hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım sevgili jean rostand üzerine en fazla yoğunlaşmamız gerekenlerden bir tanesini tespit etmiş;

    "bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız. gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz. ömrü uzatıp kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz. ama en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz."

    jean rostand

  • hayır o fırsatları her çocuğa verseniz aynı başarıyı sergilemezdi. hayır abartılmıyor. hayır herkesin yapabileceği bir şey değil. mete gazoz’un bir videosunu izledim ve kendisine “hiç tatil günleriniz olmadı mı? her gün çalıştınız mı?” diye sorulduğunda “evet tatil yaptığım oldu o günlerde de çok çalışamadım 8 saat antrenman yaptım” dedi. çocuk tatil günlerinde 8 saat antrenman yapıyorsa siz bu çocuğun emeğini hafife alıp fırsatı olan herkes yapardı diyemezsiniz kimse kusura bakmasın. bütün antrenmanlarını tokyo saatine göre ayarlayıp tokyonun güne başladığı saatte uyanıp antrenmana başlayan birine abartılıyor ya diyemezsiniz. çünkü çok küçük yaşlardaki çocuğu disipline etmek çok zor ve bu arkadaş kendi kendini disipline edip çok büyük çaba sarf etmiştir. mete yolun açık olsun! her şeyin en güzelini hak ediyorsun, başarın daim olsun!

  • günlük yazı dilinde sıkça karşılaşılan bir sorunsaldır. malumunuz, tdk.gov.tr dünyanın en yavaş açılan çevrim içi sözlüğü olduğu için oradaki açıklamaları buraya taşımayı uygun gördüm.

    direk:
    1. ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
    2. sütun
    3. değerli, saygın, önde gelen kimse

    direkt:
    1. aracısız
    2. doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
    3. doğrudan, doğrudan doğruya

    bu da benden olsun direk

    not: tdk'nın yarın bir gün, direğin anlamını "müsait olan bayanların tırmandığı hede" olarak değiştirmesi ihtimaline karşın gerekli caps'ler alınmıştır.

  • türkiye'deki çoğu atm kullanıcısının yapabildiğini düşündüğüm eylem. atm'den yapılan işlemlerde -hele ki böyle kredi kartı ödemesi gibi işlemlerde- insanımızın yüzünde oluşan o "mavi kablo mu kırmızı kablo mu?" gerilimini başka türlü açıklayamıyorum. ben 50 ytl çekmek için vakıfbank atm kuyruğunda -10 derecede beklerken, önümdeki adamın "pentagon 'un taliban'a uzun menzilli füze satışı" başlıklı şok dosyaları incelediği düşüncesi şu soğuk günlerde benim için sıcak bir teselli oluyor. allah hepinizin belasını versin... dondum lan dondum...

  • biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.

    önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.

    fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.

    babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:

    - avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
    - hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!

    nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.

    direnme kararı verilmiş.

    babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.

    ve şöyle dedi:

    - kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.

    42 yıllık avukat bu adam.

    allah bana da yaşatsın.

  • sağlam irade, güçlü ekonomi masallarıyla insanları uyutan iktidarın zamanında gerçekleşmiştir. tabi kitlesi "ben hep 3 aldığım için beni etkilemiyor ehue ehue"cular olanın ekonomisi de aynen böyle olur. daha da artması öngörülen, yıl sonu 3.45'i göreceği düşünülen değerle karşı merkez matematik kurulu acil kararlar almalı. aksi takdirde ne kadar biyoloji alanı etkilenmeyecek olsa da fizik ve matematik alanlarında kartlar yeniden dağıtılacak gibi duruyor.

  • fiyat skalası kişiden kişiye göre değişebilir fakat büyük ölçüde makul fiyatlı şaraplar önermeye çalışacağım.
    1- lucien arkas bağları'ndan mon reve marselan: kendisi altın madalyalı olup organik üzüm severlere duyurulur. frenk üzümünü andıran meyvemsi bukleler yoğun ve canlı. orta gövdeli, güçlü tanenli, canlı asiditeli, bitişi uzun. fiyatı ise 60 tl.
    2-yine izmirden gidiyoruz ve kupajda yine altın madalyalı: la mahzen'den smyrna shiraz, petit verdot. karabiber aromalarıyla damakta yoğun, tatlı tanenli bitişe sahip orta gövdeli kırmızı. fiyatı 37 tl.
    3- manisa'dan yanık ülke bağları'ndan miratus oak blend 2015 : 18 ay amerikan ve fransız meşe fıçılarında dinlenmiş. karadut, erik ve baharatlı tonlara sahip yuvarlak içimli, merak ederseniz de belirtelim: kısıtlı filtrasyon uygulanmış lezzeti ve dokuyu korumak için. fiyatı 40 tl.
    4-avşa adası'nın adakarası üzümü ile cabernet sauvignon kupajı: burunda yanıksı, reçelsi kırmızı meyve ve hafif is kokulu. damakta orta gövdeli hafif içimli. fiyatı ise 50 tl.
    5- ergenekon bağları'ndan c. sauvignon (2015): merkür ve syrah üzümlerinden üretilmiş. tatlı baharat ve kırmızı meyve aromalarını taşıyor. canlı asitli, dengeli ve orta gövdeli. fiyatı 30 tl.
    6-lucien arkas bağları'ndan bu kez gümüş madalyalı antreö sauvignon blanc (2017) : ananas başta olmak üzere meyvemsi, asiditesi güçlü, dengeli bir şarap. itinayla deniz ürünleri ile birlikte tüketiniz. fiyatı 47 tl.
    7- bu kez ucuz değil ama şahsi favorim olan bu şarap övgüyü hak ediyor, la consensus chardonnay(2011): 8 ay fransız ve amerikan meşelerinde olgunlaşmış bu da. burunda egzotik meyve ve meşe kokularını ön plana çıkarıyor. damakta dolgun, zengin, güçlü ve kalıcı. bu kompleksliğine nazaran biraz üst segment bir şarap olduğundan fiyatı 100 tl:(
    8- kayra wines'dan terra varietal serisinden, kalecik karası rose(2017): burunda ahududu ve çilek, damakta yine zengin kırmızı meyve aromaları sunan uzun bitişli monosepaj bir roze. denizli güney platosu üzümlerinden elde edilmiş. fiyat 40 tl.
    9- eğer rose olsun çamurdan olsun, bi' de üstüne köpürsün diyorsanız anfora gold 2016, yıne denizliden, fiyatı 40 tl.
    10- köpüklere boğulmak istiyor lakin moët chandon bulamıyor musunuz? baron de rothberg, beyaz meyve aromalarına sahip tertemizzz bir şarap. patatesin 50 tonu ile aşk yaşar. fiyatı ise 40 tl.
    bu mini listeyi hazırlamada yardım eden sevgili arkadaşım gürsel'e teşekkürü bir borç bilirim.