ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
wow signal
-
bugüne kadar milyarlarca dolar harcanan seti projesinin elle tutulabilir "tek" dünya dışı olabilme olasılığı taşıyan sinyal. o günden beri, benzer bir sinyal bekliyoruz ve seti at home projesi kapsamında milyonlarca bilgisayar kullanıcısı verileri işlemesine rağmen bir benzerine hala ulaşamadık...
http://www.kozmikanafor.com/…yali-selam-dunyalilar/
amerikan hukuk sisteminden soğumak
-
amerikan hukuk sistemi; izlediğim muvilerde olsun, dizilerde olsun öteden beri dikkatimi çekiyor. bu sistemde başta jüri sistemi olmak üzere anlayamadığım tonlarca şey var. mesela taraflar bazen mahkeme öncesi bir tartışma yapıyorlar aralarında, böyle kameralı kayıtlı... bu nedir çözemedim. iki avukat aralarında yemek yiyip 100 bin dolara olur bu iş diyorlar, ondan sonra hakimin karşısına çıkıp "biz anlaştık yoranır" diyorlar, olay bitiyor. yolda sokakta gezen garip garip adamlar var, numaradan insanlara çarpıyor, insanların kapılarını çalıp "doğalgazdan geliyoruz" falan diyorlar. ondan sonra da pat diye adamın kucağına bir belge atıp "you've been served" deyip kaçıyorlar. bu belgeyi alan da apışıp kalıyor, daha belgeyi veren adamın peşinden koşup yakalayanını görmüş değilim. gerçek bir terbiyesizlik örneği. insanın kucağına belge bırakıp kaçmak da nedir? yakışıyor mu delikanlıya? olgun bir davranış mu bu? bu sorular hep kafamı kurcalıyor.
işte amerikan hukuk sisteminden soğumak aslında böylesi bir karmaşık sürecin ürünü. ne kadar mahkemeli, jürili, hapishaneli film varsa izleye izleye amerikan hukuk sisteminden soğudum. abd'de yaşamıyorum ama hep bir gün başım abd hukuk sistemiyle belaya girecek ve benden en az bir buçuk, bilemedin iki milyon dolar kefalet isteyecekler gibi geliyor. beceriksiz avukatım ve bölge savcısının düşmanlığı yüzünden hapse girmek istemiyorum. suçu üstüme yıkmak isteyen polislerin eyalet hapishanesinde mutlaka tanıdıkları vardır ve benim gibi beyaz sıska çocuklara orada pek iyi davranmadıklarını herkes bilir. allahım sen beni hırsızla, uğursuzla terbiye etme yarabbim. bu konuyla ilgili belki bir gün texas eyalet hapishanesine düşersem lazım olur diye bir türkü besteledim. sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. tüm amerikalı kader mahkumlarına gitsin:
eyalet hapishanesinde volta atanda
zencisi, latini, nazisi banyoda karşıma çıkanda
yürek taş kesildi, titreme geldi o anda
ellerin kırılsın bölge savcısı
param olaydı iyi avukat tutaydım
jürideki asabi yaşlı kadına yoldaş olaydım
kodesimin demirlerine tırrrrrrrrr diye sürtülen kara cop olaydım
ellerin kırılsın bölge savcısı
solaryum dönüşü aynasızlar beni zenci sananda
arabadan indirip ağzıma ağzıma vuranda
olayı kameraya kaydetmesi gereken görgü tanığı uyuyanda
ellerin kırılsın bölge savcısı
şimdi texas mahpus damında namım söylenir
bir gün nazilerin, bir gün zencilerin elinde yürek dağlanır
sıla hasretinden gözler hep yaşlanır
ellerin kırılsın bölge savcısı, ahım var sende bölge savcısı
söz/müzik/düzenleme: gofret beyin history x
aziz yıldırım'ın motosikletli ile tartışması
-
başta sinyal ver lan diye böğüren delikanlının karşısında aziz yıldırım olduğunu anladığı anda içine doğru sıçarak niye sinyal vermiyorsun abiye evrildiği videodur.
asla batmayacağına inanılan şirketler
-
nokianın battığı dünyada batmayacak şirket yoktur
memur olup sıradan bir hayatla geberip gitmek
-
memur olmayıp şarapla dolu küvette kıçına buzlu badem sokan, marjinal insan beyanı.
dobrayım ayağına insanların kalbini kırmak
-
son yılların yeni trendi.
dobrayım, açık sözlüyüm ayağına insanların kalbini kırmak moda olmuş durumda.
özellikle kendinden zayıf ve güçsüz insanlara karşı uygulanan bir çeşit güç gösterisidir bu.
açıksözlü olmak ile patavatsız ve küstah olmak arasındaki farkı dahi idrak edemeyen insanlardır bunlar.
erkeklerin sevgili olmak istediği kızda aradıkları
-
sanılan,
-güzellik
-naz niyaz eda işve sahibi olmak
gerçekte olan,
kafasına göre bir insan. eninde sonunda herkes kafasına göre bir insan arar. kimisi bunu geç fark eder o kadar.
not: mesaj atmayın. erkek değilim. kadın da değilim. masa lambasıyım.
m. kemal'in attan düştüğü için gazi unvanı alması
-
"konunun uzmanı değilim ama"
ne güzel söylemişsin...
annelerin çıldırtan davranışları
-
sabahları "hadi kalk kalk kalk,giyin" diyerek sanki fuhuş baskını yaparmışcasına odama girerek uyandırma çabası.
the age of innocence
-
film bir erkeğin kaybediş öyküsüdür. scorsese filmin bir roman uyarlaması olduğunu hiç gizlemeden kendi sinema dilini bu yapıda oluşturur. sahne geçişlerinde sarıya ve kırmızıya düşen kareler, ağır gerçekleşen mix'ler filmde birbirine arasına girmiş duyguları çok güzel ifade eder. allen, may ve newland üç karakter de aslında kendi kişiliklerini ve düşlerini aramaktadırlar. ancak bu iki kadının düşü de ne yazık ki erkek karakter newland'da birleşememektedir. newland ile evlenen may aslında eşini değil kendi varlıklı hayatın sürdürebilecek, zengin, mesleği olan bir hayali erkeği sevmektedir. allen için ise newland aslında bir tutkudur, ama bu tutkusunun gerçeğe dönüştüğünde yok olacağına inanır. bu düşüncesinin oluşmasında içinde bulunduğu muhafazakar new york da vardır. film aslında bir araya geliş ve kaçış filmidir. allen avrupa'ya kaçar, may standart bir soylu aile yaşamına kaçarak 3 çocuk doğurur, newland ise bir o kadına bir bu kadına savrularak kaçışını hep erteler. scorsese amerika'nın daha henüz oluşmaya başladığı o dönemlerde belirsiz bir ilişkinin oluşmasına izin vermez ve newland'ı avrupada yaşamış ve avrupalı olan allen ile birleştirmez. böylece amerika-avrupa evliliğini engeller ama amerika'nın avrupa tutkusu film sonuna kadar bitmez ve amerikalı olan newland ömrünün son günlerini paris'te allen'ın evinin önünde geçirir. bu da amerika'nın asla avrupa'dan bağımsız olamayacağının bir göstergesidir.
amma yağmur yağdı deyince yağsın yağsın diyen tip
-
(bkz: yağsın amk)
yıllar sonra gelen edit: başlık başıma
tanım: yağmurla gelen sevinci pekiştiren, sürdüren adamdır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"yalnızlık allah'a mahsussa.. o zaman ben? lan.. yoksa???"