ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
istanbul'un simgesi peyzajlar kaldırılıyor
-
istanbul'un simgesi ne zaman duvarda biten çiçekler oldu dediğim olay.
ankara'ın simgesi dinozorlar kalkınca bir şey olmadı, rahat olsunlar.
işten atılan akp'linin akp'ye serzenişi
13 nisan 2020 covid-19 vakasının 61049'a çıkması
-
son 10 günün (toplam vefat / toplam vaka) oranları;
4 nisan - 501/23934 = 0.021
5 nisan - 574/27069 = 0.021
6 nisan - 649/30217 = 0.021
7 nisan - 725/34109 = 0.021
8 nisan - 812/38226 = 0.021
9 nisan - 908/42282 = 0.021
10 nisan - 1006/47029 = 0.021
11 nisan - 1101/52167 = 0.021
12 nisan - 1198/56956 = 0.021
13 nisan - 1296/61049 = 0.021
binde bir bile sapma yok. acaba diğer ülkelerde de aynı mı? diyerek baktım; bu rakamlar son 9-10 günde, almanya'da (0,020-0,050) arası yani yüzde 3 ve ispanya'da (0,140-0,200) arası yani yüzde 6 değişiyor.. bizde bırak yüzde 1'i, binde 1 oynamıyor.. italya'da daha vahimdir de neyse...
açıklanan bu rakamlara inananlara saygı duyarım, sonuçta elimizdeki tek veriler bunlar ama ben bu rakamların gerçeği yansıttığına inanmıyorum. üzücü.
savunma sanayinde artan beyin göçü
-
sabah gazetesinden link vereceğim aklıma gelmezdi ama yandaş gazetelerde durum haber olacak seviyeye geldiğine göre sıkıntı gerçekten büyüyor sanırım.
yakın gelecekte devletin başına ciddi derecede dert açma potansiyeli olan bir soruna dönüşmeye başlamıştır bu durum. haberde adını vermedikleri şirket asml hollandalı ve chip/işlemci üreticisi firmalara bunları üreten makinaları satan bir şirket, dediklerine göre geçen seneki ciroları yaklaşık 9 milyar euro. asml oraya giden mühendislerin taktığı isimle askerlik mağdurları lokali olarak bu mühendisler arasında geyik malzemesi yapılmış bir isim de aynı zamanda.
yıllardır ülkede beyin göçü artmasına rağmen görece yüksek ücret politikaları nedeniyle kalifiye mühendisleri elinde tutabilmiş vakıf şirketleri ise türk lirasının aşırı değer kaybı nedeniyle bu ücret cazibesini de yitirmiş ve sonunda göç vermeye başlamıştır. sürekli artan tüketim odaklı vergiler de bunun üzerine eklenince ortaya hollanda asgari ücretine savunma sanayinde çalışan mühendisler çıkmış ve sonuç bu olmuştur.
savunma sanayinde artan beyin göçünün bu ivmeyle artmaya devam etmesi sonucunda projelerde aksaklıklar ortaya çıkacaktır. ne yazık ki bu aksaklıkların önüne dağ bayır açılan taşra üniversitelerinin mühendislik fakültelerinin mezunlarıyla geçilmesi pek olası görünmemektedir.
geçen sene çalıştığım şirkette 10 kişi ağırlıklı hollanda olmak üzere istifa ederek yurt dışına gitmiş ve çok daha fazlası ilk fırsatta gitmek için harıl harıl iş aramaktadır, bildiğim kadarıyla birçok kişi de hali hazırda görüşüyor.
gidenlerin temel motivasyonu askerlikten kurtulmak, daha yüksek ücretlerle birikim yapabilmek, 5 sene çalışıp vatandaşlık hakkı kazanarak kendini güvende hissedebilmek, günde 9 haftada 45 saat çalışıp senelik 10 gün yıllık izin hakkı yerine haftada 38 saat çalışıp senelik 30 iş günü yıllık izne sahip olmak olarak sıralanabilir, tabii 20 bin euroya bmw 320d kullanmak da opsiyonel olarak duruyor.
sektörün geleceği durumun ne kadar kritik olduğunun farkında olmayan devlet ve vakıf şirketleri için kısa vadede tek çözüm demokratik ortam, güçlü ihracat, cari fazla vermek mümkün olamayacağına göre askerlikle ilgili düzenlemeler veya ortalama maaşlarda ciddi artış yapmak gibi görünüyor zira y kuşağı hollanda asgari ücretine çalışacak kadar fedakar olacağa pek benzemiyor, hele hele hollanda onları kapmaya meraklıyken.
60 yaş üstü insanın iğneyle uyutulması
-
mantıksız eylem. beyinsizleri uyutmak çok daha başarılı bir hareket olacaktır.
fethullah gülen bu asrın mevlana'sıdır
-
mevlana v1.2 sürümüyle gelen güncellemeler:
- ikamet adresi konya'dan pennsylvania'ya taşındı.
- seçimleri manipule etme özelliği eklendi.
- kadrolaşma özelliği eklendi.
- universal media plugin ile tüm medyaya entegrasyon sağlandı.
- stealth mode eklendi*.
