hesabın var mı? giriş yap

  • benim lan bu. hayatımda yediğim en kötü yafta da bu. cumartesiler gelmesin istiyorum amk. korkulu rüyam oldu bu artık benim. her cumartesi sol frame'e çakılı kalıyor bu başlık. yok ''böyle ezikler var mıymış?'', yok efendim,'' onlara kızmayın, teselli edin''. ulan ibiş bunları barda, clubda kızları tost yaparken mi yazıyorsun? belli ki sen de evdesin. kime lan senin havan?

    eskiden sadece cumartesi akşamı bu başlığa entryler girilirdi, şimdi salıya perşembeye kadar uzadı amk. cumartesi gecesi bitirin şu işi nolur?

  • tek soruluk muhteşem test.

    faşist misiniz?
    a-) hayır
    b-) evet

    b'ler çoğunluktaysa faşistsiniz.

  • 50’lerin sonundan 70’lerin sonuna kadar türkiye'de uygulamaya konulan ekonomi modelidir. bu modele göre yerli sanayinin gelişmesinin öncelik olduğunu görüyoruz. o uzun 60’lar dediğimiz dönem hem dünyada hem de türkiye’de kalkınma kavramının ve sol fikirlerin öne çıktığı bir dönemdir. türkiye’de buna paralel olarak devlet planlama teşkilatı kurulmuş ve devlet hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarıyla demokrat parti dönemine göre ekonomide daha aktif bir role soyunmuştur. 65’te ap’nin başa gelmesiyle bu süreç devletin daha yönlendirici ve teşvik edici pozisyona geçmesine doğru evrilmiştir. günümüz avrupa birliğinin temeli olan avrupa ekonomik topluluğuyla bağlar geliştirilirken yerli sanayinin kurulup korunması için bazı politikalar uygulanıyor. gümrük vergilerinin arttırılması ve ithalat kotaları gibi yöntemlerle ithalat dezavantajlı hale getirilirken yerli sanayici kur politikaları (kurun devalüe edilmesi, ihracatçıya ucuz kurdan döviz sağlanması vs.) ve teşviklerle destekleniyor. bu politikalar kimya ve demir -çelik sektörü gibi ağır sanayinin kurulup geliştirilmesinde işe yararken çoğu alanda sadece montaj ve ambalaj sanayisini geliştirmiştir. ve bu durum kimi kesimlerce eleştirilmiştir.

  • öyle bi hiç için; artık hayatının son demlerini eşiyle keyfe keder yaşayıp giderken karavanına atlayıp, 1.sınıf habitat uğruna 2.görünümlü 3.dünya ülkesine tatile gidip, ne idüğü belirsiz insanlar cumhuriyetinin bir canisi tarafından öldürül, katledil.. karavanın havalandırma camından bıçakla atlayıp gelen bir hayvan! siz hala konuşadurun efendiler yok karadenizliymiş, yok kürtmüş, onun bunun memleketlisiymiş falan diye hayır ne alakası var insan değilmiş, ama bizden biriymiş, bir türkiyeliymiş.. hala ayrıştırın, hatta italyanda zaten lombardialıymış, bunlar afedersin kuzeyli zaten falan deyin oldu olacak. secere, kütük merakından insanlığını unutmak ne acı. ah gelmeseydin böyle aptallık memleketine keşke hiç giorgo..

  • yaşamaktan bıktım artık. hani giresunda bir yayla köyü vardı. darbeyi birkaç hafta sonra öğrenmişlerdi . işte öyle bir yerlere yerleşmek istiyorum.

  • geçen hafta annem ziyarete geldi. polis akademisi filmlerini çok sever, bir de dublajlı sever çünkü polis akademisi filmlerinin dublajı çok iyidir. hatta bence de dublajı orijinalinden daha iyi olan filmlerden biridir. açayım izleyelim dedim çok sevindi.

    filmler arşivimde var ama dublaj yok, aha dedim bedava verilen turkcell tv bir işe yarayacak. sansür vardır ama sigara falan blurlamışlardır, neticede 40 yıl öncesinin komedi filmi.

    neyse izliyoruz, ikimizin de belki tüm seride en sevdiği sahne gelmek üzere olduğu için heyecanlıyız. mahoney, teğmen harris'in iki yalakasını mavi istiridye barına yolluyor. o meşhur müzik gelsin diye bekliyoruz. gelmiyor. mavi istiridye barı yok. içinde sadece dans olan koskoca bir sahne kesilmiş.

    kesilen sahne şu bilmeyenler için:

    https://www.youtube.com/watch?v=niumqldl_k0

    tatlar kaçtı tabii. kapattım turkcell tv'yi, arşivdekini taktım lordlar gibi sansürsüz izledik. başka neler kesilmiş bilmiyorum ama süresine baktığımda 12 dakikasının uçtuğunu gördüm 40 yıllık filmin.

    gerçekten buna para vermeyin.

