hesabın var mı? giriş yap

  • cehaletin alamet-i farikası, cahilin yüzündeki arsız tebessüm. bunu farkettiğimden beri, şaşmaz bir kesinlikle tanıdım cahili büyük kalabalıkların arasında bile.

    uzak durmaya çalışsam da, bazen aynı masayı paylaşmak zorunda kaldığım da oldu; çok iyi bildiğini sandığı konuda getirilen eleştiriye, o arsız tebessümle papağan gibi ezberlediği cevapları vererek zafer kazanmış havasına girdiğini gördüm.

    bu bir savunma refleksi. düşman olduğu, daha iyi semtlerde yaşayan, daha eğitimli ve daha fazla para kazanan kişiler. teşhisi doğru yapıyoruz, ama nedenlerini ıskalıyoruz. bu insan profilinden nefret ediyor olması, en temelinde, onlar gibi olmayı düşleyip de olamaması. hiçbir zaman özendiği bu insanlar gibi olamayacağını bilmesi.

    sahip olamadığı arabayı çizen barbarın davranışı ile kendisini beğenmeyen kadının yüzüne kezzap atmak veya öldürmek benzer. hiç kuramayacağı cümleleri kurana duyduğu öfke de, aynı ateşten besleniyor. o yüzden, cahilin en büyük düşmanı cehaleti ve yoksulluğu değil, ulaşamadıkları.

  • nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
    1

    yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    1947

    2

    diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    1948

    3

    bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.

    bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    böylesine sevilecek bu dünya
    "yaşadım" diyebilmen için...

  • evde ezik ve tek başına yılbaşı geçirip sosyal medya'da anca foto like edenlerinin aklınca kafaya alma olayı yaptığı maduriyet.
    yok 120 liraya ne umdun ne buldun, yok bir zeki sen misin, yok zart yok zurt..
    arkadaşa bir fiyat karşılığı bir durum vaad edilmiş ve bu durumun lokasyonu hilton, bilet tedarikçisi biletix.iki bilinen kurumsal kurum.
    yani güvenmeyip ne yapacak?
    biri yok iq demiş biri yok eq demiş akıl satıyor.
    sizin gibi böyle her şeyi goygoya alıp hak hukuk arama reaksiyonu göstermekten aciz insanlara üzülüyorum.
    bak kozniku arkadaşımız da 95 yılında aynı şeyleri aynı yerde yaşamış. aradan 20 yıl geçmiş durum aynı.
    biri de çıkıp bu 20 yıl içerisinde bu durumu bizlere haberdar etseydi 20 yıldır insanlar da kandırılıyor olmayacaktı.
    bu tarz şeyler bu yüzden önemlidir.
    seneye muhtemelen önyargı oluşacak bu organizasyona ve kandırılma yaşanmayacak. çünkü artık haberdar olduk.
    hemen ben zekiyim böyle yan basmam hayatta diye havalara girmeyin.
    hayattır..yarın ne getirir bilinmez.
    hadi. öptm. kib. bye.

  • bir kardeşimiz izmirli olduğunu belirtip, şehir hakkında atıp tutmuş. acı gerçeği söyleyeyim mi? maalesef seni kandırmışlar kardeşim. izmir diye ankara'ya, kayseri'ye, yozgat'a falan koymuşlar sanırım seni.

    istanbul gibi bir yerde yaşadığını söyleyip izmir'de zengin ile fakir arasında uçurum var, izmir'in zengini çok zengin, fakiri de çok fakir demek ancak bayat bir espri olabilir. nitekim istanbul'un zenginiyle fakirinin geliri çok yakın birbirine değil mi?

    söz konusu entryde gerçek izmirlilerin çingene olduğunu da öğreniyoruz. öyle denmiş. entry yazarımız, yaşadığını iddia ettiği şehri bilmediği gibi çingenelerin tarihini de bilmiyor maalesef.

    yine aynı entry'de mafya belediye'nin peşkeş çekme işlerinden bahsetmiş. ama işin komiği bunu söyleyen istanbul'da yaşadığını söylüyor. izmir'de peşkeş çekiliyorsa, istanbul'da yapılan ne acaba?

    izmir'in köylü zihniyetine sahip olduğu da söylenmiş. evet izmir köylü zihniyetine sahiptir, ege köylüsü zihniyetine sahiptir. ege köylüsü ki ne iç anadolu yobazına benzer ne de başka bir gruba. yırca köyü'nde yaşananları televizyondan takip etseydin eğer o köylü diye aşağıladiğin kişilerin ne kadar temiz yürekli insanlar olduğunu görürdün. hepsi böyle midir, tabii ki değildir ama köylü zihniyetiyle aşağılayacaksan bir grubu, aşağılayacağın en son yer ege ve izmir'dir.

    izmir'de her şey mükemmel demiyorum, ama bu kadar işkembeden sallamayın bari. bak diğer maddelerden daha bahsetmedim bile.

    edit: chp'nin bazı yaptıklarından şikayetçiysen anlarım. ama chp'ye bok atacağım diye koca şehre sallamayın, komik duruyor.

    edit 2: "adam büyük ihtimal hayatında izmir'in dışına çıkmamış" diyen kardeşim için bir not, bir süredir ankara'da yaşıyorum.

  • 2045 yılına kadar "bu milletin a. koyacağız" diyen adamlara 153 milyar dolar ödenecek.
    kaynak

    milli gelirin %22 sine karşılık gelen bu borç şu an doğmamış çocuğun bile sırtına yüklenmiştir.
    koca türkiye cumhuriyeti bir takım onun bunun çocuklarına 2045 yılına kadar ipotek edilmiştir..
    "vatan hainliği nedir" in tanımı budur!

    bu projeleri tanıtırken "cebimizden bir kuruş çıkmayacak" diyenler;
    devran döndüğünde gözünüzün yaşına bakanın da amk.

  • cogu turkun vazgecilmezidir, yurtdisinda bir nebze olsun islak mendille giderilse de, siz, siz olun islak mendil alirken uzerinde ne yazdigina bakin, yoksa benim gibi aksam eve varana kadar kicinizda mentol ferahligini hissedersiniz.