hesabın var mı? giriş yap

  • - gidip yaptırsınlar abi
    + endişeli vatandaşlara bir mesajınız var mı?
    - banane abi
    + peki alman aşısı vurulmak isteyenler?
    - gitsinler almanya'ya abi
    + siz sağlık bakanı olduğunuzdan emin misiniz?
    - bilmiyom abi

  • ben bu kasetlerin bana vadettiklerine inanmayı tercih etmiştim. 1000000 oyunluk kasetin tersine doğru giderek sonlara doğru gizlenmiş, diğerleri ile aynı olmayan oyunları bulmanın hayalini kurmuştum. pazarlama mantığından habersiz olan ufak bir çocuğun hayaliydi tabi. bu kasetlerin başlı başına bir pazarlama harikası olduğunu kavramak şöyle dursun, bir de küçük çocukları sevindirmek için 512334. sıraya diğerlerine benzemeyen özel bir oyun koyacaklarını düşünecek kadar hayalperest davranmıştım. tabi zamanla jetonum düştü, anladım ki ilk 50 oyunluk sayfanın dışına çıkmak bile boşa enerji kaybı. bu nedenle kaset değiştirmeye gittiğimde bir daha 2 in 1 bile almadım. bir tane 29 in 1 kasetim vardı, ondaki 29 oyun da birbirinden farklı ve lezzetliydi. üstelik o kaset piyasada satılmıyordu, direk devre halindeydi ve en güzel oyunların bir toplamasıydı. contra’sıdır, ninja mario’sudur hep sayesinde öğrenmiştim. o zamanlar alıştırmışlardı işte bizi kâr mantığı ile üretilmiş ürünler yerine korsan almaya. kim bilir her 10 oyundan birinin tank olduğunu keşfeden kaç çocuk kaseti satan adama küfretmiştir. işte bir nesil de böyle öğrendi hayatın gerçeklerini.

  • yav he he avrupada tamirci yok. adamlar üretiyor ama tamircisini yetiştiremiyor. allahın malları nası gerizekalı ya bu avrupalılar. senin ülken seni "vergi" adı altında sikmiyor ya da izlediği iğrenç ekonomik politikalar yüzünden paranın değeri çöp değil de "ıvrıpıdı timirci yık kıç kiri ıçıklıcız"

  • bir hatanın bedelini koca şirketin ödemesi durumu.

    90 yıllık şirket ama başındaki adam nerde ne söylemesi gerektiğini bilmiyor. siyaset dediğin bugün var yarın yok. ama bu halk hep var. müşteri senin velinimetin. ticaret yapan bir insan 3 günlük siyasi kaygılar yüzünden müşteriyi karşısına alır mı lan? pazarda limon satan çocuk yapmaz bunu.

    al bak koç'a, aydın doğan'a, sabancı'ya. onlarca iktidar geldi geçti. bir gün olsun bu ailelerin halkın yarısına sırtını dönüp iktidara yavşadıklarını gördün mü? hayır. bazen olurlar hafiften bir destek, bazen olurlar köstek. ama hiçbir zaman net bir tavır almazlar. iktidarla halkın farklı kesimleri arasında hep denge kurarlar. sürekli ortaya konuşurlar.

    mesela doğan medya grubu, bazen bakarsın yandaşlıkta a haber'i geçerler, bazen bakarsın yürek yemişler gibi iktidarın üstüne giderler. ama hiçbir zaman tam anlamıyla taraf olmazlar. elbette ki siyasi fikirleri vardır. ama bunu aşikar etmezler. sesleri solukları pek çıkmaz ama her zaman pastadan paylarını alırlar.

    bugün iktidara tamamen tarafgir olan yeni nesil zenginler, iktidarı canhıraş bir şekilde savunup muhalif kesim için terör estiriyor. çünkü iktidar gittiğinde, binbir türlü dalavere ile tutunup beslendikleri kaynağın ellerinden kayacağını biliyorlar.

