hesabın var mı? giriş yap

  • eğer biri benle konuşurken ismimi hatırlayamadığı fikrine kapılırsam (fazlasıyla güzelim, canım, cicim vs. derse), ismimi cümle içinde kullanıyorum. "sonra ben de kendime dedim ki, bak keyfekeder bu işte yanlışsın kızım." "alemin derdi ben olmuşum: keyfekeder aşşa keyfekeder yukarı." biçiminde. karşı taraf ilk cümlesinde ismimi kullanmaya başlayınca da, aptal aptal sırıtıyorum. iyilik yapıp denize atıyorum, kimse bilmiyor ama olsun. bugün yatayım yarın koşabilirim, inanıyorum.

  • ---------------------uche okechukwu------------------------

    ----------------------hamdi vardar--------------------------
    osmantan erkır-------------------------------- ömer durak

    ------------------süha yavuz----------------------------------
    ---------------------------hakan poyraz-----------------------

    ömer gürsoy - hakan altun - kerem alışık - stelyo pipis
    -------------------------reza zarrab---------------------------

    abdullah gencal
    levent akkaş
    atilla saral
    ilyas tetik
    mert sarıca

    takımın ideal 11'i bence budur. uche niye orda diye sormayın adam zenci. kaleci de doğal olarak zerrab tabi. oyunun gidişatına göre ilyas tetik kurtarıcı olarak, mert sarıca genç yetenek olarak girebilir.
    edit: dizilim.

  • koskoca adamım, öylesine başlığa girdim, zaten bildiğimiz fotoğraflardır ama bir bakayım dedim evet bildiğimiz fotoğraflardı ama gözlerim doldu arkadaş, biz ne şanslı bir milletiz, biz dünyanın en şanslı milletiyiz. şimdi itibarımız veya saygınlığımız kalmamış olabilir ancak toparlayacağız buna inanıyorum, dünyanın en iyi rehberine sahibiz. sen rahat uyu atam, bu ülke ilelebet payidar kalacaktır.

  • karı dediğin o şişko kız bu zeka seviyesinde bir adama bakar mı acaba, seni kim ne yapsın?
    tanım: beyinsiz sıçışı.

  • köpek mi bu amk, parka kaz gezdirmeye gelmişler.

    skandal açıklamadır.

    edit: şu anki rejim yüzünden emniyet müdürlüğünün düştüğü duruma bak. komik hatta trajikomik. gerçekten yazık.

  • içinde köfteci yusuf, carrefour, selin yağ gibi bilindik firmaların da bulunduğu kara liste. 2-3 kuruş fazladan kar elde etmek için insanların hayatlarıyla oynuyorlar. ve ne yazık ki devlet bu tip firmalara ağır yaptırım uygulayamıyor ve ne yazık ki yine devlet denen oluşum, sokaklarda kağıt toplayan veya kuş yemi satan dedelerimizi dövüyor. lanet olsun böyle adalete de dünyaya da. bu güzelim ülkeyi bu hale getiren herkesin allah belasını versin.

    ekleme: yudum yağ listede var. uyaran arkadaşa tşk ederiz.

    ekleme2: yoğun istek üzerine fer bal markası da listede.

    ekleme3: başyazıcı firması da listede.

  • harry potter'ın vaftiz babası, bu dünyada en sevdiğim ve ölümüne en çok üzüldüğüm ikinci karakter.

    gerçekten çok severim bu karakteri, filmleri ne zaman tekrar izlesem kendisini gördükçe gözlerim dolar. nedeni kitapları okumayanlar tarafından maalesef çok da anlaşılamaz, çünkü çok da üstüne düşülmez filmlerde sirius'un. kitapları okumayanlar için sirius hakkında bilmedikleri, kitapları okumadan da bilemeyecekleri birkaç şeyden bahsetmek istiyorum o yüzden. aralara birkaç görsel eklemeye çalıştım, genelde filmlerde olmayan sahnelerden. görsellerin hepsi pottermore'dan.

    *tırnak içinde olan kısımlar direkt kitaptan aldım. kitapların ingilizceleri kolayımda olduğu için kendim çevirdim.
    **bozuk link vs. olursa lütfen söyleyin. görseller çok güzel, merak eden herkes görsün isterim.

