hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle karşılaştırmalı fotoğraf, bölüm videosunda daha birçok detay var: https://i.hizliresim.com/prjml8.jpg

    türk televizyonun yeni rezilliği. izleyiciyi kurgu maceralarla kandırarak salak yerine koyduklarını biliyorduk, program içeriğinin büyük kısmının otel odalarında ve üstüne kumaş atılmış yemek masalarında geçiyor, bütün bu iç çekimler istanbul'da yapıldı. hatta iki ay önce döndükleri halde hala istanbul'da çekim yapıyorlar. son bölümün önemli bölümü safiye'nin sahte zehirlenmesine ayrıldı. daha sonra "aman da sevgilim zehirlenmiş" diye faik 15 saatlik yoldan bunun yanına gelmez mi? safiye bu arada tırnaklarını kesip boyamış, saçını değiştirmiş ama hala baygın numaraları yapıyor, ms hastası oğlumla konuşamadım diye sömürü konuşması yapıyor. fotoda göreceğiniz gibi yattığı yatak zincirlikuyu'daki avantgarde levent hotel'in residential suitinde. safiye telefonda ingilizce/tarzanca lobiyi arıyor ama anlaşamıyor, bu da zincirlikuyu'daki otelde. daha sonra otelin restoranına iniyorlar, güya vietnam'da oteldeler, mutfağa gizlice girip menemen yapıyorlar. mutfakta buzlamaya çalıştıkları "the buffet" restoranın ismi. bu zincirin 4 şubesi var, hepsi de türkiye'de.

    programın yapımcısına not: böyle sahtekarlıklar yapacaksanız ilk önce prizlere dikkat edin. çok gezenler bilir, bizim prizlerimiz bazı batı avrupa ülkelerinde kullanılıyor, dünyadaki otellerde oda için mutlaka kendi standartlarında priz olur, kesinlikle, asla başka tür priz kullanılmaz, sadece banyo gibi yerlerde çoklu standart destekleyen priz olur. türkiye'de kullandığımız alman standardındaki topraklı prizi uzakdoğu'da göremezsiniz. buradan açık verdiniz. mutfakta buzlama çabasına girip yine de sondaki "fet", baştaki "b" tepedeki "the" kısmı görünen dev logo da foursquare'e "the buffet" yazıp kullandığınız mekanın ortaya çıkmasına sebep oldu. üstelik o bölümdeki kıyafetleri giymiş olan safiye ve faik geçen hafta çekim öncesi gittikleri yemekte magazin programlarına poz verdiler.

    edit: çok şükür işsiz değilim. aq veledi bazı yazarlar sanki kendisi bütün gün atomu parçalıyormuş gibi küçücük beyniyle laf soktuğunu sanıyor ezik. sayfalarca game of thrones kritiği yapınca daha havalı olmuyorsunuz. burada büyük bir medya aldatmacası var, insanları farklı bir ülkede gibi gösterip birbirleriyle sahte kavgalara sokup televizyonculuğu dibe çekmeye çalışanlar var. sen bunun ortaya çıkmasını işsizlik olarak görüyorsan kandırılmayı hak ediyorsundur.

    buyurun bu 9. bölüm, otel odası 10'ncu bölümde de görünecek:
    https://www.youtube.com/watch?v=lddhttpvpew

    otel restoranının foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…et/508cf0b1e4b066b588158c3f

    otelin foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…8c8e5e88c928804f2466/photos

    zomato fotoları:
    https://www.zomato.com/…-hotel-levent-merkez/photos

    otelin web sitesinden resıdentıal suıte fotoğrafları: (cepten girince deluxe oda çıkıyor. pc'den görünüyor)
    http://www.avantgardecollection.com/…l-suite.5.aspx

  • ben anlamıyorum arkadaşım. hadi hepimiz yapıyoruz gerek etek traşı, gerek koltukaltı, gerek omuzdaki sırttaki kıllar bazen parmaklarda çirkin gözüküyor diye tam parmakların üstünde çıkan kıllar.. yanlış anlama ha, jilet falan değil bazen traş makinası bazen trimmer bazen makas kadar masum. böyle çaktırmadan üstten üstten kısaltıyorum ordaki kılları. ama şerefsizin evladı nasıl da anlıyor kestiğimi hemen uzamaya başlıyor. lan ne zaman gördün, deriye mi değdim, kıl dökücü krem mi sürdüm ki dellendin gıpraştın? it oğlu it... sen farkında bile değilken sağa sola yatıkken üstten inceden kestim seni. lan uzamıyodun ki daha önce... sabitlenmiştin sen? nerden gördün de yine uzuyorsun..
    köke yaptığı baskı hafifledi de mi uzamaya karar verdi... anlamıyorum arkadaşım.

