hesabın var mı? giriş yap

  • müş. siyah ekran çıktı efendim
    ben. yazın kullanıcı adınızı
    müş. yazdım
    ben parolanızı da girin
    müş taman
    ben. garip karekterler akmaya başladığında klavyeden f7 ye basın
    müş. elimle mi?
    ben. eee siz bilirsiniz

  • kizlar: elbisem nasıl olmuş?
    -yakışmamış.
    -ay hemen değiştiriyorum.

    erkekler: nasıl oldu lan?
    -yok olmamış.
    -sen ne anlarsın mall:)))

    not: evet bu kadar uzun.

  • kapalılar yine kümelenmiş ayrı takılıyorlar hahahahahaha.

    buradan kapalılık üzerinden libarellik kasan bizim tatlı su solcularımız siz yetmez ama evetçi salaklarsınız size ne desem boş, diğer taraftan kapalılara laf ettim diye kuduran takiyeci ibneler sizin yazdıklarınız sadece benim hoşuma gider, 28 şubatmış, yok ikna odalarıymış boşuna martaval okumayın şu memlekette yaptıklarınız ortada hala mağduru oynamayı başabiliyorsunuz ya ben ona şaşırıyorum.

    bu arada ülkenin kaynaklarıyla okuyup bir yere gelen kapalı doktorlar hannover buluşmasında yine kümelenmiş ayrı takılıyorlar hahahahahahahahahaha.

  • günah yiyicilik mesleğinin ve bu meslekle uğraşanların temel görevidir.

    bu ritüel 18. ve 19. yüzyılda ingiltere ve iskoçya'da yaygın olarak uygulanmaktaydı. aileler, ölen yakınlarının göğsüne konan ekmeğin günah yiyici tarafından yenmesini ve ölen kişinin yaşamında işlediği günahlardan arındığını izliyorlardı.

    dönemi için manevi olarak çok ağır bir meslek olan günah yiyicilik fakir kişiler ve dilenciler gibi muhtaç kişiler tarafından üstlenilen bir görev/meslekti. bu kişiler karınlarını doyurmak adına ruhlarını feda eden ya da feda etmek zorunda olan kişiler olarak kabul ediliyordu.

    bu meslek, ölen kişilerin günahlarını da üstlendikleri düşünüldüğü için toplumdaki en günahkar kişiler olarak sınıflandırılıp toplumdan daha da dışlanmalarına sebep oluyordu. fakirlik içerisinde geçirdikleri hayatlarında bir de bu dışlanmanın getirdiği ruhsal çöküntü ile baş etmek durumunda kalıyorlardı.

    günah yiyen yaptığı iş için 6 peni (kimi kaynaklara göre 4 peni) ödeme alıyordu. işini yaparken sırtı kapıya dönük oluyor ve günahı (ekmeği) yedikten sonra içmesi için konan bir kase birayı (ya da şarap) içtikten sonra "ölenin ruhunun huzuru ve rahatlığı için" dedikten sonra görevini tamamlıyordu.

    minik bir not: konu hakkında bilinen ilk kaynağın sahibi "john aubrey" ödenen tutarı 6 peni olarak belirtmiştir. 1626-1697 yıllarında yaşadığı için 1650 yılı üzerinden hesap yaparsak 6 peninin bugünkü* değeri sadece 2.59 sterlin (26 türk lirası) yapmaktadır.

    kaynaklar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

  • algımızın sınırlarını tam olarak bilmemiz mümkün olmayabilir lakin onun bildiğimiz sınırlarından sözedebiliriz sanıyorum.

    temel sınırlar şunlar:
    - zaman sınırı.
    evren 14 milyar yaşında lakin bizler sadece 100 yıl kadar yaşayabiliyoruz. demek ki toplam zamanın sadece %0.00000007'sinden haberdarız.

    - mekan sınırı.
    kainat bugünki hesaplara göre kabaca 25 milyar ışık yılı genişliğinde, oysa bizler dünya üzerinde kabaca 13 bin metre çapında bir küre üzerinde yaşıyoruz. dandik bir modellemeyle evren'i de küre kabul etsek mekan sınırımız yüzde işaretinden sonra elli altı 0 ve bir tane de 1.

    - duyu sınırı.
    görme duyumuz tüm elektromanyetik spektrumun, atıyorum, on milyonda birini algılayabiliyor herhalde. kulağımız sadece 20-20000 hertz arasını duyuyor ki bu da hava moleküllerinin boyurları ile sınırlı ses dalgaları içerisinde, bunu da atacağım, on binde bir falandır. koku ile ilgili yorum yapamayacağım, her kokuyu algıladığımızı farzedelim. dokunmak da çok karışık onu da geçtik. o halde duyularımızla algıladıklarımız toplam uyaranların yüz milyarda biri, %0.0000000001 oldu.

    demek ki tüm evren'in 10^58'de birini, tüm zamanların 10^9'da biri bir süre boyunca tüm uyaranların 10^11'de biri ile algılayabiliyoruz. her şeyin 10^78'de birini yani.

    tüm samanyolunda bir proton.

    tabi tabi, şüphesiz ki askın dili evrenseldir.

  • starbucks'a gidip kasadaki çocuğa;

    - çayın taze mi?

    diye sorabilecek bir vizyona sahip olduğum için bana hitap eden harekettir.

    vali kebabı yerken kendimi viyana valisi gibi hissediyorum. aynı hürmeti hayatta bir fast food zincirinde göremezsiniz. mesela fast food zinciri bir dükkana giriyorum;

    - selamın aleyküm.

    dememle birlikte adam;

    - 1 tl farkla es selamın aleyküm almak ister misiniz?

    diyor resmen.

    mesela kebapçıda;

    az çorba, yarım şiş, 1,5 pide gibi farklı porsiyonlar sunulması bile müşteriye saygıdır.

    fast food zincirine girip;

    - bana az cheeseburger!

    veya

    - yarım donut alabilir miyim?

    diyebilir misiniz?

    ha derseniz kasadaki adam güntekin onay'ın suratındaki kakam var ifadesi ile mal mal yüzünüze bakar.