hesabın var mı? giriş yap

  • yetenek sinavi ile ilgili bildiklerimi ve dusunduklerimi paylasmak isterim basliklar halinde...

    *** torpil : genelde sinavi kazanamayanlarin (ki bu genellikle dogru sekilde hazirlanamayanlarin veyahut bazi aksakliklar yuzunden giremeyenlerin) agzinda pelesenk halini almis bir kelimedir. belki okullara gore degisebilir az cok bu konu, ama benim bildigim birsey var ki, torpil olsun olmasin, eger siz bir seyi kalben istiyorsaniz ve dogru sekilde (bu iki kelime underlined) hazirlandiysaniz, sizi degil torpil, havai fisekler bile engelleyemez, o okul artik sizin kaderiniz olmustur. bu nedenden dolayi, bu konu , olasi yetenek sinavi ile ogrenci alan sanat okullarina girme adayi arkadaslarimizi kesinlikle etkilemesin.

    *** calisma sekli : bana gore, calisip da "ya kesin torpil vardi, ya da soyle boyle oldu da kasti almadilar beni" diyen cogunlugun girememe nedenlerinin basinda dogru calisma programi yapmamis olmalari gelir. peki nedir bu dogru calisma sekli? bence sudur;

    -bir kere girmek istedigi okulun havasini daha once hic teneffus etmemis olmak, buyuk eksiklik. o atmosferi onceden yasayip (eger mumkunse hazirlanilan bir sene boyunca) , o havaya kendinizi sokmaniz ve "ben buraya ait olucam, burayi cok seviyorum ve kazanmak icin tum cabayi sarfedicem" demeniz gerekmektedir. eger yine mumkunse, (opera olsun, tiyatro olsun, dans olsun...) kazanacaginiz okulda calisma imkaniniz varsa sizi hazirlayan kisi ile birlikte, bu sizi daha cok motive eder kanaatindeyim.

    -dogru insanlarla calismak da, dogru calisma seklinin bir parcasidir. kazanmak istediginiz okuldan eger arkadasiniz veya akrabaniz var ise, ondan gerekli olan tuyolari (ki bu legal bir torpile girer, herkese aciktir) alabilir ve avantaj saglayabilirsiniz. ayrica juri deki hocalarin neye dikkat ettiklerini, ne isteyip ne istemediklerini daha onceden bilmeniz, sizin acinizdan daha yararlı olcaktir.

    -bir calisma programi : eger sizi calistiran kisi, zaten olayin bilincindeyse, size yol gosterecektir ve mutlaka bir calisma programi belirleyecektir. bu hem bir duzene girmeniz acisindan, hem de olaydan bir sene boyunca kopmamanizi saglamasi acisindan cok yararlidir. ozellikle bir san bolumune girecekseniz, zaten sesinizin her daim calismasi gerekmektedir, yoksa san da, yabanci lisan gibidir, nankördür, siz birakirsaniz o da sizi birakir. aslinda diger yetenek sinavlari icin de bu gecerli, tiyatro bolumune hazirlaniyorsaniz, tiradinizi sindire sindire ve duzenli bir sekilde calismalisiniz.

    -saglik ve uyku duzeni : bu da dogru calisma seklinin cok onemli bir parcasidir. beslenmenize ve uyku duzeninize dikkat etmeniz, ve bu zamana kadar boyle bi duzeniniz yoktuysa bile edinmeniz, gercekten cok yararli olacaktir. vitamin destekleri de tabi, sizi dinc tutacaktir.

    -moral motivasyon : bu konuda kendinizi motive edecek bir cok yola basvurabilirsiniz. ben mesela odamda duvardaki panoma yazi yazmistim "bu sinavi mutlaka kazanacagim, cunku cok istiyorum ve calisiyorum" diyerek. hic birseyin moralinizi etkilemesine izin vermeyin. eger siz, pozitif dusuncelerle (polyannacilik degildir bu) girerseniz, herkesten bir adim onde olursunuz. bu motivasyon konusunda, ailenizin, arkadaslarinizin, dostlarinizin, sevgilinizin vs.. size destekleri de onemli bir ayrinti tabii ki.

