hesabın var mı? giriş yap

  • 6 eylül'den itibaren global'de zamlanacağı açıklanan abonelik sistemi

    elinizi çabuk tutun 2-3 yıl yenileme için derim

    yurtdışı paketleri aşağıdaki gibi zamlanacak. en üst paket anlık kurla 4320 tl yapıyor .

    essential: 12 aylık üyelik
    60 dolardan 80'e

    extra: 12 aylık üyelik
    100 dolardan 135'e

    premium: 12 aylık üyelik
    120 dolardan 160'a çıkıyor

    normalde türkiye üyeliklerinde sözleşmede fiyat değişikliği olursa 60 gün önceden haber verileceği yazıyor ama anlaşılan plus sisteminin yurtdışında böyle bir zorunluluğu yok. 5 gün önceden haber verdiler ve 6 eylülden sonra zamlı olacak. türkiye için ne olacak net bilgi yok ya 6 eylül zamlı fiyatları bizde göreceğiz ya da 60 gün sonra zamlanacak haberinin gelmesi yakındır

    [kaynak https://blog.playstation.com/…tion-generation-zero/]

  • ofsayttan gelen antalyalı futbolcu galatasaraylı futbolcunun 1’e 1 markaj yaptığı takım arkadaşına perdeleme yaparak avantaj sağlıyor. (aktiflik) takım arkadaşının markajsız rahat bir kafa vuruşu yapmasına sebep oluyor.

    çok açık ofsayt.

    edit: bunu gol verirseniz oyun değişir. herkes 3 tane futbolcusunu pasif alana gönderir. atış kullanılırken rakip savunmaya hepsi gelip perdeleme yapar, aradan bir futbolcunuz çıkar golü yapar. bunun tartışılacak bir yanı yok. açık ofsayt.

  • soru:hz.ali ile hz.muhammed arasında geçen bir diyaloğu yazınız

    hz.ali ile hz.muhammed bakkala giderken yolda karşılaşırlar ve

    +selam-un aleyküm ya muhammed
    -aleyküm selam ya ali
    +nasılsın iyimisin?çoluk çocuk nasıl
    -iyiler sağol ellerinden öper
    +evdekiler çok selam söyle hadi allaha emanet ol

    hoca gerçek bir diyalog olma ihtimalinden ötürü 5 puan vermişti

  • geleneksel yöntemi biraz revize ederek ortaya güzel bir şey çıkarmanız mümkün çünkü kellepaça da zamana ayak uydurması gereken bir sakatat ürünü bana göre.

    - gerçek reçetelerde kelle paça çorbası küçükbaş hayvandan yapılıyor gibi varsayılır ama ben koku geldiği için büyükbaş hayvan tercih ediyorum. ister kuzu, ister koyun paçası olsun mutlaka ama mutlaka kaç kere sudan geçirirseniz geçirin o çorba kokar.

    - bununla birlikte sakatatı benim gibi belirli bir dozda bokunu çıkarmadan seviyorsanız da dana kellenin böyle kaşıyla gözüyle kaynatmak yerine kasabınıza bir miktar dana yanak siparişi vererek kelleyi bütün olarak kaynatmaktan kurtulabilirsiniz. geçtiğimiz dönem bunun orjinalini yaptığına inandığım bir ustanın reçetesini görünce epeyce irkildim. suyun içerisinde yüzen kelle bana göre değil. aynı tadı hatta daha iyisini yakalamak bu zahmete katlanmadan da mümkün.

    ne diyorduk? kelle paça seviyorsunuz ama kelle ve paçayla uğraşamam diyorsunuz ve hijyenik kaygılarımız da var. evde çok rahat bir şekilde yapacağınız ve lokantadakilere tur bindirecek reçeteyi size aktarayım. buradaki püf nokta kasaptan kelle yerine tedarik ettiğimiz ve kellenin bir parçası olan “dana yanak”. bunu tedarik ettiğinizde kellenin geri kalanına ihtiyacınız yok. boşa eziyet çekmenin alemi de yok.

    1- önce kasabımızdan dana paça ve sığır ilikli kemiklerinizi (bilek de olabilir) alıyoruz. bu kemikleri ve paçayı tam üç kere kaynatarak sudan geçiriyoruz. (kaynattığımız ilk iki suyu döküyor ve paça ve kemikleri tekrar suya yatırarak tekrar kaynatıyoruz. bu işlem çorbanın berrak ve lezzetli olması için çok önemli) üçüncü suyu ise yaklaşık olarak kısık ateşte 5-6 saat hafif hafif tıngırdatarak kaynatıyoruz. üçüncü suyumuzun son iki saatinde suya soğan ve sarımsak (rendeleyin, lönkk diye atmayın içine) ilave ediyor ve tıngırdatmaya devam ediyoruz.

