hesabın var mı? giriş yap

  • haberi okurken insanın yüzüne küçük bir tebessüm yerleştiren bu ülke için hala umut var duygusu taşıyan 17 yaşındaki lise öğrencisi hüseyin ege kök'tür. hüseyin, rahmetli annesinin bıraktığı ahırı köydeki çocuklar kitap okuyabilsinler diye kütüphaneye çevirmiş. başlarda annesinden kalan 150 kitap varmış sadece fakat iyi insanların yardımıyla bu sayı binleri bulmuş ve ortaya harika bir sonuç çıkmış. hüseyin kardeşimiz kurduğu kütüphane için de şöyle bir açıklama yapmış: "okuma alışkanlığının artması amacıyla bu yola çıktım. öncelikle bir traktörün römorkunda yakın köyler dahil gezerek kitap dağıtmaya başladık. ilk olarak annemden kalan 150 kitapla başladık ve geldiğimiz süreçte ise yaklaşık 3 bin 500 kitabımız oldu. kütüphanemizin ilk kitaplarını annemden aldığım için biz de onun adını kütüphanemize verdik. bundan sonra gelecek olan kitapları da ihtiyaç sahibi okullara vermeyi düşünüyoruz. amacımız türkiye'yi aydınlığa kavuşturmak."

    umarım türkiye senin de dilediğin gibi aydınlığa kavuşur canım kardeşim. seni böyle güzel yetiştiren annen ışıklar içinde uyusun.

  • bu hastalıktan muzdarip ve askerliğinizi yapmadıysanız eğer, sakın askere gitmeyin. çünkü tsk sağlık yeteneği yönetmeliğine göre askerliğe elverişli değilsiniz. gastro albayı habire fırçalar sizi neden askere geldiniz, sen askerlik yapamazsın diye. son yoklamada hastalığınızı belirtip hastaneye sevk alın, tüm raporlarınızı ibraz edin. geçmişinizi raporlarınıza dayanarak anlatın ancak raporların ıslak imzalı olmasına dikkat edin. asker hastanesi gataya atar topu. orada kolonoskopiden geçersiniz. raporlarınız doğrultusunda yaparlarsa enteroklizis yapılır yada pasaj grafisi çekilir. sonra büyük ihtimal çürük alırsınız. sevk tehiri verseler bile peşini bırakmayınız çünkü kitapta çürük yazan bir hastalıktır ve askere gitmemeniz gerekli. hadi bi enayilik yapıp gittiniz, katılış muayenenizde belirtin durumunuzu, hastaneye sevk alın ama resim yanınızda bulundurun. hastane ankara gataya şutlar, sonrası çürüğe giden yolun ilk aşamalarıdır. ötesi yoktur. sevgiler.

    edit 16/08/2023 saat 00:12 : 4 yıl sonra sözlükte klavye tuşlarına ilk temaslar. neyse peşrevi geçelim. malumu aliniz üzere 15/07/2016 tarihinde gerçekleşen menfur hadiseden sonra askeri hastaneler çıkarılan bir khk ile kapatıldı. bu sebepten dolayı siz sevgili crohn hastası ve askerlik namzetleri için sivil hastane yollarını arşınlama vaktidir. gerçi ana entryde belirttiğim hususlar askeri hastane işleyişi üzerineydi, sivilde işler nasıl işler bilemedim ama gecenin bu saatinde aklıma düşen bir yolu paylaşmak istedim. 2021 yılında aklıma geldi ve engelli raporu alabilir miyim diye zor bela sağlık kurulundan randevu buldum, o da ümraniye eğitim ve araştırma hastanesine. kötülemiyorum yanlış olmasın çünkü mhrs'de başka randevu yoktu! sabahtan gittim, sıramı aldım, beklemeye koyuldum. 1-2 saat sonra bankodaki abla çok sayıda barkod ve küçük kağıtla saldı beni aynı alandaki uzmanlık odalarına. göz, cerrahi, dahiliye falan işte. crohn hastası olduğum için cerrahi dahiliye konsültasyonuna, dahiliye de gastroya paketledi. gastrocu doktor abla da elindeki çeteleye bakıp "sana %50 yazarım ama çıkar mı bilemiyorum" diyerek sisteme işledi. aşağı yukarı yarım günde işleri bitirdim, heyet için gün alıp ayrıldım hastaneden. heyet günü güvenlik emmi elindeki listeden sırayla çağırır engelli namzetlerini. görevli doktor ve memurların sorduğu tek soru " sabun mac taviş misin -yess -oki hadi yallah!!" neredeyse 1 dk. bu kadar. 1-2 hafta içinde e-nabızdan takip ettim ve engelli raporum %50 ve ömür boyu olarak onaylanmış! çünkü hastalık ömür boyu. e-devlette de aynı rapor olduğu için kaşe imza için -benim gibi- hamallık edip gitmeyin hastaneye çünkü e-devletteki rapor e-imzalı ve heryerde geçerli. beleş akbil için 1 vesikalık foto, kimlik ve raporla karaköy iettye gidebilirsiniz :) ama sakın ola hastalık geçmişinize ait raporlar vs olmadan kurula gitmeyin! boşa kılıç sallamayın. tomarla kağıtla gittim ve istediğimi aldım. aslında o kovid döneminde hastane içindeki koşuşturmam hariç rahat bile aldım raporu. birazcık sabırla koruk şey olur, ne olur unuttum neyse.

