hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş bunu yazmak için kadıncağızın ölmesini bekliyormuş herhalde aylardır. bu kadar seri biçimde bu başlığı açmanın başka açıklaması olamaz.

    "rakı mezelerinin şarkıcısı" diye bahsedilen aslen değerli bir sanatçının ölümüne üzülmenin dinle pek bir alakası olduğunu sanmıyorum. ama benden tüm dinci trollere tavsiye, sözlükte yazmanın dinde yeri yokmuş. girdiğiniz her bir entry için bi kazan kaynar su dökeceklermiş. cayır cayır yanacakmışsınız cehennemde. o yüzden bence bir an önce kurtulun bu illetten.

  • madem o kadar iyi bir üniversite o zaman parti kursun sandıkta karşımıza çıksın denmesinden korktuğum.

  • 2 saat 47 dakika boyunca güzel vakit geçirdim, tam istanbul'da kar yağışının başladığı anlarda izledim, atların ve at arabasının karlı yollardaki görüntüleri çok güzeldi, nedense western diyince insanin aklına çöl, toz ve soluk renkler gelir, quentin tarantino yine işini iyi yapmış.

    en iyi film müziği, en iyi sinematografi ve en iyi yardımcı kadın oyuncu olarak jennifer jason leigh ile 3 dalda oscar adayı olmuş film.

  • yaşanmıştır!!!

    işveren: sinirli misindir?
    mösyö: hayır efendim, kolay kolay sinirlenmem.
    işveren: şimdi ben sen çalışırken arkadan yaklaşıp ensene bi tokat atsam sinirlenmez misin?
    mösyö: (aha yine bulduk bi deli) yok efendim niye sinirleneyim!
    işveren: sen calisirken arkandan sessizce yaklaşıp parmakla durtsem rahatsız olmaz misin, tikin falan var mi?
    mösyö: yoktur efendim...
    işveren: parmak arası var mı sende?
    mösyö: efendim, anlayamadım?
    işveren: emzik diyom emzik, sigara içer misin?
    mösyö: yok efendim içmem.
    işveren: içki var mı? viski, rakı?
    mösyö: yok efendim, ağır içkilerden hoşlanmam. arada sırada bira içeriz o kadar.
    işveren: sap mısın?
    mösyö: yalnızım efendim.
    işveren: sapsın yani. tamam o zaman, şu kağıda imzanı at bakalım.
    mösyö: içki içmediğime dair mi efendim?
    işveren: yok yok sadece kağıdın en altına imzanı at.
    mösyö: nası yani, boş kağıda imzamı mı atayım?
    işveren: evet, n'oldu bize güvenmiyor musun yoksa?
    mösyö: yok efendim ondan diil ama boş kağıda imza atamam.

    bu sırada işveren dolabında saklamakta olduğu bursa işi ekmek bıçağını çıkartır ve üstüme yürür!

    işveren: oğlum baksana, imzalamazsan bıçağı atacam kafana!!!
    mösyö: (tamamen dumur olmuş bi şekilde) yok atamam efendim!!
    işveren: (bu sırada bıçağı atar gibi yapmaktadır)lan at yoksa atacam haa!!
    mösyö: atamam efendim, boş kağıda imza atılmayacağını herkes bilir, hem zaten o bıçağı bana atamazsınız!!!
    işveren: ee o zaman ben niye bu bıçağı burda tutuyom zannediyorsun?
    mösyö: (işverenin bıçağı çıkardığı dolapta bira kutuları olduğunu görerek) akşamları iş bitimi biranın yanında karpuz kesiyo olabilirsiniz!!
    işveren: tamam o zaman, gel sana fabrikayı dolaştıralım!!!
    mösyö: (allaaım niye hep deliler beni buluyor???)

  • videoda zibidi çocuk "polise versen ne olur?" diyor. yani daha önce de böyle durumlar yaşadığında, polise şikayet edilse de bir sorun yaşamamış demek ki. veya arkam sağlam bana bir şey olmaz babam halleder demek istiyor. böyle böyle kabile devletine döndürdünüz ülkeyi, kendi adamımız diye abuk sabuk esnafları ihalelerle, rantlarla zengin iş adamı yaptınız. hepsi çoluk çocuk torun torba mafya gibi geziyor amk ortalarda...

  • homer lusk collyer ve langley collyer'den olu$ur.

    1900'lerin ba$ında manhattan'da iyi bir hayat süren collyer'ler, 1909'da babalarının evden ayrılması, 1923'te ölümü ve 1929'da annelerinin ölümü üzerine kendilerini dı$ dünyaya tamamen kapattılar. dı$arıdan eve girilmesini engelleyici biçimde kapı ve pencereleri çivileyip önlerine dev çöp yığınları koydular. kimseyle ileti$ime geçmeden yıllarca ya$zdılar. homer 1933'te kör oldu. bu arada evin içi eski gazete, kitap, mobilya, alet vb. bir sürü $eyle doldu. (bkz: çöp ev)

    yıllarca sürdürdükleri kapalı ya$ama, kötü beslenmeden dolayı birkaç gün arayla veda ettiler. yakla$ık 18 yıllık münevi hayatları boyunca yakla$ık 100 tonluk çöp biriktirdiler. telefon, elektrik vb. $eyleri faturaları ödemedikleri için kesildi.

    21 mart 1947'te "evde ölü biri var" ihbarı üzerine eve girildi. homer'ın cesedi kısa bir çalı$madan sonra bulunurken, langley'ninki 8 nisan'da bulundu. karde$ine yemek getirmek için kendi olu$turduğu gazete tünelinden geçmeye çalı$ırken, yine kendi hazırladığı bubi tuzaklarından birine kapılan langley'in, fareler tarafından yenmi$ cesedi karde$inden 3 metre kadar ileride bulundu. (zira bir bölümünü fareler yemi$, çürümü$tü ve üstündeki döküntülerden seçilemiyordu) bu durumda homer'ın açlıktan öldüğü de anla$ıldı.

    not: 1942'deki bir röpotajda langey'e, "niye o kadar gazete biriktirdin" diye sorulmu$, cevabı da "homer'in gözleri açılınca ona hepsini okuyacaktım" olmu$tur.

    http://www.gothamist.com/…s/2003_10_collyerbros.jpg
    http://upload.wikimedia.org/…/en/2/2a/collyer1a.jpg