hesabın var mı? giriş yap

  • tupperware denen plastik batağına saplanmış kadınlardır. bakıyorum çevreme her gün daha da artıyor böyleleri. küçücük şişeler, kaseler, bardaklar onlarca liradan satılıyor. işin ilginç yanı bir sürü de alıcı buluyor.
    hadi desem ki insanlarda para çok, harcayacak yer yok, aklıma annem geliyor. öğretmen kendisi, zengin değiliz yani. geçen gün küçücük bi kaseye 95 lira vermiş. dedim ki anne bu ne böyle yastık altında tupper mı biriktireceksin. neymiş yiyecekler bozulmuyormuş günlerce tazecik kalıyormuş bıdıbıdı. ya sanki göçebe hayat mı yaşıyoruz anne, yörük müyüz anne. her gün evdeyiz yer bitiririz allahım ya.

  • eşim 35 haftalık hamile olduğundan çatlaklar oluşmaması için bio-oil adlı yağı kullanıyor.
    ürünü trendyol üzerindne bio-oil türkiye resmi satıcısından 3 tane 125 ml sipariş veriyor.
    https://www.trendyol.com/…il-turkiye-m-300884?sst=0

    ürünler bize geldiğinde paketlerin ağzının açık olduğunu ve ürünlerin 200 ml olduğunu farkediyoruz, siparişler sayfasına baktığımızda satıcının "ruslano cosmo" adlı firma olduğunu farkediyoruz. (mardin'den bio-oil yollayan bir firma)

    trendyol'a bu durumu sorduğumuzda "biz de sahte ürün olmaz ürün orjinaldir" gibi hazır cevapların yanında "nadir de olsa ürün stoğu bittiğinde başka satıcılarla yollayabiliyoruz" diyorlar.

    bak bak... bana sormadan benim aldığım ürünün satıcısını değiştiriyor.
    ürünün sahte olduğu o kadar bariz ki;görsel

    bio oil türkiye müşteri hizmetlerini arayıp ürünün altında yer alan lot numarasından ürünün sahte olduğu bilgisine ulaşıyoruz.
    görsel

    bakın bu cana kastetmedir.
    benim eşim hamile ve ne idüğü belirsiz bir satıcıdan ne idüğü belirsiz bir yağı kullanması için yolluyorlar.

    trendyol'a "biz ürünün sahte olduğunu öğrendik" diye anlatınca onlarda konunun araştırılması için 5 gün süre istiyorlar.

    neyini araştıracaksın kardeşim? bio-oil müşteri hizmetlerine verdiğim lot numarasından ürünün sahte olduğu belli.

    insanın sağlığıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı diye düşünüyorum.
    özellikle hamilelerin yoğun olarak kullandığı bu çatlak yağında bile insanların hayatını hiçe saymak tam anlamıyla şerefsizliktir.

    edit: trendyol ekşisözlük üzerinden iletişime geçti ve ilgili mağazanın tüm satışlarını durdurduklarını söylediler,
    geçmiş olsun dileklerini ilettiler. paramızı iade ettiler. en azından bu olay için şimdilik teşekkür ediyorum ama denetimlerin çok daha sıklaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

    biz bu olayın farkında vardık ancak trendyol'un bu mağazanın yaptığı bütün satışları takip edip alıcıların mağduriyetlerini gidermesi gerekir.

    dipnot: teşekkürler sözlük.

    edit2: arkadaşlar hayatımda mahkemeye gitmedim ve bu süreçlerin nasıl işlediğini bilmiyorum. bu ülkede adalete güvenim yok.
    tazminat kazanmak gibi bir derdim de yok. tek isteğim; parasını verdiğim ürünün bana gelmesi. çok şey mi istiyorum? entry silme gibi bir durum söz konusu değil. trendyol bu konuda suçludur ve en azından sözlük sayesinde "suçlu" olduklarını kabul etmişlerdir.

    ruslano cosmo adlı satıcı hala satışa devam ediyor gözüküyor. her gün bu satıcının kapatılıp kapatılmadığını takip edeceğim. bakalım ne olacak?

    edit3: trendyol'a teşekkür etmiştim ama teşekkürümü geri alıyorum. dalga geçer gibi mağazayı kapattıklarını söylemişlerdi ama mağaza satışa devam ediyor. sağlığımızla oynayan bu firmaları cimer üzerinden de şikayet ettim.

    edit4: görsel aradığınız mağazaya şu anda ulaşılamıyor. sonunda mağaza kapatılmış ama bu mağazanın isim değiştirip bu işe devam edeceğini herkes biliyor. iki kuruş fazla kazanacağım diye insanların sağlığıyla oynayan bu insanlar öyle ibretlik ceza almalı ki bir daha gün yüzü göremesin.

  • aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.

    ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.

    balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.

    bence balon suçlu.

    müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!

    edit: imlâ

    edit 2: video bağlantısı ekleme.

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...

