hesabın var mı? giriş yap

  • çok kalabalık bir ailenin, ailesine bakmak için okuyamayan oğlu olduğunu söylemişti taha. kıt imkanlarıyla, mutfağında onu en mutlu eden şeyi yaptı, yemek pişirdi. “insanların bir bardak su bile içmem dediği o mutfakta ben çok mutluydum” diyordu. hiç rahat vermediniz; eleştirdiniz, dalga geçtiniz. bugün enkazdan cansız bedeninin çıktığı haberini gördüm. tabi ki birçok kaybımız var ve hepsi üzücü. ancak soruyorum; değer miydi? küçümsemeye, dalga geçmeye değer miydi? hayat bu kadar kısayken onun çabalarını hor görmeye değer miydi?

  • "ahahaoui diye topçu var lan. venlo'da. doğunca çok mutlu olmuşlar heralde adamın adı gülme efekti amk"

    fm mudavimi bir arkadaş.

  • ülkenin okumuş, donanımlı kesimi ile vasıfsız elemanları arasındaki fark biraz daha kapanmıştır. geleceğin türkiye'sinde tüm halkın alacağı ücrettir.

  • ıskandinav ülkeleri içinde, en güneyde ve almanya sınırında yer alanıdır.

    aarhus ve kopenhag en büyük şehirleridir.

    almanya sınırında bulunan sønderborg şehri yaz turizmine en uygun şehirdir.

    ortalama hava sıcaklıklarını değerlendirmeye almadan söyleyecek olursak; yazın gördüğüm en yüksek sıcaklık 32 °c, kışın gördüğüm en düşük sıcaklık ise -6 °c olmuştur. bir yaz mevsiminde, genellikle 20 gün civarı yaz günü (22 derece ve üzeri sıcaklık) olur. ama; hissedilen sıcaklık, türkiye'deki etkisinden daha fazla bir etkiye sahiptir. kışları kar görmek mucize gibidir. bir yıl içerisinde 2 defa kar topu yapacak kadar kar yağdıysa eğer kendinizi şanslı sayabilirsiniz.

    danimarkalılar; söz edildiği gibi soğuk insanlar değillerdir. sadece bireysellikleri çok geliştiğinden bazen size çok bencil gelebilirler. özellikle yaşlı kesim çok sıcak kanlıdır. gençler iletişim kurma konusunda daha zayıftırlar. çünkü; yabancı biriyle sokakta konuşmak onu rahatsız etmek anlamına gelebilir. bu flört etmek için de geçerlidir.

    flört etmek demişken kadın-erkek ilişkilerine de değinelim.

    kadınları sanılanın aksine çok güzel değillerdir. özellikle 25 yaş sonrası daha yaşlı görünürler. “danimarka erkekleri türk kızlarından bile güzel” demişti birisi, hatırlamadığım bir yerde... bu çok doğru! erkekleri kadınlardan her zaman daha genç gösterir. hepsi spor yapar ve dar omuz bulmanız imkansızdır.

    kadın erkek eşitliği gerçek anlamda uygulandığından, ilişkilerde pozitif ayrımcılık beklenmemelidir. bir kadının hesabını ödemek, ceketini vermek, evinden arabayla almak, yerine çantasını taşımak gibi şeyler kadına değersiz hissettireceğinden yapmazlar. aynı şekilde; erkeklerin de temizlik, yemek gibi beklentileri olmadığını söylememe gerek yok herhalde…

    25 yaşına kadar evlenmeyen erkeklerin kafasından kovayla tarçın, 30 yaşına kadar evlenmeyen erkeklerin kafasından ise kovayla karabiber dökme adeti vardır. yani bekar veya tek başına yaşayan insan sayısı azdır.

    en az 3 çocuk yaparlar. tek çocuğunuz olması onlar için alışıldık değildir, nedenini mutlaka sorarlar.

    küçük bölgelerde, komşuluk ilişkileri çok gelişmiştir. türkiye'deki eski komşuluk adetlerini anımsatıyor. mesela; taşındığım yeni evimde komşumun bana yiyecek-içecek hazırlayıp getirmesi gibi…

    vergiler çok yüksektir. maaşınızın en az %38'ini vergi olarak verirsiniz. kazancınız arttıkça bu oran %55'lere kadar çıkar. sağlık ücretsizdir ama; diş, göz tedavisi ve ilaç ücretlidir. 6 derece ve üzeri kusurlu gözlerde lazer tedavisi ücretsiz olarak yapılır. gerekçeleri ise; uyandığınızda çocuğunuzu veya eşinizi görememek büyük bir sağlık probleminiz olduğu anlamına gelir.

    okullar ücretsiz, kreşler ise yaklaşık %80 devlet desteklidir. özel okullar vardır ama genelde tercih edilmez. en iyi okullar listesinde genellikle devlet okulları vardır. doğumdan sonra çocuk büyüdükçe azalan çocuk yardımı vardır. 12 yaşından sonra bu para çocuğun hesabına yatırılır ve haftada belli bir saat çalışma koşulu vardır. çocuğun kendi ekonomisini idare etmesi hedeflenmektedir. belediyelere göre bu uygulama değişiyor olabilir, bilemiyorum.

