ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hey (email hizmeti)
-
2020 yılında e-mail için para isteyen kuruluş.
20 haziran 2017 çocuklara musallat olan cübbeliler
-
burası müslüman ülke... arkasına sığınabildiğiniz en güzel cümle; değil mi?
peki, adamın biri yol kenarında bir kadını dövse, "müslüman ülkede yapamazsın!" der miydiniz, ey sakallı amcalar?
ya da bonzai içmiş bir çocuğa denk gelseniz, "müslüman ülkede gariban yalnız bırakılmaz" diye sahip çıkar mıydınız?
müslüman ülkede milyonlarca insanın aç yatmasıyla ilgili herhangi bir eyleminiz, talebiniz yahut projeniz var mı?
müslüman ülkede tecavüze uğrayan kadınlara, çocuklara, gençlere sahip çıkmayı hiç denediniz mi?
müslüman ülkede torpil olmaz diyebiliyor musunuz? diyorsanız, bunu değiştirmek için ne yaptınız; bu çocukların üstüne yürüdüğünüz gibi, torpilci bir yöneticinin üstüne yürüdünüz mü hiç?
her gün bu saydıklarıma defalarca denk geldiğinizi biliyorum. o anlarda nerede peki bu duyarlılığınız, bu bilinciniz?
gücünüz dondurma yiyen çocuğa yetiyor ancak.
biz sizi biliyoruz.
biliyoruz.
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
-
azılı bir tayyipçi çıkması
pijamayla bakkala giderken yakışıklı çocuk görmek
-
pijama ile bakkala giden kaldı mı yahu uzun zamandır görmedim. sabahları ekmek almaya gidiyorum bütün kızlar günlük kıyafetlerini çoktan giymişler. ayrıca makyaj yapanlar bile var.altı üstü bakkala gidiyosunuz kokonalar nolcak. ben pijamalıya bakarım abi kim ne derse desin.
anksiyete bozukluğu
-
boşlukta kalındığı dönemlerde iyiden iyiye hayatı mahvetmeye başlayan hastalık. şöyle ki; düşünecek, kaygılanacak onca şey varken kişi sanki cımbızla çekercesine en önemsiz sorunları bulup üzerine gitmeye başlıyor. bu önemsiz sorunlar öylesine büyüyor, öylesine can sıkmaya başlıyor ki sonunda kişi hayatı için gerçekten önemli olayları takmamaya başlıyor.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: beyler evde 4 erkek ve bir sibirya kurdu var
1. canımız sıkıldı... ne yapalım sizce.
2. erkekler okey çevirsin sen de çay koy.
the slow rush
-
currents, "let it happen", "new person, same old mistakes", "love / paranoia" ve her ne kadar çok sevmesem de "the less ı know better" gibi devasa hitler barındıran bir albümdü. buna rağmen albümün kalan şarkıları en fazla ortalama denilecek bir seviyedeydi. the slow rush ise bu saydığım 4 şarkı ölçeğinde devasa hit şarkılar içermiyor. buna rağmen çok daha dengeli ve iyi bir albüm toplamda. "ı wanna say it's alright, you're just a man after all" derken ve "how could ı love again?, how could ı ever ask for more?" diyerek bitirirken içinizde çok derin yerlere dokunuyor. currents gibi barda duyduğunuzda herkesin "let it happen işte ya" diyeceği bir albüm değil bu, daha çok evde ışıklar kapalı, kendinizle başbaşa odanızda dinlerken size eşlik edecek harika bir yol arkadaşı. içine girmesi biraz çaba istiyor ama karşılığını fazlasıyla veriyor.
türbanlı bacımıza shut up diye bağıran turist
-
shut up diyen arabın haklı olduğu tartışma.
o bu ülkede yiyecek, içecek, gezecek, ev sahibi olacak sen susacaksın.
bunun seçimi yapıldı ve bitti.
soda içerken yapılan şişeye bakma hareketi
-
"ulan bu ne güzel bişeydir allah'ım" der gibi bir harekettir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
patronum yeni araba aldı, hayırlı olsun çok güzel araba dedim, eğer iyi çalışır kendine hedefler koyar daha başarılı olursan seneye daha iyisini alırım dedi.
bojack horseman
-
aşırı underrated.
şu derinlikte kaç tane dizi var? ve bunu çok çok absürd bir tarzda yapıyor olması inanılmaz takdire şayan.
görüntüde olabildiğince gerçek dışı, renkli ve acaip iken, düşünmeme yol açtıkları en gerçek ve basit haliyle göğsüme öküz oturmuş hissi yaratıyor.
