ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tuvaletten çıkan kızın sıradaki kıza gülümsemesi
-
anlam veremediğim bir gülümsemedir.
eheh sıçıyodum seni de beklettim kusura bakma gülüşü galiba. yine de çok enteresan.
çizgi film yiyecekleri
-
(bkz: temel reis ıspanağı)
manuel neuer
-
schindler's list'te rol alsaydı filmde renkli olarak görünürdü.
istanbul'da taksi ücretini ödemeyen kadın
-
feminazi bazı yazarlar kadının tarafında. yemedim falan diyor. parayı vermediğinin görüntüsünü istiyor. ulan videodaki kadın bile parayı verdiğini iddia etmiyor sen burada kadını savunuyorsun.
10/10 rezalettir. kadının kendi çevresinde kesinlikle linç edilmesi gerekir. gecenin 11 inde ekmek parası için çalışan adamı sen nasıl kullanırsın ya?
kozmetik ürünlerine %40 ek vergi gelmesi
-
baktılar millet koca gün evde, sıkıntıdan saracak yer arıyor, erkekler konsol oynuyor kadınlar evde makyaj yapıyor, önce konsollara yaptılar zamı, şimdi de makyaj malzemelerine...
yatacak yeriniz yok ulan bırakın milletin en azından evinde zaman geçirecek bir eğlencesi olsun...
sinan çetin'in çekeceği filme isim önerileri
-
(bkz: babam sağolsun)
otel fiyatlarının uçması
-
kendi ülkesinde tatile gidemeyen insanlar
samimi söylüyorum ibretlik bu ülke
ahmet hakan'ın s. tepeli'ye müsamere çocuğu demesi
-
ahmet hakan'ın ne çocuğu olduğunu tartışmaya açan sözüdür.
anne babanın mesleğini soran öğretmen
-
dünyanın en asap bozucu şeylerinden biri. ilk sorulduğunda babamın mesleğini söyleme gafletinde bulunmuştum "pikocu" diye. sonra muhabbet "pikocu ne?", "nasıl yani terzi mi?", "overlokçu mu oluyor o?", "hele bir anlat şunu" diye öyle uzamış ve ben anlatmayı başaramadıkça o kadar canımı sıkmış, beni sınıfta öyle rahatsız edici derecede ilgi odağı haline getirmişti ki sonraki senelerde "emekli", "serbest meslek" diye geçiştirmeye başlamıştım. onlarda bile öğretmen tatmin olmazsa "nasıl serbest meslek? öyle geziyo mu yani?" diye dalga geçebiliyordu. sonunda bir sene "bilmiyorum" bile dedim artık dayanamayıp. "bilmiyor musun? babanın yaptığı işi bilmiyor musun?" raddesine gelmişti ama o kadar sıkılmıştım ki gönül rahatlığıyla "bilmiyorum" demeye başlamıştım. o beni rahatlatmıştı.
işin ironik tarafı 14 yıldır ekşi sözlük'te pikoyu ve pikoculuğu anlatan yegane entry'ler bana ait.
edit: "terzi diyeydin ya" demişler. terzi demeyi denedim, "terzi gibi" dediğim oldu ama düz "terzi" diye sallamayı içime sindiremedim. veteriner babayı doktor diye tarif etmek gibi olacaktı. sanki babamın mesleğinden utanıyormuşum da yalan söylemeye ihtiyacım varmış gibi hissedecektim. o yüzden "terzi" demedim "terzi gibi" dedim ama o daha çok probleme yol açtı.