hesabın var mı? giriş yap

  • al sana kapı gibi algı oyunu. metroyu chp'li belediye yapınca olmaz tabii. ulaştırma bakanlığının u'su olacak ki hükümet yapmış gibi görünsün.

    akılları bu tarz alavereye iyi çalışıyor.

  • ortaokulda hocam bu soruyu yönelttiğinde ağzımdan bir çırpıda abimin mesleği çıkmıştı. babamın öldüğünü bilen arkadaşlarıma abimi babam gibi görüyorum açıklaması yapıyordum daha onlar sormadan.bursla okuyor, babasız fakir ama gururlu olmaktan korkuyordum.
    insan gurur yapma lüksünün olmayacağı hallere gelirsem diye gurur yapmaktan utanabiliyor. bunlardan dı babam öldü demeye utanmam. kendime itiraf edemediğimden kendim de buna inanıyordum. çok hakkı var abimin hakkını yiyemem, ama baba başka bir şeydi. bildiğimden değil gördüğümden anladığım.
    (bkz: iç burkan çocukluk anıları)

  • "kâfirle dostluk etmek ya da herhangi bir şekilde iletişim kurmak... islâmiyette hiçbir şekil ve koşulda yeri olmayan vaziyet."

    ulan hıyar, ateistlerin okuyacağı yerde yazma o zaman. ne iletişim kuruyorsun?

  • - aşırı kalabalık, sıra oluşmayan hiçbir yer yok. ki halkımızın sıra kavramını düşünün. evet istanbul halkı daha bi cahil.
    - suriyeliler her tarafta. özellikle geceleri çıkıyorlar, berbat.
    - pahalılık. sonradan görme halk. en kötü ev 1000 lira olur mu??
    - yemek olayı. "yok o orda yenir yok bu burda yenir" diye diye, dışarda yemek yemek ateş pahası, her yer isminin başına "tarihi" eklemiş. kim kimi dolandırabilirse.
    - eminönü'yü hiç söylemeyeceğim. hayatımda gördüğüm en kaos ortam. bir deniz kenarı bu derece "bok" edilebilirdi.
    - aşırı dar sokakları ve trafiği de söylemeyeyim.

    iyi yan say deseniz cidden zor. insanlar ayda bir deniz görebilmek için deli gibi çalışıyorlar. facebook mutlusu o insanlar. "beykozda kahvaltıya geldik xdxd" emin olun gelmeden önce 2 saat trafikte takılıp, mekan önünde de 1 saat kahvaltı sırası beklemişlerdir. (evet orada da sıra var)

  • 1.önce , covid-19 mrna aşıları üst kol kasından vücuda enjekte edilir. belirli nükleik asit dizisine sahip, hücreye girmesi için dışı yağ kaplı parçacıklar (mrna), bağışıklık hücrelerine taşınınca, hücreler virüsün amino asit dizilimine benzer protein yapımına başlar. proteinler üretilince, hücreler alınan mrna'yı parçalar ve yok eder. hücrenin çekirdeğine girmediği için dna ile herhangi bir ilişkisi yoktur.

    2. adımda hücre yüzeyinde protein parçasını gösterir. bağışıklık sistemimiz sanki doğal yolla virüs enfeksiyonu olmuş gibi bu yabancı proteini tespit eder ve bağışıklık için antikor üretimine başlar.

    3. süreç sonunda bağışıklık sistemimiz artık virüs kaptığında nasıl savaşılacağını öğrenmiş olur. böylece virüs kapmanın vereceği hasarları almadan vücudunuz hastalığa karşı savaşmaya hazır hale gelmiş olur.

  • her şeyin çıkarlarımızla ilgili olması. birine aşık olduğumuzda bile asıl hoşlandığımız şeyin, aşık olduğumuz kişinin bizde yarattığı his olması. en basitinden bir iyilik yaptığımızda duyduğumuz tatmin, 'ne kadar da iyi insanım ben' hissi. her şeyin aslında tamamen kendimizle alakalı olduğu. ne kadar bencil olduğumuz.

  • bir gerçek. hayatın farklı farklı alanlarında kendisine sunulandan memnun olmayıp daha fazlasını isteyen insanları tatmin etmek adına çaba içine giren tiplere rastlanır.

    elinde olandan, sahip olduklarından mutluluk duyan; bunlar onun için yeterli olan insan ise çantada keklik, kolay lokma olarak görülür ve pek önemsenmez.

    bunu en basitinden iş yerinde çay servisi yapan insanın getirdiği çaya bunda toz zerresi var, bunun rengi açık, bu 100 derece suyla demlendiği için çay yanmış * diyerek burun kıvıran tiplere çaycı kusursuz çay yollamaya özen gösterirken, siz önünüze getirilen her şeye gülümseyerek teşekkür ettiğinizde bir süre sonra kirli bardakla karşılaşmanızla, lekeli çay tabakları almanızla örneklendirebiliriz.

    aynı şekilde ufak bir arabayla memnun olan çocuğa daha fazla oyuncak alınmazken, iki oynayıp bırakan kırıp döken çocuklara neredeyse oyuncak fabrikası kurulur.

  • çaresizlik nedir bilmeyenler bu video üzerinden goygoy yapmasınlar. çaresizlik tam olarak budur!

    ne zaman bu sözü de söyleyince aklıma rahmetli dilek özçelik'in "görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" lafı aklıma gelir. bir kez daha mekanın cennet olsun dilek!

  • super bi cheesecake tarifi. aha buyrun yapin yeyin!

    malzeme:

    2 paket kremali biskuvi
    1,5 paket krema
    1 paket pınar labne
    1 paket pınar beyaz
    250 gr. suzme yogurt
    3 yumurta
    3 kasık un (tepeleme diil makul olcude, abartmayin)
    1 su bardagı toz seker
    2 paket vanilya

    alet edevat:

    1 adet kelepceli kap
    1 adet derin kase
    1 adet mikser yoksa cirpici o da yoksa catal
    1 adet fırın
    1 bıcak
    1 servis tabagi

    yapilisi:

    kremali biskuvileri robotta paralayin. iyice ezilmis biskuvileri kelepceli kaba guzzelce yayin. iyicene bastirin ki birbirlerinden ayrilmasinlar.

    firini fise takin. 175 dereceye getirin, birakin isinsin. firin turbo ozellige sahipse daha bi iyi yoksa da caniniz sagolsun.

    diger tarafta derin kasenin icine geri kalan butun malzemeyi koyun. 5 dakika kadar cirpin. iyice karistiktan sonra diger tarafta biraktiginiz kelepceli kapin icine, biskuvinin ustune ustune kasedeki karisimi dokun.

    kelepceli kabi alin, onceden isittiginiz firinin orta rafina koyun. 30 dakika falan firinla basbasa birakin. 30 dakika sonra kabarmis ve de ustu az biraz kızarmissa bicagi alin batiriverin. korkmayin sonmez bozulmaz. bicak keke batirdiginizdaki gibi cikmayacak tabiki, ustu nemli olacak ama burada anlamaya calistigimiz icinin sivi kalip kalmadigi. hersey yolundaysa cikarin, az biraz sogusun, kelepceli kabin kelepcelerini acin, cheesecake'i servis tabagina koyun. ustune arzu ettiginiz sosu da koyun afiyetle yiyin.

    p.s: sos icin doctor oetker size yardimci olacaktir. bakkaliniza danisiniz.

  • "sen git roma'yı imparatorluğa dönüştür sonra da ismini salataya versinler. dağdaki çobandan ne farkın kaldı hey gidi koca sezar."