hesabın var mı? giriş yap

  • güneşle temas edince hapşırmak. bu hem güneşin tepende olduğuna işaret, hem de yaşadığına. çok yaşa!

  • zehirleyin gitsin ulan şu köpekleri bu kadar zor mu ... yıl olmuş bilmem kaç sokak köpeği saldırısında vatandaş hayatını kaybediyor bu ne geri kalmisliktir böyle ...

  • şimdi;

    - dün akşam prestijini kurtarmak için varını yoğunu ortaya koymasına rağmen bir premier lig takımının 18 yaş ortalamasına sahip rezerv kadrosundan kendi sahasında 4 yiyen bir takımı tutsam;

    - bugün ise başka bir türk kulübü benim karşılaştığım takımla neredeyse aynı puana sahip başka bir premier lig takımını 5 oyuncusu eksikken olmayan stadında evire çevire yense;

    - benim "avrupa fatihi" takımım bu sezon avrupada mücadele eden 80 takım arasında 79. sırayı alsa;

    - büyük takım bile görmediğim rakibim ise kendi avrupa ligi grubunu namağlup lider tamamlasa;

    - şampiyonlar liginde gol yeme rekoru kırdığımdan "ama biz şampiyonlar ligindeyiz" demeye bile yüzüm kalmamış olsa;

    ben de anca gidip o rakibin 20 yaşındaki oyuncusuna "patates" diyerek kendimi tatmin edebilirim. şaka la şaka, onu yapmak için insanın galatasaraylı kafasına sahip olması lazım.

  • 147 tl köprüye değil ki.
    50 tl filan köprüye gidiyor.
    50 tl veysi, süleyman, hadi gibi gazetecilere, 47 tl’si sosyal medya köpeklerine gidiyor. vizyon budur

  • normal değildir. muhtemelen barış özcan gibi bir ailesi var ve çocuğa aşırı yükleme yapmışlar. bu yaşta bir çocuğun spinoza’yı anlaması mümkün değil. platon’un devlet kitabındaki soyut bağlantıları kuramaz. çocuğu telefondan, tabletten uzak tutalım diye bokunu çıkarmışlar. verirsin yaşına göre kitap onu okur. 150 günde 250 kitap nedir allah aşkına?

    artık insanların kitaptaki kelimeleri içinden teleffuz ederek bitirmenin kitap okumak olmadığını anlamaları lazım. kısa zamanda çok kitap okumanın hiçbir faydası yoktur. aslında kitap okumanın da hiçbir faydası yoktur. kitap sizi düşünmeye sevk ediyorsa faydalıdır aksi halde izlenilen filmden farklı değildir, kısa zamanda uçar gider. birkaç kitabı sindirerek okuyun.

    kitap okuyan ama kendi fikri olmayan yığınlar çoğalıyor. kitap kutsanıyor.

    edit: schopenhauer

  • ilkelliğimizi, insanlığımızı hatırlatan, sorgulatan, yeni kararlar aldıran çok keyif aldığım bir filmdir.
    doğayla, mücadeleyle, güçle devam eden gerçek bir yaşam.
    sweet child o' mine çalması da beni benden almış ağlatmıştır.
    ilkel inanışları içermesi, annenin budist olması mitoloji hayranı olan benim kalbimi fethetmiştir.
    ayrıca görüntüler ve mekânlar şahane, izleyin.

  • hazırlıkta okuyoruz. liseden öyle bir ortama geçmişiz ki adapte olmak çok zor. hazırlığın camında bir baktım. isimim yazıyor. matematik bölümünden prof. dr. bilmemkimi görünüz. beni bir ter bastı. ulen koca prof. beni niye çağırsın. lisede müdür yardımcısı çağırdı mı başın belada demektir. dersi mersi unuttum defter kitap falan sınıfta kaldı. koşarak matematiğe gittim. buldum odasını hocanın. öleceğim heyecandan. neden çağırır beni koskoca profesör. hem de matematik profesörü. kapısına geldim kapı açıktı. elinde çay fincanıyla vatandaş kapıya yöneldi "buyrun" dedi. kendimi tanıttım büyük bir heyecanla sesim titreyerek. "hocam ben hazırlıktayım. beni çağırmışsınız." dedim. "estafurullah. çağırmak ne kelime. burası üniversite. kimse kimseyi çağıramaz. ben sizinle görüşmek istedim. hazırlığın sekreterini aradım onlar da ilan asmışlar. konu şu: sizin alacağınız matematik dersi ......" konuştu konuştu ben gerisini dinlemedim.

    şimdi bu hocalar bu öğrencilere böyle eğitim veriyorlar. bunu odtüde okumayan bir adam başbakan da olsa anlayamaz bilemez. nerden bilsin.