    -tanisma : tanisma alt basligi ile kastim sudur ki, gireceginiz bolumle alakali ne kadar insanla tanisirsaniz ve daha da onemlisi juride olsun olmasin ne kadar hoca ile fikir alisverisinde bulunursaniz sizin icin kardir.. tabi soyle bir sey var, ogrencilerin her soyledigi sey dogru diye bir sey yoktur, ama ortalama genel bir sema kafanizda cizmenize yardim ederler mutlaka, bakmayin konservatuvarlardaki cekismeye siz, yeni gircek olanlara yardim etmek isteyecek cok guzel insanlar da var... legal torpil dedigim olay burda devreye giriyor, juride olan hocalardan birine kendinizi daha onceden dinletmeniz, izletmeniz veya daha once onla calismaniz, kazanmanizi buyuk olcude etkileyecektir.

    *** sinav gunu ve sinav anlari:

    aylarca calismissinizdir artik ve nihayetinde o buyuk sinav(lar) yaklasmistir. genelde yetenek sinavlari en az 2 asamali oldugundan, bir anda pat diye gecmeyecek olan bir surec var onunuzde. hele bir de buna, sinav sonuclarinin aciklanmasina kadarki mide kramplarini da etkilersek, biraz isimiz var diyebiliriz*

    gelelim bu konuyla alakali dikkat etmemiz gereken seyleri alt basliklarda incelemeye :

    a) zamanlama : sinava kesinlikle gec ya da tam zamaninda gitmeyin. belli bir sure once gidin ve konsantre olmaya calisin.

    b) cevreden etkilenme : isterse sinava 1000 kisi girsin. bakmayin cevrenizdekilere ve cok fazla ilgilenmeyin. su kazanir kesin, bu kazanmaz vs gibi seyler icinizden gecirmeyin. unutmayin siz temiz kalpli birisiniz ve baskalarinin mutsuzlugu ya da basarisizligiyla mutlu olcak biri degilsiniz.
    onlarla esit sanstasiniz, ama siz hakediyosunuz kazanmayi cunku cok calistiniz bugune kadar. o yuzden cevreye pozitif bir sekilde bakin, gulumseyin, ama lackalasmayin, konsantrenizi bozmayin, bir yerde oturup bekleyin ve kazancaginiza emin olun.

    c) telas : artik telas etmeye luzum yok. cikarip notlariniza, parcalariniza, tiradlariniza, vs nize goz atmayi kesin.
    onlar kafanizda var, daha once oss ye girmis birisiniz siz, telas bi isinize yaramiyor biliyorsunuz. sakin olun.

    d) kiyafet : saygi cok onemlidir. hem kendinize hem bu edinceginiz meslege hem de jurideki degerli sanatcilara saygili olmaniz gerekmektedir. kot pantolonla gidip arka cebinizden nota cikartirsaniz katlanmis bir sekilde, bosuna girmeyin sinav salonuna. gidin sinemaya, hababam sinifi askerde yi izleyin, oyle seylerle vakit gecirin.. onerim sudur ki, takim elbise.. kravat , olunmus guzel bir tras ve taranmis guzel saclar ve belki de kizlar icin hafif bir makyaj. bu, juri karsisinda arti puandir.

    e) juri karsisinda performans : ben sinava girdigim zamanlar, ve bazi arkadaslarim da, sinav salonunda karsimizdaki ataturk resmine bakip guc almistik. boyle bi resim olsun olmasin , yapmaniz gereken sey juri karsisinda, kendinizden emin olmaniz ve saglam ayakta durmanizdir. oyle guzel gulumseyin ve oyle guzel performans gosterceginize inandirin ki kendinizi, sinav sonrasi bu muthis performansiniza kendiniz bile sasirin ve mutlu olun.

