hesabın var mı? giriş yap

  • italya başbakanı giuseppe conte şu açıklamayı yaptı

    --- spoiler ---
    salgının kontrolünü kaybettik, en başından türklerin yaptığı gibi konut satışında peşinatı %10'a indirmeliydik, çok geç kaldık. türkler bu metotla virüsü 1 hafta içinde yenecektir.
    --- spoiler ---

    kaynak gelince editlerim.

    yahu corona'dan önce zaten pek iyi değildiniz, şimdi toptan tırlatmışsınız. arkadaş burayı kariyer yapacak bir yer mi zannettiniz. nedir buraya atfedilen ciddiyet? mesajlar yağıyor. "çaldın" diyorlar. espriyi çalmışım? kafayı mı yediniz. whatsapp grubundan gelen sikko bir espriyi buraya koydum ki gülelim. manyak mısınız ulan. nasıl da zorlarına gitmiş :))) ulan burada fav alsam ne olur almasam ne olur. fav alınca ne oluyor.

  • bu karikatür daha önce burada vardı ancak yazarı uçmuş sanırım.. bize kısmetmiş..
    penguen no :151

    genç : bütün sülale akraba evliliği yapmış bana niye izin vermiyosunuz?!!!
    anne : çünkü dersimizi aldık!!! yıllarca sakat ya da hastalıklı çocuklarımız oldu!!... sen şanslıydın!!!... ay samet sen de bişeyler söylesene!!!
    baba : oğlum manyak mısın dayınla evlenip napıcan...

    o babanın sakin ve umursamaz tavrı yok mu..

  • gelismis ülkelerdeki akranlari gibi, ailesinden destek almadan hayatini idame ettirebilecegi miktarda para ve yasam standardidir.

    artik bilginin bu kadar erisilebilir oldugu su cagda, "yeni mezuna xyz'yi sordum bilemedi" (xyz = sadece sektörde calisanlarin bildigi, gereksiz, icsel bir terim) seklinde ego kasan, ici gecmis departman dinazorlarindan da artik fenalik geldi.

    sanki hic görmedik türkiye'deki özel sektörün halini, dogru dürüst dil bilmeyen, yaptigi isi dünya standardinda yapmak gibi bir amaci ucundan dahi olsa olmayan insanlar, gelmis burda kolpa yapiyor sanki bana ferrari'de formula 1 takim patronu amk.

    ikinci sinirimi bozan nokta da, insanlari "deneyim kazanma" adi altinda sifir ya da komik maaslarla yasamaya tesvik eden, staj, trainee gibi cv doldurma aktivitelerine zorlamanin normal karsilanmasi. bu sacmalik, sadece ailesinin maddi durumu iyi olan ve büyük sehirde para kazanmasa da yasayabilecek insanlari, ik filtresinden gecirmektedir.

    baba parasiyla ülke ülke gezen, pahali hobilere sahip, 6-12 ay para almadan da istanbul'da staj yapan* insanlara "bu aday cok görmüs gecirmis" kisvesi altinda pozitif ayrimcilik uygulayan firmalar, farkinda olmadan kast sistemi yaratiyorlar haberleri yok.

    büyük sehirlerin plaza semtlerinde, iyi firmalarda cok sembolik ücretler almasina ragmen pahali mekanlarda takilan, iyi arabalara binen, ha bire avrupa'dan amerika'dan story atan insanlara bakarsaniz ne dedigimi anlarsiniz zaten.

    "beyaz yakalilik" denilen hayat, artik fakir aileden gelen cocugun kendini yoktan var ederek sifirdan hayat kurmasina olanak saglayan bir kavram degil ne yazik ki. sirketlerin cogu, bazi istisnalar disinda kendini yoktan var eden insanlar degil, 3000 tl maas almasina ragmen pahali takimlar giyen ve "londra'da en iyi fish&chips nerede yenir" tarzinda muhabbeti müsteri/üst yönetim ile cevirebilecek insanlar ariyor.

  • süper bir milli takım izlemiş nesildir.
    o nesilki ;
    hasan şaşın brezilyaya attığı golü,
    ümit davala'nın mohikan saçlarını,
    ilhan mansız'ın carlosa verdiği ayarı ve senegale attığı altın golü,
    rüştü'nün gözünün altına sürdüğü siyah boyayı ve onu barça'ya taşıyan efsane performansını,
    hakan şükür'ün rekor sürede attığı golü,
    milli takımın aynı turnuva içinde çin, japonya, güney kore olmak üzere tüm ünlü çekik milletleri elden geçirmesini,
    fevernovayı,
    ve tabiyki en önemlisi türkiyenin dünya üçüncüsü olmasını,
    canlı olarak izlemiştir.

