya varmis" diyoruz, aradan birkac gun gecince yine unutuyoruz cunku insan bir seyi kaybetmeden kiymetini anlamiyor. simdi bu yaziyi okuyanlara bir sozum var, derin bir nefes alin, sonra birakin, sonra yeniden nefes alin, simdi de bunun ne kadar keyifli oldugunu ama aslinda hic kiymetini bilmedigimizi dusunun.

    ha diyeceksiniz ki "sen oregon'un tertemiz taptaze yemyesil havasini nefes cekiyorsun, tabi keyif alirsin". onun yeri ayri. nefes her yerde nefestir.

    neyse, yukarida dedigim gibi abd'de saglik sisteminden vergi sistemine, egitim sisteminden cevreyi koruma kanunlarina kadar her sey eyaletlere birakilmis. bu yuzden eyaletinizi de iyi secmek onemli. yine yukarida soyledigim gibi bazi eyaletler saglik sisteminde iskandinav modelini benimsiyor ama bu eyaletler vergilendirmede de iskandinav modelini benimsiyor. mesela teksas'ta yasayip yilda 100 bin dolar kazanan biri 28 bin dolar gelir vergisi oderken california'da yasayan ve yilda 100 bin dolar kazanan biri yilda 38 bin dolar gelir vergisi odeyecektir. sonucta iskandinav ulkelerinde de bedava saglik hizmeti olmakla beraber gelir vergilerinin oranlari %50'nin uzerine cikabilmektedir (mesela isvec'te gelir vergisi %62'ye kadar cikabilmektedir). kisaca dunyanin hicbir yerinde bedava saglik hizmeti diye birseyden soz etmek mumkun degildir cunku bunlarin parasi halktan o veya bu sekilde cikmaktadir.

    yine de abd gibi dunya tarihinin gelmis gecmis en varlikli ve zengin ulkesine vatandaslarinin doktora gidemedigi icin veya ilacsizliktan dolayi olmesi yakismiyor. ideal olan bunun hic olmamasi, ulkenin %100'unun (kacak gocmenler de dahil) sigortali olmasidir. umarim bir gun o da olur.

  • celal hocama çok saygı duymakla beraber bir soru sormak isterim aslında.

    ya araştırma için bağışladığın herhangi bir organdan yada iskeletten bir hastalığa çözüm bulurlar da, bir dangalak tedavi olur ve yaşarsa, yine sorun olmayacak mı?

    edit : msjla gelen soru ve yorumlar üzerine küçük bir açıklama.

    yapılacak organ bağışı sonrası kurtulacak kişinin (çocuğun) ilerde tüm insanlığa faydalı bir buluş, araştırma yapmayacağını nasıl bilebilir. araştırma için bağışladığı organın yapılan araştırma sonucu daha fazla insanin kurtulmasına nasıl kesin gözü ile bakılabilir.

    bu ihtimali kim hesaplayabilir. organ bağışı bekleyenler hep bilgisiz, faydasız ve fakirler mı?

  • almanya'dayken roportaj yapiyolar..

    - nasilsin hami, mutlu musun?
    - saaanki baska bır dünyadan geeelmis cibiyim.. macta yeniliyoruz, ben uzuluyorum kola iciyorum, onlar eglenip bira iciyorlar. ben boyle bir sey cörmedim..
    - almanca nasil?
    - bana dediler, almanca ogreneceksin. ben bu yastan sonra almanca ogrenip ne yapacagim?

    bi de unutulmaz

    - hami penalti kacirdin, ne diyosun?
    - canim sagolsun.

    diyalogu vardir..

  • atatürk havalimanının yıkılması üzerine siz kime sordunuz temalı tweet’lerdir. kaynak

    --- spoiler ---

    1912’de kurulan, osmanlı’dan miras alınan, dünyanın ilk 10 havaalanından birini yıkıyorsunuz. insan babasının malını bile yıkacak olsa kardeşine, akrabasına, eşine, dostuna danışır. siz bu milletin servetini yıkarken kime danıştınız? seçilmiş belediye başkanına sormadınız+++

    siyasetçilerine sormadınız, akademisyenine sormadınız, sivil toplumuna sormadınız. 16 milyona sormadınız. kime sordunuz? ortak akla başvurmadan, millete sormadan bunca büyük bir milli serveti tahrip eden akıl istanbul’un kutsallarını da yıkar. +++

    mehmet akif’in dediği gibi “hadi gel yıkalım şu süleymaniye’yi desen, iki kazma iki kürek, iki de ırgat gerek. ancak hadi gel yapalım şunu geri desen, bir sinan, bir de süleyman gerek”. covid’i bahane edip pistin üstüne hastane yaptınız, içi bomboş.+++

    atatürk havalimanı’na özel yapılmış metro yatırımını, marmaray’ı boşa çıkardınız. şimdi havalimanını park yapacağım diyorsunuz ama şehrin kuzeyinde tam 136 katı büyüklüğünde bir alanda doğayı, tarımı, ormanı katledip, imara açıyorsunuz. +++

    niyetinizi iyi biliyoruz. iki dozer bir ekskavatörle hayat pahalılığını, işsizliği, geçim derdini unutturmak, milleti tahrik etmek ve kaos yaratmak istiyorsunuz. ama nafile! ne kadar çabalarsanız çabalayın millet bu tahriklere gelmeyecek, hiçbirimiz bu tuzağa düşmeyeceğiz! +++

    hala bir parça vatan, bir parça millet sevginiz, bir parça istanbul aşkınız kaldıysa, durun! kararı aziz millete bırakın.

    --- spoiler ---

    edit: spoiler