hesabın var mı? giriş yap

  • ben de bazen pahalı olduğunu bile bile alamayacağım ürünlerin fiyatını soruyorum. geçen borusan otomotivde bmw x6 nın fiyatını sormuştum mesala. ayıp mı ? alamayacaksam bile kaça alamayacağımı bilmek hakkımdır.

  • rezalet degil bombok bir durum. hadi kasanin acildigi tespit edildi, icindeki tutar nasil ispat edilecek?

    edit: hayatinda hic banka kasasi kiralamamis sigirlar diyor ki kasadaki tutar ispatlanir; adam parayi cekip kasaya koymus iste.. hesap hareketlerinden bakilir diyenler var.
    banka sizin kasaya ne kadar ne koydugunuzu kesinlikle kayit altina almaz, (ne kamera ne de evrak olarak) size kasa verir ve sadece guvenligini saglar. siz icinde mucevher, ya da magnum cubugu saklayabilirsiniz (hacmen uygun oldugu surece), ama neyden ne kadar sakladiginiz kayit altinda degildir. memur sizinle kapiyi acmaya ve kapatmaya gelir sadece. dolayisiyla 5dk once bankodan cektiginiz parayi kasaya koydugunuzu ispat edemezsiniz.
    eger belirtildigi gibi zorla acma tespit edilmisse, sigortanin belirledigi bir (tabi boyle bir sigorta varsa) tutar odenir sadece. nerden bakilirsa cok kotu bir durum, anlatildigi gibiyse cok yazik olmus.
    bu arada banka kasalariyla ilgili bir diger risk ise yangindir. icine koydugunuz banknotlar, mucevherler saglam bir yanginda kavrulabilir de.

  • kadınlar genelde kendilerini aldatan adamı değil de evli erkeklerle ilişkiye giren kadınları suçlamaya kalkarlar.

    halbuki eşine bağlılık için yemin etmiş olan adamdır, karısı varken ona yalan söyleyip başkasıyla beraber olan da adamdır. başlığımıza konu olan kadınların ise beraber olduğu adamın karısına karşı bir sorumluluğu, onun kocasına dokunmama gibi bir yemini falan yoktur.
    ama sanki adam evinde televizyon izlerken yabancı bir kadın onu kaçırıp tecavüz etmiş gibi bir yaklaşımla "hayatına sızarlar adamın, yuvasını yıkarlar, çocuklarını ağlatırlar" demek saçmalıktır kanımca. adam bunları önemsememiş, yuvam ne olacak, karım ne yapacak, çocuklarım dengesiz olacak mı diye düşünmemiş bizse hala adamı değil de başkasını mı suçlamaya çalışıyoruz?

    (devasa parantez: aslında burada bahsettiğim kadın veya erkek olmakla ilgili değil, aldatılan tarafın genelde partnerini değil de onun beraber olduğu insanı suçlama eğilimi. yani evli bir insanla ilişkiye girenin bir kadın veya bir erkek olması yukarıda saydıklarımı değiştirmez)

  • ingilizcem pek fena değildir. yurtdışında kalmadan getirilebilecek en iyi seviyeye getirdim diyebilirim.

    bir japon firmasıyla yaptığım görüşmede bunu söylemeden direk ingilizce olarak bir iş gününüzü anlatabilir misiniz dedi kadın.

    nedendir bilmem hiç es vermeden,
    i usually get up early dedim. sonra bi gülme geldi bana ki anlatamam. sustum, sıktım kendimi ama dayanamıyorum artık, o gırtlaktan gelen garip sesleri yapmaya başladım sonra da koyverdim kahkayı ama gözümden yaş geliyor artık görmeniz lazım. kadın zaten kleopatra'nın mumyası gibi böyle siyah küt saçlı ve yaşlı öylece bana bakıyor ifadesini bozmadan.

    neyse yatıştım, kusura bakmayın devam edemeyeceğim dedim ve terkettim odayı.

  • beşinci sezon üçüncü bölümde, saul ile balkonda bira içtikleri bir sahne var. bence wexler ve saul'un en minimize edilmiş hâllerini orada görmek mümkün.

    saul, bira şişesini balkon demirinin üstüne koyar. bu, saul için çok normaldir zaten. doğal bir davranış biçimidir. bira şişesi oraya konulabilir, çünkü saul umursamazdır. bir aksilik olma ihtimaline olası cevabı ''neden olsun ki?'' olacaktır. bir şekilde o bira oradan düşebilir, ama saul onu oraya düzgün koyduğu sürece böyle bir şeyin olmaması gerekir. bu düşünce saul'un gizli kibri ve umursamazlığının göstergesidir.

    wexler ise bira şişesi demirin üstündeyken tedirgindir. gözü sürekli şişeye kayar. çünkü o her ihtimali önceden düşünür, hazırlıklı olmayı sever, sürprizlerden hoşlanmaz. kontrolü elinde tutmak ister. hiç hesap etmediği bir rüzgar esip geçtiğinde olası bir sürprizle karşılaşma ihtimalini düşünerek kontrolü eline alır ve şişeyi de oradan indirir.

    daha sonra yine benzer bir sahnede, saul bu sefer şişeyi boşlukta sallayarak kendince wexler'ı tedirgin etmeye çalışır. onun bu küçük ve önemsiz gördüğü tedirginliği üzerine oynar. bir nevi egosuna. wexler ise bu hamleye, elindeki şişeyi yola fırlatarak cevap verir. çünkü canı sıkkındır, muhtemelen zaten zarar görmüş egosuna oynanması, onu çizginin karanlık yanına taşır. benim açımdan kim wexler'ı en güzel anlatan sahnelerden biri budur. şişenin düşme ihtimalinden tedirginlik duyacak kadar duyarlı ve kontrol meraklısı, ama aynı şişeyi yola fırlatacak kadar öngörülemez, gözü kara ve kararlı bir karakter. saul için şişeyi demirin üstüne koymak doğaldır, ama aklına o şişeyi yola fırlatmak gelmez. wexler ise şişeyi asla demirin üstüne koymaz, ama alıp yola fırlatabilir.

    saul'un doğal sınırları yer yer aşırılığa kaçtığı için tedirgin edici olabilir. wexler'ın doğal sınırlarıysa normal bir insana normal gelir. ancak o sınırlardan çıktıkları zaman wexler'ın yapabilecekleri saul'un yapabileceklerinden dahi fazladır. saul tedirgin eder, wexler ise ürkütür.

  • millet iyice delirdi. biri sakallı görünce 10.yıl marşına başlar diğeri buna tepki olarak metroda ilahi okur. alayınız yobazsınız haberiniz yok.