ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ronnie james dio
-
italyan asıllıdır. katolik eğitimi aldığı halde pek sevmemiş bu durumu. ronald padovana asıl adı. daha küçük yaşta müziğe özel bir ilgi, sıra dışı bir yeteneği olduğu anlaşılmış. trompet çalarak başlamış. new york aşığı bir adam. lisede bas gitara geçiyor, gruplar kuruyor çeşitli isimlerle. en sonunda the elves’e dönüşüyor isimleri, elf denen hayali yaratığı, hayallerinin nesneleştiren bir sembol olarak görüyor. grubu ve ismi yavaşça duyulmaya başlıyor.
1968 yılında büyük bir trafik kazası geçiriyorlar. sarhoş bir sürücü grubun vanına çarpıyor. ronnie’nin en yakın arkadaşı gitarist nicky pantas ölüyor. ronnie dio kafasından, kafa derisinden ağır yaralanıyor. 100den fazla dikişle toparlanmaya çalışıyor.david feinstein da kazada bileğini kırıyor. hepsi hastanede uyanıyor. dio’nun yüzünde büyük bir yara izi var. grubun cortland’da geçirdiği zamanın ardından, yıllar sonra bir soka dio adı verilecektir. dio da ilk eşiyle cortalnd’da tanışmıştır, şu an abd’de meteroloji uzmanlığı yapan evlat edindiği oğlu da vardır.
daha sonra elf kuruluyor, rainbow öncesi benzer bir müzikte kafaları. dio’nun ortaçağ söylenceleri, kahramanlık hikayeleri ve düşlere uzanan şarkı formatının ilk örnekleri çıkıyor bu dönemde: nevermore. elf, deep purple açılış grubu olunca ve dikkat çekince, ronnie james dio ve iki elemanla birlikte rainbow’a katılması için teklif alıyorlar.
rainbow’un ilk albümü, bugün hala 70’li yılların en iyi rock albümleri arasında sayılıyor. dio’nun şarkı sözleri çok ilgi görüyor. ritchie, ronnie james dio hariç diğer elf elemanlarını gruptan atıyor. ikinci albüm daha kısa, 35 dakika. yine mükemmel şarkılar var. dio, kafasındaki müziğe iyice yaklaşıyor. özellikle son albüm long live rock’n’roll ile ayrılık başlıyor. dio, ejderhalardan, rüyalardan, meleklerden ve iblislerden bahsetmek isterken, ritchie blackmore, radyolarda ilgi görecek kısa ve pop şarkılar yapmak istiyor. yolları ayrılıyor. (ilginç olan, ritchie blackmore yıllar sonra tamamen fantezi ve hayali ortaçağ konsepti oluşturmaya çalışmıştır.)
black sabbath yıllarında, özellikle heaven and hell’de dio şarkı yazım aşamasını neredeyse tamamen kontrol etmiştir. black sabbath ile geçen başarılı yılların ardından, dio olarak kurduğu kendi grubunun ilk albümüyle, kendi kariyerininiz zirvesine ulaşmıştır. holy diver konserleri kapalı gişe olmuştur. heavy metal en güzel yıllarını yaşamaya başlamıştır.
albümün kapağında murray isimli maskot ilk kez görülmüştür. randy berrett vegene hunter çizimi murray, mutasyona uğramış bir malacovya deviydi. efsaneye göre, dünyayı bir zamanlar yöneten iki kabile malakovya ve sykloplardan, iyiliği temsil eden malokovyalıydı. albümün kapağında bir rahibi boğuyordu, rahip, çocuk tacizcilerini temsil ediyordu. naif bir söylemi olmasına rağmen dio din düşmanlığuyla suçlandı. “iyilik ya da kötülüğün, birinin diğeri olmadan varolmayacağına inanıyorum” diye cevapladı ve düşlerinden bahsetmeyi sürdürdü.
dio yıllarında, black sabbath’a yeniden dönüşünde, çeşitli organizasyonlarda, ortak çalışmalarında ve son dönemde heaven and hell ile gösterdi ki, yeryüzünün mesleğine saygısı en yüksek insanlarındandı. zaten kendisi de, aşk şarkılarına değil, ahlak şarkılarına inandığını söylerdi. bu anlamıyla, tıpkı hiç tanımadığı ece ayhan gibi bir etikçiydi.
şarkı sözlerine çok önem verirdi ve hayranlarından da bunu beklerdi. şarkılarını basılı birer şiir gibi düşünürdü. ejderhalardan, kılıçlardan ve kahramanlık destanlarından sıkılmadın mı diye soranlara, hayal etmekten sıkılmayacağım diye cevap verirdi. düşlerin gerçekliğine inanırdı.
magica isimli kitabını bitirmeye ve söylenceyi sürdürmeye çalışıyordu, umarız yazdıkları gün ışığına çıkar.
dio’nun bir poetikası da vardı. sözlerdeki kafiyeleri kelime kullanımı ve sesli okunduğunda farkedilen uyumla, yarattığı şarkılar tesadüfi değil, üzerinde çalışılmış, kendi kariyerinin ilk günlerine de gönderme yapan, birleşik ve eklektik bir yapıdaydı.
daha sonra, istanbul'un sıcak bir yaz akşamında, kendisini sahnenin önünden izlemeye doyamayan bir fanıyla kurduğu göz temasında anlattı ve anladı, müzik ve müzisyenlere duyulan derin sevgide, karşıkılkı fedakarlıkların önemi büyüktür. fedakarlıkla o müziği yapanlar, fedakarlıkla o müziğe ulaşanlar, değerini daha çok bilir. 1987 albümü dream evil ile, yaşamının yönünü bulmasında, beğenilerinin oluşmasında büyük bir etkisi olan sahneyi ve dio’yu pür dikkat izleyen o çocuk da, dio’nun şarkının neresinde “kem göz” işaretini yapacağını bildiğinden, karşılıklı gülümsüyorlar.