    niye bu kadar uzattım bilmiyorum ama işin püf noktası için zaruri oldu. aldığınız engelli raporu (%40 altı olmamalı) ile askerlik şubesine gidip sadece o raporla askerlikten elverişsiz raporu almak daha kolay. en azında internetten edindiğim bilgiler doğrultusunda edindiğim kanaat beni bu düzeltmeyi yapmaya itti.

    cefasını biz çektik sefasını siz sürün köftehorlar sizi. hadi hayırlı teskereler.

  • 1 haftadır yazacağım, üşeniyorum. sokak ortasında özet yazayım. ayrıntı eklerim belki. (ertesi gün çeşitli düzeltmeler.)

    a101'den dardanel marka ton balığı aldı eşim. mavi kutu. a101 markası değil.
    açtık, berbat kokuyor. ağır bir balık kokusu. eşim "kepez gibi kokuyor" dedi hatta :) (not: çanakkale kepez, antalya kepez değil. dardanel fabrikası burada olduğu için bazı dönemlerde ağır çiğ balık kokusu olur ki çiğ balık kokusu da severim)

    fabrika 5km ötede. gittik fabrikaya bıraktık. bir açık bir kapalı kutu. üretim tarihi vs yazılı.

    1 hafta sonra (istanbul'dan) telefon geldi.
    üründe bir sorun yok. sadece çok taze olduğu için böyle bir koku oluyor bazen dediler. biz de şaşırdık ilk kez almıyoruz ki...

    telefondaki devam etti "çünkü dinlendirmek yerine talep çok olduğu için hemen satışa verildi" (a101 kampanyası varmış. ona özel üretiler belki) bekletilmemis.

    ben de çanakkale'de oturduğumuz için şu örneği verdim telfonda.
    "ezine'ye gidip eski/dinlenmiş ezine peyniri alıyorsunuz. fakat adam kilosu 70tl'den size taze peynir veriyor. neden? çünkü iş çok ve peynir yetişmemis. 30tl'lik taze peyniri size ezine diye iteliyor. bu durumda ne yapardınız? tabii ki almazdınız. çünkü o peynirin dinlenmiş/eskitilmiş ezine peyniri ile ilgisi yok. eskiyen peynir bir çok şeydeki gibi su kaybeder ve azalır. ayrıca eskitme maliyeti de doğal olarak peynire eklenir. siz 70tl'ye taze "ezine peyniri" almazsınız. (ki çanakkale içinde taze keçi peyniri bile 30-35tl civarı. neden? çünkü taze.)

    telefondaki kız haklısınız ama kem küm. (kem küm=ama taze ürün ama satış ama bık cık)

    başka da cevap yok.

    bu arada bir tanesi kapalı, iki adet ton balığınin parası da boşa gitti. taa fabrikaya, ayağına kadar gittiğimiz adamlar "özür dileriz, üründe sorun yok ama getirdiğiniz ürün karşılığı olarak adresinizi verin veya madem ki çanakkale'desiniz, fabrika satış mağazasına buyurun, bize bıraktığınız ürün yerine yenisini verelim" demediler. veya iban isteyip ücret iadesi yapmadılar.

    yıllarca kurumsal şirketlerde çalışmış bir insan olarak son sözüm: pr berbat.

  • ttnet tarafından aranarak bugün bu dolandırıcılığa maruz kaldım.

    özetle, taahhütünüz bitiyor faturanızı üç beş katına değil sadece iki katına çıkararak size lütufta bulunacağız onaylıyor musunuz, diye soran çağrı merkezi görevlisine özellikle, kasten sordum: ne zaman başlıyor, ne zaman bitiyor? kendisi tekrar yakın zamandaki bir tarihi söyledi.

    kendisinden yarım saat izin istedim, daha sonra araması için anlaşarak kapattık. bu sırada sahibi olduğum internet hattı kullanıcısını aradım ve taahhütün bitimine daha altı ay olduğunu öğrendim.