  • mantığını bilmek. o uçağın düşmesi için çok absürd olayların ard arda başa gelmesi gerekiyor.

    uçakların kanatları dikkat ederseniz su damlası biçiminde yapılmıştır. bernoulli prensibine göre iki akışkan aynı doğrultuyu aynı zamanda alırlar. su damlası biçimindeki kanadın üst kısmı havanın yolunu uzatıyor, dolayısıyla üst taraftaki hava hızlanıyor. hızlanan akışkanın basıncı yavaş olandan düşük oluyor. hava ise yüksek basınçtan düşük basınca doğru hareket etmek zorunda kaldığından yukarıya doğru bir kuvvet uyguluyor. dolayısıyla yeteri basınç farkı yaratılırsa o uçağın düşmesi için hiçbir neden yok.

    uçağın düşebilmesi için bu durumda bazı olguların oluşması gerekiyor:

    1-) uçağın kanat alanının uçağın hepsine yetecek derecede havadan kuvvet çekememesi. bu havacılık tarihinin başında bir sorundu. iki kanatlı pırpır uçakların yapılmasının nedeni buydu. ne kadar kanat alanı, o kadar kuvvet. çözülmesi en kolay problemdi, rahatlıkla çözüldü.

    2-) kalkış anında basınç farkı için gerekli olan hıza ulaşılamaması. günümüzde yolcu uçakları kalkış anında 260-320 km hıza ulaşmakta. zaten bunun için bilinen v-1, vr, vr-2 gibi hız skalaları mevcut. araştırırsanız görürsünüz. benim de o konularda ayrıntılı bilgim yok.

    3-) uçak havadayken yeterli basınç farkı oluşmaması: bu durum çoğunlukla uçağın çok fazla dik kalkması durumunda oluyor. en sık kaza nedenlerinden biridir ya da biriydi. kanadın şekli bozulduğundan dolayı hava akımı bozuluyor ve uçak kuvvetsiz kalıyor ( sanırım stall durumu diye buna deniyor, emin değilim ). günümüzde bu durumu önceden haber verecek ekipmanlar mevcut ve standart donanım olarak kullanılıyorlar.

    4-) havada motorların durması, hava akımının yeteri kuvveti çekemeyecek kadar yavaş olması: en yaygın tip olan boeing 737 lerde çift motor vardır. tek motor dahi sizi güvende tutacak kadar güçlüdür. üstelik iki jet motoru bozulsa dahi normal bir motor ile de kontrol edilebilir.

    747 lerde 4 motor vardır ve yine bu motorların her biri acil bir iniş için yeteri kadar gücü sınarlar.

    5-) kanadın kırılması: 800-1000 kim/h ile giden bir araçta hepimiz düşünmüşüzdür. ya kanat kırılırsa? kırılmaz. eskiden aliminyum ağırlıklı olarak yapılan kanatlar bugün nerdeyse nanokompozit maddeler ile yapılmaktadır. oldukça dayanıklı, esnek ama şeklini kaybetmeyen malzemelerdir bunlar. hava akımıyla kırılmaları imkansızdır.

    6-) hava akımının olmaması: yolcu uçağıyla uzaya çıkmadıkça böyle bir olay uzun süreli olmaz. bazen yer şekilleri dolayısıyla hava akımının vakumlanmış olduğu yerler olsa da bunların hepsi önceden görülebilecek parametrelere sahipler. (bkz: bermuda şeytan üçgeni) (bkz: büyük kanyon)

    7-) yıldırım çarpması: tüm yolcu uçakları faraday kafesi prensibiyle yapılırlar. bilmeyenler için söyleyeyim, yıldırım uçaklar için tamamiyle tehlikesizdir.

    8-) motora kuş girmesi: sanırım dişe dokunur tek tehlike bu. tüm motorlara aynı anda uçak girmesi olayı pek yaşanmadığından dolayı çok çok düşük bir ihtimal.

    9-) pilotaj hatası: uçaklar yolculuk sırasında otomatik pilotlarla giderler. insan eli değmez. manuel kontrole alındığı için yaşanan kazalar olduğu da vakidir. tek riskli durum kalkış ve iniş sırasında pilotun verileri doğru okuyamayacak kadar mal olması ki, öyle pilotun ben ta amk.

    sonuç olarak uçağa bindiğinizde kalkışın, inişin, türbilansların tadını çıkarın. adrenalin iyidir. *

    not: işbu entry yazarın hatırladıkları kadarıyla yazılmıştır. ekleme, çıkarma, itiraz, düzeltme, hoplatma eylemleri için yeşillendirmekte serbestsiniz.

    edit: sen, okuyucu. 8. maddeden sonra motora uçak girerse bırak da düşsün mü dedin, yoksa hemen mesaj butonuna mı dokundun bilmiyorum ama çek o elini. motora kuş girecek, tamam. 123123 mesaj atmanıza gerek yok!!!111 ( değiştirmiyorum lan, o motora uçak girsin. )

  • ellerinin kanlı olmasına dair ünlü cümlesini kurduktan sonra dönemin abd başkanı truman ona endileşenme o kan benim ellerimde der. ve truman dışişleri bakanı dean achesona 'o aşalık herifi (son of a bitch der aslında) bir daha büromda görmek istemiyorum'. bundan sonra da zaten fbi oppenheimer'e her şeyden soruşturma açar, casusluk, yalancılık vs vs. ayrıca atom bombası ile amerika japonyanın teslim olmasını amaçlamadı japonya zaten teslim olmuştu, amerika atom bombası ile japonyanın 'koşulsuz' teslim olmasını istediği ve bunu yapacak askeri sayı ve silaha sahip olmadıkları için sivilleri umursamadan bu saldırıları yapmışlardır.

  • plaja filaş dedi geçen gün annem, anam anam canım anam...

    yalnız katalitiğe dili dönmeyip katolik deyişi var ki beni benden alıyor. "şu katoliği yaksana evladım" dedikçe gülmekten yerlere yatmamak için kendimi zor tutuyorum.