- gözyaşı potansiyeli yükseltildi.
yüklemek istediğinizden emin misiniz? [e/e]
23 ocak 2015 tübitak'ın domuzlu kitap rezaleti
-
tubitak'ın diyanet işlerine bağlanma zorunluluğunu bir kez daha ortaya koymuş gerçektir. bitsin bu zulüm.
claudio cesare prandelli
-
fenerbahçe ile oynanacak süper kupa maçının centilmence geçmesi temennisini "şunun bilinmesini isterim ki, yıllar sonra birer delikanlı, birer genç kız olacak miniklerin 'soma için oynanan finali hatırlıyor musun ne kadar güzel bir gece olmuştu' demesi beni tüm zaferlerden daha çok mutlu edecektir." diyerek dile getirmiş güzel insan.
şu kirlenmiş türk spor camiasına ne kadar örnek olur bilinmez ama umuyorum ki güzel bir iz bırakacaktır bu topraklarda.
edit: bırakamadı.
uzun boylu kızlar
-
hiç sevmem.
(böylece küçük bir yüzdeyi riske ederek, büyük bir yüzdenin sempatisini kazanmış oluyorum)
üniversitede fark edilen gerçekler
-
dört yıllık bölümü altı yılda bitirebilmiş biri olarak ilk fark ettiğim şey; "bir kere kapağı attıktan sonrası kolay" lafının çok büyük bir saçmalık olduğuydu.
aracımıza binen kadın namusumuzdur
-
tepki vereceğim diye inanılmaz antipatik olup haklıyken haksız konuma düşmek konusunda feministlerin eline kimse su dökemez sanırım.
adam bir minibüs şoförü. kendince arabasına binen kadınlara bir zarar gelmeyeceğini teminat altına almak istemiş, böyle bir yazı asmış. ne bekliyorsunuz cinayetin ardından bir gecede aydınlanma yaşayıp kadın ve insan hakları, namus kavramı üzerinde kendi içsel reformunu yaşamasını mı?
sizin gibi düşünmeyen, sizin aldığınız eğitimi almamış herkese ve onların söylediği aslında iyi niyetli olan her şeye aşırı tepki göstererek bir şeyler elde edemezsiniz anca “ehh bunlara da yaranılmıyor” algısı yaratırsınız.
aşk-ı memnu'nun kitabı çıkmış
-
altunizade capitol d&r'da, kitap rafları arasında, 15-18 yaş arası olduğunu düşündüğüm bir hanım kızımız tarafından dile getirilen hayret ve sevinç cümlesi. muhtemelen son 2 yıldır ilk defa kitap okumasına neden olacak bu kutlu olayı giyim kuşam ve prozodi açısından kendisinden ve birbirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığı arkadaşları ile paylaşırken kulak misafiri olduğum kutlu haber.
aslında bir nevi yardım çığlığı olarak da algılamak mümkün. şu birkaç kelimelik kısacık cümleden bile son 20 yıldır yaşadığımız yadsınamaz mallıklar ile ilgili fikir edinmek mümkün değil mi a dostlar?
halid ziya uşaklıgil'i tanımıyor veya bu sıradan dizinin bir uyarlama olduğunu bilmiyor olması değil bence mesele. kanımca, çok daha ciddi bir mesele var bu cümlede!
kitap kavramı, "çıkan", zamanı gelince yeşeren veya düzenli servis edilen bir obje olarak algılanmaya ne zamandan beri başladı?
turfanda hıyar mı lan bu?
tamam gazetelerdeki boy boy ilanlardan, marketlerdeki cikletlerin kenarına koyularak satılanına; her televizyonu açtığımızda son yazdığı kitabını kameralara tutarak röportaj veren yazarlardan, dergilerin yanında eşantiyon verilenine, "kitap" ön planda sanki endüstriyel bir ürünmüş gibi algılanmaya başlanmış olabilir. ama bu kadar da mı koptuk gerçeklikten artık?
bir kitap, bir beste, bir heykel veya resim ne zamandan beri ısmarlama mobilya, kesilmiş çelik veya banttan üretilen buzdolabı muamelesi görmeye başladı arkadaş!
hani bu ülkenin çocukları manevi değerlere bağlı ve muhafazakar kişiler olacaklardı. hani şanlı tarihimiz ve asil milletimizle gurur duyacaktık. gavur ve gomonist propagandalarından koruyacaktık yavrularımızı. bu yüzden asmadık mı lan sağdan soldan 50 kişiyi. bu yüzen işkence görmedi mi binlerce genç aydın.
ne oldu gladio'nun pezemenkleri? daha bıkmadınız mı yalan söylemekten? "yanılmışız, her şeyi istediğimiz gibi uyguladık ama sonuç bklediğimiz gibi olmadı. özür dileriz" de demediğinize göre, o söylemlerinizin de hiçbiri sikinizde değilmiş demek ki!
manevi değeriniz ana akım` :mainstreammedya, milli değerinizwall street` borsası olunca, yine de şükredin bizim gençliğe hıyar ağaları. delikanlılar birbirini dürtüp "kalem ve klavye icat olmuş olum biz de yazabilecekmişiz" diye geyik de çevirebilirlerdi. size kalsa bu ülkeye bilgisayar ekipmanı olarak sadece mouse sokardınız ya...
anıtkabir kaça yapıldı biliyor musunuz
-
son saniyedeki göz hareketine bakar misiniz. atomu parçaladı. o kadar haklıyım göz hareketi o. senin gözünü sikm..