    - harry'nin ilk süpürgesini ona sirius aldı. hayır, firebolt değil. daha ilk doğum gününde sirius ona bir süpürge aldı. oyuncak süpürge tabii. bunu da lily'nin sirius'a mektubundan biliyoruz. mektup aşağıda;

    "sevgili patiayak,

    harry'nin doğum günü hediyesi için çok teşekkürler. açık ara en sevdiği hediyesi oldu. daha sadece bir yaşında ama evde dört dönüyor. o kadar mutluydu ki hemen bir fotoğrafını çekip sana da gönderdim. sadece 60 cm yükseliyor yerden ama neredeyse kediyi öldürüyordu. petunia'nın gönderdiği o korkunç vazoyu da devirdi (hiç şikayetim yok). james de çok eğleniyor tabii, harika bir quidditch oyuncusu olacağını söylüyor. her şeyi ortadan kaldırdık tabii, süpürgeye bindiğinde gözümüzü de ondan ayırmamaya çalışıyoruz..."

    mektup aslında biraz daha uzun, ama konuyla ilgisi bu kadar. düşünür müsünüz? sirius, harry'nin küçüklüğünü doğru düzgün göremedi bile. quidditch maçlarını da köpeğe dönüşüp izlemek zorunda kaldı. hiç kendisi olarak gidemedi...

    https://ibb.co/wkrnhnb

    - crookshanks'le çok iyi arkadaşlardı. crookshanks kimdi? hermione'nin kedisiydi. filmlerde birkaç yerde görünüyor üçüncü film dışında, dikkatten kaçması çok doğal. fakat 3. kitapta büyük rol oynuyordu.

    crookshanks yarı kneazle'dır (kediye benzeyen sihirli bir yaratık). kneazle'ların en önemli özelliklerinden biri de güvenilmez canlıları diğerlerinden çok daha iyi ayırt edebilmeleridir. bu yüzden sirius köpeğe dönüştüğünde crookshanks'ten yardım istemiştir peter'ı bulabilmek için. crookshanks'in canına minnet zaten. şamarcı söğüt'ün altındaki geçide, sirius'un dev köpek haliyle girebilmesi de hayli zordu. crookshanks bu konuda da ona yardım ederdi, ağacın altında ağacın sabitlenmesini sağlayan dala ulaşarak.

    aynı zamanda sirius'un gryffindor kulesi'ne girdiğini de hatırlar mıyız? scabbers'ı öldürmek için girmiştir. crookshanks, neville longbottom'ın unutmamak için şifreleri yazdığı kağıdı çalıp sirius'a getirmiştir. ne koca yüreğin varmış.

    - potter'ların sır tutucu olarak peter'ı seçmesi, sirius'un fikriydi. aslında potter'lar sirius'u seçmişlerdi. fakat sirius bunun çok bariz olduğunu, peter'ı seçmelerinin daha akıllıca olacağını, bunu voldemort'un düşünemeyeceğini önermiş, potter'lar da kabul etmişti. bu yapılan büyü de öyle bir büyüydü ki (fidelius charm), saklanmak istenen sır, sır tutucunun ruhuna giriyor ve zorla alınması imkansız hale geliyor. yani kişinin gönüllü olarak bu sırrı vermesi gerekiyor.

    evet sirius, çok akıllıcaymış kankam...

    - scabbers (peter) kaçtıktan sonra ron'un bir evcil hayvanının olmaması sirius'u üzüyor. bu yüzden bizimkiler 3. senenin sonunda trenle eve dönerken sirius'tan bir hediye geliyor ron'a. bir baykuş! adını pigwidgeon (kısaca pig) koyuyor ron. baykuş cüce baykuş (scops owl demiş rowling) olarak bilinen bir tür. kitapta tüylü bir snitch'e benzetiliyor. aşağıdaki görseli ekstra seviyorum, baykuş geldiğinde ron ilk önce crookshanks'e uzatıyor onu, bir bak bakalım baykuş mu cidden diye.

    https://ibb.co/sm390t1

    - sirius'un ölümü avada kedavra'dan olmadı. filmde bariz bir şekilde bellatrix'in bu lanetli sözleri söylediğini duyuyoruz, ardından tülün ardına düşüyor sirius.

    fakat kitapta bellatrix'ten bir büyü geliyor (ne olduğunu kesinlikle bilmiyoruz zira söylenmiyor. öldüren lanet olmadığı kesin ama), büyü sirius'a çarpıp dengesini bozuyor ve kemerin ardına düşüyor. onu öldüren şey bu oluyor.

    https://ibb.co/fggkzdg

    - sirius inanılmaz riskler alıyor 4. ve 5. senede. biz onu 4. filmde yalnızca kısa bir süre şöminede görüyoruz, aslında fazlası da var.

