hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: fazla düşünme sendromu)
    bu konuda çok güzel bir yazı okumuştum geçen günlerde. oradaki bilgileri burda da paylaşmak istedim.

    öncelikle her fazla düşünen insan overthinker olmuyo. bir overthinker olmak için:
    1. geçmişteki olay ve kişileri, utandığınız anları düşünmekten kurtulamamak
    2. yaşananlar ve yaşanacaklar için birçok senaryoyu kafada canlandırmak
    3. kontrol edemediğiniz şeyleri sürekli düşünmek ve endişelenmek
    4. başkalarının sizin hakkındaki düşünceleri hakkında endişelenmek
    5. yeni kararlar almaktan korkmak ve zorlanmak
    6 . boş zamanlarınızda hobi olarak ve gece yattığınızda uyku yerine düşünmeyi tercih etmek gibi birçok durumun bir arada olması gerekiyor.

    bütün bunların yanında fazla düşünen insanlar üstün empati yeteneğine sahip, oldukça araştırmacı ve merak duyguları yüksek kişiler oluyormuş.

    tam olarak "kötü" diye nitelenemiyor overthinking sendromu, çünkü gerçekten hayata katkısı olabiliyor. fakat bu ultra zihin yorgunluğu kontrol edilemezse hayatın akışından kopmaya ve hasta olmaya kadar gidebiliyor.

    peki nasıl kontrol altına alınabilir bu durum?
    tahmin ediceğiniz üzere zihni başka bir uğraşla meşgul etmek. uzmanlar kitap okumak, düşünceleri kağıda aktarmak, puzzle vs. gibi düşünme isteyen uğraşların etkili olduğunu söylüyorlar.

    özellikle kitaplar birinci sırada geliyor. çünkü fazla düşünen insanların atak dönemlerinde zihinleri çok yoğun çalışıyor ve kitap okuyarak yaratıcılık seviyesini üst düzeye çekmek mümkün oluyor. yani krizi fırsata çevirmek diyebiliriz bu duruma.

    yazıda birkaç kitap tavsiyesinde bulunulmuş ve bizzat okumuş bir insan olarak ben de (bkz: david burns- iyi hissetmek) tavsiye edebilirim.

    ama tabii ki ben bir bilirkişi değilim, durumunuz kitaplar ve basit önerilerle aşılacak bir durumda değilse bir psikolog desteği almak en doğrusu.

  • çocukluk yıllarımda çoğu zaman yaptığım güzel eylem. annenin hazırladığı o hijyen dolu içi, kaba koyup pidecinin yolunu tutmak. pideciye ''abi ne kadar çıkarsa o kadar olsun diyip, pidenin içindeki kıyma oranını onun insiyatifine bırakmak. karşı masaya geçip, ustanın kıvrak hamur hareketlerini izleyip, biran önce pişmesi için sabırsızlanmak...

    herşey bittikten sonra ''eve gidince hemen poşetten çıkar, hamur olmasın'' öğüdünü aldıktan sonra koşar adımlarla eve gidip buz gibi ayran eşliğinde aile fertleri ile günün en güzel anını yaşamak.

    herşey çok güzel, herşey daha samimiydi belki o zamanlar.

    edit: şimdilerde de çoğu kişinin yapabildiği bir eylem olabilmekle beraber, yalnız yaşayan bir erkeğin yapması zordur.

  • muhalifiz diye gerzekçe şeyler üzerinden rte'ye yürüyecek değiliz. türkiye’de ne kürtlere ne de ermeni halkına yönelik devlet menşeili bir katliam gerçekleşmemiştir. türkiye'nin böyle bir devlet politikası olmamıştır. aksine kendisi teröristleri kırmızı halılar açarak ülkeye almış, bir zaman aynı yolda yürümüştür.

    edit: imla.