  • https://www.gov.uk/…vice/turkey/safety-and-security

    --- spoiler ---

    stray dogs

    most towns and cities have stray dogs. local authorities take action to control and manage numbers but packs congregate in parks and wastelands and can be aggressive. take care, remain calm, and avoid approaching stray dogs. ıf you’re bitten, seek medical advice as rabies and other animal borne diseases are present in turkey.

    --- spoiler ---

    herkes 7-8 dil bildiği için çevirme gereği duymadım

  • sürekli süregelen bir harekettir. bilirsiniz bizim milletimizde hedefe ulaşmak için yapılan her şey mübahtır. sırf yer kapacağım diye, ya da ayakta rahat bir konum elde etmek için kapı açılır açılmaz saldırır bu kitle. birde asıl komik olan, gençleri terbiyeden ve görgüden yoksun olarak addeden 65 yaş civarı olan saygı değer yaşlılarımız bu metro kapıları açılınca millete omuz atan bir usain bolt'a dönüşüyorlar. hedefe kitlenmiş terminatör misali koltuklara yöneliyorlar.

    birde elinden geldiğince inen insanların bitmesini bekleyen insanlar var, onlar da bu öküz kitlenin hareketlerini görünce yaptıkları şeyden hiç haz almıyorlardır eminim. "ulan adam gibi bekledik, tüm yerlere onlar kondu" algısı elbet oluşuyor bilinç altında. he insanlık yapmanın verdiği huzur vardır belki, onun da sabahın köründe okuluna işine giden uykusuz insanların pollyanna genleri o saatlerde çalışmadığı için pek etkili olduğunu düşünmüyorum.

    insanlık yapmanın, düşünceli olmanın ve kurallara uymanın gerizekalılık, saflık olarak değerlendirildiği bu güzelim ülkemde, üç kağıtçılık, çakallık ve şerefsizlik alkışlandıkça, onaylandıkça bu durum siksen değişmez kardeşlerim. yer kapacağım diye maymunlaşmayın yeter.

  • tipki evrim teorisi gibi, yanlis anlasildigi icin, sik sik bok atilan, en guzel -izmlerden biridir. oncelikle positivizmi dogru anlayalim:

    pozitivizm evrendeki herseyin bir matematiksel formulden ibaret oldugunu iddia etmez. iddia ettigi evreni anlamanin en iyi yolunun bu tip bir yaklasim oldugudur; bir pozitivist matematiksel modellemelerin kafasi disinda hicbir anlam ifade etmedigini bile kabul etse yine de evreni ve doga yasalarini en dogru sekilde anlatabilecek teorilere "inanir".

    bunu soyledikten sonra bir laf da pozitivizmi determinizmle karistiranlar icin soyleyelim. dogrudur, bu izmler kulaga pek benzer gelmeseler de onyargili insanlar pozitivizmi elestirirlerken hep, "amma merkanik, amma kurusun, hayatta bazen rastlantilar da vardir" gibi yuzeysel yorumlarda bulunurlar. bilindigi gibi determinizm bugunku bilimsel bakis acisindan modasi epey gecmis bir teori. olsa olsa olasilikci determinizm var, yani kuantum fizigine uyarlanmis hali. bu teoriye gore her elektronun her "state"e gecmesi bir olasilikla belirlidir, dolayisiyla degisik olasiliklarda sayisiz alternatif evren vardir. bu gorus klasik determinizmi yerle bir etse de ne yazik ki ornegin ozgur iradeyi savunanlara yardimci olmuyor.

    simdi ben bu goruse de bagnazca baglanmiyorum cunku kuantum teorisinin ayrintilari son 40-50 sene icinde yaklasik bir duzine defa degisti. bir daha degismeyecegini de kimse soyleyemez. sicim teorisi 1985 yilinda ortaya atildiginda theory of everything gozuyle bakiliyordu sonradan balonu sondu. daha dogrusu simdiki anlayisa gore sicimler (string theory) cok daha genis bir sinifin(p branes) bir tek uyesi. ve butun bu fantastik isimli hedelerin aslinda ayni teorinin degisik yorumlari olduklari yonunde kuskular mevcut (m theory)

    bu bahsettiklerimin hicbiri uzerinde mutabakat saglanmis degil ama asil onemli olan, bir poztivist olarak en uygun modeli secmek durumunda oldugumuzdur. bir baska deyisle olasiliklarla idare edebiliriz. yani benim hayati anlamakta, mesela, kuantum fizigine olan inancim yuzde yuz olmamakla beraber epey yuksek. gokyuzunde oturan ve herkesin gunah cetersini tutan ak sakalli bir tanriya olan inancim ise bayagi dusuk. ayni sekilde kimyasal tepkimelerin emergence teorileriyle paralel olarak inanilmaz bir karmasikliga ulasmalari ve sonunda evrime yolacmis olmalari ihtimali yuksek geliyor, lakin askin hicbir zaman anlasilamayacak yuce bir duygu olmasi daha az olasi. sonucta, ornegin, sicim teorisi tutmadi diye, lastigi tamamen patlatip, hic olmayacak goruslere baglanma zorunlulugumuz yok. pozitivizm, hicbir zaman, yuzde yuz kesin dogru cevabi garanti etmedi ki zaten.

