ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
new york'ta taksi üzerinde namazını kılan adam
-
new york'ta mescit olmadığını düşünenlerin birazdan yalayacağı abi.
new yorkt'a tonla mescit var hadi onu da geçtim neden taksinin üstü biraz anlatsana.
misafirin erken kalkması için yapılması gerekenler
-
sürekli göz ucuyla duvar saatine bakmak. bir de esnemek.
avengers infinity war
20 haziran 2008 hırvatistan türkiye maçı
-
hırvatların bu maçtaki en büyük hatası golü erken atmaları oldu.
basit bir trafik sorusu
-
sağdan hayır mı geldi bu ülkeye, ver sola gitsin.
getir'in röportaj veren kuryeyi işten çıkarması
-
bye bye getir.
bir daha bizim eve getir-me.
23 ocak 2015 tübitak'ın domuzlu kitap rezaleti
-
tubitak'ın diyanet işlerine bağlanma zorunluluğunu bir kez daha ortaya koymuş gerçektir. bitsin bu zulüm.
aleyna tilki'nin ödül töreninde yaptığı konuşma
-
mental olarak sağlıksız olduğunu belli eden konuşma.
bundan 3-5 tık ilerisi bir çöp kutusunda overdosedan ölü olarak bulunmak heralde.
buram buram sonbahar kokan şarkılar
-
birinci sıraya kesinlikle fleetwood mac'in parçalarını koyacağım şarkılardır. bir sara olsun, the chain olsun. (bkz: şu an ağlıyorum ve entry giriyorum biliyor musun)
tabii seattle dörtlüsünden soundgarden, alice in chains, pearl jam şarkıları da olmazsa olmaz.
elin ecnebisinin listesinde fleet foxes falan da var, elin yerlisinin listesinde the dead weather da var. aradığınız melankoli olsun.
ama bence direkt o ruhu hissetmek için en kısa yoldan ahs'nin* coven sezonunun sondtrack listesini açın. bu kadar buram buram sonbahar kokan bir sezon ve soundtrack listesi görmedim ben.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
geçen sene yeni yıl projeleri ile uğraşırken şirketin 450,000 satırdan ibaret bir yıllık muhasebe kayıtlarını tek bir hamlede sildim.
ne yapalım ne edelim derken günlük yedekten bilgileri geri almaya karar verdim; bu sefer de bilgileri 2000 yılı kayıtlarının üzerine alıp onları da temizledim. birileri durdurmasaydı 1995'e kadar tüm kayıtları silip şirketi de ateşe verecektim; olmadı.
macrocenter
-
siteleri üzerinden cuma günü akşam saatlerinde herhangi bir mağazalarında guinness bira satılıp satılmadığını sordum. cumartesi günü öğle saatlerinde arandım; mağazalarından birinin yetkilisi ürünün ne yazık ki herhangi bir macrocenter'da satılmadığını, migros stoklarını da kontrol ettiğini ve onlarda da bulunmadığını iletti. sonrasında ise ürünün türkiye'deki dağıtıcısıyla (tuborg) görüştüğünü, bu ürünün firma tarafından şişe ya da kutu formunda ithal edilmediği, sadece publarda satılmak üzere buna uygun şekilde getirildiği bilgisini aldığını iletti. üstüne de yine tuborg'dan aldığı bilgiye göre kutu, şişe guinness satışının 2014 sonuna doğru ya da 2015 başında başlayacağını söyledi.
açıkçası "maalesef yok" şeklinde bir mail geri dönüşü bile benim için yeterliyken yukarıdaki cevabı almış olmak fazlasıyla sevindirdi. buna direkt müşteri memnuniyeti bile diyemiyorum zira ortada bir satıcı-müşteri ilişkisi de kurulmuş değil. dolayısıyla "potansiyel" müşteri memnuniyeti konusunu ciddiye almaktalar diyebiliyorum, bugün bunu gördüm.
dns değiştirip twitter'da rte'yi savunmak
-
süper olay.
ekran görüntüsüne gerek yok, twitter'da #receptayyiperdoğan yazıp aratırsanız nadide örneklerine tanıklık edebilirsiniz.