ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
küçük kebapçının büyük lezzeti
-
suyu bedava veriyorlar ya, bir de ona hastayım. doldur doldur iç. ekmek mi bitti, hiç söylemene gerek yok, hemen doldururlar. küçük kebapçıda işin tıkınmak, büyük kebapçıda, restoranda "garsonla gözgöze geliym de bi su istiym boğazımda kaldı" derken geberir gidersin haberin olmaz.
msn.com'daki efsanevi ufuk açıcı bilgi
-
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran bilgiler adlı haberinde bulunan ananas ile ilgili şu bilgidir efenim. artık hayata daha farklı bakıyorum.
caps: http://i.imgur.com/3mnawox.png
edit: http://m.haberturk.com/…-katina-cikaran-seyler/1/80 burda da var.
büdüt: ahah msn.com burayı görünce hatayı düzeltmiş. haberturk hala devam.
15 mart 2017 twitter saldırısı
-
anladigim kadariyla twittercounter.com adli istatistik hizmeti veren site uzerinden yapilmis saldiridir. hacklenen hesaplar bu siteye yetki vererek sitenin istatistik amacli twitlerine ve bilgilerine ulasmasini sagliyor. bence iki ihtimal bulunmakta ya twittercounterin bi sekilde acigini buldular veya twittercounter da iceriden biri ciddi bir para karsiligi boyle bir hacklenmeye acik kapi birakti veya izin verdi.
ekşi itiraf
-
"babaların kız çocuklarına duydukları aşk" başlığındaki entrileri okuyunca farkına vardım da millet ne dert üstü murat üstü yetişmiş arkadaş. baba tarafından aşkla sevilmeler, el üstünde tutulmalar, pohpohlanmalar falan...
biz babamızdan böyle görmedik valla. sorumluluk, disiplin, çalışkanlık, mütevazilik, tutumluluk falan gibi şeyler gördük öğrendik sadece. yani biz aşkı babadan görmedik, aşkta hep babayı aldık.
11 ocak 2016 tarkan'ın açıklaması
-
okurken kulaklarımda hüzünlü bir 90 lar şarkısı hissettiren zehir zemberek açıklamadır. insanların hayatına bu derece müdahil olan oturduğu yerden sözde haber yapan klavye kahramanlarına yazılmıştır. bazı vurucu cümleler şöyledir:
--- spoiler ---
bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
--- spoiler ---
bu da tam metni.
'medya ve toplumların acımasız merceği altında yaşamak nasıl bir şeydir bilir misiniz?
her gün hakkımda yazılan, çizilen, söylenen asılsız haberlerin karşısında susmanın ağır yükünü taşıyabilir misiniz?
hiç empati yapıp anlamaya çalıştınız mı?
bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
en insani hakkım olan özel hayatıma saygıyı gözden çıkarmak mıdır şöhretin bedeli?
evlilik kararı aldığım haberlerinin kamuoyuna yansıdığı günden bu yana, hem benimle ilgili hem de eşim, hayat arkadaşım olacak pınar dilek'le ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada söylenenler, yapılan yorumlar yakışık almakta mıdır?
bir insanı iftira ve yalanlarla lekelemeye, kirletmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır?
hiç tanımadığınız bir insanı böylesi incitici yalanlarla tanımlayıp üzmeniz reva mıdır?
bu, her şey bir yana, en başta kendisine sonra da bana yapılan bir ayıp ve saygısızlık değil midir?
onun da bir kalbinin, onurunun olduğunu, hem kendisinin hem ailesinin üzülebileceğini hiç düşünmez misiniz?
bir başkasının gözyaşına sebep olacak iftiralarla, gönül kırıcı yalanlarla reyting yapmak nasıl bir habercilik anlayışıdır?
bu asılsız haberleri okuyup onlara itimat eden, yangına körükle giden insanların yüreğinde sağduyu ve merhametten de eser kalmadı mı yoksa?
demokrasi (!) adı altında yaşadığımız bu ülkede şöhretli insanlara yapılan bu haksızlık da insan haklarının bir ihlali değil midir?