  • "araplar beni bilirler, ben de arapları" sözleri ile tanınan ve müslüman filistin halkı için "ezilmesi gereken bir böcek" gibi küstah ifadeler kullanan ariel şaron'un eseri.
    filistinlilerin evlerini bombalamak, mülteci kamplarının üzerinden buldozerle geçmek, yüzlerce filistinli genci hiçbir gerekçe göstermeden tutuklamak ve sonra işkenceye uğratmak gibi psikopatça ve insanlık ölçüsünde değerlendirmeye alınmayacak pislikler yapılmıştır.
    ariel şaron'un gazze bölgesinin güvenliğinden sorumlu olduğu dönemde ise yüzlerce kişi suikaste uğramış, binlercesi tutuklanıp sınır dışı edilmiş, yalnız gazze'de 2 bin ev yıkılmış ve 16 bin kişi ikinci defa sürgüne gönderilmiştir. sabra ve şatilla katliamları dışında 1982'de israil'in lübnan'ı işgali esnasında birkaç hafta içinde 14 bin insan hayatını kaybetmiş (bunların 13 bini silahsız sivillerdir), yaklaşık yarım milyon insan ise evsiz kalmıştır.
    (bkz: allah belanı versin ariel saron)

    edit:kötülense de; evet, allah belanı versin ariel saron

  • istanbul'da işle ev arası mesafeyi yürüyerek kateden şanslı azınlıktanım. kışın biraz zor oluyor ama alıştım.
    annemle babamın haklı telkinlere rağmen kahvaltı yapmadan evden çıkmayı tercih ediyorum, hem uyku daha tatlı geldiğinden hem de sabah uyanır uyanmaz yemek yeme fikrini bir türlü benimseyemediğimden.
    evden kahvaltısız çıktığım için her gün aynı pastaneden iki tane peynirli poğaça alıyorum. midem ezilmeye başladığında yemek için.
    pstanedeki çalışan kızlar birkaç kez değişti. sonuncu epeydir duruyor. her gün aynı şeyi alınca beni kapıda gördüğü an hazırlıyor poğaçaları sağolsun.

    bir gün, klasik "günaydın" "kolay gelsin" "hayırlı işler" vb diyaloglar dışına çıktık:

    "abla sen kaçıncı sınıfa kadar okudun?" diye sordu.
    "neden" dedim.
    "hiiç, merak ettim" dedi.

    meğer okutmamış ailesi mihriban'ı. ilkokul 4 sınıfa başladığı senenin ilk döneminde okuldan alıp çalıştırmaya başlamışlar. evin yemek, temizlik işleri de ona aitmiş. ama bir yerlerden 'dışardan bitirme' diye bir şey duymuş. bilgim varsa yardımcı olabilir miymişim, çünkü işten pek vakti kalmıyormuş soruşturmak için. zaten nereye sorması gerektiğini de bilmiyormuş. hem diploması olursa daha iyi bir iş bulabilirmiş, öyle demişler.

    -----------------
    hayatınızda kaç kişi size "kaçıncı sınıfa kadar okudun" diye sordu.
    -----------------

    olayın güzel kısmı doğru kişiye sormuş olması. belediyenin ilgili birim başkan danışmasıyla çalışıyorum. hemen anlattım kendisine durumu. ertesi gün görevli arkadaşlar pastaneye gidip mihribanla tanıştılar. işten arta kalan zamanlarında ders çalıştırdılar. diğerleri kolaymış ama matematik biraz zormuş, öyle dedi mihriban.
    girdiği tüm sınavlardan en yüksek notu o aldı.
    geçme notu 45 iken 60 aldığı için üzüldü. (sınıfta alınan en yüksek not 60 bu arada)

    ailesi hoşlanmamış, öyle ders çalışmalardan sınavlara girmelerden, izin vermemişler, önünü kesmişler ama kafa tutmuş, kavga etmiş. bazı sabahlar gözleri dolu dolu oluyordu, ama soramıyordum..

    velhasıl, geçen hafta ilkokul diplomasını aldı mihriban. yüzünde kocaman bi gülümsemeyle, her günkü iki poğaçamı almaya gittiğimde söyledi. şimdi sıra orta okuldaymış. daha da zorlanacağının farkındaymış ama yapacakmış.

    aferin sana. ben de inanıyorum yapacağına.

    seneler sonra editi: mihribanla iletişimimiz kesildi maalesef. en son iki çocuk annesiydi. yolu, bahtı açık olur umarım.

  • kahvede para vermeden kaçanlardan sıkılmış beethoven'ın ölümsüz pozu. para vermeden kaçanların arkadaşlarına çayları gömerek bu sorundan kurtulmasıyla kahvecilik tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.