    danimarka'da sadece ingilizce bilerek tüm yaşamınızı sürdürebilirsiniz. sokakta insanlara ingilizce konuşup konuşmadıklarını sormadan direkt olarak iletişim kurabilirsiniz. bilmeyen neredeyse yok. ama bir işe girdiyseniz global bir şirket bile olsa sonradan danca öğrenmenizi isteyecektir.

    iş demişken; eğer danimarka'da bir iş arayışındaysanız iş ilanında verilen numarayı mutlaka arayın. o numarayı gerçekten aramanız için veriyorlar. cevabı ilanda olmayan teknik bir kaç soru hazırlayın ve işe alım müdürünü arayın. iş görüşmesine çağırılma ihtimaliniz çok artacaktır.

    iş yerlerinde çok farklı insanlara ve uygulamalara şahit olduğum için genel bir yorum yapamıyorum. iş yerinde sadece çalışılır. mesainiz bitene kadar her an çalışmanız beklenir. mesai saatleri; sabah 8 öğleden sonra 4 arasındadır. cuma günleri 3'te çıkarsınız. genelde kendi mesai saatlerinizi kendiniz belirleyebilirsiniz. evden çalışma imkanları her zaman vardır.

    ev kiralamak çok sıkıntılıdır. ev peşinatı gibi depozito ödersiniz. kiralık ev bulmak ayrıca zordur. genelde herkes ev satın alır. kimse bir ev daha alıp, kira geliri elde etmeyi düşünmez. çünkü; vergiler çok yüksektir.

  • --- ahmet çakar mod on ---
    şimdi sedat kapatın ışıkları. kapat, kapat.
    kanzuk beni dinle evladım...
    bakın genşler çok açık ve net söylüyorum. bakın bunlar boş işler.
    kazandığınız para helali hoş olsun, emeğiniz var, alnınızın teri var.
    her ne kadar astronomik olsa da, ananızın ak sütü gibi helal olsun. o parayı veren varsa.
    ..şimdi, şimdi benim söyleyeceklerim çok önemli.
    bak arda evladım sana söylüyorum, burak yılmaz, caner, sabri ve diğerleri bakın gençlerrrr!!!!
    tonla para kazanıyorsunuz, evleriniz son model arabalarınız var. dünyalığınız cebinizde.
    saçma sapan reklamlarda, göstermelik kamu spotlarında oynayıp,
    bir cekete 30.000 bak, ertem iyi dinle eski parayla 30 milyar'a, bir ceket alıyorsunuz,
    eşleriniz layla'da disko'da gösteriş yapsın diye son model araba alıyorsunuz...
    toplanıp memlekete 2-3 okul yaptırın desek yoksunuz...
    gençlerrrr!!!!!!
    bu yaşlar bir daha gelmez, bu paralar bir daha kazanılmaz.
    rabbena hep banayla bu işler gitmez..
    şimdi oturun, şapkanızı önünüze koyun iyi düşünün.
    o kadar parayı memleket için de güzel şeylere harcayın

    --- ahmet çakar mod off ---

    edit: hoyyydaaaa

    ciddi edit: ne demiştik ahmet çakar sesimizle; `o kadar parayı memleket için de güzel şeylere harcayınalın işte size harcayacak yerlerden bir tanesi;otizmli çocuklara öğretmen kampanyasıbu kampanyanın mimarı,suskonusmagelburaya` arkadaşımızı verdiği emeklerden dolayı, tebrik ederim. meselenin para değil gönül olduğunu niyet olduğunu bir kez daha gösterdiği için.
    milyonluk hayatlarınızda mutsuzluklar dilerim.

  • adam onun içine yüksek fruktozlu mısır şurubunu basacak. bu şekilde ürünün maliyeti azalırken üstüne raf ömrü artacak. yani 10 liralık ürün bu şekilde 5 lira olacak. diğer taraftan günümüzün gençleri şehirlerdeki betonlaşma ve internet çağında olduğumuzdan dolayı daha hareketsiz yaşadıkları için obez olmaya çok yatkınlar. üstüne türkiye'de 40 yaş üstünde düzenli spor yapan insan sayısı çok az. sen böyle bir ülkede kotayı düşürmen gerekirken artırıyorsun. hani ilaç üreten bir ülke de değilsin bunlar ülke için hep sıkıntı.

    son olarak beni üzen başka bir konu da sözlükte bile şu konu gündem olmuyor. halbuki büyük bir skandal bu. halkımızın bu bilinçsizliği yüzünden maalesef türkiye'de hastalıklar artmaya devam edecek. galiba günümüzde savaşlar bu şekilde oluyor. bizler içinde olduğumuz farkına varamıyoruz.

    edit: imla

  • (bkz: pis tuvalet)

    üniversiteye kadar okumuş bir öğrencinin nasıl olup da tuvaleti bu derece kirli bırakabileceğine akıl sır ermiyor.
    keşke ygs'de tuvalet eğitimi ile ilgili soru sorsalar, bazıları elenir belki.