özel hayata müdahalenin bir sınırı olmalıdır.
mesleğime, dinleyicime olan sevgim, saygım ve iyi niyetimle yürüdüğüm şöhret yolunda karşılaştığım bu acımasızlıklar, haksızlıklar hiç son bulmayacak mı?
magazin medyasının ve toplumumuzun özel yaşamlarımıza daha saygılı, daha duyarlı olmalarını rica ediyor ve kişisel haklara olan tacizkâr zihniyetin değişmesini temenni ediyorum..
sevgiyle
tarkan'
edit: imla.
debe editi: allah belanızı versin sizin siz beslediniz bu köpekleri siz verdiniz silahları yazıklar olsun !!
başın saolsun türkiyem.
kahrolsun işid kahrolsun pkk kahrolsun terörizm kahrol uzun adam!
08.30'dan 03.00'a kadar çalışmak
-
bugün, iş başvurusu için çağrıldığım şirketteki ablanın bana dediği eylem.
pazartesiden perşembeye kadar: sabah 8.30 akşam 7-8
cuma: sabah 8.30 gece 12-1
cumartesi: sabah 8.30 gece 3
pazar: tatilden hallice (yersen)
ücret: asgari
mekan: halkalı gümrük(gidenler bilir). tuğlalardan örülü bir odacık ve bir adet kondisyonu iyi konteyner.
not: üniversite mezunuyuz, tecrübesiziz ama bu kadar da ölmedik mk.
edit: söylemeyi unuttum. şirketin operasyon işlerinin yapıldığı, tuğla ile örülmüş olan 15 metrekarelik yere bir sıva çekmeyi bile uygun görmemişler. o tuğlalara üzüldüm aslında ben.
yaa sezen işte durumlar böyle
-
sanatın müzik, dinen haram. 1400 yıldır böyle. sen naptın, sırtını seküler laik kitlelere yasladın, dinen yasak olan sanatını gönlünce icra ettin, ününe ün şanına şan kattın, hatta cumhuriyet kazanımlarının gölgesinde aklın erdiğince siyaset yaptın. bu kazanımların steril koruyuculuğu altında istediğin gibi borunu öttürdün. kimse seni tehdit etmedi, mahkemeye vermedi.
sen naptın peki aptal oğlu aptal sezen, gittin sana bu şartları sağlayan sekülerizme savaş açmış, varoluşundaki tüm değerlere düşman akp takımına yanladın. yok iki cihan dedin yok lekeli dedin. kimdi bunlar? senin konser üstüne konser verdiğin rumelihisarı sahnesinin ortasına mescid dikelten tiplerdi.
yahu hiç mi utanmadın hiç mi sıkılmadın bu heriflere payandalık etmeye?
al şimdi sana kapak oldu. harcamak için şeytanla işbirliği yaptığın rejim zamanında bir kez olsun dilini koparmaya kalkan olmamıştı, tepemize çıkardığın kişiler bugün en tepe makamdan tehdit ediyor seni.
ve bokum diyemiyorsun. gık diyemiyorsun. sıfır ses. sıfır tepki. cesaret tartısında aynen bir sümüklüböcek kadarsın. kim koruyacak seni şimdi. referandumda canına ot tıkattırdığın mahkemeler mi, tarikatçılarla doldurulan polis kadroları mı asker mi. lekeli ilan ettiğin bizler mi.
zavallıcık. üç kuruşluk aklınla geldiğin nokta bu işte. yaa sezencik. işte durumlar böyle.
requiem for a dream
-
medyum memis kimligimle soylemek isterim ki bu filmin muzigi acar televoleciler ve haberciler tarafindan aglamakli huzunlu sahnelerde kullanilacak.
misal:sibel can in eski kocasi supper insan hakan ural bir mafya hesaplanmasinda kanlar icinde hastaneye falan goturulurken calacak bekgraund da.
benzer bi uygulama schindlers list ve apocaliptikanin unforgiven versiyonunda yapilmisti hatirlatayim.
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
her sipariş için default olarak:
"zeytin olmasın. soğan olmasın. turşu olmasın."
bir gün çorba mı ne istemiştim, getiren çocuk "abi çorbada ne arar zeytin, ne arar turşu" demişti.