hesabın var mı? giriş yap

  • kadınların cadı diye yakıldığı ortaçağ karanlığından 500 yıl sonra ortadoğu bataklığında yaşanmış bir olayın nesnesi olmuş zavallı kadın.

  • mesleğim dolayısıyla kullanıcı ve satıcısıyla fazlaca muhattap oldum.
    genellikle kullanıcı ve küçük torbacı tabir edilebilecek kitle arasında belli belirsiz bir ayrım var. bunun sebebi bağımlılarının tüm hayatlarını madde kullanmak üzerine kurmuş olmaları.
    edindiğim bilgiler ise şöyle.
    ilk kullanışta ne olduğu tam olarak anlaşılamıyor, yüksek bir uykusuzluğa ve dinçlik hissine neden oluyor.
    kullanıcılar meyve suyuna karıştıranlar ve pipocular olarak ikiye ayrılıyor genellikle.
    meyve suyuna karıştıranlara "sosyete" deniyor. zira pipo kullanıcıları eriyen maddenin dumanını defalarca kez içine çekerken, "sosyete" ler aynı miktarı tek seferde kullanabiliyor.
    bağımlılık arttıkça takılınılan ortam tamamen kullanıcı ortamına dönüşüyor. tüm sosyal çevre bu konsept etrafında oluşmaya başlıyor. genel yaşam gece uyanık, gündüz uykulu olmaya dönüyor, işte bu noktada da kullanıcı ve satıcı arasındaki perde iyice inceliyor.
    büyük torbacı ve toptancıları genellikle maddeyi hiç bir şekilde kullanmıyor. kullanmama gerekçeleri ise ; "biz neler gördük, adam karısını, kız kardeşini , kız kendini, adam kendini satıyor bunu bulmak için, hayatta bulaşmam." ayarında.
    meth kullanıcısını anlamanın yolu ise yüzüne bakmaktan öte gözlerinin içine bakmak. genel bakışları tedirgin ama uyanık. kafayı taşçılar kadar kırmıyorlar ancak madde kullanmadıkları sırada en basit soru cevapta bile başarısızlar. diğer taraftan, yalan söyleme durumu inanılmaz bir artış gösteriyor. bilhassa madde etkisi altındayken.
    diğer taraftan 6 aylık bir kulanımdan sonra dişler erimeye başlıyor. evet, bildiğiniz eriyor. bilimsel sebebini bilmiyorum ancak eriyen dişleri gördüm.
    şu sıralar fazla popüler. bunun bir kaç sebebi var. birincisi, bonzaninin yerini meth aldı. ne olursa olsun bu illegal de olsa bir piyasa ve bonzai üreticileri talep azalınca meth yapmayı öğrendiler. işin komik yanı ise, iranlılar öğretti. piyasa meth sürüldü.
    diğer yandan karı yüksek, sürümü bol, masrafı az. kullanıcılar için ise kısmen ucuz ve bağımlılık devam ettirilebilir bir seviyede.
    ikincisi, türk ceza kanununun 188/3 maddesi kapsamında değerlendirilip 188/4-a kapsamında sayılmaması.
    bu şu demek, tck 188/4-a maddesine göre kokain,eroin,morfin ve sentetik uyusturucu(bonzai) satışı cezada arttırım sebebi. meth ise temel ceza olan tck 188/3 kapsamında değerlendiriliyor ve bu da bir tercih sebebi oluyor.
    istanbul tabii ki kullanımda başı çekiyor ancak en "hareketli" olan yer bursa.
    bunu bir çok farklı yerden duydum. bilhassa üniversite öğrencileri arasında yaygınlığı giderek artıyor. bunda maddenin kısmen ucuz olması ve öğrencilere arzuladıkları uykusuzluğu sunması büyük bir etken.
    diğer yandan, bağımlılık hususu çok ama çok hızlı gerçekleşiyor. tam bir "bir kereden bir şey olur" maddesi.
    kullanmayın. buna bulaşmayın.

  • 26 nisanda tutanak tutulmuş. 27 nisan'da görevlendirme adı altında sürgüne gönderilmiştir. bir de adliyeler yavaş çalışıyor diyorlar.

  • yurt dışındakiler reklama, yurt içindekiler rakının fiyatına ağlıyor.

    reklamı seyrederken bile cebimden 20tl vergi çıktı

  • martıdır... uçuyorsun bi kere. yüzebiliyorsun hatta dalıyorsun. e yürürsün de istesen. paso balık yiyorsun ama diğer yiyeceklere de adaptesin. sevimlisin de herkes simidini paylaşıyor.

