hesabın var mı? giriş yap

  • sevgiliye gönderilen mesajın bir iki saniye sonrasında, zııırrrr... cep telefonu çalar. baba aramaktadır.

    -alo kizim,
    - aaaa.. babacim nasilsin?
    - ben iyiyimde, sen iyimisin?
    - evet iyiyim, biraz ateşim var sadece, üşüttüm heralde.
    - belli ateşinin olduğu.
    - nasıl yani, sesimdenmi anladın?
    - hayır gönderdiğin mesajdan anladım...
    - anlamadım, ne mesajı baba?
    - az önce gönderdiğin, "seni çok özledim, suanda keşke yanımda olsaydın, sabaha kadar öpüşürdük" mesajı.
    - neeeeeeeeee.....
    - yaaaaa....
    - şey, ben, eeeee... aaa baba kapı çalıyo galiba, şey ben seni sonra ararım...
    - yok yok gerek yok, ben geliyorum zaten şimdi....

  • diyarbakır etrafında bulunan piramitler, bu 5000 yıllık kültürün dünya mirasına bıraktığı sayısız eserlerden sadece birkaçıdır.

  • geçen sene philip morris eğitimindeyiz. yaklaşık salonda 106 kız var, hepsi de podyuma çıkar gibi gelmiş. toplasan da 10 erkek var. hani tekelden sigara alırken aniden belirip "sigarayı kendinizi için mi alıyorsunuz" diyenlerden..

    eğitmen geldi, şöyle bi süzdü etrafı, erkek yok gibi bişi, şöyle erkekler bi parmak kaldırsın görelim yau dedi delikanlıları..

    yanımdaki erkek arkadaş da fazla sallamadı, e görsün canım ne o çocuk gibi triplerinde haklı olarak.

    arkadaki kız: hahah kaldırsana erkek değil misin hahaha
    arkadaş: kaldırdım ben, sen farketmedin.

  • player'indaki shuffle algoritmasini yazan adamin eline vereyim. koskoca albumde bi sarkidan sonra ayni sarkiyi calmayi basarabiliyor. if koy lan if.

  • efendim, ingiliz istihbaratının harikulade operasyonlarından biridir. bir filmi hak ettiği görüşüne ben de katılıyorum.

    2. dünya savaşı, malum-u aliniz, birçok istihbarat, propaganda ve dezenformasyon operasyonuna da sahne olmuştu. sözgelimi, "phoney war" denen, almanya'nın polonya'yı işgalinden belçika üzerinden fransa'yı işgal etmesine kadar geçen çatışması düşük süreçte, fransız savaş karşıtları "neden danzig için ölelim?" diye protestolar düzenliyorlardı. bu savaş karşıtı hareketin, kan emici, savaşın müsebbibi nazi almanyası tarafından fonlandığı ortaya çıkacaktı. yahut stalin'in meşhur büyük temizliği süresince, alman istihbaratı ile sovyetler işbirliği yapmış, stalin'in talebiyle alman istihbaratı çeşitli sovyet generallerinin kendilerine çalıştığını söyleyen sahte belgeler üretip yakalatmıştı. hele sonraları, sovyetlerden alınan paraları kullanan alman ajanlarının da başına türlü işler gelmiş, paraların işaretlendiği böyle keşfedilmişti.

    düşmanın yanlış hedefi vurması için karton ve balondan ordular, gemiler ve hatta şehirler yapılmış, dünyayı kasıp kavuran savaşta istihbarat birimlerinin kafası harıl harıl bu işlere çalışmıştı.

    kıyma operasyonu, yahut operation mincemeat da böyle bir kafa mesaisinin sonucuydu ve oldukça yaratıcıydı. önce ingilizler, ispanyolların eline düşen bilgilerin almanların eline düştüğünü keşfettiler. düşmanı, ona bir takım bilgileri ulaştırıp, düşmanın kendisinin elde ettiğini sanması suretiyle yanıltacak yollar aramaya başladılar; zira ilk çıkarma sicilya'ya yapılacaktı ve naziler çıkarmanın sardinya ve yunanistan'a yapılacağına inanırlarsa binlerce askeri oraya yığacaklar, sicilya çıkarması çok daha kolay gerçekleşecekti.

