ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ak parti'nin ağaç göndermeli izmit köprüsü reklamı
-
köprünün denizin üstüne yapılacağını özellikle belirtme ihtiyacı duyulan reklam. seçmeninin kapasitesini biliyor akp sonuçta.
ayrıca sanırım bu köprünün ayağı, kendine bağlanan bir otobanı falan yok. hiç ağaç kesilmiyormuş çünkü. açıkçası ben tatmin oldum.
zelyot ve 2tam1bölü2 tarzı aşk yaşamak
-
konuyu ima eden o kadar çok başlık var ki pıtırcıklı, böcekli; meramını nereye arzetmesi gerektiğini bilemiyo insan. en doğrusu açık konuşmak. (bkz: dobra)
uygun tanım, böylesini görmedimdir.
belli ki, bu arkadaşlar leziz bir ilişki yaşıyorlar, hatta mevzuyu evlilikle de taçlandırmışlar. (bkz: allah mesut etsin) ne güzel. keşke, bir şansları olsa da her sabah nikah memurunu kah evlerine çağırıp, kah emirgan'daki çay bahçesine davet edip aşklarını bir daha bir daha ve hatta bir daha tescil etseler. zira dışarıya yansıttıkları görüntü böyle bir ihtiyaçları olduğu doğrultusunda.
yine bana bok yemek düşüyor gibi gözükmekle beraber, her sabah bir sürü kişinin önünde (bkz: yetmiş milyon bizi izliyor) birbirine tekrar tekrar aşk ilanında bulunan bu çift; her gün yenisi eklenen entry'lerle ilişkilerinin benim gibi dallamaların dahi ağzına sakız olmasını, sözlüğün tülin ve caner'i olmayı kabul etmiş görünüyorlar. zira bu public ortama yazılan her şey, hakları michael jackson'un olmakla beraber, fiilen artık publictir. public olan da çekilir uzatılır. ikibuçukken üç yapılır.
insan sevdiğini göstermek ister, bunu ona bana herkese anlatmak, coşkun ruh halini patlatmak ister. ben de yapmışımdır bunu, merak eden arasın bulsun sözlükte. lakin sen bunu her sabah sadece sintaksı değişen aynı manadaki cümlelerle yaparsan derler ki "hacı baba batı yakasında değişen bir şey yok belli ki, her sabah her sabah sen bize neyi anlatıyon allaşkına?"
kısacası, çoğunluğun algı ve normlarının dışında yürüyen bu ilişkiyi, bile isteye her allahın günü gündeme getirirsen, zaten kerameti kendinden menkul ahalinin gözüne sokarsan; o çoğunluğun içinden bununla dalga geçen de çıkar, anlamayan da çıkar, ha bir ihtimal örnek alan da olur. olmamalı ama o da olur be anam.
bu da çuvaldız,
sevmek suç muuu?
kader buu mu?
sensizrabbimcanımalsınkaderimdesenvarsın
erasmus'a gidip 20 ülke gezen türk kızı
-
kafası çok güzel.
**
en sevdiğiniz şehir hangisi?
- porto unutulmazdı
-------------
en'leri...
en sevdiğiniz beş şehir
berlin, viyana, ljubljana, paris, dubrovnik
**
markete çıkıp 4 kişiye aşık olmak
-
maalesef bugün yaşadığım olay. günlerce tek başıma evde durduktan sonra karantina öncesi kapsamlı bir market alışverişi yapayım dedim. 4 tane aşırı tatlı kıza aşık olup eve döndüm. yazık gerçekten.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''arkadaşlar benim klavyem çürük raporlu olduğu için savaşa katılamıyorum. kusura bakmazsınız artık.''
erkek olmadı diye bebeği duvara fırlatıp öldürmek
-
bakın tekrar söylüyorum;
(bkz: insan ırkı yok edilmeli)
bilmem kaç milyarlık gezegen. ne canlı türleri geldi geçti hala geçmeye devam ediyor ama bu dünya bu evren insan ırkı kadar şerefsiz, adi ve vahşi bir tür daha görmedi görmeyecek. el birliğiyle linç ettiğiniz domuz bile insandan daha merhametli daha vicdanlı.
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
(bkz: arabayı sattığım adam)
köpeğe halay çektiren mehmetçik
-
düğünde akraba zoruyla oynarken nasıl göründüğümü idrak etmemi sağlayan mehmetçik.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
-bizim $irketimiz cesur ve akillica riskler alabilen lider ruhlular sayesinde $u anki seviyesine ula$mi$tir. peki ya siz? risk alabilen bir insan misiniz?
-evet efendim, ben hep risk alirim
-bir ornek verebilir misiniz?
-tabii ki. gecen gun kahvede ihaleyi 9'a aldim ve battim, ama yilmadim, bir sonraki elde 8'e aldim yine battim.
4 aralık 2019 şule çet davası
-
bu dava sürecinde aklımdan hiç çıkmayan bir cümle var. sonuçlanınca yazayım istedim. sanıklardan birinin annesi şule çet’in ailesine “kızınıza sahip çıksaydınız” demişti.
yani türkçesi, “benim oğlum istediği zaman, istediği yerde, istediği şekilde bir kadına zarar verebilir, tecavüz edebilir, hatta öldürebilir. sorun benim oğlumda değil, sizin kızınızı oğlumun erişebileceği yerlerde bırakmanızdadır.”
bir ebeveyn katil olan çocuğunu sevmeye, onu korumaya kollamaya devam edebilir, bunda hiçbir problem yok. ama oğlu tarafından zarar görmüş, mağdur olmuş, tacize-tecavüze uğramış, öldürülmüş bir genç kadını suçlayan bir ebeveyn gördüğünüzde bilin ki o insandan bir canavar yaratan bizzat o anne babadır.
her şeyi paşa oğluna hak görenler için söylüyorum; bu durum sadece kendi zihninizde yaratacağınız bir evrende mümkün olabilir. o hayal dünyasında istediğinizi yaşayın ama etten kemikten bir insana zarar verdiğiniz anda uykudan uyanma vaktiniz gelmiştir.
keşke büyütürken oğlunuza sahip çıksaydınız.
çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin
-
bana can dündar'ın bir çocukluk anısını hatırlatmıştır bu acı söz.
can dündar matbaada çalışırken, dönemin ünlü bir yazarı (adını hatırlayamadım) küçük can'ın elini sıkmak istemiş. o da ellerinin kirli olduğunu söylemiş. yazar, can'ın ellerini bulup sıkıca toka yaparak "çalışan eller kirlenmez" demiş.
ben de hep bu şekilde düşünüyorum çalışan eller ve ayaklar kirlenmez. sedyeler fedadır sana.
ornitorenk dağa küsmüş dağ ornitorenk ne lan demiş
-
tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış deyiminin daha incitici versiyonudur.
dağ, "tanımam bile kendisini" diyerek ornitorenk'in kırılgan ruhunda derin yaralar açmıştır.