    f) kulak sinavi : bir cok bolumde, kulak sinavi yapilmaktadir. nedir bu? kulaginizin olup olmadigini olcerler kaba tabiriyle. dogustan gelen bir duyma yeteneginiz az cok varsa, bunu gelistirmek de sinav oncesi size baglidir. belli asamalari vardir.
    i- tek ses duyma : piyanodan tek bi ses basarlar sizin a veya u (du) ile vermenizi isterler. sonra baska bir tek ses basarlar onu vermenizi isterler. bu kolaydir, hedefi 12 den vurmak (entonasyon) kaydiyla, rahat gecersiniz
    ii- iki veya daha fazla ses duyma : piyanodan "ayni anda" iki veya daha fazla ses basarlar. sizin bunlari kalindan inceye (pesten tize) dogru vermeniz beklenir. sinav aninda sakin olun, bunun en kolay yolu bana gore sudur. 3 sesi diyelim, bilardo toplarina benzetin birbirine carpan. iyi dinleyin ve konsantre olun. toplar ayrilacak minik bir sure sonra ve kafanizda yankilanacak tek tek. mutlaka duycaksiniz, cok zor degil. (ama calisma istiyor elbet uzun sure)
    iii- melodi : piyanodan melodik bi ezgi calarlar ve sizin bunu tekrarlamaniz beklenir. bir sarki gibi dusunup bunu rahatca verebilirsiniz. bazen cok uzun sorarlar, belli bi yere geldikten sonra tamamini dogru yapmayabilirsiniz, insanlik hali. ama habire de "bi daha alabilir miyim" diye sormayin mumkunse.
    iv - ritm : en zoru gibi gorunur ama yine de yapilabilir. kolaydan zora dogru gidecektir hoca. genelde el cirparak size bir ritm verir ve tekrarlamanizi ister. baslarda kolaydir ama sonlara dogru biraz zorlastirir, yapamazsaniz hepsini uzulmeyin, sizin derecenizi olcuyor da olabilir hoca. [ritm baslamadan once hocaya, ben bu konuda caliscak cok fazla insan bulamadim o yuzden biraz yeniyim, yardimci olursaniz cok sevinirim efendim , derseniz, kesinlikle kolaylik saglayacaktir hoca)

    genel hatlari ile duyus sinavlari boyle, ama okula gore degisiklik gosterebilir. mimar sinanda boyleydi, ama marmara nin kulak sinavi daha teferruatli, onun icerigini de web sitesinden ya da ogrencilerden temin edebilirsiniz.

    g) mulakat : performans sonrasi veya oncesi mulakat yapilabilir. zamani kisa veya uzun, o aranizdaki elektrige bagli juri ile. mumkunse bacak bacak ustune atmayin, ukala tavirlar sergilemeyin, cok saygili konusup yerine gore davranin. tane tane , anlasilir konusmali ve mantikli cevaplar vermeniz gerekmektedir. ama en en en en onemlisi su ki, dogal ve icten olun. cok gerekmedikce yalan soylemeyin ve kendinizi onlarla paylasin. sizin icinizi onlara acmaniz, onlarin da cok hosuna gidecektir. ve cok cok onemli konulardan birisi de, ne olursa olsun konusmanizin bir yerine bu okulun ve bolumun sizin icin ne denli onemli oldugunu gosteren seyi belirtin. tesadufen bu sinava girmediginizi, sizin icin onemli oldugunu ve hayat meselesi oldugunu gosterin.

    basarilar dilerim.

    not : bu yazilanlar benim ve cevremdeki bir cok konservatuvarli arkadasimin kazanmasinda buyuk rol oynayan etmenlerdi. hata ettiysem affola...

    tekrarlayin icinizden,
    (caps on)basaracaksiniz!...

  • insanlığın başına ne geldiyse zaten bu kader, kısmet, şükür inançları yüzünden gelmiştir. binlerce yıldır toplumu yönetenlerin istediği de bu; nolursa olsun sesini çıkarma, kısmet de, buna şükür de ve sus. bunlardan kurtulup sesini çıkartan bir toplum olduğu gün her şey daha güzel olacak.

  • bu saçmalığa tiyatro bile denmez aslında. okuyun da aydınlanın bari:

    1-darbeyi siyasal islamcı bir grup, illegal bir tarikat yapılanması gerçekleştirdi. bu özelliğiyle darbenin belirleyici yanı, şeriatçı karakteriydi. bu anlamda 15 temmuz, aydınlanma, laiklik ve demokrasi karşıtıydı. böylece, bir yan sonuç olarak sadece kemalistlerin darbeci olduğu şeklindeki gerici-liberal ezber de yıkılmıştı.

    2-darbe, akp’nin yaratmaya çalıştığı efsanenin tersine, sokağa çıkan ve sayıları 10-15 bin kişiyi geçmeyen siviller tarafından değil, cumhuriyetçi ve yurtsever askerler / subaylar tarafından bastırıldı. yüksek ateş yeteneğine sahip askerleri bir avuç silahsız sivilin durdurması mümkün değildi. kaldı ki, gazete ve televizyonlarda yayınlanan tankların üzerine çıkmış yurttaş görüntüleri darbe bastırıldıktan sonra, gece 24.00-02.00 saatleri arasında sokağa çıkan insanlardı. o tanklar ise darbeyi bastırmak üzere gelen zırhlı birliklere aitti.

