hesabın var mı? giriş yap

  • etrüskler mö 8. ve 7. yy arasında roma tarihini, kültürünü ve sanatını etkilemiş bir halktır.

    etrüskler romalılar'ın komşuları idi. eğer roma şahsına münhasır bir medeniyet ise bunu etrüskler'e borçludur.

    1) gladyatör oyunları: etrüskler kendi ölüleri için ölümlü dövüş oyunları düzenlemişler. bu bizim bildiğimiz gladyatör oyunlarıdır. bu gelenek daha sonra roma'ya geçmiştir.

    2) giyim: roma diyince aklımıza gelen kültürlerden biri de giyim tarzlarıdır. romalılar günlük yaşamda toga adı verilen giysileri gitmekte idi. bu giysiler aslında ilk önce etrüskler tarafından giyilmiştir. bu giyim tarzı sonradan roma'nın günlük yaşamına geçmiştir.

    3) yazı: ilk alfabeyi fenikeliler icat etmişti. bu alfabeyi yunanlılar kendilerine göre uyarlamışlardı. etrüskler yunanlılardan gördükleri alfabe ile kendi yazılarını geliştirdiler. romalılar'da kendi yazı sistemlerini etrüskler'den görerek yaptılar. yani kısacası yazı yunanlılar'dan etrüskler'e oradan da roma'ya geçti.
    hatta genel kanıya göre etrüskler yazıyı ve alfabeyi galya'nın güneyinde yaşayan keltlere 'de öğretmişlerdir.

    4) falcılık: etrüskler hayvanların karaciğer ve bağırsaklarına bakarak ilerisi için tahmin yapıyorlardı. bu falcılık yöntemi de etrüskler'den roma'ya geçti.

    5) büyük aileler: roma'nın son kralı tarqinius superbus'ta etrüsk kökenli idi. hatta superbus'tan sonra roma cumhuriyetini kuran ve ilk konsülleri olan lucius juniurs brutus ve collecticus'da etrüskler kökenli idi. yani ünlü brutus ailesi aslında etrüsk idi. ayrıca roma'nın ilk diktatörü olan titus larcius'ta etrüsk kökenliydi.

    5) takvim ve ay isimleri de etrüskler'den roma'ya geçmiştir. hatta bir yunan mitolojisi olan heracles, önce etrüskler'e orandan da herkül adıyla roma'ya geçmiştir.

    etrüskler'in nerden geldikleri hala bir muamma. bu konuda üç farklı söylence vardır.
    bunlardan ilki etrüskler'in batı anadolu kökenli oldukları ve ordan italya'ya geldikleri.
    ikinci teori kuzey avrupa'dan geldileri yönünde.
    üçüncü teori ise zaten anavatanları'nın italya olduğu ve sürekli burada yaşadıkları yönünde. diğer halklar ile kaynaşmaları sonucunda kendi kültürlerini şekillendirmiş olmalarıdır.

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • silah dağıtımı (g3 ve kasatura) yapılmıştır. biraz saf bir çocuk olan kemal' in kasaturası çaktırmadan alınıp saklanmıştır. kasaturanın yokluğunu farkeden kemal, etrafındakilere sormuş ama cevap alamamıştır.
    kemal: (haykırarak) gomtanım! kılıncımı çalmışlar!
    biz: puahaha.
    uzman çavuş: gülmeyin lan ibneler, kim aldı senin kılıncını?
    kemal: bilmiyom gomtanım.
    uzman çavuş: verin lan adamın kılıncını!

  • bilindiği üzere türkiye'de altın madalya alana 2.000 cumhuriyet altını veriliyor. phelps türk olsa,

    tanesi 2.000 altından 17 altın madalya olmak üzere,

    17 x 2.000 = 34.000 cumhuriyet altınına sahip olacak. buna ek olarak 9 dünya rekoru kırdığı için,

    9 x 1.000 = 9.000 ekstra cumhuriyet altını. 34.000 + 9.0000 = 43.000 cumhuriyet altını. bu da,

    43.000 x 600 tl = 25,800,000.00 türk lirası. o da,

    usd/try = 0.56182 den,

    25.800.000 x 0.56182 = 14,494,956.00 usd para demek.

    fakat phelps napıyor, madalyanın tanesi 25.000 dolardan karın tokluğuna kulacını sallıyor. ağlamamak elde değil.

    (bkz: hesaplayan adamlar)

  • bu ülkeden bir şey olmayacağını üstteki entrylerden anlayabilirsiniz.

    kara para var, mekan kurşunlatmak var, adam öldürmeye teşebbüs var, insan sağlığına tehdit oluşturacak ürün pazarlama var, naylon faturacılık var, türk insanına hakaret var ve bunları yaparken canlı yayın açıp halka yalan söyleme var. buna rağmen çıkaralım artık bu kadını dimi? çıkaralım da kaldığı yerden devam etsin, hatta bir yolunu bulup başka ülkeye kaçsın da oradan canlı yayın açıp toptan tükürsün yüzümüze. ne güzel istanbul be...

  • 615.9 milyonluk vergi borcunu bir kalemde 7 milyona düşürebilen hükümetin bir kalemde öğrenim kredilerini silmesi kampanyasıdır.