  • siz hiç kalbinizden taşan sevgilinizin bir başka aşk için ağladığını gördünüz mü?

    ben gördüm, bir kere.

    çok ağlanırsa kör olunur mu? bilen vara yazsın bana, neyse.

    bir aylık bir amerika tatili idi sadece. gözleri parlamıştı böyle bir imkan doğdu gitmeli miyim sence derken. hayatımda hiç kimseyi öyle yüreklendirmemiştim sanırım, kendim de dahil.

    her şey bu tatille başladı, hayatımın bu kadar boka saracağı hiç aklıma gelmezdi, felaketlerin bir alıştırma dönemi olmalıydı bana göre, böylesi zalimlikti.

    siz hiç alkolle arası iyi olmayan sevgilinizi zil zurna sarhoş bir bar köşesinde ağlarken buldunuz mu?

    ben buldum, bir kere.

    ıslak suratını omzuma gömüp "çok canım yanıyor" dedi. bende can kalmadı diyemedim.

    ellerimi tutup "ben başkasına aşık oldum" dedi. ben bir daha sevemem diyemedim.

    tüm renkler soldu, etraftaki tüm ışıklar söndü, ben karanlıktan korkuyordum ve elimi bir başkasına aşık bir adam tutuyordu. dramın dibi.

    tekrar omzuma gömülüp hıçkırıklarla ağlarken "sana bunu nasıl yaparım, ama aşık oldum, nasıl yaparım" diye boğuk bir sesle nefesini gömleğimden içerilere kadar üflüyordu hırsla.

    fıtı fıtı fıtı, çok duygusallaştım, tamam neyse, git ve mutlu ol dedim, evet ellerimle ittim onu, başta direndi sonra bir kelebek gibi süzüldü canını yediğim.

    bazen aşk gider, anılar kalır. bazı sevgililer başkalarına aşık olabilir ve siz bir daha sevemeyebilirsiniz.

    elimi tutabilirsiniz.

  • ığdır havaalanı ve thy'nin ülkenin her yere uçmasıyla alakalı bir reklam olmasına rağmen çekimleri antalya korkuteli ilçesi'nin imecik köyü'nde ve antalya havaalanı'nda yapılan reklamdır. reklamda süper oynayan çocuklarla yapılan bir söyleşi de şöyledir.

    söyleşinin sonunda çocuklardan nihat'ın babası olan ali büyüksolak ise bir sürü probleme de uyarlanabilecek bir sorunu dile getiriyor:

    "köyümüz, reklam filmi sayesinde daha çok ilgi çekti. bu film köy için çok güzel oldu. en büyük sorunumuz su. içme suyumuz 18 kilometre ileriden geliyor, sağlığa da uygun olmadığını söylediler. biz burada havaalanı istemiyoruz, su olmadığı zaman hayat bitmiş demektir, su istiyoruz."

    al bu son cümleyi her yere koy:

    "biz istanbul'da mega proje istemiyoruz, insanca seyahat edebileceğimiz toplu taşıma sistemi istiyoruz, park istiyoruz yeşil alan istiyoruz."
    "biz hasankeyf'te hes istemiyoruz, tarihin şimdiye kadar olduğu gibi yaşamasını istiyoruz."
    "biz sinop'ta nükleer santral istemiyoruz, tabiatın korunmasını istiyoruz."
    "biz uludağ'a yapılacak teleferiğin milli parktaki asırlık ormanları tahrip etmesini istemiyoruz."
    "biz istanbul'a daha fazla yatırım istemiyoruz, ülkenin her yerinin asgari düzeyde eşitleneceği kadar kalkındırılmasını istiyoruz."