    2- bu süre sonunda paçanın iyice dağıldığını göreceksiniz. kemiklerin içerisindeki iliği ve paçayı çıkararak suyumuzu süzüyoruz.

    3- ayrı bir yerde de kelle tadını verecek olan dana yanağı da üç kere aynı işlemden geçiriyoruz ama üçüncü suyumuzda çok fazla ( 1 saat yeterli) haşlamıyoruz. zaten hemen dağılacaktır. üçüncü haşladığımız sarımsaklı ve soğanlı çıkarıp hemen soğutuyor ve yanakları küp küp doğrayarak dolaba kaldırıyoruz.

    4- bir önceki süzdüğümüz suyu ( paça be ilik işte) ocağa alıyoruz ve bu suyun içerisine bir adet havuç, bir adet soğan ve sarımsak rendeleyerek hafifçe kaynatıyoruz. ardından su kaynar kaynamaz içerisine istediğiniz koyuluğa göre un, su, sirke, yumurta ve az yoğurt ilavesi ile yaptığımız karışımı ilave ediyoruz. bu arada mevcut karışıma liason; bu işleme de çorbayı bağlamak denir. bu karışımda yoğurt çok eklersek çorba ekşi olur. ( en çok yaptığınız hata bu zaten)

    5-son olarak çorbamıza ellerimizle lif lif ayırdığımız paça ve ilikleri ilave ediyoruz. tuzunu kontrol ederek ilavesini yapıyoruz. dana yanak diğer malzemelere göre daha hassas olduğu için en son ilave ediyoruz. eğer diğerleri ile birlikte ilave edersek yanağımız erir. (çorba içerisinde böyle tane tane olması gerekir).

    artık siz de kelle paçacısınız.

    düzeltme: yanak, ilikli kemik ve paça içeriklerini anlamayanlar için sadeleştirildi. çok iyi oldu, çok da güzel oldu.

  • özellikle parasal rakamları gördükten sonra yaşadığım yerden şüphe ettiren yazıdır. günlük ortalama 200 euro nedir ya ne yapıyorsun sen her gün barda şişe mi açıyorsun. ortalama 120 kron nedir şehir içi ulaşım için, 20 krona metroya biniyorum ben stockholm'de.

    edit: yazarın isveç'te yaşadığına zerre kadar inanmıyorum. aklı sıra kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı'na kontra yaparak debeye girecek çakal, yermiyiz bunları.

    edit 2: yazarın türkiye'de yaşadığının kanıtları kendi entrylerinden

    (bkz: #57756521)
    (bkz: #56927064)
    (bkz: #55637208)
    (bkz: #56617768)

  • mallıktır. vazgeçecekseniz yine vazgeçin de memurluğa bok atmanın lüzumu yok.

    dünya turu yapmak için de everest'e çıkmak için de en iyi meslek memurluk türkiye'de.

    siz başka bir ülkede yaşıyorsanız bilemem.

  • seçilsende seçilmesende chp kapanıp dernek haline gelene yada senin o dinozor tayfan yok olup gidene kadar, ne benden ne bir yakınımdan oy moy yok.

  • hıdrellez mayıs ayının 5. ve 6. günlerini kapsayan bilindiği üzere baharın gelişi simgeleyen bir bahar bayramıdır.

    orta asyadan günümüze gelen bu bahar bayramı, eski çin kaynaklarına baktığımızda karşımıza ilk olarak biz türk kültüründe hunlarda görmekteyiz. tabii ki diğer türk toplumlarında da benzerlikler olacak şekilde aşağıdaki gibi kutlamalar ve ritüeller yapılmaktadır.

    hun imparatorluğunda baktığımızda her yılın 5. ayında(mayıs) büyük toplantı ismiyle görmekteyiz. bu kutlamalarda atalara, göğe, yere, ruhlara ve tanrılara kurbanlar verildiğini söyleyebiliriz. bunun yanı sıra at yarışları ve çeşitli müsabakaların yapılması, şarkıların söylenmesi gibi etkinliklerin de yapıldığı bilinmektedir. tam bir festival havası olduğu söylenebilir.