şunları da şuraya bırakalım, yarın bir gün dönüp tekrar takdir ederim.
--- --- --- --- ---
"one day, you’re gonna look around and you’re going to realize that everybody loves you, but nobody likes you. and that is the loneliest feeling in the world."
bir gün etrafına bakacaksın ve fark edeceksin ki herkes seni seviyor ancak kimse senden hoşlanmıyor. ve bu dünyadaki en yalnız duygudur.- bojack
--- --- --- --- ---
things don't become traditions because they're good, bojack, they become good because they're traditions.
geleneğe dönüşen şeyler güzel oldukları için gelenek olmazlar. onlar gelenek oldukları için güzel olurlar. - todd
--- --- --- --- ---
it’s not about being happy, that is the thing. i’m just trying to get through each day. i can’t keep asking myself ‘am i happy? ‘ it just makes me more miserable. i don’t know if i believe in it, real lasting happiness, all those perky, well-adjusted people you see in movies and tv shows ? i don’t think they exist.
konu mutlu olmak değil. ben sadece her günü atlatmaya çalışıyorum. kendi kendime "mutlu muyum?" diye sorarak devam edemem. bu sadece durumu daha da sefil hale getiriyor. bunun gerçekliğine de inanıp inanmadığıma emin değilim. bitmeyen mutluluklar, tüm bu şımarık, filmlerde ve televizyon programlarında gördüğünüz düzgün insanlar? varolduklarını düşünmüyorum.- diane
--- --- --- --- ---
"every day it gets a little easier. but you have to do it every day. that's the hard part. but it does get easier." - jogger
her gün birazcık daha kolay oluyor. ama her gün yapmalısın. zor kısmı her gün yapmak. ama daha kolay oluyor.
--- --- --- --- ---
"the universe is a cruel, uncaring void. the key to being happy isn't a search for meaning. ıt's to just keep yourself busy with unimportant nonsense, and eventually, you'll be dead" - mr. peanutbutter
evren acımasız, umursamaz bir boşluktur. mutluluğun anahtarı, anlam arayışı değildir. kendini önemsiz saçmalıklarla meşgul etmektir ve sonunda, nihayet ölmüş olursun.
--- --- --- --- ---
“ıt takes a long time to realize how truly miserable you are, and even longer to see that it doesn't have to be that way.”
ne kadar mutsuz olduğunu görmek uzun zaman alır ve bu şekilde olması gerekmediğini görmek daha da uzun zaman alır. – cuddly whiskers.
--- --- --- --- ---
bojack: same thing that always happens. you didn't know me. then you fell in love with me. and now you know me.
wanda: when you look at someone through rose-colored glasses, all the red flags just look like flags.
- her zaman aynı şey oluyor. beni tanımıyordun. bana aşık oldun. ve şimdi beni tanıyorsun.
- birine renkli gözlüklerle baktığın zaman, bütün kırmızı ışıklar yalnızca ışık gibi gözüküyor.
https://www.youtube.com/watch?v=huptwcb982o
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
hiç tanımadığınız birinin 3 gün evinizde kalması ve bu durumdan ev arkadaşınızla rahatsız olup başka yerde kalmanız.
bir gün eve geldik baktık bir kadın oturuyor evde. merhaba dedi merhaba dedik. sonra aynı apartmanda oturan başka bir arkadaş geldi işte bu da bişey söylediğim gibi (söylemedi) sizde kalacak,sorun olmaz herhalde (olurdu) bende kalamaz çünkü ailem geliyor (bize ne?) dedi. biz de ayıp olmasın diye o an tamam tabi dedik. e sonra da tamam demiş bulunduk ama bildiğin salonda oturan bir kadın. koltukta yaşıyor. çay demliyor. lan kadın çamaşır yıkadı kuruttu salonda. ilk gün karşı koltuğa oturduk biz de. demlediği çaydan içtik. sonra baktık kadın rahatsız oluyor yani tip tip bakmamızdan. gittik başka arkadaşta kaldık.
hayır kadın bize nasıl girdi? girdi neden kaldı? kaldı hiç mi tırsmadı amk biz tırstık. sonra bizim arkadaş mal mı kızı bıraktı gitti? biz mal mıyız evimizi bıraktık gittik? bir öğrenci evinde hiç mi normal olay yaşanmaz? babamın böyle yapmayı öğrendiği pastaya sokayım.
unutulmayan garip arkadaşlar
-
sigarasını her seferinde avcunun içine basarak söndüren ve eli yara içinde olmasına rağmen bunun son derece zararsız olduğunu savunan ortaokul arkadaşım fatih, mal.