o çocuk, sonsuz hüzünlü bir kadıköy gecesinde panzerler, biber gazı, havada uçan taşlar ve meşaleler arasında “bundan daha kötüsü olamaz" diye düşünüp ilerlemeye çalışırken, dio ona bir ders daha verdi son nefesiyle: her şeyin daha kötüsü olabilir, kuyruğu her zaman dik tut! ejderhalara karşı savaşmaktan yorulma!
dio haklıydı, dünya, beyaza siyah diyen krallar ve kraliçelerle dolu ve haklıydı ki her şeye rağmen, sayıları az da olsa, kılıcı alıp yürümeye devam edenler var.
gittiğin yerde ruhun huzur bulsun, adın ve sesin son nefesimize kadar aklımızda ve kalbimizde olacak,
magic.
800 mühendisle akıllı telefon üretmek
-
söz konusu mühendisler inşaat mühendisi ise büyük başarıdır.
o ses türkiye
-
yarışmaya başladığında bir beyonce olan aydayı yarı finale gelindiğinde yıldız tilbeye ceviren yarışmadır. turk halkı bunu istyor hehehehhe
ahmet hakan'ın 23 mayıs 2019 tarihli yazısı
-
keşke her zaman tekrarı yayınlanan programın tekrarının yayınlanmamasının da sebebini açıklasaymış ...
hatta ve hatta "ama vakit bitti" dedikten sonra "ya bari reklama gidelim hiç olmazsa da sus iki dakika be adam" komedisi...
ben yapmadım ben etmedim. başka da bir açıklama yok.
dip not : geçen hafta bin-ali'nin programında 4 pusuladan 3'ü nün kabul sayılıp 1'inin sayılmamasını sormuştu ve bin-ali 10 dakika geveleyip hiçbir dişe dokunur cevap verememişken en sonunda "ben ikna oldum" demişti. dileyen arşivden çıkarip bakabilir.
bence ysk'da kabul oyu verenler bile ikna olmamışken muazzam bir yalakalıktı. detaylıca tebrik ederim.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
"şimdi o gidiyor ya. ikiden bir çıkınca ne kalır bir kalır değil mi? öyle değilmiş işte, yarım kalıyormuşsun."
(bkz: leyla ile mecnun)
kariyer.net'te hepsine başvur tuşunun olmaması
türk sinema tarihindeki en efsanevi replik
-
"atom fiziğine de profesörlüğüne de lanet olsun. insanlık için çalıştık sokakta kaldık. bundan sonra kumarbazlığı, itliği,hergeleliği öğreniciğiz. " şeklindeki kadirizmin güzide repliğidir. filmin adı da ceza olsa gerektir.
a 101 marketlerinin düzensiz ve pis olması
-
girdiğim çoğu a 101 şubesi aşırı düzensiz ve pis. her yer her yerde. reyon önlerinde mutlaka bir palet hatta bazen 2 palet mal var. öyle bekliyor. reyonda almak istediğim şeyi alamadan çıkıyorum bu yüzden. bim mesela hep düzenli tertipli. yol ortasında mallar bırakılıp gidilmiyor mesela. reyonlarında her zaman bir düzen mevcut. her şubesinde böyle neredeyse. bim yapabiliyorsa bunu a 101 de yapabilir diye düşünüyorum.
10 ağustos 2016 rte'in bankaları tehdit etmesi
-
atatürkçülüğü falan geçti marksizme doğru koşuyor. durduramıyoruz!
(bkz: nisasu baldaz'a yardım kampanyası)
(bkz: teoman annesine kavuşsun)
alkollüyken çok daha fazla tadına varılan şeyler
-
langırt,play station ve motosiklet net
türk kadınındaki kayınvalide düşmanlığının sebebi
-
evlerinde ilk kez misafiriz banyoya gireceğim baktım su kaynar “anne bu nasıl ılıştırılacak” dedim “ha ona öyle gir alışırsın kızım, soğuk suyu ben bilmiyorum” dedi. kendi evinde insan suyun yerini bilmez mi? öyle yıkanması imkansız o kadar sıcak, neyse kayınpederi bekledim ona sordum bana hemen diğer vananın yerini gösterdi. az aptal olsan kadın bildiğin haşlayacak.
yazlıkta 10 kişiye yemek yapıyorum, çocuk da 3 yaşında bahçede oynuyor, bi geldim mutfaktan ki açmış bahçe kapısını gitmiş. “anne gördün mü oğlanı” “yok ben gazete okuyorum senin çocuğun ya dikkat etmedim” dedi.
kendi düğünümde şarkı söyledim ben, bir gün tv da müzik programı izliyoruz. “senin sesin nasıldır” dedi bana. “anne düğünde söyledim ya nasıldı” dedim “ne bileyim iyi olsa aklımda kalırdı kötü olsa da kalırdı demek ki vasatmış” dedi.
oturuyoruz yan yana birden işaret parmağıyla sırtımı dürttü, ne oldu anne dedim hayırdır, “kıyafet mi katlanmış yoksa etin mi taşmış ona baktım, etin taşmış” dedi.
daha bunlar gibi onlarca say say bitmez.
vicdan yok, sınır yok, şefkat yok.
değil kayınvalide evlat olsa sevilmez.
edit: eltime anlattığım dedikodularla debeye girmiş olmam çok komik oldu:))
eylem tok ve oğlunu unutmayayım burası muz cumhuriyeti değil.