    yine tabgaçlar zamanında tapınak görevini gören taş-ev de denilen mabetlere gidilerek gök tanrı’ya, ata ruhlarına kurbanlar sunulduğu, bölgeye kayın ağaçları dikildiği görülmektedir. yöresel benzerliklerden, daha doğrusu coğrafi yakınlıklardan dolayı bu şenlik, çinlilerin senenin 5.ayının 5. gününde yaptıkları ejder kayığı şenliklerini andırmaktadır.

    göktürklere baktığımızda ise yılın 5. ayının ikinci yarısında karşımıza çıkan bu kutlamalar, tamir ırmağı kıyısında gök tanrı’ya, göğe, at ve koyun kurban ederek şekillenirdi ayrıca bu ay içerisinde atalar mağarası denilen yer ziyaret edilirdi.

    uygurlar da ise aynı göktürklerdeki gibi yılın 5. ayında topluluk halinde şehirden uzakta olan mabetlere, kılıç, yay ve oklarını kuşanarak atlarına binip gidilirdi.

    eski türk dinine bağlı kalan moğol imparatorluğunda ise bu bahar bayramına örüş sara(sürüleri otlatmaya çıkarma ayı) bayramı denilmekteydi. bunun dışında kazaklarda, kırgızlarda ve başkurtlarda kımız murunduk diye isimlendirilirdi, ayrıca başkurtlarda sadece kadınların katılım gösterdiği karga toy ismiyle de bir kutlama dahi görmekteyiz.

    yine yakut türklerinde ise bu bahar kutlamalarına ısıah adı verilmekteydi ve bu kutlamalar ayı toyon(beyaz yaratıcı ruh) şerefine adanmaktaydı. bu törenlerde şöyle bir ritüel bulunmaktaydı; oluşturulan topluluklar ritüel gereği dans ederek şu şarkıyı söylerlerdi.
    --- spoiler ---

    “hey çocuklar, ağalar! sevinçli günler geldi, eski yıl gitti, yeni yıl geldi, bütün yeryüzü yemyeşil oldu... çocuklar doğuyor, inekler, kısraklar yavruluyor”
    --- spoiler ---

    daha sonrasında da kam(din görevlisi) gelir ilk toplanan kımızı tanrıların büyüğüne sunarak şu ilahiyi söylerdi.
    --- spoiler ---

    “ar toyon sana şükürler olsun, bu bahar mevsimini bize sen verdin. buzağılar, taylar, tatlı sütleri bize sen gönderdin. ağaçlarımızı güzel yapraklarla donattın, otlaklarımızı
    güzel yeşil otlarla süsledin. bu kımız dolu ayağı (fincanı) sana sunuyoruz...”
    --- spoiler ---

    ilahinin ardından ateş tanrısına kımız ve yağ dökülürdü.

    dokuzoğuz türklerinde ise bu günlerde su bulunan ağaçlık yerlere giderek buralarda fal bakılıp yılın nasıl geçeceğini öğrenirlerdi. ilhanlılar zamanında da bahar bayramı geleneği görülmekteydi. mayıs ayının ilk haftasında olduğu düşünülen bu bayramda beyaz kısraklar takdis edilir, kımızlar dağıtılırdı ve yine bir şölen havasında geçerdi.

    yine kırım türklerinde ise baharda toprağın ekiminden, işlenmesinden hemen sonra yemekli olarak kutlanan ve aile fertlerinin tamamının katıldığı eretle pedeyesmane adı verilen bir bayrama rastlanmaktadır. baharın gelişindeki bu kutlamaların genel çerçevesi hep benzerlik göstermesine karşın sadece isimlerin değiştiğini görmekteyiz.

    hıdrellez ismine gelecek olursak bu ismi daha çok islamiyet sonrası türk toplumlarında görmekteyiz, yüz yıllardır kutlanılan baharın gelişini hızr ve ilyas kültüyle birleştirerek günümüz şekline evirmişlerdir. günümüze kadar gelen bu gelenekte genel olarak kırlara çıkma , eğlence yapmak, yemek verme, ad verme, ateş yakma, kabir ziyaretinde bulunma, kurban kesme ,dilek tutma ...gibi pek çok şey yapılmaktadır. anadolu'da daha çok yörük ve türkmenlarin bulunduğu yerlerde bu kutlamaları halen görmekteyiz.