ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
odtü kütüphanesinin ortasına sıçan hayvan
-
rezalet olayın faili. hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam etmiştir.
http://i.imgur.com/mjp5nhv.jpg
http://i.imgur.com/1zvhcjw.jpg
debeedit: barisunver isimli yazar arkadaşın isteği üzerine: baltalar gömülsün, geçici "temizlik hükümeti" kurulsun! imza kampanyasını buraya bırakıyorum.
survivor 2016
-
az evvel tuğba özay'ın şu şekilde açıklama yaptığı yarışma: "bence adada dedikoduların merkezinde yattara yer alıyor."
lan adamın en uzun cümlesi" lüfen bekle yemek ne zaman.."
kiepert'in türkiye haritası
-
tanım: alman coğrafyacı heinrich kiepert'in osmanlı imparatorluğu döneminde hazırladığı 1844 yılına ait atlas inanılmaz ayrıntılar içeren bugünkü haritalarda bile yer almayan mezra ve yayla adları olan haritadır.
ilgili olanlar için yararlı olacağını düşündüğüm link
edit*: 1844 yılıyla ilgili bir takım çelişkiler nedeniyle kiepert'in haritasının tümüne bakabileceğiniz başka bir link:
link
edit: “1841-1848 yılları arasında anadolu'ya dört kez seyahat eden kiepert 1844'te karte des osmanischen reiches in asien dahil olmak üzere bölgenin iki haritasını çıkardı.” görsel
edit 2: "jakeamberson" isimli yazarın atmış olduğu mesaj ile rudolf fitzner adında coğrafyacının kiepert'in haritasını baz alarak 1900 yılında yapmış olduğu ve harvard üniversitesi kütüphanesinde yayınlanan istanbul ve doğu marmara bölgesine ait haritayı da ekleyelim. jakeamberson'a bu değerli katkısından dolayı da ayrıca teşekkür ederim.
link
edit 3 : 3.link yoğun giriş nedeniyle çökmüştü düzeltildi. istanbul açısından güzel bir çalışma daha bakmanızı tavsiye ederim.
edit 4: "acestreamhd" isimli yazarın haritanın bulunduğu ilk sayfaya ilişkin çevirisi için: (bkz: #133181607)
edit 5: özellikle haritanın tarihiyle ilgili oldukça fazla mesaj aldım. kiepert'in 1899 yılında öldüğü ancak haritada 1900'lü yıllara varan güncellemelerin olduğunu görmekteyiz. baba (bkz: heinrich kiepert) ve oğul (bkz: richard kiepert) yani baba kiepert'in 1841 yılında başladığı bu çalışmayı oğul kiepert güncellemeler yaparak bu gördüğümüz haritayı oluşturuyor. ayrıca oğul kiepert babasının tamamlayamadığı "formae orbis antiqui" isimli atlası da güncelleyerek yayımlamıştır. bu gördüğünüz eser, 1818 yılında doğan bir bilim adamının oğluyla beraber 1915 yılına kadar emek ve ömür sarfederek bir asır süren çalışmasıdır. 2022 yılına aktarılan bu kıymetli tarihi veriler için kiepert ailesine şükranlarımı sunuyorum.
debe editi: paylaşım nedeniyle yapılan güzel yorumlara çok teşekkür ederim. her şey gönlünüzce olsun dileklerimle.
kız doğuran eşini elektrik vererek öldüren adam
-
çocuğa cinsiyeti babanın verdiğini bilmeyen cahil insan vahşeti.
kendi pipisine vermesi gereken elektriği karısına uygulamıştır, yazık.
(bkz: cahillik zor zanaat)
git şurdan şöyle bir tahta bul gel
-
dünyanın en tuhaf baba talebidir, emridir. herhangi bir iş mi yapılıyor, bağla bahçeyle mi uğraşılıyor, apartman bahçesinde bir atraksiyon mu yapılıyor, piknikte mangal mı yakılıyor, baba mutlaka bu talebini dile getirir. muhattabı genelde erkek çocuklardır.
öğelerine ayirarak bakalim, emrin saçmaligi anlasilsin;
git: ışık hızıyla yap anlamında
şurdan: "şurdan" kelimesi masum gibi ama kastedilen butun mahalle.
şöyle: genelde 1-1,5 metreye tekabül eden bi tahtadır. bi örneği pederin elinde vardır.
bir: evet bir.
tahta: her babaya lazım, fennin son harikası.
bul: artik icat mi edersin, yarayir misin bilemem mealinde.
gel: gidis hiziyla gel.
verdi emri, bolt gibi gote toynak ata ata gittin, aradin ve buyuk ihtimalle mahallenizde ikea fabrikasi yoksa bulamadan geldin. sonuc?
"taam hallettim ben.."
ingilizcede kullanılan kısaltmalar
uber'i türkiye'den kovacağız
-
zamanında taksi plakalarına yatırım yapan ahlaksızlar bir bir dökülüyor. statükocu vampir onun bunun çocukları.
influencer'ın otelde ücretsiz konaklamak istemesi
-
tüm bunlar yaşanırken diğer tarafta;
"65 yaşındayım diyor mesela, halk ekmek kuyruğundaki bir ablamız, eşi hasta, evde yatıyor, kar yağıyor, bir lira ucuza ekmek alabilmek için iki saattir burdayım diye anlatıyor.
cebimde ay sonuna kadar 5 lira 25 kuruşum kaldı diyor emekli bir abimiz, ay sonuna daha 12 gün varken, çıkarıp gösteriyor 5 lira 25 kuruşunu, 5 ekmek aldım, bu kaldı diyor.
1500 lira maaşla geçinmeye çalışıyorum diyor, ben yaşlarda bir başka emekli arkadaşımız, elinde poşet, poşette üç ekmek… bir liranın hesabını yapacağım hiç aklıma gelmezdi diyor."
edit: (bkz: türkiye'de gelir eşitsizliği ve yoksulluk)
manavgat'taki yangın manzaralı yemek sofrası
-
bokunu çıkarmayın amk ne yapacaklar maşrapayı alıp su mu atacaklar ateşe. hey allahım akıl fikir.
türkiye'de evlerde veranda olmaması
-
öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)
ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..
her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...
sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.
türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.
amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?
neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..
bright osayi samuel
-
trabzon’un sahibi ve sefiridir.
üç beş kişiyi tek başına indirmiştir. 30 bin kişiye racon kesmiştir. son kabadayıdır.
o_0
-
aynaya bakarsa;
0_o