ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
adı koyulmamış ilişki
-
bundan korkunç çok az şey var, gelin makyajı mesela.
yaya geçidinin türkler için anlamı
-
"yola barkod koymuşlar lan!"şeklindedir.
arda turan gibisi 100 yılda bir gelir
-
''dünyaya yüzyılda bir arda turan gibi futbolcu gelir. o da bize nasip oldu'' lionel messi
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
türkiye'de türk kahvesini 5 liradan aşağı içebilen var mı, halbuki marketteki paketi 5 lira bile değilken...
10 kasım 2016 koç holding atatürk'ü anma videosu
-
bazı borçlar vardır, ödeyemezsin demiştir.
sana borçluyuz demiştir.
yine gözlerimiz dolu dolu, tüylerimiz diken diken izledik. helal olsun yapana, yaptırana.
video
buzdolabındaki suyu içip doldurmadan koyan insan
-
bi an annemin açtığı başlık sanmamla girmemin bir olduğu sövülen insan.
26 temmuz 2017 rüştü reçber köşe yazısı
-
terim'in mektubunu terim, rustu'nun kontrasini da rustu yazdiysa, suc ve ceza'yi da ben yazdim amk.
cahil insanların ortak özellikleri
-
herkesle "sen" diye konuşmaları. istisnasız herkesle.
çocukken babanın işyerine gitmek
-
çok büyük bir olaydı bu...
babam sirkeci'de bir atölyede çalışıyordu. annem kardeşimle beni alır, trene binerdik, tren cankurtaranla sirkeci arasından geçerken kız kulesini görmeye çalışırdım her defasında. sirkeci desen ana baba günü. kaybolacağım diye ödüm kopar annemin elini sıkıca tutardım. mısır çarşına uğrar, kuşlara yem atardık. babam bizi çakmakçılar yokuşunda karşılardı. atölyede çorap yapıyorlar. her yer kutular, ayak şablonları, çorap ütüleri, kumaşlarla kaplı. kendine has bir kokusu var hanın. çay içilen markalara bayılır, bir tanesini mutlaka cebime atıp eve getirirdim. mavi ya da kırmızı fark etmezdi. bizde iş yapacağız diye tuttururduk, çorapları kopçalama ya da kutuları sayma gibi görevler verirlerdi başlarından savmak için. sonra öğlen oldu mu, şimdilerde asla aynı tadı bulamadığım dönerlerimizi yerdik. uykumuz gelirdi bir vakit sonra. yere karton kutular serip üzerlerine örtücek yumuşak yastıklardan bulurdu hep babam. o makine seslerinin arasında uyumanın verdiği huzuru unutamam.uyandığımızda da atölyedeki ablalar bez bebek yapmış olurlardı bize.içi kırpık dolu renkli küçük bebekler, eve gidince düğmelerden göz ve yünden saç yapardı annem...
güzeldi,çok güzeldi
ben hızır'ım diyerek tıp öğrencisini dolandırmak
-
sonra bu adam mezun olacak, hastaların gözünün içine baktığı bir kişi olacak öyle mi? kaydırma yaparak okulu kazanan biri olduğunu düşünmek istiyorum...