ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
her lafa hayır ile başlayan insan
-
hayir baska neyle baslayacak anlamadigim insandir.
atatürk'ün kazandığı önemli bir savaş olmaması
-
dedelerinize koydu ya olum zamanında, hala çıkaramadınız.
debit: change.org da dmd hastalarina karsi global bir imza kampanyasi ve 3.395 imzaya ihtiyac var. bir cocugun gelecege dair umudu soz konusu.
https://www.change.org/…s_share&utm_medium=copylink
debit 2: kösreli ortaokulu kitap kampanyası
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
-
sizi kıskandığını fark ettiğiniz o an.
ölünce çok üzülünen dizi karakterleri
-
(bkz: oberyn martell)
türkiye'nin internet hızında 124.lüğe gerilemesi
-
2020 yılında gerçekleşen çalışmaya göre* 7 sıra gerilememizle ortaya çıkandır.
cable.co.uk, 2021 yılı boyunca 224 ülkede, 249 milyon farklı ip'den (249.374.946) yapılan 1.1 milyar (1.166.819.652) hız testini değerlendirerek listeyi oluşturmuş. (geçen yılki çalışma 150 bin ip'den 577 bin testi kapsıyordu.)
global olarak ortalama internet hızı geçen yıla göre %20 artarken türkiye 8,86mbps'den 11,58'e yükselen hızına rağmen 7 sıra gerilemiştir.
global internet hızı ortalaması, 2017 yılında 7.40 mbps, 2018 yılında 9.10mbps, 2019 yılında 11.03 mbps, 2020 yılında 24.83 mbps çıkarken 2021 yılında %20 artış ile 29.79mbps'ye ulaşmış.
en hızlı 5 ülkedeki ortalama internet hızı en yavaş ortalama internet hızına sahip 5 ülkeye göre 202 kat daha yüksek ortalamaya sahip çıkmış.
listedeki ilk 10 ülke:
1) jersey: 274,27 mbps
2) lihtenştayn: 211,26 mbps
3) izlanda: 191,83 mbps
4) andorra: 164,66 mbps
5) cebelitarık: 151,34 mbps
6) monako: 144,29 mbps
7) makau: 128,56 mbps
8) lüksenburg: 107,94 mbps
9) hollanda: 107,30 mbps
10) macaristan: 104,07 mbps
türkiye ve alt ve üstünde bulunan 5'er ülke:
119) haiti: 12,12 mbps
120) kongo demokratik cumhuriyeti: 12,07 mbps
121) seyşeller: 12,04 mbps
122) dominik cumhuriyeti: 11,87 mbps
123) amerikan samoası: 11,76 mbps
*124) türkiye: 11,58 mbps
125) peru: 11,35 mbps
126) kenya: 11,27 mbps
127) fransız guyanası: 10,99 mbps
128) burkina faso: 10,73 mbps
129) fas: 10,33 mbps
listedeki son 10 ülke:
215) somali: 1,59 mbps
216) cibuti: 1,46 mbps
217) afganistan: 1,41 mbps
218) güney sudan: 1,40 mbps
219) doğu timor demokratik cumhuriyeti: 1,33 mbps
220) ekvator ginesi: 1,30 mbps
221) gine-bissau: 1,24 mbps
222) etiyopya: 1,20 mbps
223) yemen: 0,68 mbps
224) türkmenistan: 0,50 mbps
kaynak: cable.co.uk
not: bu durumda türk telekom ile beraber peşkeş çekilen ana iletişim kablolarının da etkisi mevcuttur. olması gereken bunların ve mevcut şehir içerisindeki altyapı ağının devlet kontrolünde bırakılması, geliştirilmesi ve firmalardan lisans ücreti alınarak rekabet ortamı yaratılmasıydı... türkiye'yi internete bağlayan sualtı iletişim kabloları
45 metrekare mutfakta elde bulaşık yıkayan kadın
-
pril, fairy gibi elde bulaşık yıkama deterjanlarının reklamlarında sıkça gördüğümüz kadın tipidir. 45 metrekare mutfağı olan evin var ama hala elde yıkamada yapışmış yağ lekeleri çıkmıyor diye ağlıyorsun. gerizekalı önce git bi bulaşık makinesi al, yıl olmuş 2013, saray gibi evde oturuyorsun ama bulaşık makinesi almaya kafan basmıyor. dağ gibi bulaşığı soğuk suda yıkayıp bi de yağ lekelerinin çıkmasını, tabağın ışıldamasını bekliyorsun.
arkadaşım benim mutfak zorlasan zorlasan 8-9 metrekare ama 10 yıldır makine kullanıyorum, senin mutfağın benim evin yarısı kadar ama hala pril, fairy derdindesin. kendine sövdürmeye bu kadar çok merakın varsa eyvallah, yoksa git bi makine al. epi topu 300-500 lira bir şey anasını satayım.
ayrıca pril bir lafım da sana, belli ki hedef kitlen makinesi olmayan yoksul kesim, o halde ona uygun reklamlar yap. 1 göz odada kalan insanlara 250 metrekare evde yaşayan insanlar üzerinden pazarlama yapma. kadının oturduğu evin aidatı 4 makine parası ediyor ama elde bulaşık yıkıyor, biraz daha dikkat lütfen.
türk erkeğinin kızlardan beklentileri
-
şu yemek talebi konusunda söyleyeceklerim var.
yemek yapabilen erkek normal zekada bir insandır. çünkü yemek yapmak ''ben beceremem ya'' denilecek kadar komplike bir olay değil. bunu gerçekten deneyip de başaramayanın zekasından şüphe ediyorum şahsen. kendisini bir kadından her daim daha akıllı gören erkeklerimizin iş yemek yapmaya gelince gerizekalıya bağlaması çok komik. bir soğan ya da domates doğramak ne kadar zor olabilir? kabuğunu soy, tahtaya yatır, ufak parçalara böl. ''pembeleşinceye kadar ne demek lan asfdhajsfha'' falan filan... arkadaşlar niye hayatınızda hiç çiğ soğan görmemiş gibi davranıyorsunuz? rengi beyaz. ateşin üzerinde durdukça rengi koyulaşıyor, bu kadar basit. einstein olmak gerekmiyor yani.