    4. senede hala kaçaktı sirius bildiğiniz üzere. ama köpek olarak 'özgürce' dolaşabiliyordu. sadece harry'i görmek için hogsmeade'e gelmiş ve bir mağarada yaşamıştı bir süre boyunca. hem de buckbeak ile beraber.

    https://ibb.co/vhdhm9t

    - ben bunu öğrendiğimde şok olmuştum. aslında yıllara biraz daha hakim olunca fark ediliyor kolaylıkla fakat ilk birkaç okuyuşta fark edememiştim... sirius, azkaban'a gittiğinde sadece ve sadece 22 yaşındaydı. 22!

    filmi izleyenler azkaban'a nasıl düştüğünü biliyor sirius'un, kısaca geçeceğim ama. peter, potter'lara ihanet ettikten sonra kaçıyor. sirius da peter'ın peşine düşüyor. bir muggle kasabasında yakalıyor onu. sokakta bağrışırlarken peter sokağı havaya uçurup 12 muggle'ın ölümüne sebep oluyor, ardından fareye dönüşüp kanalizasyona kaçıyor. suç da sirius'a kalıyor.

    azkaban'dan nasıl kaçtı peki? sirius'un ağzından kısa bir paragraf:

    "bir gece ruh emiciler yemek getirdiklerinde, köpeğe dönüşüp parmaklıkların arasından geçtim. hayvanların duygularını anlayabilmek onlar için çok daha zor, kafaları karışmıştı o yüzden. parmaklıkların arasından geçebilecek kadar da zayıftım. anakaraya kadar köpek olarak yüzdüm. sonra kuzeye hareket ettim. hogwarts bahçelerine köpek olarak sızdım. o zamandan beri de ormandayım."

    kaçıyor azkaban'dan kaçmasına fakat 34 yaşında, intikam peşine düşüyor. kendini harry'e falan inandırıyor ama dünyaya inandıramıyor. 36 yaşında öldükten sonra temize çıkıyor ismi ancak. arkadaşlarını kaybetmiş, azkaban'a düşmüş ve bütün gençliğini orada geçirmiş bir hayat. okul hayatlarında ne kadar haylaz ve hareketli olduğunu düşününce bütün gençliğinin böyle heba olması insanı ekstra üzüyor. bakınız böyle resmediliyor azkaban'da;

    https://ibb.co/7z7g2d6

    harry için birçok şeyi göze almıştı, daha fazlasını almaya da her zaman hazırdı. keşke harry ile daha fazla zamanı olsaydı ve bu sadece harry'nin ihtiyacı olduğu için, sirius'un da çok fazla ihtiyacı vardı buna. ah ulan ah...

  • yaşam koşullarının son derece kötü olduğu, yoksunuk, eziyet ve baskının hüküm sürdüğü bir geleceğin şekillendiği durumdur. ilk olarak john stuart mill tarafından kullanılan bu sözcük, ütopik toplum anlayışının anti-tezi olarak kullanılır.

  • genellikle tarzı sorular ile insanı çileden çıkartan yarışma. şirket telefonlarında genellikle hangi rakam ile çıkış yapılır veya şirketlerde genellikle hangi tarihlerde ödeme yapılır sırasıyla 9 ve cuma günüymüş.

    bizde 0 ve salı günleri doğru cevap, ne olacak şimdi? böyle saçma soru tarzı mı olur lan?

  • 11.000 bina orada yıkılmaz zaten. ama farz edelim oldu yetişemezler, ama esas soru şu 11.000 bina a.b.d de yıkılsa amerika birleşik devletleri başkanına ne olur?

  • mazhar alanson'a hak verenler olaya bardak yönünden bakmış. çocuk anladığım kadarıyla onları çiziyor yani süblimasyon bir baskı yapmıyor. özetle stüdyodan kovulan bardakçı genç değil ressam bir çocuk. tuvalinin bardak olması yaptığı sanatı niye alaşağı etsin ki?

    öte yandan şakayla karışık çocuğun kovulması oradaki izleyicilerde gülümseme ve alkışa neden oluyor hatta sunucu da kahkahayı patlatıyor. işin burası daha da enteresan bence. kovandan çok kovmasına izin verenlere kızdım ben. yazık.