    3-erdoğan-akp yönetimi, darbenin bastırılmasını siyasal bir fırsata çevirerek –erdoğan ‘allah’ın lütfu’ demişti- 20 temmuz’da olağanüstü hal (ohal) ilan etti ve kendi darbesini yaptı. demokratik hak ve özgürlükler askıya alındı. adım adım cumhuriyetin kurumlarının tasfiyesine gidildi

    4-türkiye, fiilen başkanlık rejimine geçirildi. ardından 16 nisan 2017’de hileli bir referandumla her darbeden sonra yapıldığı gibi, yeni rejime uygun bir anayasa yapıldı. böylece totaliter bir rejimine geçişin sözde hukuksal zemini yaratıldı. yeni darbe anayasası ile meclis’in yetkileri sembolik hale getirilerek, parlamenter demokrasiye son verildi. tbmm, 1908 hürriyet devrimi ile ikici kez açılan meclis-i mebusan’dan daha geriye savruldu.

    5-ülkeyi yüzde 8 ila 12 arasında olduğu tahmin edilen toplumsal desteğe sahip küçük bir şeriatçı azınlık teslim aldı. cumhuriyet’ten geriye kalan her şeyin tasfiyesine girişildi. tsk dağıtıldı. aydınlanmacı ve modernist bir geleneğe sahip olan askeri okullar kapatıldı. laik kurumlar dağıtıldı. devlet, ortaçağ anlayışı ve emevi gericiliğine yaslanan bir ideolojik anlayışla yeniden yapılandırılmak istendi. ancak başarılı olunamadı, ülke hala içinde yaşadığımız yeni bir krize sürüklendi.

    debe editi: okuyan, beğenen, favlayan herkese çok teşekkür ederim. bu kadar dikkat çekince kaynak belirtme ihtiyacı duydum, bu saptamalar merdan yanardağ'a ait: kaynak

  • bitmiyor, sessizliği en son ne zaman tattım bilmiyorum. yaz günleri pencere açık, daha kötüye gidiyor. susmuyorlar. devasa ama kulağa hoş gelmeyen bir orkestra gibiler. sabah kuş sesleri yapıyor açılışı. uyandıklarında tüm odak kendilerinde ama saatler ilerledikçe arka plana geçiyorlar. hani huzurlu denir ya bu sesler için, değil işte. sabahtan akşama kadar duyunca değil. yavaştan ikişer üçer sokağa çıkan çocuklar başlıyorlar hayvan gibi bağırmaya. kuşları kıskanmış olacaklar ki bizim onlardan ne eksiğimiz var dercesine enerjileri bitene kadar tepiniyorlar kendi ses tellerinin üzerinde. tabii bu arada sırası gelen her araç repliğini söyleyip çekiliyor ansızın. külüstürden moderne tüm araçların motor sesi geliyor kulağıma. her otuz dakikada bir ise motor sürücüsü motorunun çıkardığı o mide bulandırıcı sesiyle çevredeki gürültüyü yararak gidiyor bir anda. bir ok gibi bulanıklaştırıyor her şeyi ön plana geçmek için ve lütfen bana söv diye yalvarıyor sanki. bazı külüstür araç sürücüleri ise benim aracım yeterince gürültülü değil dermişcesine eline hoparlör alıp bağırarak geçiyor sokaktan. kimisi, dinleyenlerin bu kadar yüksek ve berbat gürültüyü kimin çıkardığını merak ettiğini düşündüğünden kendini tanıtma ihtiyacı hissedip, eskiciyim ben diyor. kimisi ise dolaylı yoldan anlatıyor. dolmalık biberim var diyor. o sırada karşıdan da akrabası geliyor herhalde. o da, benim de çileğim var diyor. hava kararmaya başladıkça annesini sevmeyenler grubu giriş yapıyor lobiye. arabalarımızdan açtığımız bu iğrenç şarkıları hepinize dinleteceğiz sloganıyla birlikte başlıyorlar işe. eskiden bu grubu susturmak için polisi arayan ben ve diğer site üyeleri artık tenezzül bile etmiyor. daha az önce suçluların dışarıda dolaştığı ülke haberlerine bakan site üyeleri bunun bir işe yaramayacağının geç de olsa farkına varıyor. ben ise aşağıdaki hıyarın güzel gönlü ne isterse onu dinliyorum. bazen bağırıyor bazen kalabalık gelip hayvan gibi konuşuyorlar ama ses etmiyorum. allahın belası ülkeden ya şu an kurtulayım ya da geberip gideyim diye iç geçiriyorum sadece. tabii karanlık çöktüğünde zaten var olan, serengeti düzlüklerinde askerlik yapmış olan başıboş köpekler; “belki burada olduğumuzu bilmeyenler vardır” diye düşünmüş olacaklar ki başlıyorlar havlamaya. normalden daha yavaş konuşan caminin imamı ezan okuduğunda, kendilerine ilahi bir gücün seslendiğini düşünüp cevap verme gereği hissettikleri için aniden kurt moduna geçiş yapıp uuuluyorlar. neyse ki saat sabah dört olduğunda sessizliği yakalıyorum. tek tük araba sesleri çok da rahatsız etmiyor artık. kafamı dinliyorum çünkü nadiren o saate kadar uyanık kalıyorum. az sonra günün en pis, en eski ve en iğrenç sesli motorunun geçeceğini bilmeden anın tadını çıkarıyorum. ama istinasız o an geliyor ve motor, tüm kuşları uyandırıp döngüyü tekrar başlatıyor. ben de bundan kurtuluşum yok deyip kafamı yastığa koyuyorum ve uyumaya çalışıyorum.