    gordugum kadariyla bilimsel bakis acisina yoneltilen elestirileri iki gruba ayirmak mumkun. birinci gruptaki elestiriler olaya hakim olmayan, bilinmeyenle yuzlesmekten korkan veya bazen de dupeduz cahil kimseler tarafindan, dikkate bile alinmayacak kadar yuzeysel sekillerde yapilir. bu tip insanlardan mumkun oldugunca uzak durun, hem ilginc degiller, hem de yanlislar.(birincisi daha kotu bir ozellik)

    ikinci tip elestirilerse daha ziyade bilinemezcilik uzerine kurulu. yani ornegin, noronlarin yapisini cozebiliriz, hatta nasil mutluluk hissi verdiklerini de kavrayabiliriz ama iste o mutluluk hissini aciklayamayiz. veya sevginin ozunu kavrayamayiz bu yontemlerle. hatta bana mutlulugun resmini cizebilir misin abidin diye sorarlar bilim insanlarina.

    iste bu tip insanlar daha ilginctirler ve savlari da sacma degildir. hakikaten de bu tip olgulari hic aciklayamama ihtimalimiz var. bilinc nedir, bunu kesin cevaplayamama ihtimalimiz var. ama demin de bahsettigim gibi boyle bir ihtimalin olmasi, isi gucu birakip, butun bilimsel goruslerimizden pismanlik duyup kendimizi chakra acmaya adamamiza bahane olmamali. inaniyorum ki pozitivizm bu durumda dahi tutunulacak en iyi daldir. zira allahaskina, bilincin aciklanmasi konusunda kime daha cok hak veririm: evrenin yasalarindan bihaber, duygu hezeyani icindeki bir saire mi, yapay zeka doktorasi olan acik goruslu bir bilimadamina mi?

    ornegin, dostoyevskiyi ilk okuduktan sonra insan psikolojisiyle ilgili tum dusuncelerim degismisti ama bu tip goruslerin bizi baglamasina izin vermemeliyiz. yani platon da cok zeki, bilgili bir adamdi, belki butun sozluk camiasini toplasan bir platon etmez ama aradan gecen 2000 yil dehadan daha onemlidir. dunyanin tum bilginlerini, tum eski filozoflarini bir odaya doldurup saatlerce tartistirabilirsiniz, basyapitlar yazdirabilirsiniz ama bir teleskopun icadi sayesinde onlarin o gune kadar ki butun teorileri curutulebilir. sonucta bizim evren, insan beyni, teorik fizik vs hakkindaki bilgilerimiz bu noktada durmayacak ki, su anda dostoyevskinin beynime kazidigi raskolnikov belki de, ileride kavanozun icinde yasatilabilecek veya birkac milyon satirlik bir bilgisayar programi olacak, veya bambaska birsey..

    olmayabilir de, ruh diye birsey var olabilir, ghost in the machine teorisi gercektir, sudur budur.. ama benim dusunceme gore bunu anlamanin en etkili yolu yine bilimsel dusuncedir. elli tane sairi, gonul adamini dinleyecegime teleskobu bulurum, ancak ondan sonra bir tane adam gibi bir filozofu dinlerim.

    "bazen hayatta optimal cozumler yoktur, matematik formulleriyle anlasilamaz hersey" diye dusunebilirsiniz. asik olanlar, bunun bilimin ve herseyin otesinde oldugunu dusunebilir. ama unutmayin ki ayni duygulari birkac yuzyil once insanlar gokyuzu hakkinda da hissediyorlardi. bizim bir sureci anlayamamamiz genelgecer bir kanun degildir; evrenin bu noktasinda, bu zamanda bulunan bizler icin gecerlidir sadece.

    belki hakkaten evrenin bir "kodu" var, tanrinin kesfedilebilir bir akli var, belki matematik bir icat degil kesif, evrenin ozunde varolan birsey. belki yarin oburgun manyagin teki cikip butun fizik yasalarini birlestirdigini aciklayacak. olmayabilir de. ama tekrar tekrar soyledigim gibi en iyi ihtimal bunu bilimle test etmek. karadelikler uzerine gelistirilen bir teori, bu acidan, dunyada kicinin ustune oturup dusunen 100 tane filozoftan daha buyuk katki saglar. o filozoflarin, sairlerin, bilinemezcilerin devri ancak yeterli bilgi edinildikten sonra baslamali. yeterli bilgi edindik mi peki kesin birsey soylemek icin? daha gunes sisteminin bile disina cikamadigimiz dusunulurse hayir (bir tane uydu suruklenmisti galiba ama iletisim koptu) ama bilimsel gelismemizin yuzde 99unun son 200 yila sigmis olmasi ve bu oranin ivmelenmesi cok da beklemeyebilecegimizi gosterebilir.