    çözüm bulundu. evsiz bir adamın cesedini buldular. (en zor şeylerden biri bu cesedi bulmaktı) ona bir kimlik yarattılar: william martin. yüzbaşı martin, geçici olarak binbaşılığa terfi etmiş, donanma için çalışan bir subaydı. ceplerine babasından mektup, sevgilisinden mektuplar ve resim (aslında ingiliz istihbarat servisindeki bir sekreterin fotoğrafı), tiyatro biletleri, banka ihbarları doldurdular. normal görünmesi için bayağı çaba sarf ettiler, almanların sızdığına emin oldukları hatlardan yaptıkları yazışmalarda martin'den bahsettiler. beline bir kayışla bağlanmış bir evrak çantası eklediler sonra, çantada da yayımlanacak bir kitapçık için önemli bir komutandan istenen bilgiler ve ona hitaben mektuplar vardı. inandırıcı olması için konsepti böyle kurmuşlardı; almanların eline geçecek belgede "yunanistan'a çıkarma yapacağız" yazmayacaktı, "şu yunanistan hazırlıkları yüzünden iş yavaşladı" yahut "sardinya'da sardalya yiyeceğiz yakında" gibi ifadeler geçecekti.

    mektubun içine tek bir kirpik koydular. ve william martin'i denizaltı ile endülüs'ün batı kıyılarında denize bıraktılar. nitekim ispanyollar cesedi buldu, bir uçak kazası kurbanı olduğunu düşünüp belgelerine baktılar. ispanya'daki alman askeri istihbaratı (abwehr) mensupları belgelere ulaşmak için baskı yaparlarken, ingiliz birimleri de ispanyollar tarafından bilgilendirildi. otopsiye giren ingiliz temsilci, ceset kokusundan şikayet ederek bir an önce bitmesi için baskı yaptı ve kayıtlara boğulma olarak geçti. daha sonra almanların kırdığına emin olduğu bir kriptoyla merkeze yüzbaşı martin'in öldüğünü ve çok önemli bir evrak çantasının almanların eline geçmesinden endişe duyduğunu söyleyen bir mesaj çekti.

    yüzbaşı martin için taziye ilanları çıktı, defin işlemi esnasında resmi tören yapıldı.

    mesajı da kıran almanlar, büyük bir balık yakaladıklarından emin olup, nihayet belgeleri ele geçirdiler. mektupları kurutup okudular, sonra tekrar ıslatıp zarfa koydular. belgeler daha sonra ispanyollar eliyle ingilizlere teslim edildi. ingiliz istihbaratçılar kirpiğin düşmüş olduğunu görerek, okunduğuna emin oldular.

    hitler sardinya ve yunanistan tahkimatlarını güçlendirdi. müttefikler sicilya'ya çıkarma yaparken hitler hala yunanistan'a çıkarma yapılacağından emindi. kandırıldıklarını anladıklarında iş işten geçmişti.

    tıpkı normandiya çıkarmasının yerini saklamak ve almanların başka noktaları tutmasını sağlamak için yapılan operasyonlar gibi, operation mincemeat binlerce müttefik askerinin hayatını kurtardı denebilir.

  • çocukluğumdan beri haykırmak istiyordum, kısmet bugüneymiş: (bkz: sezen aksu)
    zamanın ötesi garantilendi tabi ki.

    şaşınlık ve mutluluk editi: samimi bir şekilde zamanın ötesi + kıl kıl mesajlar beklerken tam tersi oldu, destek yağıyor valla. abartmak gerekirse, bir tabuyu daha yıktık sanki? demek ki bu ülkede de güzel şeyler olabiliyor. şu an ağlıyorum biliyor musunuz?

  • tabii siz yine olayları unuttunuz. ben size hatırlatayım. 2011 yılında saab ile dalga geçen hükümet, üretimden kaldırılan arabanın haklarını almamıştı. ardından 2012 yılında, 1 (bir, iyi oku) milyon dolara çinliler satın aldı (nevs firması). 2015 yılında ise bizim zeki türk hükümeti gidip çinlilerden 40 (kırk, dikkat) milyon dolara satın aldılar.

    saab & gm işbirliği ile 2002'de üretilmeye başlanan ancak başarısız satış grafiği nedeniyle üretimden kaldırılan saab 9-3 (cadillac bls) otomobilin sadece kalıbı için ödendi bu para. o zamanlar sözlükte de olay olmuştu. "salak mıyız biz, ucuzken reddettik, niye başkasından 40 katına alıyoruz" diye. hayır, salak değiliz. hırsızlar tarafından yönetiliyoruz.

