ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
en dumur laf atmalar
-
fi tarihinde kordondayız, çimlere yayılma muhabbetin belini kırma vaziyetindeyiz. gelen geçen kalabalık baya yaz günü idi. bir izmir dilberi yan taraftaki potansiyel ismail yk fanatiği tiplerin yanındaki banka oturur. tabi bu yağız delikanlılar hemen pazar keyfi tadında bir kıyafet yorumuna girişirler. derken o muhteşem laf atma gelir la haso bir yeşillik bulsak da üstüne otursak. şair burada dilberin yeşil ağırlıklı kıyafetine dikkat çekmektedir. derken dilber işitir bu sözü. elini çantasına atar ve bir milyon çıkarır ve gençlere atar. alın bunla salatalık alın o da yeşil üstüne oturursunuz. ayar konusunda ankaralı namık'la yarıştığı tarafımızca tescil edilir. ayakta alkışlanır derken gözden kaybolur.
ben bilmem eşim bilir
-
bir gün 500t muavini eşiyle birlikte bu yarışmaya katılarak, finalde o arabaya sunucu da dahil 45 kişi sığdıracak ve yarışma kendini imha edecek.
sözlükçülerin ilk aşkları için yaptıkları
-
7 sene boyunca evden ise, isten eve birakmak. adim servisciye cikmisti. ayrildiktan sonra da belli saatler arasinda krize girmeye baslamistim. birilerini isine veya evine birakmaliydim. iste o gun bu gundur servis cekiyorum. bekarim. evim ve arabam var. gidecegi yere kadar birakabilecegim kadin taliplilerimi bekliyorum. tesekkurler.
1 milyon tl'lik makam aracının 322 bin tl olması
-
"hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:
1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?
22 kasım 2016 japonya depremi
-
tsunami yok 1 metreymiş yok 3 metreymiş, arkadaşlar bilmem farkında mısınız ama fukuşima nükleer tesisi 2011 yılında depremde hasar aldığından beri olaylar hala kontrol altına alınmış değil. durumun ciddiyetinden bir haber gelip "caponlara koymaz yea" diyerek olayı sulandırmaya çalışanları gördükçe gerçekten çok şaşırıyorum. geçen kazada az da olsa durumu kontrol almaya çalışıyorlardı şimdi elde kalan radyoaktif maddeleri soğutan sistem de bozulmuş. 2011'de ne olmuş, hala neler oluyor bir okuyun gözünüzü seveyim;
- 2011 yılından beri günde 300 ton radyoaktif atıklı su (soğutma suyu) okyanusa salınıyor.
- fukuşimadaki radyoaktivite o kadar yüksek ki, bunu durdurmak için kullanılan robotlar daha merkeze yaklaşamadan bozulup eriyorlar. tepco denen sik kafalılar "bu sorunu çözecek teknolojiye şu an sahip değiliz" deyip kenara çekildiler.
- daha sonra tepco'daki mallar buzdan bir duvar yapalım bari bu sızmayı önleyelim dediler, "olay kontrol altına alınacak" diye vızıklıyorlardı şimdi de okyanusa salınan suyu durdurabilmek için 4 seneye daha ihtiyacımız var diyorlar. sik anasını sik 4 sene ne ki, okyanusa pompalamaya devam...
(not: bununla ilgili haberler ve makaleler internetten kaldırıldı. konu ile ilgili bilgiye ulaşmanız artık biraz zor.)
- kazadan kısa süre sonra kanada ve amerika kıyılarında sudaki radyasyon oranı %300 olarak ölçüldü ve bu oran her sene katlanarak artıyor. kazaya yakın olan bölgelerdeki deniz canlılarının çoğu öldü, ya "hastalandı" ya da acaip değişimlerden geçiyorlar. kısaca şu an okyanus tümörlü balık kaynıyor. radyasyondan etkilenenler sadece deniz canlıları değil tabii ki.
http://i1.mirror.co.uk/…ukushima-mutant-flowers.jpg
http://www.themarysue.com/…tbutterflies-580x278.gif
http://www.dw.com/image/16166163_303.jpg
http://namarashhs2015.weebly.com/…/2136834_orig.jpg
http://s3.india.com/…tent/uploads/2015/07/bunny.jpg
http://www.secretsofthefed.com/…ut-article-size.jpg
- bütün bunlar sonucunda çoğu avrupa ülkesi, amerika ve japonya'dan gelen deniz ürünlerini ülkeye sokmama kararı aldı. ton balığı falan zaten hayal, unutun artık.
- 2011 yılındaki kaza nedeniyle kaliforniya'da yeni doğan bebeklerin kansere yakalanma riski 29 kat fazla. yetişkinlerde de kanser vakalarında artış gözlenmiş.
