hesabın var mı? giriş yap

  • - nasıl baba, iyi mi oyun, test drive adı...
    - hahaha... dur konuşturma beni...
    - ebürreh... baba bu kadar kaptırma, kaza falan yaparsan yeniden başlarsın...
    - önemli olan böyle oynamak, sizinki gibi zibidilik değil...

  • we have to go back
    put the gun down
    he bi de her şeyin çözümü su idi.. yoruldum jack.. su iç.. ne kadar yolumuz kaldı? su iç.. aman tanrım patlıycak.. su iç

  • ilk defa internet'e baglandigimda daha web diye bir sey yoktu, sadece email, ftp falan vardi. ama web ciktiktan sonra agustos 1995'te girdigim ilk site playboy.com'du. o sirada yanimda olan bilgi islem calisanlarindan biri "bayan arkadaslarimiz bunu hos karsilamayabilir" deyip nazik bir dille uyarmisti beni.

  • vosvoslu başkan jose mujica'nın bugün bir yerde çay içerken herkesin samsung'larıyla onun fotoğrafını çekmesi üzerine yaptığı espri. adam tek cümleyle teknolojik kalkınmadan dışa bağımlılığa, üretimsiz tüketimden gereksiz lüks sarfiyatına öyle bir eleştiri yapmış ki, insan hayret ediyor.

    türkler kapıyı tok sesle kapatıyor, almanlar kazanıyor.
    türkler kanepeyi monte ediyor, isveçliler kazanıyor.
    türkler bombalıyor, amerika kazanıyor.
    ulan hatta türkler evlenmeye niyetleniyor, bulgarlar kazanıyor.

  • sakız adasında kaldığımız otel dolu idi. yunan, türk ve amerikalı turistler. arap yok, keko yok. türkler de genelde çocuksuz veya 1 çocuklu çok efendilerdi.

    sokaklarda afgan yok, mülteci yok, keko yok, insanı rahatsız eden unsur yok.

    kafeler ve restoranlar tamamen dolu. taverna cumartesi gecesi tamamen dolu. rezervasyonu olmayanlar geri dönmek zorunda kaldı. garsonlar genç kız, ter kokulu keko garson yok, sürekli masana gelip rahatsız etme yok. fiyatlar euro’nun bu haline rağmen türkiye’ye göre uygun.

    sonra kos adasına gittik. en kötü yanı bodrumdan gitmek zorunda kalmamız oldu, limanda kekoluğa, kazıkçılığa maruz kaldık, çok şükür kekolara bir liramız gitmedi.

    kos adası oteller dolu, cafeler, restoranlar dolu saatlere göre. sürekli rahatsız eden keko garson yok. fiyatlar sakıza göre biraz daha yüksek .

    genelde yunan ve avrupalı turist var. arap yok, afgan yok, keko , barzo yok.

    yine de hiç kazıklanma korkusu yaşamıyorsunuz. amerika’da yaşayan bir yunan aile ile arkadaş olduk. türk olduğumuzu öğrenince çok samimi davrandılar. genelde sakızda türkçe bilen çoktu.

    her sene yunan adalarına gidiyoruz pandemi hariç. euro’nun durumundan dolayı gidemeyiz sanıyordum, türkiye’den daha ucuz. mülteci, sapık olmaması açısından daha da güzel göründü gözümüze.

    gece eşinle çocuğunla sokaklarda güvenle gezebiliyorsun. kimse kimseyi rahatsız etmiyor. sırtlan ve çakal yok. slimfit keko yok. sanırım insanları rahatsız edenler tutuksuz yargılanmıyor.
    her kuruşunu helal ettiğim bir başka yunanistan tatili oldu.

    ekleme: garsonlara bahşiş vermezsen surat yapmıyorlar. 1-2 euro bahşiş verirsen teşekkür ediyorlar. türkiye’de en son 30 lira bahşiş verdim diye sürat yapıp yüzümüze bakmayan ter kokulu , barzo garsonu hatırlayınca insan ülkesi adına üzülüyor

  • evrimini inceleyelim:

    * lise sondayım pırıltısı (yer yer sarı saç tutamları) =>meali: "yavaş yavaş fıstıklaşıyorum ;)"
    * üniversiteye başladım kızılı => "asi ve özgür genç kızım ben hohooyt."
    * işe başladım sarısı => "plaza kadınıyım, çalışırım kazanırım ortamlara akarım hihihi."
    * koca buldum, evlendim kahverengisi => "duruldum, hanım kadınım mehhehhh."