    2015 yılında hükümet bu rezilliği şov malzemesi yapınca saab firması isyan etti. "bizim türkiye ile bir anlaşmamız yok, saab ismini telaffuz etmeyin" diye:

    --------------------
    saab: nevs firması saab markasını temsil etmiyor, sadece otomobil tesisini aldı. bizim türkiye’de otomobil konusunda herhangi bir çalışmamız veya anlaşmamız yok. dolayısıyla türk bakanın ısrarla saab adını telaffuz etmesini anlayamıyoruz.
    --------------------

    2011- türkiye saab'ı reddediyor, dalga geçiyor

    2015- türkiye 40 milyon dolara satın alıyor

    2015- saab'ın isyanı

    cadillac bls wiki sayfası

    yabancı kaynaklarla türkiye'nin satın alma haberi

    edit: tipo, ek bilgi, yeni kaynaklar

  • i.u. iktisat fakultesi turkce butunleme sinavi (360 kisilik siniftan sadece 5 kisi var):

    "cimlere uzanmis,
    gokyuzunu izliyor
    icinde bir huzursuzluk vs. "

    diye giden bir siire, "baslik bulun" diye embesil bir soru vardi.

    bende "islak cimlere uzanmis adamin birikmis gazi" diye bir baslik yazdim. asistan gezerken gordu, guldu
    "ama kalirsin" dedi, bende "ama deger" dedim.

    kaldim gene

  • otobüs değil ama iki gün önce dolmuş versiyonunu yaşadım.
    ayakta da yolcu var; balık istifi ilerliyoruz.
    önümüz açık, inecek yolcu da yok ama şoför zönk diye durdu. sonra kapıyı açıp geriye doğru koşmaya başladı. arka camdan izliyoruz adam baya baya gittiğimiz yönün aksine doğru depar atıyor.
    içerdeki teyzeler cıkcıklıyor. bi tanesi “ay terk etti bizi” deyip dizine vurunca kayış koptu. ergen bebeler “piston aşşaa” deyip gülüyorlar. her kafadan bi ses geliyor: bi haber vermeden gidilir miymiş, bari paraları alıp kaçsaymış üstümüze niye bırakmış, biri mi ölmüş, galiba karısı aldatmış duyunca delirmiş… neyse hemen arabayı sürecek vekil tayin ettiler, vekile güvenmeyip paralara göz kulak olacak yaşlı bi amcayı yan koltuğa oturttular. apaçinin biri koşan şoförü videoya çekmek için aşağı inmişti, başka bi velet onu çağırmak için indi “abi gel kalkıyoz biz seçim yaptık yeni şoför var” diye bağırıyor falan… bunların hepsi de maksimum 4 dk içinde oluyo bu arada he.
    neyse sonra baktık bu sefer şoför dönmüş dolmuşun arkasından koşuyor. gene zehir gibi bi türbanlı teyze farketti bunu tabii; neyse durduk aldık adamı. yeni şoför kalkmıyo da koktuktan çabuk adapte oldu helal olsun; yan koltuğu gösterip “abi sen buraya geç istersen bi soluklan ne oldu anlat hele” falan diyor.
    meğer camdan desteyle iki yüzlükler uçmuş. bu da nereye düşürdüğünü sonradan farkedip bi şey demeden inmiş işte…
    yaşadığım en komik ve dumur anlardan biriydi.
    o değil de millet nasıl sıyırdıysa artık en saçma sapalak vaziyetlere bile anında uyum sağlayabiliyor.
    işin aslını öğrenince “valla bizi bırakıp gaçsan da şaşmazdık yavrum” diyen amca +1

  • bir "utanç" haberini alıp, daha sonra bunu "belli bir kesimi aşağılamak" amacıyla açık açık şehir ismi vererek ve de "modernler guya" altyapısıyla servis etmeye çalışmak, en az o utanç haberine konu olan kişinin yaptığı kadar büyük bir ahlaksızlıktır.

    türkiye'nin en muhafazakar illerinden biri olan erzurum'da öz kızına tecavüz eden,

    yine muhafazakarlığın kitabının yazıldığı konya'da öz kızına tecavüz edip hamile bırakan ve doğan çocuğu dereye atarak öldüren,

    delikanlılığıyla meşhur adana'da kızlarına tecavüz eden,

    ülkenin başkenti ankara'da iki kızına yıllarca tecavüz eden,

    kocaeli'de yıllar boyu kendi kızına tecavüz eden,

    amasya'da çocuğuna tecavüz edip hamile bırakan, doğan çocuğu da öldürüp gömen babalar gibi, her yerde olabilecek ve olan bu tür olayları şehir bazında "bok atma" amaçlı kullanmanın nasıl bir cibiliyetsizlik örneği olduğu sanırım herkesin malumu...

    ancak ahmaklık ve geri zekalılık, muhafazakarlıkla birlikte üçlü bir paket halinde doğuştan geliyor bazı insanlarda. üzerine ahlaksızlık sosuyla servis edildiğinde ise tadından yenmiyor...