    siz, kaptığı iki ihaleyle zengin olmuş sonradan görme bir şirket misiniz? ta 1927'de, genç cumhuriyetin daha 3. yılında binbir ümitle kurulmuş bir şirketsiniz. ama sizin yaşarcık, gaza gelmiş olacak ki koca şirketin mazisini unutup halkın yarısını karşısına aldı. çok amatörce. iktidar yandaşlarının kendisine sahip çıkacağını, pınar ürünü almak için kuyruğa gireceklerini falan düşündü herhalde. oğlum bunlar, onca tantanaya rağmen reyizlerinin filmine bile gitmeyip filmin gişede çakılmasına sebep olan insanlar. bu hayatta hiçbir bedel ödemeden, hiçbir emek vermeden riyakarlıkla, kurnazlıkla, torpille, hileyle hayata tutunup bunu yaşam tarzı haline getiren insanlar. dün dost dediğine düşman, düşman dediğine dost diyen insanlar. senin neyine sahip çıkacaklar. bunlara güvenilir mi lan?

    kalırsın işte böyle muhasebecinle baş başa. hadi yürü git.

  • demet akalin'in kulagina gitmesi daha muhim, en az 3 yaz mevsimi daha turk pop muzigi ana temasi belli olur.

  • sunucu ve oyuncu ebru akel, 3 aydır nişanlı olduğu, iş adamı ethem sancak’ın oğlu özer sancak’la evlenmiştir.

    not: ulan bir virgülle kızın haysiyetini kurtardık.

  • 60 ila 120 ml arası değişen hacimlerde fincanlardır. porselen olanları makbuldür.

    espresso fincanının aksine türk kahvesi servisi için ince cidarlı fincanlar tercih edilir. bunun nedeni kahvenin sıcaklığını daha uzun süre korumak ve telvenin dibe çökmesi için zaman tanımaktır. halbuki espressoda benzer bir şeyi yani sıcaklığı korumayı ince değil çok daha kalın fincanlarla yapıyoruz. tezat gibi görünse de açıklaması oldukça basit. espresso, filtreden geçmiş olması nedeni ile türk kahvesi gibi telveli bir kahve değildir, hazırlanır hazırlanmaz tüketilmesi gerekir. ancak espresso da türk kahvesi gibi yüksek ısılarda demlenir (ortalama 94 santigrat) yani espresso makinesinde portafiltre musluklarından çıkan kahveye parmağınızı dokundurmanız pek de akıllıca olmaz. olur da yaparsanız kimse size tazminat ödemez. bu kadar sıcak bir içecegin anında tüketilmesi pek de mümkün değildir, bu durumda içeceğin ısısını hızlıca düşürecek bir şeye ihtiyacımız vardır, bu da ısıyı hızlıca emip hapsedek olan kalın cidarlı fincandır. espresso fincanı içeceğin ısısını düşürüp anında tüketilebilir hale getirirken bir yandan da fincan duvarlarına ısıyı hapsedip içecegin sonuna kadar belli bir sıcaklığın altına düşmesine de mani olur. türk kahvesinde ise yukarıda da dediğim gibi, ağza telve gelmemesi için içimden önce telvenin fincan dibine çökmesi gerekir. zira siz pişirme esnasında karıştırmamış olsanız bile cezveden fincana aktarım sırasında telve kahveyle bir daha karışacaktır. fakat bu çökme gerçekleşene kadar kahvenin içilebilir ısıda kalması da şarttır. ince cidarlı fincanlar içecekten daha az ısı emecekleri için kahveyi daha yavaş sogutur ve daha uzun süre sıcak kalmasını sağlar. türk kahvesi fincanını espresso fincanı gibi önceden ısıtırsanız bu süre çok daha uzayacaktır ancak pek de tavsiye etmiyorum zira telve ile su birbirine temas ettiği için bitter tatlar ön plana çıkmaya başlar. özetle hem türk kahvesi fincanında hem de espresso fincanında tüm mevzu tüketim biçimi ile alakalıdır.

    türk kahvesi fincanları zaman içerisinde giderek daha da hacimlense de uzun süredir 80-90ml civarı fincanlar tercih edilmekte. fakat şahsi görüşüm bu kahvenin telvesi ve köpüğü de dahil 60ml olarak hazırlanması yönünde. olur da 60ml lik ince fincanlar bulursanız (ki oldukça zor) kaçırmayın alın derim.