hesabın var mı? giriş yap

  • -soğuk havalarda ısınmak için bir mumun etrafında otururum. hava daha da soğursa mumu yakıyorum.

  • sabah erkenden geldi. gece uyku tutmamış, o da yola çıkmaya karar vermiş.

    birlikte kahvaltı yaptık. konuştuk. düğünde takılan altınlardan kalanları falan pay ettik.

    pırlantaları bozdurmak için aldığımız kuyumcuya gittik.

    birlikte aldığımız evin kredisini kapatmış, ipoteğini kaldırmamıştık. bankaya gittik, ipotek fekki için başvurduk.

    adliyeye gittik sonra. 1. aile mahkemesinin önünde yan yana oturduk.

    avukatın kızı rahatsızlanmış, ortağı geldi. "karşı taraf burada mı?" diye sordu bana. "yanımda ya işte," dedim. şaşırdı.

    dava 15 dakika falan sürdü. her ne kadar sakin olmaya çalışsak da şaşkınlığımızdan temyizden feragat etmeyi unuttuk, o yüzden ilamı ancak 15 gün içinde alabileceğiz. avukat da şaşırmış olacak ki o da böyle bir talebimiz olup olmadığını sormayı akıl edemedi. adliyeden çıkarken hala, "sizi, nasıl ayrıldığınızı sağda solda anlatıcam haberiniz olsun," diyordu.

    emlakçıya gidip evin anahtarlarını verdik evi satsın diye.

    şimdi ben ona "karşı taraf" diyorum, o da bana "davacı"...

    hayırlısı olsun...

  • durağan sahneleri, içi boş kasıntı tiradları ya da kendini tekrar eden sıkıcı görselleri ve duysalları kolaj yapıp adına "sanat filmi" diyen; resmen seyircinin sabrını sınayan günümüz lavuklarına, silah zoruyla, defalarca izletilmesi gereken şaheser.

    psikedelik kültürü bir kalemde veren, ve sona erdiğinde seyirciyi uzun fantastik bir seyahatten dönmüş, yorgun ve düşünceli bir ruh haliyle bırakan bir film. sanırım izlediğim en zengin film.

  • bunu okumadan once young deneyini okuyunuz. de broglie young deneyinin aynisini elektronlarla yapti.

    o tarihlerde isigin dalga mi yoksa parcacik mi oldugu sorusu tartisiliyordu hararetle. bazi deneylerde isik tipki bilordo topu gibi takir tukur oraya buraya carpiyor, bazi deneylerde ise dalga gibi girisiyor saciliyordu cunku. de broglie dedi ki "eger dalga bildigim sey parcacik ozellikleri de gosteriyorsa, o zaman parcacik bildigim sey dalga ozellikleri gosteremez mi acaba?"

    sonuc "gosterebilir" cikti. ama deney yalnizca bu yuzden ilginc degil. kuantum mekaniginin tum tuhafligini oldugu gibi gozler onune serdigi, ve bu formalizmi genc dimaglarin kolaylikla anlamasini sagladigi icin pek guzel bir deney.

    tuhaflik soyle izah edilebilir: eger bir delik acik, digeri kapali ise elektronlarin perde uzerine dustugu zaman ortaya cikaracagi toplam desen ne olur? acik olan deligin karsisinda yogunlasan bir dagilim. bu deligi kapayip digerini actigimizda da yine benzer sekilde diger deligin karsisinda yogunlasmis bir dagilim bekleriz. peki iki delik ayni anda acik oldugunda ne olur? o zaman da ilk dagilim ile ikinci dagilimin toplamini gormeyi bekleriz. yani elektronlarin dustugu yerlerin perdenin uzerinde birbirine yakin iki nokta etrafinda en yogun olmasini bekleriz.

    ama bu olmuyor! perdeye dusen elektronlar, young deneyindeki aydinlik sacaklarin bulunacagi yerlere dusuyor! ayni dalgalarda gozledigimiz aydinlik karanlik aydinlik karanlik desenini goruyoruz ve soyle dusunuyoruz: "hmm... acaba iki elektron mu birbiriyle girisiyor? acaba bir elektronun dalga tepesi ile diger elektronun dalga cukuru mu toplanip birbirini goturuyor?".

    hayir, durum bu da degil. cunku simdi elektronlarin yariklara dusme siddetini cok kisiyoruz, oyle ki elektronlar yariklarin oldugu yere teker teker varsin.

    elektron no. 1 yariklardan geciyor, pat diye perdede tek nokta uzerine carpiyor. sonra biraz bekleyip elektron no. 2 yi atiyoruz; o da yariklardan gecip, pat diye perdedeki baska bir noktaya carpiyor. boyle boyle teker teker bin tane elektron atip her birinin dustugu yere tukenmez kalemle bir nokta koyarsam ne goruyorum dersiniz? yine aydinlik karanlik aydinlik karanlik aydinlik karanlik deseni.

    elektron bir sekilde kendi kendiyle girisim yapiyor sonucuna variyoruz. elektron bir dalga, ve hem ustteki
    yariktan, hem de alttaki yariktan ayni anda gecip kendi kendiyle girisim yapiyor.

  • büyük bir sirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün new york üzerinde balonla dolasmaya cikar. aksilik bu ya, pusulasini asagiya düsürür ve kaybolur. inmek icin uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara icen bir adam görür ve alcalir:

    "pardon. ben neredeyim acaba?" diye sorar.
    "yerden 500 feet yükseklikte bir balonun icindesin" der adam.
    yönetici sinirlenir:
    "sen mühendissin degil mi?" diye sorar.
    "evet." der adam. "nereden bildin?"
    "cünkü basim belada ve sana bir soru soruyorum. verdigin cevap 100% dogru fakat hic bir isime yaramiyor."
    "sen de yöneticisin degil mi?"
    "evet sen nereden bildin?"
    "cünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun icinde kaybolmussun, pusulan yok, berbat durumdasin. fakat bu simdi benim sucum oldu."

  • bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:

    [filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
    baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
    ben - hayır baba
    [baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
    baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
    ben - hayır baba rus filmi
    [yağmur yağmaya başlar]
    baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
    ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
    [yağmur durur]
    baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
    (bkz: nası yani)