hesabın var mı? giriş yap

  • köpeğimiz asla tut getir oyununu öğrenemedi. attığımız şeyi yakalıyor ama bize getirmiyor. tam tersine alıp kaçıyor bizim onu kovalamamızı istiyor. "getir!" diyorsun getirmiyor. "gel!" diyorsun attığın topu bırakıp geliyor. biz de "herhalde aptal biraz ondan" diye düşünüyorduk.

    aptal olduğunu düşünmemizin bir diğer sebebi de topunu sürekli tv sehpasının altına kaçırması. sürekli salonda tv sehpasının orada oynuyor ve illa ki bir noktada top sehpanın altına kaçıyor. sonra başlıyor ağlamaya. biz de mecburen her seferinde işimizi bırakıp gidip topu çıkarıp ona geri veriyoruz. ama üzülüyoruz tabi bir yandan "ne kadar aptal köpeğimiz var şunun sehpa altına kaçacağını öğrenemedi" diye.

    bugün fark ettim ki köpek bizle tut getir oynuyo lan. o topu atıyo biz getiriyoruz. bunu da bir tek top sehpa altına kaçtığında yaptığımızdan bilerek hep orada oynuyor. biraz oynar gibi yapıp topu ittiriveriyo sehpa altına. sonra iki üç ağlama sonrası biz getiriyoruz. resmen bizim ona öğretemediğimiz şeyi o bize öğretti. sadece tut getir de öğretmedi bir şey nasıl öğretilir konusunda iyi de bir ders verdi şerefsiz köpek.

    şimdi kendimi baya aptal hissediyorum. adi köpek.

  • türk askerlerinin inanılmaz yalnız bırakıldığı, adeta gözden çıkarıldığı savaş. türkler amerikalıların ve ingilizlerin hatasından dolayı 3 gün boyunca yüzlerce kilometre yolda hiç bir zırhlı desteği olmadan, yürüyerek çekilmek durumunda kalmışlardır. yıllar sonra açıklanan ingiliz belgelerinde, 'türkler onları orada yalnız ve techizatsız bırakmamızdan dolayı bize çok sinirlenecekler diye düşünmüştük. ama hiç bir tepki vermediler' şeklinde geçmiştir bu olay.
    türkler ise bugün bile sözde müttefiklerinin kendilerini sik gibi ortada bırakmış olmalarını tartışmazlar da nasıl kahramalık yaptık, çok kaybımız oldu ama tarih yazdık zihniyetindedirler.
    zaten batı için türkler bu nedenle vardır, asker diye koy bi yere ölsün, sonra kendini kahraman sansın... biz kendi insanımıza ve hayatına değer vermedikçe kimse de bize vermeyecektir değer. ileri olmak ve geri kalmak'ın arasındaki ayrım burada sanırım.

  • pokemon'un filminde arkada$in salonu dolduran milyonlarca bebeye ettigi "allaam pikachu cikacak $imdi! en sevdigim pokemon! pikachu yu sevenler ayaga kalkip pikachu pikachu diye bagirsin!" feryadindan sonra salondaki butun bebelerin ayaga kalkip "pikachu pikachu" diye bagirmasi..

  • büyük ikramiye hayali kurarken bile tasarruflu olmak.

    "sana çıksa naaparsın lan" sorusuna "araba alırım" derken aklından honda civic falan geçirmek. ulan salak mısın 45 milyon tl. çıkmış honda ney? gidip jaguar alsana, mercedes, bmw ne bileyim bentley falan alsana.

    "ev alırım" derken aklından işyerine ulaşımı kolay olan, dolmuşu otobüsü önünden geçen evleri düşünmek. var ya tam malsın oğlum. 45 milyon diyorum, hadi arabayı falan da s.ktiret, eğer hala çalışıp aynı işi yapacaksan her gün taksiye binsene oğlum, dolmuş nedir lan?

  • bildiğin yeni bir sevr anlaşması bu.

    edit: benim üzüldüğüm mısır'ın bunları bizden isteyebilme cüretini göstermesi yazık. okudukça sinir katsayım artıyor.

  • bak bu adama, turk takimlari igrenc oynadigi her donem ve shaktarın iyi gittigi her periyot sonu ovguler duzuluyor ya.

    hep birileri çıkıp şunu diyor, degerini bilemediniz, bu adama ffutbol cahili dediniz, bu adam dunyanin en iyisiydi bilmemne.

    degil mi?

    hah işte var ya bu adam seneye 3 buyukten birine gelsin (ozellikle bjk bu konuda daha önde bence artık), 2 derbi kaybetsin, 3 beraberlik alsin, takim biraz sendelesin ve biraz defansif oynasin,

    o bugun degerini bilemediniz diyenler çıkıp da; "bu muymuş dahi? bu muymuş profesör? o futbolcuyu solda oynatan adama ben teknik direktor bile demem, istifa et bunamış adam"

    demezse ben de ne olayım.

    ülkem insaninin reflekslerini artik iyice kavradim. sik gibi ülkeyiz bu yüzden. cacık olmaz bizden.