ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.
konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
birinci marangoz:
“500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
- siz aynı işi kaça yaparsınız?
- 2,500 lira.
- nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
- 1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.
ihale ikinci marangoza verilmiş.
yeni yıla girilecek son dakikalardaki aile paniği
-
türk ailesinin bilinçaltındaki parçalanma korkusunun su yüzüne çıkışını simgeleyen fantastik bir doğa olayı. lan bir kere de sakin girelim şu yeni yıla ya... "neriman hala'nı arayacağız hatırlat", "kimmiş? gülsümler aradı şimdiden kutlarız dediler", "kardeşin gelsin odasından", "naciye nerede?" her kafadan bir ses. sanki zaman ayarlı bomba var. "3 dakika kaldı naciye'yi çağırın"... napacak acaba naciye, kırmız kabloyu mu kesecek?
yeni yıla aynı anda girmesek, aile üyelerinden biri başka odada kalsa sanki o bizle yeni yıla girmeyecek gibi düşünülüyor ailede. çıldıracak gibi oluyorum valla:
- oğlum annen nerede lan?
- mutfaktaaa...
- çağırın lan çabuk!!! yeni yıla gireceğiz...
*
mesela ablam var, 1994'e girerken odasındaydı. yeni yıla gireceğimiz son dakikalarda çağırmadık, odasında kaldı. hala kendini o yılda sanıyor. michael jackson'ın öldüğünü söylemiyoruz bir türlü...
son 30 saatte beş polisin hayatına son vermesi
-
baslarinda saçı eksik birisi var. ne allah korkusu var ne kitap. ordan baslayan zulum butun kademelere iniyor. onda baslayan zulum de onun ustunden basliyor..
12 temmuz 2015 novak cokoviç roger federer maçı
-
niye ingilizler federeri tutuyor ya da çoğunluk federeri niye tutuyor diye isyan edenler bir alıcı gözüyle baksınlar adama, bu kadar mı estetik olunur, adam rönesans döneminden çıkmış gelmiş sanatını icra ediyor gibi.
kuzey güney
-
şu dizideki kuzey karakteri var ya, kadın ikiyüzlülüğünün timsalidir. adam bildiğin on numara hödük ama herkesler ağzının suları akarak izliyor herifi. lan madem bayılıyorsunuz maço adamlara bu kadar, vatanımız membağı lan bunların, öküzden bol ne var memleketimde. ama güzel çankırı'mın kavruk delikanlısı yapsa bu tripleri sümüğünüzü atmazsınız adama, bu sarı sikli yapınca ooovvv beybi.
ben de niye içlendiysem bu kadar amk.
ölmeme günü
-
26 mart 1981 akşamına ait garson ile misafirler arasında hoş bir diyalog rivayet olunur, olunur da bilemem ki ne kadarı doğrudur. buyrun...
garson: efendim,sizleri burada görmek büyük mutluluk!
cemal süreya: kim istemez ki mutlu olmayı? ama mutsuzluğa da var mısın?
garson: anlamadım efendim?
can yücel: geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil,hak ettiğin kadar unutulursun…
garson: anlıyorum efendim…neyse, ne alırdınız?
nilgün marmara: sen ne getirdin bana çocukluğundan?
garson: çocukluğumdan mı? siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
edip cansever: bu aralar ellerim hep üşür benim. doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
nilgün marmara: üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
garson : ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
tomris uyar: bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
garson: estağfurullah efendim,ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
yaşar kemal: gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde,gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
garson: ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum.
kadıköy
-
istanbul'un merkezi olmasını istemediğim ilçe. çünkü taksim'in merkez olduğu zamanlardan şimdiye nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. kadıköy'ün de öyle olmasını istemiyorum.
öğretmenlerin okul sütünden yoğurt yapması
-
öğrenciler içsin diye gönderilen sütlerden, yıl sonunda artmış olanlar kullanılarak yapılmış yoğurttur. aynı olay çalıştığım okulda da başımıza geldi. son haftalarda devamsızlık yapan öğrencilerin çokluğundan dolayı, gönderilen sütler kalıyor. bu sütleri milli eğitim'e gönderme durumunuz yok; sütleri bitirin, diyorlar. taşımalı öğretim yapılan bir okul olduğumuz için, okul çevresinde dağıtacağımız çocuk ya da ev de fazla yok. zaten son gün okula gelen öğrencilerden, isteyenlere sütler dağıtıldı ama yine de kolilerce süt kaldı. bizim idare de, öğretmenlere "istediğiniz kadar alıp, evde çocuklarınıza verebilir ya da etrafınıza dağıtabilirsiniz." dedi. aksi takdirde, sütler depoda bozulacaktı. adana'daki olay da, büyük ihtimalle bundan ibaret. ama siz yine de bu olay üzerinden öğretmenlere saydırma niyetindeyseniz, canınız sağ olsun.
muhalefete anayasayı ezdirmiyoruz kampanyası
-
bir kisinin en fazla 2 kere cumhurbaskani olacagi da yaziyor anayasada. oraya da gelsene klavye delikanlisi.
not: aktrolleri inim inim inleten gelismedir.
teknofest finalisti milli uçak gemisi projesi
-
ucuna taramalı da takarız. denizde taraya taraya gideriz.