hesabın var mı? giriş yap

  • türklerin islamı benimsemesinde her daim şöyle bir bağ kurulmuştur, türklerin gök tanrı inancı ile islam'ın allah'ı benzerlik taşıyor diye.
    tek tanrı inancı yani.
    bu katliam ile görüyoruz ki mümkünatı yok, o dönem türklerinin tanrı'sı, bu gaddar tanrı, yani allah olsun.
    islam öncesi türk hakanları, her yıl düzenli olarak kurultaylara çıkar, "kendilerine dava açılmasını beklerlerdi." töreye ya da herhangi bir kişiye karşı yanlış yapmışlar mı diye.
    islam sonrasına bakıyoruz, o hakanlarımız gitmiş, yerlerine "sorgulanamaz hükümdarlar" gelmiş.
    yok mu bu işte bir yanlış?

  • benim bildiğim casuslar elde ettikleri bilgileri gazete üzerinden halka servis etmez gizli saklı rakip devletlere satar. can dündar'ın yaptığı bırakın casusluğu tam bir gazetecilik örneğidir. illa casus arıyorsanız o görüntüleri can dündar'a temin eden adamı bulun. can dündar'a şu diktatörlük döneminde de böyle cesurca bir haber yaptığı için madalya takın. ya da durun en iyisi siz o madalyayı gotunuze sokun nasıl olsa 13 senede bundan zevk alır hale geldiniz.

  • ister milli güvenlik kurulu toplantısı, ister bilimsel bir seminer, ister konferans ister sempozyum, ister kına gecesi olsun bugün hala bu sesi duyuyorum yüreğimin ta derinlerinde bir yerde...

    canım ne kadar kola içmek isterse istesin, evde kola varsa mecburen "ben bir fanta veya sprite alayım" diyorum usulca...

    hep o sesi duyuyorum: "oğlum bak paranızı çarcur etmeyin... ha dışarda bir yerde oturdunuz. tabii oturacaksınız, arkadaşlarınızla... onlar bir şey içiyor, siz içmiyorsunuz olmaz. ama evde kola varsa kola içmeyin de gazoz için... evde zaten var kola, yazık değil mi paranıza?"

    evet bu ses hala kulaklarımda çınlıyor. işte bu yüzdendir ki eşek kadar adam oldum, canım ne kadar isterse istesin kola içemiyorum. gözlerim doluyor. "hayırdır gofret beyin?" diyenlere... "fantanın asidi gözümü yaktı" diyorum.

    kahrolsun orta sınıf ailelerin hayata tutunma stratejileri!

    kahrolsun çocukları psikopat yapan orta sınıf hesapçılığı!

    çocukluğumu, ilk gençliğimi elvan gazozuna, yedigün'e, fanta'ya verdim, yanıyor yüreğim a dostlar...

  • zengin ülkelere yapılan tavsiyedir. en fakir 80 ülke bunu gerçekleştiremez demiş zaten. üstelik çok da temel bi noktaya parmak basmış. çuvaldızı kendi ülkesine de batırmış ama haberi okumadan başlığa tespit kasan aşırı zeki ekşi yazarları olayı nerelerinden anlamışlar belli.

  • japon yönetmen hayao miyazaki nin ustalık dönemi şaheserlerinden bir tanesi. yönetmenin en sevdiğim filmi olan sen to chihiro no kamikakushi den sonra çektiği, ingiliz fantastik roman yazarı dianne wynne jones un aynı adlı romanından uyarlanan film, aynı zamanda içinde bir çok sinema türünü de barındıran, muazzam bir görsel/işitsel şov. (filmin muhteşem müziklerine imza atan, joe hisaishi'yi unutmak ne mümkün!) joe hisaishi - merry-go-round of life

    bir miyazaki eseri izlediğinizde, eğer dikkatli bir izleyiciyseniz şunu mutlaka fark edeceksiniz; izlediğiniz animasyondaki karakterler belli bir yerden sonra, sanki bir dram filmi izliyormuşsunuz gibi size gerçek gelmeye başlayacak. evet miyazaki’nin ustalıkla başardığı şeylerden birisi de bu. beyazperdeye yansıttığı dünyadaki karakterlerin çok gerçekçi olması. her ne kadar filmlerinde yoğunlukla fantastik ögeler bulunsa da, yaratılan dünyadaki karakterlerin hem resim olarak, hem de bu karakterlere yazılan metin içerikleri ile de, size yoğun bir drama sunacağı kesindir.
    sophie'nin tramvay yolculuğu

    animasyon türü filmlerin, gerçek oyuncularla çekilen diğer filmlere göre bazı dezavantajları bulunur. bunlardan en önemlisi, filmdeki karakterlerin gerçek insanlar olmaması sebebiyle, gerçek karakterlerin mimik/jest, kendi sesiyle dublaj vb. oyunculuklarında ön plana çıkan özelliklerini, seyircinin göremeyecek olmasıdır. peki bu açık nasıl giderilmelidir? şöyle ki; filmde derinlemesine işlenecek olan karakter, çocukluğundan olgunluğuna kadar geçen sürede, farklı duygu durumlarında ve çok katmanlı olarak incelikle işlenmelidir. seyircinin karakterle duygusal bağ kurabilmesi için, bu gerçek olmayan karakterler, sıra dışı hayat serüvenlerinin kahramanı olmalıdırlar.
    yırtıcı büyük bir kuş olarak howl karakteri