  • piyasalarda belirsizlik, hızlı dalgalanmalar ve ani fiyat değişikliklerinin yaşandığı durumları ifade eden bir terim. genellikle bir varlığın, finansal enstrümanın (mesela hisse senedi, döviz, emtia) fiyatındaki hızlı ve keskin dalgalanmaların ortaya çıkmasıyla oluşur.

    fiyat kaosu, ekonomik belirsizlikler, politik gelişmeler, doğal afetler, finansal krizler veya piyasalarda spekülasyon gibi etkenlerden kaynaklanır. bu faktörler, yatırımcıların veya piyasa katılımcılarının gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmekte zorlanmalarına ve ani alım veya satım hareketleriyle fiyatları hızla değiştirmelerine yol açar. fiyatların hızlı bir şekilde yükselip düşmesi de büyük kayıplara neden olabilir. ancak, fiyat kaosu aynı zamanda bazı yatırımcılar için fırsatlar da sunabilir, çünkü hızlı fiyat hareketleri bazen kısa vadeli kar elde etme potansiyeli sunar.

  • ''bizim heyecanımızı ve kararlılığımızı durduramayacaksınız'' nedir yahu? parti başkanı üslubu resmen komedi. talimatla oraya geldiğini şu cümleden bile anlayabilirsiniz.

  • ben de kasiyerlik yaptım, en nefret ettiğim şey de, milletin mağaza içinde ürün tüketip, o ürünün çöpünü "utanmadan" önüme koymasıydı
    gerçekten midem bulanır ve çok beddua ederdim yapanlara, zira kimse kimsenin şımarıklıktan çıkardığı çöple fiziksel temasta bulunmak zorunda değil

    bir noktada anlayışım olurdu, içme suyu
    ben de markette sadece suyu parasını ödemeden kullanırım, onda da ambalajı çöp haline getirmeden yarım içerim mümkün mertebe, özellikle yazın dayanılamayabiliyor

    ama adam tutup çikolatayı, cipsi yiyip yiyip, çöpünü kasiyerin önüne koyunca işin rengi değişiyor tabii

  • insanları konuşmaları yada şekliyle değerlendirip ezik diyen ezik insanın açtığı ezik başlıktır bu başlık.

  • kafası çalışmayan adamların yönettiği ülkede yaşamak harbiden zulüm ya. ne güzel hes uygulaması geliştirdin, bu uygulamaya bir sekme daha ekle o da yasak muafiyet barkodu olsun. polis amcalara gösterildiğinde çalışma saatleri, işyeri ve ev ikameti şakkadanak çıksın. ofis çalışanı ve ofis dışı çalışan diye de ayır ki ofis çalışanı iznim var diye alakasız yerlere gidip gezemesin.

    edit: imla

    edit2: polisin kendi telefonunda barkodu okutarak adresi görmesinin kişisel verilerin korunması kanununa aykırı olduğu yönünde geri dönüşler oldu. ben konunun uzmanı değilim ancak adresin de kapı numarası detayına kadar görünmesi gerekmiyor. büyük şehirlerde ilçe, küçük şehirlerde ise mahalle detayına kadar görüntülenebilir. kaldı ki toplum sağlığının tehdit altında olduğu durumda bu tarz istisnalar olabilir. zaten e-devletten alınan belgede kapı numarası detayına kadar yazıyor o belge polise gösteriliyor.