  • birisine sevmeyi öğretmek, bir film için "izle bak, çok seveceksin." demek gibidir ve önyargıları parçalamak fazla mesai gerektirir. benim duyduğum en güzel iltifatlardan biriydi: "bana sevmeyi sen öğrettin." başka da iltifat duymadım ya, neyse... şimdi pek dermanım yok ama, gençken çok cevvaldim ben. cevval de iyi bi şeydi sanırım. artık hiçbir şeyden emin olamıyorum. tahmini sultan süleyman'a döndük ak. kendisine de buradan selam ederim (süleyman'a değil lan), size en yakın arkadaşımı nasıl tavladığımı anlatacağım bu akşam. insan hiç en yakın arkadaşını tavlar mı? mecbur kalırsa tavlar, abicim. lise sonda, dershanenin ilk günüydü. soluk soluğa sınıfımı buldum. kesin binlerce kişiye sormuşumdur, yüzlerce sınıf gezmişimdir. ilk gününde bir yeri tek başıma bulmak, henüz gitmediğim güzel bir tatil beldesidir. bu yaz düşünüyoruz kısmetse. kimlerle mi? e arkadaşlarla. tek başıma nasıl bulayım oğlum?

    oturdum sırama, ilk dersi dinledim. isabetimi seveyim, öyle berbat bir yer bulmuşum ki tahta parlıyor, okunmuyor. "yanına oturabilir miyim?" dedim. gözler yalan söylemez sözlükçü. o kız bana, "ya git başka yere otur gerizekalı." der gibi baktı. bunun altında kalamazdım. ne mi yaptım? hemen yanına oturdum. tahta diyorum, parlıyor diyorum, kime diyorum? istikbalim söz konusu: odtü psikoloji yazıcam ben yea!

    oturdum oturmasına da, kız benle hiç konuşmuyor. benim iç sesim hiç susmuyor. hadi ders neyse de, asıl teneffüs geçmek bilmiyor. bir dakika. tersi olması gerekmiyor muydu? kafam çalışıyor. durumun farkına varıyorum. oğlum ben var ya, odtü'yü bile kazanabilirim. lafa tutuyorum bunu. oradan buradan sorular hazırlıyorum. su oluyorum, ateş oluyorum, göklerdeki güneş oluyorum. yok! yine de konuşmuyor benimle. "kaç kardeşsiniz?" diyorum misal, hani dese ki: "seni ilgilendirmez.", dünyanın en mutlu insanı olacağım. kavga çıkar abi en azından. parmaklarıyla 3 diyor soruma. "sen de var mısın aralarında?" kendimizi kardeşten sayıyor muyduk?

    "sen ortanca mısın?" diyorum misal, sonraki teneffüs. sen bilmezsin sözlük, küçük yüreğim basit bir ortak paydaya bütün servetini yatırmış da son çeyreğe girilirken hala güvenli takip mesafesini koruyor. ben ortancayım diyorum. sohbetimize nasıl bir katkısı olacaksa bunun, diyorum işte. büyük değilim ezilmedim, küçük değilim şımarmadım, ortancayım ben: al arkadaş yap diye.

    solaktı bu. bense salak. kelimenin her iki manasıyla da. hiç gocunmadım esasen. kollarımız birbirine değiyordu yazarken. "dirsek teması eheh." diyordum ben bu duruma; o ise, "az öte git." gitmedim. bilerek çarptım. bir gün, hiç yazmazken de çarptım. oradaydım çünkü. bunu unutmasına ihtimal bırakamazdım. en yakın arkadaşımın ilk tebessümünü sağ dirseğime borçlandım. hal böyle olunca, kulağımın arkasını görüp cennete gitme planımı yeniden gündeme aldım. isteyince oluyordu. çok güldük sonra. çok ama. gözünden yaş gelirdi, kalbi sıkışırdı. "n'olur sus." derdi. hiç susmadım. gülmekten ölen ilk kişi olabilirdi. istatistiklerin en güzeli olabilirdi.

    geometriden hiç çakmazdım. bana yardım ederdi. yaprak testi koyardım önüne. "hangi soru?" "sana şöyle bir kolaylık yapalım, istediğin sorudan başlayabilirsin. ben hepsine eşit mesafedeyim çünkü." mucizevi dikler indirirdi. benim hiç aklıma gelmezdi. halen daha da düşünürüm, ulan hiç onuncu kattaki bir evin bahçesi olur mu?

    telefonda konuşurduk saatlerce. bir gün kapatırken dedim ki buna: "bir şey unutmadın mı?" düşündü. bulamadı. unuttuğu şeyi bulamadı. çünkü bilmiyordu. "ney?" dedi, söyledim: "hani bi seni seviyorum, canım arkadaşım." gibi bir şey dedim. "haa!" dedi, güldü. söyleyemedi. hiç dememiş çünkü. dedim ya cevvaldim, korkma dedim söyle. o zamanlar acıtmıyordu, güç veriyordu seni seviyorum'lar...

    o gün zorla söylettiğim kelimeyi duymadan bir günüm geçmedi sonra. beni çok sevdi. "herhangi birini seveceğimi ve bunu söyleyebileceğimi bilmezdim, çok güzel bir duygu bu." dedi. ikna kabiliyetime güvenerek "odtü psikoloji yazalım lan." dedim. hukuk yazdık. o çok istiyordu. ben? ne iş olsa yapardım abi.

  • 50 li yaşlarda günde 2 paket sigara tüketen bir abimiz var.10 yıldır tanışırız,bir kere bile sigarayı bırakacağım,bırakmayı düşünüyorum dediğini duymadım.son zamdan sonra 1 haftadır sigara içmiyor.dev araştırmanın sonuçlarına katılıyorum.