    işte miyazaki'nin bu muhteşem filminde de, yönetmenin başarı ile gerçekleştirdiği de, tam olarak budur. çocukluğunu ve yetişkinliğini gördüğümüz howl karakteri, sıra dışı biçimde detaylandırılmış ve hayatının farklı zamanlarında yaşadığı inanılmaz deneyimler, izleyiciye gösterilmiştir. ancak bu sadece howl ile de sınırlı kalmaz. filmin ana karakteri olan sophie de, filmin en başından sonuna kadar, geçirdiği değişimin adımları sabırlı bir şekilde atılarak izleyiciye sunulmuştur.
    howl'un olağanüstü işçilikle çizilmiş istirahat odası

    şimdi de filmi özel kılan ve izleyenin yüreğinde duygu dalgalanmaları yaratan, detay denizinde yüzmelere doyamayan hassas seyircinin yürek telini titreten, inanılmaz özelliklerine kısaca değinelim;

    --- spoiler ---

    **** yüreği yaşama sevinci ve çokça heyecanla dolu erkek çocuğu howl'un, yaşadığı gökten gelen mucize, o'nu diğer insanlardan ayırmıştır. elle tutulabilen parlak bir ışık, önce kendi isteğiyle howl'un vücuduna girmiş, ardından kalbinden başka bir yaratığın var olmasına vesile olmuştur. bu varlık dünyada eşi benzeri olmayan bir ateştir. kendi kalbinin derinliklerinden türeyen ve howl'un en yüce arzularını da içeren bu ateş, aynı zamanda o'nun yıllarca azılı düşmanlara hedef olmasına neden olacaktır.
    mucize çocuk "wonderkid" howl
    howl'un kalp ateşi calcifer ile sophie'nin inanılmaz öpücüğü

    ****sophie karakteri howl'dan aldığı güneş ışınları ile aydınlanan "ay" ı temsil etmektedir. ay tek başına yalnız, ıssız ve karanlıktır. ay, içindeki güzelliği ancak ve ancak güneş ışınları ile yansıtabilir. sophie de howl'la tanışıp, o'na aşık olmasının ardından cesurlaşacak, zor görünen engelleri kolaylıkla bertaraf edebilecektir. hatta filmin sonlarına doğru gördüğümüz üzere, zaman yolculuğu yapacak, küçük howl'a geri döneceğine dair söz verecektir. bunun basit anlamı şudur; güneşin kendi varlık sebebi de, kendisine ihtiyaç duyan oluşumlara ışık olup, onların anlamını ortaya çıkarmak. alev alev yanan howl da, sophie'nin sayesinde kendi varlık amacına ulaşmış, sophie ile tamamlanmıştır.
    howl ve sophie 1
    howl ve sophie 2
    howl ve sophie 3
    ay ve güneş

    ****her erkek çocuğunun yüreğinde bir aslan yatar. bu aslanı bir güneş veya hiç sönmeyen bir muma da benzetebiliriz. delikanlı adayının kalbinin orta yerinde parlayan bu "hiç sönmeyen mum" , aynı zamanda çocuğun cesaretine, bilgeliğine ve gücüne bir övgüdür. dostlarını koruyucu/kollayıcı yapısına da vurgu yapan bu yürek ateşi, bizim topraklarımızda "mangal gibi yüreği olan adam" şekliyle tezahür eder. işte howl'un çocukluk mucizesi ve dileği olan bu güçlü/cesur yürek, filmde de mangalları, ocağı hatta kocaman bir şatoyu işleten mekanizmadır. howl'un bu yüce gönlü, o kadar büyük bir güce ulaşmıştır ki, bu gücün getirebileceği olası yıkım dahi, dedikodusu korkuyla yapılan bir fenomene dönüşmüştür.
    süper güçlü calcifer (howl'un kalp ateşi)
    süper güçlü calcifer

    ****bazen çözülmesi imkansız gibi görünen, çok büyük sorunlar, çözüldüğünde aslında ne kadar anlamsız oldukları ortaya çıkar. filmdeki savaşın bitmesi için atılan adımlar, aslında howl'un küçükken başına gelen mucize ayarındadır. hiç kimse fakir, işçi bir kızın saray ziyaretiyle, ya da bir korkuluğun öpülmesi ile koca bir savaşın sona ereceğine, aksi halde inanmazdı. kazananı hiçbir zaman olmayan, daima iki tarafın da kaybettiği bir oyun olan savaşı, elbette howl ile sophie'nin güçlü sinerjisi yok edecektir.
    ---- howl ile sophie'nin konu ile ilgili konuşmasından----;
    howl : "yolu üzerindeki tüm şehirleri ve insanları yok ediyor"
    sophie : "düşman mı, yoksa bizimkiler mi?"
    howl : "ne fark eder ki?"
    savaşın anlamsızlığı 1
    savaşın anlamsızlığı 2
    savaşın anlamsızlığı 3
    azimli öğrenci sophie ve hocası howl

