ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şehit eşinin çocuğunu düşürmesi
-
ulan gene gelin buraya yok kobane yok özgürlük yok ana dil deyin de tertemiz yedi ceddinize söveyim.
namusunuz, şerefiniz, insanlığınız hiçbir şeyiniz yok. hepiniz cehennemliksiniz. öyle görünüyor ki bu tarafta bulmayacaksınız belanızı ama öbür tarafta sizi sımsıcak bir ortam bekliyor.
adi yaratıklar.
nevzat kanlı
-
yargılayın, ceza evine koyun diye yalvaracaksın nevzat. vicdanlı olanlarımız seni ceza evine sokmaya çalışacak. peki ya vicdansızlarımız? öyle güzel bir gelecek işte seni bekleyen. sabırsızlıkla bekliyoruz :)
büdüt: imla
iş ilanlarının demek istedikleri
-
insan ilişkilerinde başarılı, muhasebe konusunda yetkin, gezmeyi seven eleman aranmaktadır.
meali: halk otobüsüne muavin arıyoruz.
bir doktorun egosundan daha büyük olan şey
-
tabiki doktorun karısının egosudur.
mehmet aurelio
21. yüzyılda el yazısı ödev isteyen hoca
-
bana 20 küsür yaşımda beyaz a4 altına çizgili dosya kağıdı koydurtmuştur. öyle hoş bi nostaljiydi ki dayanamayıp yeşil arı mayalı silgi de aldım kırtasiyeden. güzel kokuyodu. yedim.
metro'da kızın biri tarafından boyundan öpülmek
-
2 yaşında olduğunuza delalettir. yazmayı nereden öğrendin sen len ibibik?
ezberlenen en saçma şey
-
(bkz: evdeki yabanci) diye bir dizinin jenerik sozleri hala aklimdadir.
(bkz: tardu flordun) ne sempatikti *
sisst yabanci! soyle bana sen kimsin?
benim evimde ne isin var?
oyle misin? boyle misin?
annem babama kocam dedim
sokakta gorsem tanimazdim
denize dusen yilana sarilir
ama hic simarma adamim degilsin
hey kadinim! psikolog musun nesin?
iyiki bir oda istedim
herkese kocam bu dedin
yalanlari sen soyledin
aleme rezil olan benim
bu sehrin delikanlisiyim ben
siyah kusak karateciyim
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.
edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.
nihal candan'ın adliyede sinir krizi geçirmesi
-
ne kadar vasıfsız, değer üretmeyen ve insanların hakkını yiyerek illegal şekilde lüks hayat yaşayan asalak parazit varsa beter olması dileğiyle, nice dilan polatlara...
canlı performansı albümüne eşit olan sanatçılar
-
(bkz: sıla gençoğlu)
hatta canlı sesi daha güzel