- olayı örtbas etmek için hükümetler ölçümleri normale yakın göstermeye çalıştığı da yazılanlar arasında.
kısaca dünyanın içine ettiler, 2-3 metrelik dalgaları değil bunları konuşmak gerekiyor. "aman inşallah kimse ölmemiştir" diyorsunuz iyi hoş da fukuşima'ya yakın yaşayanlar bugün depremde ölmese bile belki 10 sene sonra kanserden zaten ölecek. anlatabiliyor muyum sevgili arkadaşlar?
daha fazla bilgi almak isteyenler şu linklerden devam edebilir;
http://www.reuters.com/…ma-pm-idusbre97601k20130807
http://www.storyleak.com/…-prompts-fukushima-fears/
http://oregonstate.edu/…-local-extinctions-expected
http://time.com/…43/fukushima-disaster-food-safety/
http://www.globalresearch.ca/…rom-fukushima/5355280
http://www.integrativecanceranswers.com/…er-in-u-s/
https://www.rt.com/…na-radiation-tripled-fukushima/
(not: bilgilerde bir yanlışlık varsa lütfen uyarın, olayın üzüntüsü ve siniriyle hızlı bir şekilde yazdım.)
erdoğan'ın görev süresinin 2033'te dolacak olması
-
o tarihte uçan arabalara binip ev işlerini robotlara yaptıracağız diye hayal ederken başımıza gelenlere bak ammuna koyyim.
ikebana
-
bu japon çiçek düzenleme sanatında buketler üst üste değerlendirilen üç düzey olarak tasarlanıp düzenlenir ve gönderilecek kişiye göre buket değişir. her buketin taşıdığı bir anlamı, bir mesajı vardır ve bu nedenle her buketin bir dinamiği bulunmaktadır: en altta bulunan çiçek veya yeşillikler buketin hitap ettiği kişinin geçmişini simgeler, buketin orta katı kişinin bu gününü, en üst kademesi de geleceğini simgeler. bu şekilde genç bir insana verilecek olan kişinin buketi üst kısımda yoğunlaşırken, hayatta daha tecrübeli olan kişilere hitab edecek (bkz: politically correct) aranjman da ağarlık alt düzeye verilir.
türk pasaportu ile tiktok çeken çift
-
cok guzel bir video olmuş. bence mantıklı. linç falan yemezler.
"nereden baksan elinde kalıyor " sözünün açıklaması adeta.
dexter
-
8 yıl aradan sonra geri dönen evimizin seri katili.
çocukluk yıllarımda arkadaşlarım pokemon izlerken ben supernatural ve dexter izlerdim. bu yapımlar hiç şüphesiz psikolojik gelişimime büyük oranda etki etti. küçük yaşta bu tür hikayelere ve karakterlere daha sıkı bağlanıyorsunuz.
malum finali hiçbirimiz hak etmedik. ne seyirciler, ne oyuncular ne de karakterler. showtime'ın surprise motherfucker tweetini gördüğümden beri bekleyişimi micheal abimizin nadide grubu olan princess goes to the butterfly museum dinleyerek sürdürüyorum. heyecanla bekliyoruz efendim.
o tebessüm... o kaş kaldırış... o hınzır ifade... çok özlemişiz.
"a lonely whisper in your ear
saying the things you don't want to hear
with a breath, you hear him say
on this night, you will die this way
you will die this way"
die this way
duyunca mutlu olunan sesler
-
eve girerken kapıda karşılayıp bütün gün olan biteni kendince anlatan kedinin sesi.
yaran inci sözlük entry'leri
-
bayburt türkiye haritasından silinse
- kimsenin ruhu duymaz amk
(ospirsizommazki)
- bayburt ne lan
(emekliolupnamazibirakanimam)
- bayburt türkiyede mi?
(bedavaya vermem)
- bayburt il oldu mu lan?
(yuzu guldu picin)
- hangi bayburt
(cuneytinarkini)
- bak kardeşim ayıp ediyorsun bayburt akdeniz bölgesinin incisidir incisi
(donumdaki siyah desen)
- aslında bayburtun başkent olması lazım daha biz yerini bilmiyoruz düşman nerden bilecek
(syspg)
gaziantep neden bir paris olmasın
-
gaziantep büyükşehir belediye başkanı fatma şahin'in beyanı.
gaziantep'in yarısı suriyeli olmuş, işid mahalleri oluşmuş, bu saatten sonra bence olsa olsa bir rakka ya da musul olur.
[haber http://www.turizmdebusabah.com/…-olmasin-82226.html]
haydi gel lenin'le ol
-
dün bi yerlerde rastladığım mükemmel ötesi şarkı.
haydi gel lenin'le ol
orurup kolhozlardan
bakalım kollektif çiftliğimize
oradaki partililer
fişlenip birer birer
gün gelir suçlanır troçkizmle.