    ****yüce gönüllü her insanın sahip olması elzem olan erdemlerinden bir tanesi de, şüphesiz ki; şartlar ne olursa olsun, doğrudan/dürüstlükten şaşmamaktır. ıssızlık cadısının gazabına uğrayan sophie'nin temiz kalbi ve sıcacık dostluğu, howl ve ekibini derinden etkileyecek, sophie'ye yardım için onlar da seferber olacaklardır. cadının bile filmin ikinci yarısında tatlı bela bir yaşlıya dönmesi, yine sophie sayesindedir. cadı, içindeki kötülüğü kontrol etmeyi de, sophie sayesinde öğrenmiştir. korkuluk/şalgam kafanın sophie'nin öpücüğü sayesinde özüne yeniden kavuşması, elbette "kurbağa prense" yapılan harika bir göndermedir.
    prense dönüşen korkuluk

    ****ışık ve renk kullanımının bu kadar çeşitli, kusursuz ve bu kadar gerçekçi bir evrenin içinde kullanıldığı ikinci bir animasyona rastlamanız oldukça zordur. adeta yaşadığımız sokaklara dolu dolu biçimde işlenen bu renk paleti, izleyicisine usta ressamların müzelerini gezme keyfi de veriyor. miyazaki'nin bu renk cümbüşünden izleyicisine sunduğu fotoğraflardan ufak bir demet;
    calcifer'la sıra dışı taşınma
    sophie'nin işyeri
    yaşlı sophie'nin zorlu yolculuğu
    yenilenen uçan şato
    howl'un mucizevi hayata dönüşü ve görgü tanıkları
    küçük howl'un geceyi aydınlatan mucizesi
    yaşlı sophie'nin tehlikeli ziyareti
    ay ışığında yürüyen şato (moonwalk/rip mj)
    şehir merkezi görseli
    howl'un kirli banyosu
    gökyüzünde sürreal dans
    howl'un üstüne düşen mucizevi ışık demeti
    mucizenin biricik görgü tanığı : zamanda yolculuk yapan sophie
    --- spoiler ---

    miyazaki'nin bu 2 saatlik görsel şöleni, size bulunduğunuz zamanı unutturan cinsten. eğer sizde, görsel ve edebi detaylara takıntılı derecede meraklı bir izleyiciyseniz, bu filmi defalarca tecrübe etme mutluluğunu usanmadan yaşayacaksınız. animelere önyargılı olup da, duygusal ve naif metinlere ilgisi olan seyirci de, mutlaka bu güzel filmi deneyimlemeli.

    not: filmin ingilizce dublajı da çok iyi. filmi orijinal (japonca) dilinde izlemenin keyfi ayrı olsa da, seslendirme kadrosunun müthişliğini de hesaba katarak, filmi ingilizce izlemenin de oldukça fazla keyif verdiğini söyleyebilirim.

  • anasinin karninda 9 ay durup da hiz tumsegine gelindiginde kisilik bozuklugu gosterenlere inat ozellikle yapilmasi gereken eylemdir. gerekirse geri vitese takip heyecan yaratmak da bir alternatiftir. arabada yasli, hasta, bebek vs olabilir. ayrica o hiz tumseginin konma amaci yayaya yol da verilebiliyor olabilir. ama memlekette hiyar bol.

  • "vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır"
    m. kemal atatürk
    arkadaş golü atmış çabalamış. benim bir türk vatandaşı olarak başka beklentim yoktur. bana göre vatanseverdir.

  • (bkz: ankapark rezaletinin kimseyi çıldırtmıyor oluşu)

    750 milyon dolar lan. bak bir daha diyorum. 750 milyon dolar.

    ulan en fanatik akpli olsam şu meseleden sonra oturur iki dakika düşünürüm.

    bu kadar fakirin fukaranın yetimin öksüzün hakkına girip pişkince sırıtabilmek, insan içinde gezmek... tarih sizin gibi insanları yazarken yeni bir kelime bulmak zorunda kalacak. akpli siyasetçi utanmazlığı anlamında. normal kelimeler karşılamıyor bu kansızların yaptıklarını...

  • arkasında güçlü bir mantık olan işdir. evet o fiyata uçakla gidersin ama yht'nin vereceği adrenali uçak sittin sana veremez.

    lan mümkün olsa bahis siteleri her yht seferi için istanbul'a sağ salim varacak mı tren, kaç kez duracak, kaç arıza çıkacak bir dolu alanda bahis açacaklar.

    uçakta nerde bu heyecan.

  • arkadaş keçiören'de oturuyor

    --- spoiler ---

    geçen yıl bizim mahallede bir aile vardı adamın karısı, oğlu, kızı, damadı, kardeşi, bacanağı, kayınçosu hepsi hırsızdı neyse başka bir semte taşındılar da kurtulduk.
    --- spoiler ---