    “maaşlı sigortalı bir iş mi; yoksa martılık mı?” deseler martı olmayı seçerim.

  • -hımm gövdeli bir tadı var.
    -tam ağzınıza layık.
    -meşe mi bu?
    -evet efendim hem de budaklısından.
    -fazla ıslatmışsınız sanıyorum.

  • çocukların yüzü gülüyor, büyüklerin yüzü ağlamaklıysa o semt fakirdir.
    büyüklerin yüzü gülüyor, çocukların yüzü ağlamalıkysa o semt zengindir.
    fakir yetişkinlerle zengin çocukların dertleri hiç bitmez...

  • 2 yıl bekler 5g'ye geçerim

    __________________________________________________________________________________________________
    pentium 4 lga 775 3.2 ghz 2 mb 64 bit lga 775 işlemci - asus p5 ld2 lga 775 945p anakart - kingston 512 mb 533 mhz ddr2 x 2 adet ram - 256 mb asus n6600 ekran kartı - 200 gb seagate 7200 22aj sata harddisk - philips 170s56 fs 17güm monitör - everest p4 kasa - microsoft radyo frekanslı kablosuz klavye - lg cdrom 52x - lg dvd rw

  • (bkz: lizbon)

    edit: aşağıda benim gibi düşünenleri cehaletle suçlayan, kendisine olan yanıtımı kamuya açık şekilde yazmadan direk kendisine kibar ve gülücüklü bir mesajla ilettiğim, ancak yanıtında "salak" ve "davar" şeklinde hakaretamiz ifadelerde bulunan dallamaya* da belirttiğim gibi; 6 ay barcelona'da, 1.5 yıl buenos aires'te yaşamış, kahire'de deniz olduğunu zannedecek, buenos aires'in 7 tepeli istanbul'la alakasız şekilde dümdüz olduğunu bilmeyecek kadar zırcahil dallamanın* bahsettiği tüm şehirleri bizzat görmüş, hatta bu dallamanın kimsenin zorbalığa uğramaz dediği barcelona'da 2 metre cüssemle bir soyulma, bir gasp yaşamış bir şehir plancısı olarak cevabım gene aynı: lizbon.

    ispat niteliğinde şu görseli de şuraya bırakalım:
    https://listelist.com/…14/08/lizbon-listelist-6.jpg

    edit: entry'de adı geçen dallama* uçurulmuş. bu agresiflikle çok bile kalmış burada.

  • --- spoiler ---

    içinde barındırdığı aşk hikayesinin oldukça sıcak ve gerçekçi yansıtıldığı filmdir.

    genellikle gecelerini kadınsız geçirmeyen bad, o gecelerin sabahında uyanır uyanmaz sessizce odadan sıvışan biriyken, gazeteci kızımızla uyandığı sabah onu öper ve sarılır. işte aşık olduğunuzu anlamanın güzel bir emaresi.

    daha önce dört kez evlenip boşanmış da olsanız, hayatınızın geri kalan kısmından pek bir beklentiniz kalmamış da olsa hatta umut etmeyi bile çoktan bırakmış olsanız bir yerlerde birileri bir şekilde karşınıza çıkabilir ve hayatınızı değiştirebilir. bir poker oyunu gibi. gece boyu elinize doğru dürüst kağıt gelmemiş ve hep kaybetmiş de olsanız son partide bütün masayı kaldırabilirsiniz. pokeri de hayatı da benzersiz kılan bu her partide yeniden dağıtılan kağıdın ya da her başlanan günün böyle sürprizlere açık olmasıdır belki de.

    the wrestler ile benzerlikleri konuşulmuş filmin ama arada önemli bir fark var. birinde kahramanımızın işini iyi yapabilmesi (yani bad'in beste yapabilmesi) sorunları çözebilecektir ama diğerinde kahramanımızın işini yapması (sağlık sorunları nedeniyle) yasaktır. o yönden the wrestler daha dramatikti belki ama bir filmi iyi film yapmak için illaki daha dramatik, daha vurucu, daha iddialı konulara, daha çarpıcı finallere sahip olması da gerekmiyor her zaman.

    filmin big lebowskiy göndermeleri hakikaten lezizdi. bence filmin en komik yeri ise gazeteci kızımızın ilk gece otel odasındaki röportajın ardından bad ile kalmayıp evine dönmesinden sonra bad'in 'eyvah gece yalnız kaldık' bakışı ve ardından elinin cebindeki bardaki diğer hatunun telefon numarasının yazılı olduğu kağıda uzanmasıydı.

    --- spoiler ---