    çağrı merkezinden geri aradıklarında, taahhütümün bitmiyor olduğunu, neden yanlış bilgilendirildiğimi sordum. "benim sistemimde böyle görünüyor" dedi. bizim sistemimizde böyle görünmediğini, yaptıkları şeyi neden yaptıklarının farkında olduğumu, bunun suç olduğunu söylemeye başlayınca sözümü yarıda kesip tekrar kontrol edeceğini söyledi. bir kaç tuş sesi, az bekleme süresi.. meğersem bizimki doğruymuş. nereden baktınız peki dedim, online işlemlerden baktım dedi. az önce nereden bakarak söylemiştiniz diye sorunca, kendi sistemimden, bu konuda size bilgi veremem, dedi. peki dedim, bu konunun peşini bırakmayacağımı söyledim. hemen şikayet kaydı oluşturabilirim, diyor. neden sizi size şikayet edeyim?

    btk üzerinden az önce şikayetimi yaptım.
    maalesef kurumsal firmalar, kar artırmak amaçlı olarak müşterinin üç kuruşuna tamah ederek alenen dolandırıcılık yapıyor ve güven kaybetmeyi göze alıyorlar.
    lütfen üşengeçlik etmeyin ve bu tip durumları muhakkak ilgili kurumlara şikayet edin.

    gelen sorular üzerine edit: arandığım numara dolandırıcı numaralarından değil, ttnet müşteri hizmetleri numarası olan 444 0 375.

  • tüh ya ben bunu geç gördüm :d keşke yapsalarmış adamın dediğini :d

    başlık: real madridi eleme taktiği

    entry: 1. galatasaray deplasmandaki maça yedeklerle çıkacak. maç başlar başlamaz kaleci eray ronaldoyu sakatlayacak, aydın mesut özili, engin xabi alonsoyu, sabri ramos u, umut da rakip kaleciyi sakatlayacak. 5 kırmızı karttan maç bitecek ve hükmen 3 0 kaybedecez.
    rövanş maçında tam kadro olacaz, real madrid ise sakatlarından yoksun ve 3. kaleci ile gelecek. allah ne verdiyse saldırıp 4 farklı kazanmaya çalışacaz.

    edit: lan keşke dediğimi uygulasalardı ilk maç skor aynı nasıl olsa.

  • ramsey kuraminda bir problemin cevabina ust sinir olaraktan r. l. graham tarafindan bulunan, ayni zamanda rekorlar kitabinda da "bi manasi olan en buyuk sayi" olarak gecen (oyleymis) sayi.. oncelikle (bkz: ok notasyonu).. grahamin sayisi soyle tanimlaniyormus:

    tazeleme acisindan:
    3^^^^3 = 3^^^3^^^3
    3^^3 = 3^3^3 = 3^27
    3^^^3 = 3^^3^^3 = 3^^(3^27), yani 3^27 elemanlik us kulesi..
    bu durumda 3^^^^3'un baya buyuk bi sayi oldugu anlasilmistir sanirsam..
    graham sayisinin cikisi burada basliyor sadece..

    g(1) = 3^^^^3 olsun
    g(2) = 3^^...^^3, arada g(1)=3^^^^3 adet ok var
    g(3) = 3^^...^^3, arada g(2) adet ok var
    ...
    g(64) = 3^^...^^3, arada g(63) adet ok var..

    iste graham'in sayisi g=g(64).. benim kafamdaki buyuk sayi olarak telaffuz edebilecegim hersey bunu ogrenmemle duman oldu, ki hala bu nasil bi sayidir kafam basmiyor, basmaya yaklasamiyor..
    basta demistik ki bu graham'in bi problem icin buldugu ust sinir.. olayi inanilmaz ironik kilan sey ise bu problemin cogunluk tarafindan inanilan cevabi: 6 (yaziyla: alti)..

  • 20 yıl sonra bir gençlik dizisinde idealist bir basketbol koçunu canlandıracak oyuncu kişi.

  • bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar:
    'şoför söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır? '
    şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir şekilde;
    'bilemedim bakanım' diyor.
    bakan cevap olarak:
    'eşeğe çüş diyince, şoföre ise dur diyince durur' demiş.
    bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan olduğu için bir şey söyleyememiş.
    belirli bir süre sonra bu defa şoför bakana:
    bir soru sorabilir miyim bakanım' der. bakan da:
    'sor bakalım' der.
    şoför sorar: 'eşekle bakan arasında ne fark vardır?'
    bakan bir süre sonra:
    'bulamadım şoför söyle bakalım' diyor.
    bunun üzerine şoför de:
    ' vallahi bakanım ben de bulamadım... '