ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
esnafımızı avm'lere kurban etmeyeceğiz
-
ahmet davutoğlu'nun ahilik kutlamalarında yaptığı konuşmada ağzından dökülen söz.ben bir şey demiyorum.
ender gelişen osasuna atakları
-
ispanya ligi, alkol koması, bayat cips, televizyon ekranı
takatsizim, puşt hüzün orta sahada hazırlık pasları yapıyor
ortalıkta uyku getirmeyen zavallı akineton hapları
dakikalar geçtikçe real madrid kalesinde bir hayli etkili oluyor
sanki bana ders veriyor ender gelişen osasuna atakları...
ışın kılıcının rengi
-
- kilicini cekmek en son dusunecegin sey olmali padawan..
- neden ustam, ne guzel renkli isik saciyor, kizlar bayiliyor..
- radyasyon padawan..
- gercekten mi ustam?
- evet, efendi yoda'yi biliyor musun?
- tabi ustam..
- eskiden yesil degildi..
4 şubat 2014 demet akalın'ın doğurması
-
(bkz: yakin cag'in kapanmasi)
uğruna 500 km gidilen kızın amsalak demesi
-
internetten tanıştığın bir kızın uğruna 500km gidiyorsan ağır amsalaksın.
edit: 500 de geliş, toplam 1000 km yapmış. duble amsalak.
türklerin ürettiği ve taklit olmayan şeyler
-
arabayı arkadaşın üzerine sürerek selam vermek.
1.75 boyuyla topuklu ayakkabı giyen kadın
-
benden uzak allah'a yakındır.
hazırlanan sofraya kimsenin oturmaması
-
mutsuzluk sebebidir.
şimdi ben yaşını almış gencecik bir insanım. sofra hazırladığım insan sayısı üç, bilemedin beştir. onlar da arkadaş, eş dosttur. ama az çok tahmin edebiliyorum bu durumun yarattığı mutsuzluğu.
bir anne var mesela. her gün akşam sofrası hazırlamakla mükellef. zaten sabahtan akşama kadar yalnızlığından çok sıkılıyor. kadının tek mutluluğu akşam yemeğinde ailece sofraya oturup iki çift laf etmek. oğul/kız geliyor, aç değilim diyerek odasına çekiliyor, eş desen bazen geliyor, bazen gelmiyor. gelmeyince de o üç beş tabak, çatal, bardak sofrada piç gibi kalıyor.
annenin o sofrayı geri toplarkenki yüz ifadesi gözünüzün önüne geldi mi? hah. o işte mutsuzluk. kanımca anne ne kadar aç olursa olsun toplarken bıçak gibi kesiliyor iştahı. ama anne ya işte, ses etmiyor. bir sonraki akşam yemeğini bekliyor.
ergenken hepimiz yapmışızdır. "yemiycem!!!" diyerek annelerimizi cezalandırmışızdır. bilin ki o cezaların en büyüğüdür.
sahanda yumurta bile olsa, sofra sofradır sevgili arkadaşlar. siz siz olun, sizin için hazırlanan sofraya herhangi bir zıkkım yemeseniz de oturun. annenin sofrası olur, babanın olur, eşinin olur, arkadaşının olur. ama oturun.
sofraya hazırlanan emeğin boşa gitmesi şu dünyada beni en çok üzen şeylerden biridir. o sofrayı hazırlayan aç değilseniz size çay da demler üşenmeden. yeter ki oturun.
sofra evin direğidir.
10 yıllık sevgilinin 1 yılda evlenmesi
-
senden ayrılmadan önce o kişiyle tanıştığını, bir kaç özelliğini senden daha çok beğendiğini,o kişiyle evlenme olasılığını çok yüksek gördükten sonra seni terkettigini ispatlayamam ama yemin edebilirim.
juliane köpcke
-
1971 yılında peru'da meydana gelen ve aralarında annesinin de bulunduğu 93 yolcuyla birlikte mürettebatın da öldüğü uçak kazasından kurtulmayı başarmasıyla ünlenen kazazede kız. 1954 lima doğumludur. yağmur ormanlarına düşen uçaktan sağ kurtulduğu gibi balta girmemiş vahşi ormanda da hayatta kalabilmiş olması büyük bir başarıdır. ormanda bulunduğu sırada botfly adı verilen ve larvalarını insan, inek vb. canlıların derilerine yerleştiren sineklerin ısırıklarına ve vahşi doğanın türlü zorluğuna karşı mücadele etmek durumunda kalmıştır. vahşi doğa ve hayvanlar alemi konusunda uzman olan babası hans wilhelm koepcke'nin ve annesi maria koepcke'nin kendisine öğrettiklerini hatırlayarak, suyun gittiği yönü takip etmenin insanların bulunduğu bir köye ya da kasabaya çıkacağını düşünerek, zehirli meyvelerden uzak durarak ve botfly sineklerinin larvalarını küpesinin iğnesiyle derisinin altından temizleyerek ormanda günlerce yol almıştır. sonunda bitkin düştüğü bir sırada yerliler kendisini bulmuştur.
(bkz: botfly)
bilişim merkezi olmak yerine kargo merkezi olmak
-
ah ahhh, kafa basmıyor işte. basmıyor, hakaret için söylemiyorum vallahi basmıyor.
bak şimdi güzel kardeşim, sen kalktın 3 kıtanın arasına böyle bir merkez inşaa ettin ve cazibe merkezi haline getirdin. çin'de üretilen mal buraya geldi ve dağıtılmaya başladı. çin'deki üretici buranın faydasını ve karına olumlu etkisini gördü. sence bir sonraki hamlesi ne olur? karını arttırabilmek için montaj ya da üretimini de buraya yakın bir coğrafyaya kaydırmak. peki sonraki ne olur dersin? yine karını arttırmak için bu tesislerdeki üretimi arttırmak için arge çalışmaları yapmak ve hatta arge tesisleri kurmak yine bu coğrafya ya da yakınlarında.
bu böyle gider, eğitim ve öğretim tesisleri kurarak kalifiye işgücü elde etme vs. şeklinde.
vizyon diyoruz ya, işte vizyon böyle bir şey. sen mevcut coğrafyanı cazibe merkezi haline getir, gerisi gelir zaten. bak hong kong'a, bak dubai'ye, gelişimleri hep benzer şekildedir...
ekleme: başka bir arkadaş singapur örneğini vermiş, o da çok doğru bir örnektir, buraya da eklemeden geçmeyeyim dedim.
debedit:
(bkz: oy ve ötesi)
çok uzun zaman sonra gelen edit: başlık başa kalmış...
togg'un bagajını açan tgrt muhabiri
-
şu otomobili ya adam akıllı üretin adam gibi herkes baksın incelesin ya da hazır değilse de temcit pilavı gibi ikide bir yarım yamalak göstermeyin şunu. yok bagajı açmak yasak yok zoom yapmayın yok binmeyin bu ne arkadaş böyle tanıtım mı olur? yaptığınız iş kendinize benziyor, tebrikler.