ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kurt seyit ve şura
-
herkesin teğmen olduğu dizi.
ikinci bölümde uzman çavuşlar çıksın da görün siz.
- bu kimin balosu yarrağımın kurma kolu? güzel karılar var mı içerde?
teletext
-
ilk aşk gibi bir şey lan.
bilgisayardan internetten önce bu vardı hayatımızda. gerçi tam olarak vardı diyemem kendi adıma, zira bizim televizyonun böyle über bir özelliği yoktu ve fakat akraba evlerinde denk geldiğimde saatlerimi geçirirdim başında. hava durumu desen var, fikstür desen var, güncel haberler desen var. internete ilk girdiğimde hissetiklerimi belki bir kademe düşüğüyle yıllar önce hissettirdi bu meret bana. sosyal statü belirleyicisiydi gözümde resmen. gerçi öyle hala, nerde teletext seven bir insan var, işte orada güzel bir insan vardır.
şimdilerde boşladık biraz elbet ama yeri ayrıdır kalbimizde.
unutulmadın teletext.
evlen baskısının asıl sebebi
-
evlenen insanın bakmakla yükümlü olduğu kişiler ortaya çıkar. en basitinden bir erkek, evlendiği eşinden mesuldür. aynı şekilde kadın da erkeğin dışarıya karşı hareketlerinden, eylemlerinden yarar-zarar göreceğinden onları kontrol altında tutmak ister.
fevri bir canlı olan insan, kararlarını alırken tek başınaysa daha atak, saldırgan olabilir. ama biriyle hayatını birleştirmiş bir erkeğin-kadının eskisi kadar agresif ve atak olması beklenemez. hele bir de çocuk dünyaya getirmişlerse iyice pasifize olurlar.
yani kısaca, sadece kendinizden mesulseniz toplumda "çıkıntılık" yapma ihtimaliniz çok yüksektir ve özellikle bizimki gibi toplumlarda bundan hiç hoşlanılmaz. yalnız erkeksinizdir ve toplumun boyun eğdiği şeylere ses çıkartırsınız, tepki gösterirsiniz. yalnız kadınsınızdır ve toplumun size biçtiği rolden çok daha fazlasını veya farklısını benimsemiş, toplumun istemediği derecede başarılı olmuşsunuzdur.
işte toplum bu "baş ağrısından" kurtulmak için "iki özgür ruhu birbirine zincirleyerek" dizginlemeyi amaçlar. sonra da aman oğlum-kızım, ailen var. evde seni bekleyen var. karışma, ses çıkarma, boyun eğ telkinleri ile sizi mevcuda mahkum kılarlar.
onlar mevcudun değişmesi için çaba göstermemişlerdir. böyle bir çabaları hiç olmamıştır. öyle ki bunun farkında dahi değillerdir. ve tıpkı maymun deneyindeki gibi, kimse onlara düzeni değiştirmek istedikleri için zarar vermemiş olsa dahi eski korku masallarını dinleyerek, size de aynı masalları anlatarak sizi vasatlığa mahkum ederler.
işte bu sebeple insanlar evlendirilir veya buna zorlanır. evlenen birey işyerinde patrona, trafikte işini düzgün yapmayan memura, markette önüne geçen hanzoya, yüksek sesle müzik dinleyen üst komşuya, hükümete tepki göstermez.
çünkü evinde bir ailesi vardır ve dikkatli olması gerekiyordur.
12 haziran 2015 özgecan aslan davası
-
ingiliz yargıç gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince şaşıran gazeteciler sormuşlar:
- adam kıza elini bile sürmedi, kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. bu 7 yıl 7 gün çok değil mi?
yargıcın cevabı hukuk tarihine geçecek düzeydedir:
- kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, ingiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.
(bkz: geç gelen adalet, adaletsizliktir)
bronz madalya ama olsun
-
kendi başına evindeki 3’lü koltuğun yerini değiştiremez ağır olduğu için ama koskoca olimpiyatlarda alınan bronz madalyayı küçük görür. hey allahım.
evde boşa çıkan masaüstü bilgisayar
-
en kolay ve yararlı çözümü ihtiyacı olan evine bilgisayar girmemiş ve girmeyecek bir çocuğa gidip hediye etmeniz gereken bilgisayardır.ihtiyacınız olmadığı için tozlanmış.mutlu edin birilerini.
üstsüz güneşlenmek
-
üç arkadaşım bozcaada'da, ıssız sandıkları bir koyda denemişler bunu. tabi sonrasında tepelerde bir izdiham, insan seli, kalabalık falan derken kızlar üstlerini giyene kadar adanın o tarafı 28 cm daha denize gömülmüş.
dünyanın en huzurlu şeyi
-
evde tek başıma geçirdiğim günler.
pek sevmediğim rutinler & zorunluluklar bile gözüme batmıyor.
yeter ki yalnız olayım, yalnız kalayım.
f1 aracıyla tırın altından geçmek
-
bence tırla rampadan atlamayı deneyen herif daha manyak.
buz mavisi loft pantolon giymiş efsanevi nesil
-
tam olarak 90'lı yılların başına tekabül eder.
bakmayın şimdi loft'un sıradan bir marka olduğuna, o dönemde statü simgesiydi neredeyse. ben hiç alamadım ama giyinmeyeni dövüyorlardı nerdeyse. pantolonun arka cepleri büyük ve daha aşağı yerleşmişti paçaları biraz geniş, çift dikişli ve dikişler biraz yukarıdaydı. loft etiketinin altından kemer geçerdi. marka görünsün diye millet, tişörtü, kazağı pantolonun içine sokardı.
popüler olan bir de gri rengi vardı sanki.
kova burcu erkeği
-
kendisine: "simdiye kadar hic kimsenin yaninda bu kadar huzurlu ve bu kadar guvende hissetmemiştim sevgilim, cok mutluyum" diyen sevgilisine cevaben: "senin adina cok sevindim" diyebilen yegane erkektir.
bu sefer 1999 depremi gibi olmadı çok şükür
-
bunu deprem bölgesine gidip oradaki insanlara söylesene aslanım. çıktığın yere göndersinler seni.