önüne bir bidon koysak, içine tuz atsak, eline de bi sopa versek, şunu bi karıştır bakalım desek, ay ben hiç yapamam beceremem mi diyeceksiniz? tenceredeki şeyleri karıştırmak bundan zor değil. kaldı ki internet çağı, bin tane yemek tarifi veren site var. satır satır yazmışlar. iki domates, üç soğan, bir kaşık salça bilmem ne. okumanız mı yok yoksa okuduğunuzu anlamak mı zor? e videolar da var? izle öğren kardeşim. bi havalar bi tripler, sanki evde asrın buluşunu yapacak da izin vermiyorlar gibi bir kaf dağından bakmalar... ama daha iş saçma sapan bir taze fasulye yemeği yapmaya gelince topuk. hangi malzemeden ne kadar, nasıl ve ne zaman kullanacağın yazıyor, neresini anlayamıyorsun hayret ya. ''bir su bardağı su ekleyin'' mesela, harbiden de çok anlaşılmaz bir cümle değil mi?
şahsen ''o kadar çalışıp bi de erkeğe yemek mi yapıcam'' gibi tripleri saçma bulurum. evde başka bir insan olmasa da zaten yapacaksın. tek kişilik değil, iki kişilik yapacaksın yani çok öyle aman aman bir zorluk yaşamayacaksın. fakat karşındaki tip ''vaktim olsa bile ben elimi sürmem yemek işine, o senin görevin, burası amerika mı?'' gibi şeyler söylüyorsa, ''erkeğin yemek yapması kültürümüzde yok'' ayağı çekiyorsa, üzerine bir de ''kadın da çalışmalı, hayat müşterek'' diyorsa işte kardeşim onun önüne bayat ekmeği ıslatıp koyacaksın. hayvan evladına bak. işine gelince hayat müşterek, işine gelince örfümüz töremiz... e o zaman bu toprakların diliyle konuşayım, sen ne biçim bi errrrkeksin? nasıl yetersizsin ki eşini çalıştırıyorsun, kadının eline bakıyorsun maddi olarak? kadın çalışıp eve para getirmek zorunda mı? babandan böyle mi gördün? tamam annen evi harika çekip çeviriyordu da harbiden çalışıyor muydu bir de dışarda? hem işyerinde çalışıyordu, hem evde çalışıyordu, her şeye de yetişiyordu, al bu da sana kapak olsun diyorsan da babadan oğula nesilsiniz galiba. o zaman da annene acımıyordun muhtemelen. neyse... madem kültürümüz, sen hem karına hem çocuklarına bakmakla yükümlüsün. sen dışarı işlerini halledersin, kadın da ev işlerini. hayat böyle müşterek olur.
evde iki kişi de çalışıyorsa, yani toplumda senin görevin olarak görülen eve para getirme işinin altına kadın elini koymuşsa, senin görevini paylaşıyorsa, sen de toplumda kadının görevi olarak görülen yemek, temizlik, çocuk bakımı vs. gibi şeyleri kadınla paylaşacaksın. ha iş haftanın üç günü yemeği sen yap, dört günü ben yapayım gibi ev arkadaşlığına dökülmez de ne olur işte sen de süpürüp silme işlerini alırsın üzerine. ne bileyim bulaşıkları makineye yerleştirirsin falan. sofrayı kurarsın vs. mutlaka yapabileceğin bir şey vardır. daha bunlar için ''yapamıyorum, anlamıyorum'' diyorsan da merak ediyorum, aptal mısın, vicdansız mı, yoksa uyanık mı? ağzını açınca cak cak türk kızı şöyle, türk kızı böyle... sen nesin? sen önce bi kendine bak, kadın seni ne yapsın? böyle olmana rağmen bir kadın seni el üstünde tutuyorsa öp başına koy. daha da tatava yapma bir şeylere. elin işlemiyor bari çenen kapalı dursun. yıldık senin sonu gelmeyen beklentilerinden, komplekslerinden, dırdırından. iki dakika huzur ver.
fenerbahçe'nin 7-1 olunca skora gs amblemi koyması
-
ezikbahce'nin baska bir ezikligine tanik oldugumuz eylem.
lucid dreaming
-
muthis eglenceli hadise.
yakin zamanda kurbagalama yuzme hareketiyle ucabildigimi farkedip eski mahallemizi dolasmistim. hersey kendi kontrolumde ve cok eglenceliydi. ucarak bakkala girmis ve ulker cikolati gofret almistim. (sadece tahmin; kirmizi bir paketti) sabah uyandigimda "oha" dedigimi animsiyorum.
antik yunan'da yaşayıp manav olmak
-
millet felsefe yapıyor, matematiğin temellerini atıyor. sen orada karpuz satıyorsun. bravo.
yani antik yunan deyince aklımıza öyle bir şey geliyor ki herkes birer bilim adamı herkes birer feylesof. ama değil işte. orada da kasaplar, manavlar, tüpçüler vardı nihayetinde. bu konuya değinmek istedim.